Melike
İnsanoğlu çok garip bir varlık. Bir şeyin kıymetini anlamak için illa onu kaybetmesi gerekiyor. Benim Süleyman'ı göremediğim zamanda anlamam gibi. Hani ilk görüşte aşk diye bir şeyden bahsediyorlar ya ben de artık ikna oldum buna. Adına aşk denir mi bilmem ama aşık olacağın adamın tohumu ilk gördüğünde atılıyor kalbine de günden güne filizleniyor. Senin onu anlaman için de ya kaybetmen ya uzak kalman gerekiyor. Süleyman'ı görmediğim 3 ayda ben de bunu anladım. Çoktan ta kalbime işlemiş meğerse. Onu yeniden sağ salim gördüm ya karşımda ne kadar şükretsem az Allah'a.
Benim onu kaybetmeye mecalim yokmuş, o olmayınca tüm dermanım çekiliyormuş meğerse. Ben de onu görünce sıkı sıkı sarıldım. Çok şükür ki o da benden vazgeçmemiş o da bana sarıldı sıkıca. Yavuklum musun artık dedi. Güldürdü beni bu dediği. Yavuklunum dedim hiç tereddüt etmeden. İnsan gerçek sevgiyi kaç kere bulur ki şu hayatta. Bu kadar çok sevdiğim bir adam varken geri duramadım..
O dakikadan sonra o salona geçti ben de hemen hazırladıklarımı götürdüm sofraya birlikte yemek yedik. Aile gibi..
Operasyonla ilgili şeyler sordum ama geçiştirdi. Ben de daha ona dair sorular sordum. Boyu 1.87 miş. Ben 1.68 m. Anne babası Ankara'da yaşıyormuş benim ailem gibi, tek çocukmuş. 3 yıl olmş ailesini görmeyeli.
"Özlemedin mi? dedim.
"Özlemek bizim mesleğin şanındandır" dedi. Ne zor gerçekten asker olmak.
"Söyle bakalım o itin evin içinde ne işi vardı?"
"Süleyman dışarıda hava -25 derece, karı söylememe gerek bile yok. El insaf."
"Asker adam o, sabaha kadar soğukta bekleyemeyecekse vay haline."
"Beklemesi gerekse bekler ama ben burada bir gereklilik göremiyorum, hem adamları nasıl korkuttuysan şu koridordan içeri sokamadım. Oraya bir sandalye koyup orada oturdular. Sadece soba yakılacağı zaman girdiler bana ne kova taşıttılar ne soba yaktırdılar Allah hepsinden razı oslun."
"Yapacaklar Melike, bizim işimiz bu. Biz sadece vatanı korumuyoruz halka da yardımcı olmak zorundayız. Bir sen değilsin merak etme ev ev gezeriz kışın, odun da kırarız ev de temizleriz."
"İyi ki varsınız sevdiğim"
Elindeki kaşık birden düşünce irkildim.
"Ne oldu?"
"Ne dedin sen?"
"İyi ki varsınız" dedim.
"Sonra?"
Deli adam ya..
"Sevdiğim dedim, oldu mu?"
"Melike sebebim olacaksın. Kalpten gideceğim"
"Allah korusun ya deme şöyle. İyi sadece Süleyman derim artık"
"Deme be, ağzından çıkacak her güzel sözün müptezeliyim ben."
"Utandırmadan konuşamıyor musun?"
"Her halinle öyle güzelsin ki Melikem ben ne desem ne yapsam az geliyor."
Böyle yüzüne yüzüne söyleyince de insan utanıyor ister istemez.
"Sen yorgunsundur yatak hazırlayım uyu olur mu?"
"Olmaz güzelim hadi sen uyu ben burdayım"
"Şimdi derhal saçmalamayı bırakıyorsun ve uyuyorsun. Evdesin zaten bir şey olursa müdahale edersin"
"Emrin olur hatun"
Deli adam ya. Hemen ayaklandım kanepeye ona bir yatak yaptım, sonra odama geçtim. Allah'ım sana binlerce şükürler olsun yarabbim. Bana onu yeniden gönderdiğin için. Uzun zamandır uyumadığım kadar huzurlu bir uyku uyudum, sabah içeriden gelen tıkırtılarla açtım gözlerimi. Hemen üzerime bir şeyler alıp çıktım ki Süleyman sobayı yakıyor.
"Günaydın?"
"Günaydın gün aydınlığım"
"Ben bir çay koyayım"
"Koydum güzel sevdiğim ben, yumurta da haşladım. Sen odana geç sobayı yakayım ev ısınsın gelirsin"
"Süleyman..."
"Efendim güzel sevdiğim"
"Ama sen böyle yaparsan ben seni göndermem ki"
"Bir yere gideceğimi kim söyledi, kovsan gitmem artık"
Dayanamadım gidip sarıldım, afalladı beklemiyordu muhtemelen ama karşı koymadı o da elini belime koydu..
"Melikem"
"Sevdiğim"
"Fazla yakınlaşmasak iyi olur."
"Bana ne ya ben çok özledim seni"
"Ama sen ne kadar güzel olduğunun ve benim kendime hakim olmak için ne kadar mücadele ettiğimin farkında değilsin."
Söylediği şeyle bir anda çektim kendimi, utançtan yerin dibine gireceğim şimdi. Koşarak mutfağa gittim arkamdan kahkaha sesi geldi. Mahsus yapıyor bayılıyor beni utandırmaya. Akşamdan yoğurduğum hamurla hemen kahvaltı için bazlama yaptım. Onları tepsiye koyup salona geçtim, soba yanmıştı zaten ben de ekmekleri pişirmeye başladım. O arada da Süleyman kahvaltılıklarla geldi. Kahvaltıya oturduk beraber ama bu adam bugün beni öldürmeye kararlı..
"Melikem"
"Efendim"
"Sevdiğim ben bu işi uzatmak istemiyorum."
"Nasıl yani"
"Melikem ben sensiz tek bir gün daha dayanamam. Benimle evlenir misin?"
Lokma ağzımda öylece kaldım, Bismillah dün daha sevgili olduk..
"Süleyman ne bu acele daha dün açıldık birbirimize."
"Dün açıldık ama ben sana aylardır aşığım, duygularım yeni değil. Bu sebeple sen de istersen adını koymak istiyorum."
Bu beklediğim bir şey değildi açıkçası ama nasıl cevap vereceğimi de bilmiyorum.
"Süleyman ben bilemedim"
Elindekileri bırakıp baktı bana.
"Sen istemiyor musun benimle evlenmek Melike"
"Hayır istememek değil sadece biraz acele geldi bana"
"Hmm anladım, tamam sen düşün tabi." dedi kahvaltısına devam etti ama kahvaltı bitene kadar tek kelime etmedi. Kahvaltı bitince toparlandım giyindim üzerimi birlikte çıktık evden. Hala çok fazla kar var ama askerler yolları sürekli açıyor. Gelen öğrenci sayım da daha az tabi. Kimi soğuktan kardan gelemiyor kimi ev işlerine yardımcı olmak için ama havalar biraz ısınsın telafi edeceğim bu dersleri.
Süleyman beni bırakınca karargaha döndü ama sadece görüşürüz dedi.
"Akşam gelecek misin?"
"Hayır askerlerden birini yollarım"
"Sen gelsen olmaz mı?"
Baktı yüzüme gözlerini kapatıp açtı sıkıca.
"Tamam ben gelirim" dedi gitti.
Arkasından kocaman bir sırıtışla baktım. Hemen de küsüyor. Allah Allah ya, evlenmicez mi dedik sanki. O gidince ben derslere girmeye başladım şükür bugün katılım daha çoktu. Öğleden sonraya kadar devam ettik derslere, gün bitince de beni Seyit almaya geldi onunla beraber güle oynaya vardık eve Süleyman bir şey yaptı mı sana dedim, sabaha kadar dışarıda nöbet tutturmuş. Zalım adam!
Eve geçince akşam için biraz hamur yoğurdum burada biraz daha farklı yapıyorlar ekmeği ve bir oturuşta koca bir leğen ekmek çıkarıyorlar sonra onu yemek istediklerinde sobada ısıtıp yiyorlar ama bana hem çok yağlı geliyor o ekmek hem de çok bayatlıyor yiyemiyorum bu sebeple de azar azar yoğuruyorum hamuru ve yiyeceğim zaman 10 dakikada bazlama yapıyorum. Daha iyi oluyor. yine öyle yaptım, Süleymanla bana yetecek kadar yaptım. O mayalanırken de yemek yapmaya başladım. Sebze falan yok zaten ama yazdan bolca konserve yapmıştım. Taze fasulye olanlardan açtım bir tane onu pişirdim yanına pirinç pilavı yaptım bir de mercimek çorbası yapınca tamamdı, domates kurutmuştum ondan da biraz salata yaptım. Bence her şey güzel. Sofrayı hazırladım saat 8 gibi geliyor Süleyman. Şuan Seyit var kapıda ne dediysem girmedi içeri. Hemen yaptığım yemeklerden birer tabak verdim ona. O yerken ben de o arada eve geçip yarınki okul hazırlığımı yaptım, yarın cuma ve artık 2 hafta sonra okullar ara tatile girecek ve ben Ankara'ya ailemin yanına gitmek için sabırsızlanıyorum.
İşlerimi bitirdiğimde de Süleyman gelmişti zaten.
"Hoş geldin"
"Hoş buldum, var mı yaramaz bir durum"
"Seyit'i eve girmeye ikna edememem dışında yok"
"Bir daha hiçbir surette hiç kimse girmeyecek içeriye Melike anlaştık mı?"
"Valla söz veremem komutanım, o çocuklar kapıda donarken ben sıcak yatağımda yatamıyorum kusura bakma"
"Çocukmuş küçülsünler de cebime girsinler"
"Söylenme söylenme hadi otur da yemekleri getireyim ben."
Ben yardım edeyim sana deyip mutfağa geldi o da. Yaptıklarımı götürdük.
"Taze fasülyeyi nerden buldun?
"Konserve yapmıştım yazın"
"Maşallah hatun, yemeyeli belki 7 ay oldu. Ellerine sağlık."
"Şifa olsun" dedim gülerek. Birlikte yedik üzerine çaylarımızı içtik. Elektirikler hala yok maalesef, ara ara geliyor gidiyor sürekli o radyoyu açtı. Biraz haberleri dinledik. Hakkari'de 30 kadar terörist öldürülmüş, oh ellerinize sağlık dedim, güldü Süleyman.
"Yarın merkeze gideceğim istediğin bir şey var mı?"
"Süleyman ben de geleyim Allah aşkına"
"Sabahtan gideceğim ben Şiyar'ın davası için ifademi istediler sen okulda oluyorsun o saatte"
"Ayy çok üzüldüm ya keşke gelebilseydim."
"Hava kötü olmazsa cumartesi de beraber gideriz olur mu?"
"Ya harika bir adamsın çok teşekkür ederim Süleyman, çok isterim"
Gülüyor tepkilerime sürekli, ne yapayım heyacanlanınca kontrol edemiyorum kendimi. En son kaçırıldığımda ilçeye gitme teşebbüsünde bulunmuştum ondan önce de Süleyman'la gitmiştik yine üzerinden 5 ay geçti, evde bayağı eksik var her şeyi çok idareli kullanmama rağmen, hiç değilse yarı yıl tatiline kadar yetecek alışveriş yaparsam Ankara'dan dönüşte alırım eksiklerimi. Biz onunla yine epey sohbet ettik sonra yine yatakları hazırladım o yattı ben de odama geçtim çok geçmeden de dalmışım zaten ama ne kadar zaman geçti bilmiyorum tıkırtılar geldi kulağıma. Birden kapımın açılmasıyla kaldım öylece ama Süleyman vardı karşımda parmağını dudağına götürdü sus diye kafamı salladım sadece. Yanıma kadar geldi. Fısıltı şeklinde konuştu.
"Melikem her ne olursa olsun evden çıkmıyorsun güzelim tamam mı?"
"Süleyman sen de çıkma lütfen."
"Şşş merak etme beni, evden çıkmıyorsun tamam mı?"
"Tamam" dedim sadece o içeriye girdi kapının süngüsünü taktım arkadan o çıkınca. Ne oluyor ne bitiyor bilmiyorum ama bağırışmalar geliyor kulağıma, yatağın içinde büzüştükçe büzüştüm, ağlıyorum bir yandan bir yandan da dua ediyorum Süleyman'a bir şey olmasın diye. Baktım epey zaman olmasına rağmen hala sesler kesilmedi kalkıp pencere dibine geçtim çok hafif araladım perdeyi, Süleyman 2 herifi evire çevire dövüyordu çok geçmeden de askeri araç geldi.
"Alın bunları, karargaha götürün sabah ben ilgileneceğim"
"Emredersiniz komutanım" dedi İsmail'di sanırım karanlıkta tam seçemedim, herifleri karga tulumba bindirdiler arabaya. Araç uzaklaşınca açtım hemen kapıyı Süleyman'da içeri girdi o arada. Sarıldım hemen.
"İyi misin?"
"İyiyim güzelim merak etme"
"Kimdi onlar"
"Pislik sevenler sen takılma buna. Hadi uyu"
"Süleyman çok korktum"
"Korkma yanında ben varken hele hiçbir şeyden korkma. Hadi yat"
"Nolur sen de benimle yat"
Gözleri kocaman halde baktı öylece, hiç de şaşırma Süleyman efendi. Daha dün evlenmek isteyen sendin.
"Melikem?"
"Hadi" dedim ellerinden tutarak ilginç bir şekilde itiraz etmedi, ben yatağa yatınca onu da çektim yanıma o da girdi yorganın altına. Şimdi korkmuyorum işte.. Kapattım gözlerimi, sabah ilk iş bu herifin evlenme teklifini kabul edeceğim. Anlaşıldı.. Ben onsuz uyumak da istemiyorum artık.. Bir yastıkta kocayalım işte ne olmuş yani.