bc

LİLA

book_age16+
554
TAKİP ET
3.7K
OKU
badgirl
boss
billionairess
heir/heiress
comedy
no-couple
office/work place
first love
secrets
assistant
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

‘Sevdiğiniz için ne kadar ileri gidebilirsiniz ?’

Onun sırrı renklerden renklere bürüdüğü saçlarındaydı. Peki bu onu haylaz , şen şakrak umursamaz biri mi yapıyordu ? Hayır. Onun hikayesi çok daha acıklıydı.

Lila Aydemir , henüz daha yeni 16 yaşına girmiş küçük bir kız çocuğuydu. Okuldan eve geldiğinde babasının ona verdiği haberle hayatı kabusa döndü. Kabusu yaşarken kaderinin yeniden yazıldığından habersizdi.

Gelin oluyordu. Hem de ayyaş babasına koli koli bira taşıyan , kendinden on üç yaş büyük birine.

O gün gözyaşlarıyla evi terk ettiğinde yolununun Tanrı tarafından bir sürprizle saklı olduğunu bilmiyordu.

Kimsesizdi.

Savunmasızdı.

Onu kanatları altına alan merhametli adamın küçük kızın kalbine bıraktığı izlerden haberi yoktu.

Lila Barlas'ı tanıyalı henüz altı ay olmuşken onun Fransa'ya gideceği haberiyle sarsılmıştı.

Onsuz geçen beş yıl sonunda dönüyordu.

Lila öyle mutlu öyle heyecanlıydı ki yola kendini attığının farkında bile değildi.

Ufuk Bayır , son anda frene asılmış olsa da çarpışmayı engelleyememişti. “Bir bu eksikti !”

Ufuk , Lila’nın bakışlarını fark ettiğinde cümlesini sesli söylediğini fark etmiş ve akabinde pişman olmuştu. Ufak tefek kızın bembeyaz teninde elmas gibi parlayan zümrüt yeşili gözleri büyüleyiciydi. Ufuk hemen kızın yanına gitti.

"İyi misin ?" Lila, gözlerini kısarak adama bakıyordu. Çarptığı yetmiyormuş gibi , bir bu eksikti diyerek onu daha da kızdırmıştı.

"Kör müsün ? Levhaları görmüyor musun burası tek yönlü !"

Ufuk Lila'nın yerden kalkması için elini uzatmıştı ki Lila ona ters ters bakmayı sürdürdü.

"Hastaneye gidelim."

"Senin kullandığın arabayla mı ? İstemez."

Ufuk çenesini kaşıyıp çapkınca gülümseyip Lila'ya doğru eğildi. "Doktor ayağına geldi güzelim.”

Lila kaşlarını kaldırıp başını salladı. "Ehliyetiniz gibi diplomanızı da bakkaldan aldınız galiba."

Lila’nın hayatına aynı gün karşılıksız aşkı ve oyun arkadaşı girmişti. Bu rastlantı tesadüfi değildi. Kader ağlarını örerken Lila kalbi üzerine büyük bir kumar oynadı.

&

Ufuk Lila’nın üzüntüsüne dayanamamış ona bir teklifte bulunmuştu.

“Barlas’ın onu bırakmasını sağlarız bizde.”

"Barlas bırakmaz onu." Dedim tek solukta.

"Ya kız onu bırakırsa ?"

Başımı çevirip Ufuk'a baktım. Ne demek istediğini anlamıştım ama bu hissi yıllar önce içimde öldürmüş , ihtimalini tuzlu gözyaşlarımda boğmuştum.

"Tapınağını terk etmiş bir Tanrıça gibi tapıyor ona. Barlas buna izin vermez."

Ufuk devam etti. "Ya kız bir başkasına aşık olursa ?"

"Lila , sen kalbin için ne yaptın şimdiye kadar ?"

Ben Lila , bir adamı sevdim. Bana ait olmayan bir adamı sevdim. Kalbi bir başkası için atan adamı hiç hakkım olmadan sevdim. Sevdim ama çok sevdim. Öyle uzaktan , öyle sessiz , öyle hissettirmeden. Bir karşılık beklemeden , hiçbir zaman benim olmayacağını bile bile sevdim. Sevdim ama asla bunu ona belli etmedim. Taparcasına sevdiği kadına saygı duydum ve sustum. Onların mutluluğunu yüzümde bir tebessüm , ruhumda hıçkıra hıçkıra ağlayan küçük kızın yaralarıyla sevdim.

Ben Lila , sevdiğim adam uğruna asla yapmam dediğim bir şeyi yaptım. Bu seçim sıradan hayatımın bir daha rayına oturmamak üzere çıkışına sebep oldu.

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
GİRİŞ
Hiç düşündünüz mü kalbinizin atmasını sağlayan , ruhunuza soluk olduğundan bir haber olan o insan için ne yaptınız ? Yıllarca uzaktan sevdiğiniz kişinin gülümseyişinde doğdunuz, onu uzaktan sevmek sevgilerin en yücesiydi değil mi ? Onu sevmeyi sevmekle aktı günler. Ona yaklaşamamınızın sebepleri vardı. Belki reddedilmekten korktunuz , belki sevilmeme ihtimali intihar hissiyle eş değerdi , belki bir başkası vardı. Tıpkı ben de olduğu gibi. Ben Lila , sevilme hissine yabancı biri. Ailesi tarafından borç karşılığı verilecek bir mal olarak doğurulmuş sevgisiz bebek. Arkadaşları tarafından buzdan kalıpları olan bir çocuk. Kalbine birini almaya korkan , sevgiyi yalnızca kitap sayfalarında okumuş bir kadın. Ben Lila , bir adamı sevdim. Bana ait olmayan bir adamı sevdim. Kalbi bir başkası için atan adamı hiç hakkım olmadan sevdim. Sevdim ama çok sevdim. Öyle uzaktan , öyle sessiz , öyle hissettirmeden. Bir karşılık beklemeden , hiçbir zaman benim olmayacağını bile bile sevdim. Yüreğimin kanlı çığlıklarını onun sesinde susturup mucizesine kapıldım. Onun beni sevmeyeceği gerçeğini gözyaşlarımın hırçın akışında kabullendim. Onun sevgisine saygı duyarak ona karşı hiçbir hamlede bulunmadım. Sevdim ama asla bunu ona belli etmedim. Taparcasına sevdiği kadına saygı duydum ve sustum. Onların mutluluğunu yüzümde bir tebessüm , ruhumda hıçkıra hıçkıra ağlayan küçük kızın yaralarıyla sevdim. "Araları bozukmuş." Dalgaların kıyıya vuran hırçın dalgaları rüzgârın koynundan fırlamış , tenimi nemlendiriyordu. "Iyi ya o zaman bir şansın var." Acı bir tebessümle yeşillerime dolan hüzünlü anları yeniden yaşayarak denizi seyretmeye devam ettim. Onlar darılırdı da barışırdı da. Barlas tapardı ona , onu öyle çok severdi ki ben ona aşkla bakan gözlerine bakmaya utanırdım. Beni paramparça ettiğini bilmeden onu anlatırdı bana. Sevdiği kıza sevdasını anlatırdı bana , o kadına beraber hediyeler seçerdik. Kendi ellerimle sarardım paketlerini , gece yatağa yattığımda nefes alamayacak kadar ağladığımı belli etmezdim Barlas'a. "Barlas bırakmaz onu." Dedim tek solukta. "Ya kız onu bırakırsa ?" Başımı çevirip Ufuk'a baktım. Ne demek istediğini anlamıştım ama bu hissi yıllar önce içimde öldürmüş , ihtimalini tuzlu gözyaşlarımda boğmuştum. Boğazıma tırmanan hıçkırıkları yutkundum. "Tapınağını terk etmiş bir Tanrıça gibi tapıyor ona. Barlas buna izin vermez." Ufuk devam etti. "Ya kız bir başkasına aşık olursa ?" Dudaklarım haddinden fazla kıvrılmış , başımı hafifçe sağa sola salladım. Barlas'tan vazgeçip bir başkasına mı aşık olacaktı ? "Kime mesela ?" Ufuk kaşlarını çatıp sarı harelerin şimşek gibi çaktığı parlak gözlerini alaylı yeşillerime dikti. İşaret parmağıyla kendini işaret etti. "Bana." Kendimi tutamayıp kahkaha attığımda esprisine aynı tepkiyi vermemişti. Hadi ama ? Ufuk'un bozulduğunu anlayıp çabucak kendimi toparladım. Yumruk yaptığım elimi dudaklarıma örtmüş , sahte bir öksürükten hemen sonra dudaklarımdan silemediğim geniş gülüşle konuştum. "Barlas'ı tanımıyorsun , onunla yarışamazsın." Açık kalan dudaklarının arasından küstah bir hah ! çıktı. "Sen benim cazibemi çok hafife alıyorsun." Başımı sağa sola sallayıp onu ciddiye almayı bıraktım. Denizi seyretmek onunla bu sohbeti sürdürmekten daha akıllıca bir aktiviteydi. "Cazibeli , uzman bir göz doktoru olabilirsin ama Barlas ÖZBİLEN'e karşı şansın yok." "Sana yanıldığını kanıtlayacağım." Başımı yana yatırıp Ufuk'u baştan ayağa sinir edici bir yavaşlıkla süzdüm. "Kalbinin kırılmasını istemem Ufuk." Ufuk elini yumruk yapmış ardından hızla kaldırdığı serçe parmağını bana uzattı. "Bakalım sonunda kimin kalbi kırılacak ?" "Böyle bir şeye yeltenme bile." Ufuk'un havadaki elini görmezden gelerek ayağa kalktım. Peşimden hemen o da ayaklandı. "Ne oldu , korktun mu ?" Ters ters yüzüne baktım. Yüzümdeki gülüş onun yaramaz , çocuksu tavrında sönüvermişti. "Aşk senin için bu kadar basit bir şey mi ? Kalbin, kırılıp tamir edilebilen bir oyuncak olduğunu mu sanıyorsun ?"  Telefonumu cebime atıp yola doğru yürümeye başladım. "Sen kalbin için ne yaptın şimdiye kadar ?" Adımlarım çimlerin içine gömüldü. Çapanın suyun derinlerine batışından farksızdı, ıslak damlaların içinden kayarak kuma batan ruhum. Ufuk benim sessizliğimi sözlerinin keskinliğiyle yardı. "O adam için ne yaptın ki Lila ? Aşkını söyleyecek cesaretin var mıydı ?" Canımı yaktığını bile bile üzerime geliyordu. Arkama dönüp sinirle bağırdım. "Bir ilişkisi var ! Başkasına aşık ! Beni sevmeyecek birine seviyorum desem ne değişecek ?" "Aralarının bozuk olduğunu söyledin." "İlişkileri bitti demedim." Önüme dönüp yürümeye devam ettim. Dudaklarım aşağı doğru sarkmış , düşen başımla biraz sonra ezeceğim dik başlı çimenlere bakıyordum. Ufuk önüme geçip durmamı sağladı. Eliyle küçük , biçimli çenemden tutup kaldırdı. Yeşillerim onun şefkatle bakan kahverengi gözlerine tırmandı. "Bu senin için bir şans. O adam senin farkında olmadığı için gerçek bir ahmak." Beni kırdığı için pişman olmuştu galiba. Onun bu çabasına samimiyetle gülümsedim. Elini çenemden çekmiş , omzuma dağılan saçlarımı yakınlığımızı tehlikeye atacak bir yavaşlıkla belime attırmıştı. "İzin ver , sana bir şans yaratayım. En azından deneyeyim , deneyelim. Onu kazanmak için daha önce ne yaptın ?" Kurduğu son cümle önce beynimi bulandırmış sonra bütün kader taşlarımı yerinden etmişti. Ben kendim için ne yapmıştım şimdiye dek ? Kazanmak için bir kez çabalamış mıydım ? Sevdiğiniz için ne kadar ileri gidebilirsiniz ? İLK KARŞILAŞMA :  Lila Barlas'ı tanıyalı henüz altı ay olmuşken onun Fransa'ya gideceği haberiyle sarsılmıştı. Onsuz geçen beş yıl sonunda dönüyordu. Lila öyle mutlu öyle heyecanlıydı ki yola kendini attığının farkında bile değildi. “Bir bu eksikti !” Ufuk , Lila’nın bakışlarını fark ettiğinde cümlesini sesli söylediğini fark etmiş ve akabinde pişman olmuştu. Ufak tefek kızın bembeyaz teninde elmas gibi parlayan zümrüt yeşili gözleri büyüleyiciydi. Ufuk hemen kızın yanına gitti. "İyi misin ?" Lila gözlerini kısarak adama bakıyordu. Çarptığı yetmiyormuş gibi , bir bu eksikti diyerek onu daha da kızdırmıştı. "Kör müsün? Levhaları görmüyor musun burası tek yönlü !" Ufuk , kız söyleyene kadar fark etmemişti aslında. Bir an duraksayıp kızın gösterdiği yere baktığında hatasını anlamıştı. Kısa sürede silkinip kendine gelerek Lila’dan tarafa döndü. Ufuk , Lila'nın yerden kalkması için elini uzatmıştı ki Lila ona ters ters bakmayı sürdürdü. Avuç içlerine batan taşları parmak uçlarıyla silkeleyip ayağa kendiliğinden kalktı. Sanki senden yardım dilenen oldu ,diye içinden geçirdi Lila. "Çok özür dilerim , fark edememişim." Neyse ki aracı çok süratli kullanmıyordu da kız büyük bir darbe almamıştı. Kadın kendi çabasıyla yerden kalkarken adam elini tutmayacağını anlayıp geriye çekildi. Barlas'tan öğrenmişti , burnu yere düşse almazdı, ona da almamasını söylemişti. Lila üzerini silkelerken konuştu. "Hastaneye gidelim." Ufuk teklifini sunarken oldukça rahattı , nasılsa hastaneye gidecekti. Hem de kendi hatasıydı , nasıl fark edememişti ters istikamette gittiğini ? Lila onun bu tavrından rahatsız olmuştu. Küçümser bakışlarının altında alayla gülerek devam etti.  "Senin kullandığın arabayla mı ? İstemez." Boyu Lila’dan en az yirmi beş santim uzun olan adam çenesini kaşıyıp çapkınca gülümseyerek üzerini silkeleyen Lila'ya doğru eğildi.  "Doktor ayağına geldi güzelim.” Adam hem buraya yabancı hem kafası dalgındı. Acelesi vardı , bir an önce hastaneye gidip iş başı yapmalıydı. Çiçeği burnunda uzman göz doktoruydu kendisi. İstanbul'a henüz yeni taşınmıştı. Ufuk bunların bir bahane olmadığını biliyordu ama olmuştu bir kere. Lila kaşlarını kaldırıp küçümseyerek karşısındaki adamı inceledi. "Ehliyetiniz gibi diplomanızı da bakkaldan aldınız galiba." Ufuk kızın tavrına aynı alaycılıkla karşılık verdi. 32 dişini sergileyerek sinir bozucu bir ses tonuyla konuştu. "Senin alamayacağın bir bakkaldan aldım." Lila sahte bir gülüşün ardından sinirli bir hah ! çekmişti. "Hiç prensibim değildir ama işim acil olduğu için bu seferlik görmezden gelecektim. Neyse ki öküzlüğün bana polisin numarasını hatırlattı."

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

Yasak Sevda

read
85.4K
bc

KAKTÜS| Texting

read
3.4K
bc

KIRIK ANILAR MAHZENİ

read
4.1K
bc

Çobanaldatan

read
2.1K
bc

TYLER (Cherry 2)

read
6.0K
bc

Zor Ajanlar

read
1.5K
bc

PRENSİN KORUMASI

read
13.1K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook