İLK DİRENİŞ
-"Hayır baba benden başka bir şey iste ama bu olmaz."
+"Ne demek ulan olmaz, benim sözüm ne zamandır dinlenmez oldu."
-"Baba anlamıyorsun..." Derin bir nefes almam gerekiyordu yoksa bu saçma sapan durum beni gerçekten boğacaktı artık.
-"Bak baba bugüne kadar ne dediysen tamam dedim yaptım, ama bu olmaz baba. Kız kaç yaşında allah aşkına... daha çocuk beni bir çocuğa bakıcılık etmem için zorluyorsun."
+"Ne küçüğü ulan. Küçülsünde cebime girsin. Bu kız;
. Liseyi bitirdi mi? Bitirdi
.18'ini geçti mi? Geçti
.Üniversite için hak verildi mi? Verildi
.O kazandı mı? Hayır
.Eeee daha ne eşşoğlu eşek daha ne istiyorsun, kızın karta kaçmasını mı? "
-"Baba bak kurbanın olayım diyorum olmaz ben kaç yaşındayım o kaç yaşında kızla aramda kaç yaş var onun bebekleriyle oynadığı zamanlarda ben gerçek silahlarla oynuyordum. Ablası dediniz tamam dedim ablası 'olmaz sevdiğim var' dedi, siz de kabul ettiniz. Şimdi kalkıp bana o olmadı hadi küçüğü senin olsun diyemezsiniz. O hakkı bir kere verdim size siz kendi ellerinizle ittiniz gerisi beni bağlamaz, bu sözlerimin üstünede söz istemiyorum, yeter bu kadar tantana işim gücüm var benim, çoluk çocukla oynayacak yaşı çoktan geçtim ben baba, şimdi müsadenle gümrükte sorun çıkmış Onur aradı tırları geçiremiyorlarmış 2 saattir beni bekliyorlar." Bu kadar uzun konuşmayıp babamın araya girmelerini yok saymasaydım bu konuşma daha da uzar giderdi. Sinirle evden çıkmıştım ama bu sinirim onları durduracak mı emin değildim. Babam'ın sözü senettir, o evet dediyse o söz ya yerine getirilecek ya yerine getirilecek, onun evet dediğine hangi hadsiz hayır diyebilmiş ki Ama ben yaptım, bu bir ilkti sonuçları her ne kadar bana pahalıya mal olacak olsada bunu yapamazdım o kızla olmazdı evet ikimizde bu hayata doğmuştuk ama benim başka seçim şansım yoktu ya böyle olacaktım yada böyle olacaktım. Başka ihtimaller söz konusu bile değildi. Ama o olmaz onunla olmazdı o bu hayata uyum sağlayamaz. Bu mesele çözüldüğüne göre esas meselelerimle ilgilenebilirim artık, telefonumu çıkartıp Onurun numarasını tuşladım, sınırda olduğu için hat geç düşüyor ki cevap yoktu kapatıp tekrar deneyeceğim an telefonun diğer ucundan Onur'un gergin sesini duydum;
+"Buyur abi"
Ses tonundan da belliydi ne olduğu daha doğrusu ne olmadığı. Aynı gergin bariton sesimle karşılık verdim
-"Ne yaptınız koçum? var mı bir gelişme?"
+"Yok abi şerefsiz tutturmuş yok evrak eksik, yok tır'ı boşaltın arama yapıcam, elimde kalacak en son o olacak."
Bazen ben mi daha agresifim o mu belli olmuyordu İş dışındaki Onur rahat hatta yüksek espri yeteneği sayesinde sosyal ve bir o kadar da çapkındır ama söz konusu iş olunca çok başka biri oluyor.
-"Araştırdınız mı memuru yeni çömezlerden mi yoksa köpekliğini yaptığı birilerine mi güveniyor."
Cevap çok net karşımdaydı ama işi garantiye almakta fayda vardı, bu engel çabaları çömezin yapacağı iş değil en kötü düzeni bilenlerden biri uyarı verdi mi geri çekilirdi.
+"Araştırdık abi ne çömezi herif 12 yıllık memur burası üçüncü görev yeriymiş, salak olan o kadar yılda öğrenir neyin ne olduğunu bu mu bilemeyecek arkasına sahibini almış o yüzden bu havlamaları it'in. Aslında arkasında kimin olduğuda belli de sen bir he desen anında indirecez izin vermiyorsun."
-Sabır oğlum sabır, elbet bir gün sırası gelecek ama o gün bugün değil bir şeyi yaparken 40 kere düşünüp 1 kere hareket edeceksin ki işin sağlam olsun, neyse ne siz hazırlanın şimdi 10 dakikaya yola çıkarsınız ben de şu işi halledeyim."
Telefonu kapatır kapatmaz Zafer'e döndüm
-"Zafer durum ne?" Diye sorarken laubali sesiyle;
+"Iyiyim gülüm sen ne yapıyorsun"
Hay buna bu görevi veren aklımı sikeyim, malımı bilmiyormuş gibi gittim en olmaza verdim yüzümü buruşturarak yanıtladım
-"Cıvıma it, rapor ver."
+"Gelemem gülüm biliyorsun durumları ben istemezmiydim şimdi sıcacık yatağımızda üstünde ter atmayı, yarın akşama kadar unut beni çık alışveriş yap kendini şımart."
Erkekler arasında normal karşılanacak bir konuşma olması için belirlediğimiz konuşma biçimiydi, bu da şu demek oluyordu ki Mithat'ın evine dinleme cihazını yerleştirmiş ve Mithat it'i yarın akşama kadar evden çalışacak.
-"Başka bir şey var mı?"
+"Yok gülüm"
Durdu durdu sesli bir nefes alıp verdikten sonra bu sefer ne yumurtlayacak diye beklerken
+"Geçen gün bana gösterdiğin şu kırmızı dantelli geceliği alacak mısın? Yarın üstünde görme..."
-"Gelme lan buraya orada işin bitince kendin sık bir tane kafana beni uğraştırma" diye bağırıp telefonu suratına kapattım. Sikik herif...
Çok geçmeden Mithat'ın numarasını tuşladım
+"Alo" nefes nefese konuştuğuna göre yine yatakta kızlarla keyif sürüyor pedofilili ruh hastası manyak fazla uzatmadan
-"Yine işlerimi baltalamaya çalışıyormuşsun. Hayırdır geçen gün masada aldığın uyarı sana yetmedi herhalde nereden geliyor bu cesaret?" Soruma karşı hırıltılı sesiyle attığı iğrenç kahkahasını atrıktan sonra
+"Ne baltalaması Birkan biz dostuz seninle dostuma neden ihanet edeyim ben."
-"Bana maval okuma lan it'ini çek yolumdan, ben çekmeye kalkarsam sonunun ne olacağını biliyorsun... Haa bu arada böyle küçük oyunlarla seni aradığım için o kabarttığın koltuklarını indir aşağıya ben ve sen aynı kulvarın insanı değiliz çok iyi biliyorsun ben senin gibi böyle küçük oyunlar oynamam yaptım mı büyük iş yaparım, bu son uyarımdı Mithat bir dahakine ayağını denk al ona göre hareket et tamam mı 'koç', hadi iyi eğlenceler sana." Sinirli nefes alış verişlerini duyduktan sonra telefonu suratına kapattım.
Telefonu kapattıktan 3 dakika sonra Onur'un 'her şey yolunda' mesajıyla direksiyonu spor salonuna kırdım günün stresini şimdi atmazsam yarına gergin başlamam kaçınılmazdı.
Birkan rehavetle spor salonuna doğru giderken diğer tarafta durum hiç kolay değildi Ahsen babasından yediği tokatın acısıyla yatağına kıvrılmış içli içli ağlarken Annesi bile yanında olamıyordu. Aslında güne çok huzurlu başlamıştı günün siparişlerini yetiştirip yeni gelen tohumları daha fazla bekletmemek için sabah'ın 05.00'ında kalkıp koştur koştur çiçek dükkanını açmış yardımcı elemanı gelmeden sabah güneşini kaçırmamak için ilk önce seyyar çatıyı açıp çiçeklerinin sabah güneşine maruz kalmasını sağladı ardından gelen tohumları yeni saksılara ekti işini bitirdikten sonra kahvaltı için çay koyup günün sipariş edilen çiçek buketlerini hazırlamaya koyuldu çiçekler bitmeden yardımcısı 'çiçek' geldi evet tam da çiçekçiye uygun bir isim daha 17 yaşında babası o 8 yaşındayken ihmal yüzünden inşaattan düşüp hayatını kaybetmiş sus payı para ve birkaç tehtitle susturdukları annesiyle bir başlarına kalmış annesi evlere temizliğe giderken o da okul harçlığı için okuldan sonra ve tatillerde buraya gelir yardım eder Ahsen her ne kadar okuldan sonra ve sınav zamanları gelmemesini söylese de Çiçek dinlemez her zaman aynı saatinde kapıda olur, Ahsen ise çözümü dükkanın arka tarafına bir masa, sandelye ve bir kaç kitap koyarak belli saatlerde orada çalışması şartıyla yanında kalabileceği şartını koymuş ve Çiçek el mecbur kabul etmişti. Çiçeği nefes nefese görünce bir şey olduğunu zannedip yanına koştu.
~"Çiçek ablacım ne oldu biri bir şey mi yaptı ne bu halin" derken bir yandanda endişeli gözlerini kızın üstünde dolaştırıyordu.
Ablasının telaşını yatıştırmak için nefesini düzenleye bildiği kadar düzenleyip kesik kesikte olsa konuşmaya çalıştı;
+"Yok... yok abla iyiy... iyiyim bir şey yok ben uykuda kalmışımda geç kalmamak için koştum biraz, ondan böyle oldum."
Büyük bir sorun olmadığını anlayan Ahsen rahat bir nefes alırken bu sefer yeni bir sinir dalgası yayıldı vücuduna ama bu sefer biraz eğlenmekten bir şey olmaz diyip ciddi bir yüz ifadesine bürünerek
~"Haaa evet o mesele" diyip saatine baktı her zaman ki saatinden 5 dakika geç geldiğini görünce... "evet 5 dakika geç gelmişsin her dakika için aylığından 100 lira kesiyorum yani bu ay 500 lira eksik alacaksın anlaşıldı mı?"
Ablasının tavrına şaşıran Çiçek ne diyeceğini bilmezken, Ahsen gülmemek için dudak ve yanak içlerini ısırmaktan kanatacaktı artık. Ablasının haklı olduğunu bildiği için başını eğip +"Hakkındır abla canın sağolsun bir daha olmaz kusuruma bakma, ben bir çay'a bakayım." Arkasını dönüp gideceği esnada Ahsen daha fazla dayanamayıp gür bir kahkaha atınca Çiçek şaşkın şaşkın ablasına baktı. İçinden de tövbe bismillah allahım sen koru. Kadına iyi saatte olsunlar geldi iyi mi diye geçirdi, 1 dakikalık kahkaha tufanının ardından nihayet kendisine gelen Ahsen
~"Saçmalama Çiçek kızım şaka yaptım ne bu Küçük Emrah triplerin hem ben sana kaç kere sınav dönemi gelme derslerinle ilgilen bana en büyük yardımı o zaman etmiş olursun zaten, demedim mi sen niye sınav haftanda geliyorsun dersler zaten yoruyor seni birde burada koşturma kızım"
+"Yok abla zaten dün son sınavdı artık rahatım 2 hafta sonra karneler alınacak zaten 2. Dönem son sınıfların devam zorunluluğu yok biliyorsun sınav için zaman veriyorlar."
~"Ve sende bu sürede ders çalışacaksın. İtiraz istemiyorum. inadımı biliyorsun seni gerekirse sandalyeye bağlarım ki yapmadığım şey değil hatırlatırım o yüzden sana iki hafta süre gel burada iş yap sonrası tamamen derslerden ibaret olacak anlaşıldı mı?"
Başını istemeye istemeye sallayan Çiçek içeri geçip kahvaltıyı hazırlarken Ahsen'de yarım kalan buketleri hazırladı birlikte yaptıkları kahvaltının ardından Ahsen isteme buketlerinin yanına lokum ve çikolata tepsilerini de hazırladıktan sonra teraryumlara geçti ve günlük rutinini bitirip siparişleri teslim etti dükkanı kapatıp Çiçeği evine bıraktıktan sonra onu bekleyen kaosu bilmeden evine doğru gitmeye başladı.