
‘Sevdiğiniz için ne kadar ileri gidebilirsiniz ?’
Onun sırrı renklerden renklere bürüdüğü saçlarındaydı. Peki bu onu haylaz , şen şakrak umursamaz biri mi yapıyordu ? Hayır. Onun hikayesi çok daha acıklıydı.
Lila Aydemir , henüz daha yeni 16 yaşına girmiş küçük bir kız çocuğuydu. Okuldan eve geldiğinde babasının ona verdiği haberle hayatı kabusa döndü. Kabusu yaşarken kaderinin yeniden yazıldığından habersizdi.
Gelin oluyordu. Hem de ayyaş babasına koli koli bira taşıyan , kendinden on üç yaş büyük birine.
O gün gözyaşlarıyla evi terk ettiğinde yolununun Tanrı tarafından bir sürprizle saklı olduğunu bilmiyordu.
Kimsesizdi.
Savunmasızdı.
Onu kanatları altına alan merhametli adamın küçük kızın kalbine bıraktığı izlerden haberi yoktu.
Lila Barlas'ı tanıyalı henüz altı ay olmuşken onun Fransa'ya gideceği haberiyle sarsılmıştı.
Onsuz geçen beş yıl sonunda dönüyordu.
Lila öyle mutlu öyle heyecanlıydı ki yola kendini attığının farkında bile değildi.
Ufuk Bayır , son anda frene asılmış olsa da çarpışmayı engelleyememişti. “Bir bu eksikti !”
Ufuk , Lila’nın bakışlarını fark ettiğinde cümlesini sesli söylediğini fark etmiş ve akabinde pişman olmuştu. Ufak tefek kızın bembeyaz teninde elmas gibi parlayan zümrüt yeşili gözleri büyüleyiciydi. Ufuk hemen kızın yanına gitti.
"İyi misin ?" Lila, gözlerini kısarak adama bakıyordu. Çarptığı yetmiyormuş gibi , bir bu eksikti diyerek onu daha da kızdırmıştı.
"Kör müsün ? Levhaları görmüyor musun burası tek yönlü !"
Ufuk Lila'nın yerden kalkması için elini uzatmıştı ki Lila ona ters ters bakmayı sürdürdü.
"Hastaneye gidelim."
"Senin kullandığın arabayla mı ? İstemez."
Ufuk çenesini kaşıyıp çapkınca gülümseyip Lila'ya doğru eğildi. "Doktor ayağına geldi güzelim.”
Lila kaşlarını kaldırıp başını salladı. "Ehliyetiniz gibi diplomanızı da bakkaldan aldınız galiba."
Lila’nın hayatına aynı gün karşılıksız aşkı ve oyun arkadaşı girmişti. Bu rastlantı tesadüfi değildi. Kader ağlarını örerken Lila kalbi üzerine büyük bir kumar oynadı.
&
Ufuk Lila’nın üzüntüsüne dayanamamış ona bir teklifte bulunmuştu.
“Barlas’ın onu bırakmasını sağlarız bizde.”
"Barlas bırakmaz onu." Dedim tek solukta.
"Ya kız onu bırakırsa ?"
Başımı çevirip Ufuk'a baktım. Ne demek istediğini anlamıştım ama bu hissi yıllar önce içimde öldürmüş , ihtimalini tuzlu gözyaşlarımda boğmuştum.
"Tapınağını terk etmiş bir Tanrıça gibi tapıyor ona. Barlas buna izin vermez."
Ufuk devam etti. "Ya kız bir başkasına aşık olursa ?"
"Lila , sen kalbin için ne yaptın şimdiye kadar ?"
Ben Lila , bir adamı sevdim. Bana ait olmayan bir adamı sevdim. Kalbi bir başkası için atan adamı hiç hakkım olmadan sevdim. Sevdim ama çok sevdim. Öyle uzaktan , öyle sessiz , öyle hissettirmeden. Bir karşılık beklemeden , hiçbir zaman benim olmayacağını bile bile sevdim. Sevdim ama asla bunu ona belli etmedim. Taparcasına sevdiği kadına saygı duydum ve sustum. Onların mutluluğunu yüzümde bir tebessüm , ruhumda hıçkıra hıçkıra ağlayan küçük kızın yaralarıyla sevdim.
Ben Lila , sevdiğim adam uğruna asla yapmam dediğim bir şeyi yaptım. Bu seçim sıradan hayatımın bir daha rayına oturmamak üzere çıkışına sebep oldu.

