1. YEZDAN’I ÖLDÜRDÜM!
“Yalvarırım dur Yezdan, yapma”
“Bitti Şehrazat, bitti! Kaçtığın, kovaladığım yetti!”
Kollarımdan sıkıca tuttu. Ben geriye adımladıkça üzerime gelmeye devam etti.
“Sana gösterdiğim sabrı kimseye göstermedim ben”
Sırtımı duvara çarpınca çaresizlik iyice paçalarıma yapıştı.
“Yezdan insaf et, ne olur” dedim ama duvarla arasına sıkıştırdı beni.
Kollarımı saran eli belime indi. Göğsüne sertçe bastırdım ama tüm çabaladım boşaydı.
Benden katbekat güçlüydü, üstelik şuan gözlerindeki şehvet gücünü karşı konulamaz bir hale getirmişti.
“Kadınım olma vaktin geldi Şehrazat”
Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Odanın kapısına diktim gözlerimi, biri gelir kurtarır diye umut ettim.
“Yardım edin! Kurtarın beni” diye bağırdım ama çalışanlardan kimse yoktu evde.
Kapıdaki korumaları da Yezdan’ın emrini duymadan asla gelmezdi.
Boynuma gömülüp öpmeye başladı. Başımı ona doğru eğdim ve kaymaya çalıştım.
“Yapma Allah’ın belası yapma! Bırak”
Çenemi avucunun içine alıp sertçe sıktı. Korkutucu iri gözlerini dikti gözlerime,
“Boşa direnme! Bundan keyif alman için elimden geleni yapacağım dilberim”
Belimdeki eli eteklerime gitti, yukarıya doğru kıvırmaya başladı.
“Yezdan bırak” dedim hıçkırıklar arasında.
Açığa çıkan bacaklarım Yezdan’ı heyecanlandırırken beni korkulara sürüklüyordu.
“Benim olacaksın Şehrazat, bana ait” dedi ve tekrar dudaklarıma yapıştı.
Dizimle bacaklarının arasına olanca gücümle vurdum. Beklediğim kadar canını yakamadım ama belimi sıkıca tutan eli gevşedi ve birkaç santim uzaklaştı benden.
Bunu fırsat bilip duvarla arasından sıyrıldım. Hızlı adımlarla kapıya doğru koştum. Ama bu kurtulma girişimim kısa sürdü.
Yezdan elbisemden yakaladı beni. Biranlık dengem bozuldu ve sendeledim. Fırsat bilip belime sarıldı tekrar. Arkama yaslandı ve kulağıma eğildi.
“Böyle olmasını istememiştim Şehrazat! Bunu sen seçtin!” dedikten sonra elbisemi çekiştirmeye başladı. Öndeki düğmelerin bazıları iliklerinden kurtulup yere döküldü.
Arkamdaki baskısıyla ileri doğru sürüklendim. Hemen karşımızdaki duvara yaslanmak üzereydik.
Beni hızlıca kendine çevirdikten sonra yasladı tekrar duvara.
Hemen yanımızdaki sehpanın üzerinde duran cam vazoyu kestirdim gözüme. Boynumdaki bunaltıcı hamlelerinden kurtulur gibi oraya doğru kaydım ve vazoyu elime aldım.
Gözlerimi sıkıca kapattım, bu belki de aon şansımdı. Var gücümle sertçe vurdum başına.
Vazo anında paramparça oldu. Yezdan geriye doğru sendeledi, elimde kalan küçük kesik parçayıda acemice koluna saplama çalıştım. Saplayamamıştım ama canını yeterince yakmıştım. Bir adım daha geriye çekildi ve başını ellerinin arasına aldı.
Öfkeyle bağırdı.
“Şehrazat!”
Geriye doğru sertçe ittirdim. Nihayet içimde kurtulacağıma dair umut belirtileri oluştu.
Arkaya doğru dengesiz birkaç adım daha atarken kontrolünü daha da kaybetti.
Yere devrilişini sanki ağır çekimdeymişcesine izledim. Düşerken ortadaki sehpaya başını çarpışını ise hayretle!
Korkuyla titredim olduğum yerde.
Yezdan tekrar kalkmadı, hareket etmiyordu.
Ona doğru adım atıp atmama konusunda kararsız kaldım. Hafifçe eğildim göğsünü izledim birkaç saniye,hareket etmiyordu.
Yarım bir adım daha attım. Etrafa yayılan kanı gördüm. Korkuyla çığlık atacakken ağzımı kapattım ellerimle.
Nefesim kesildi, kalbim hızlandı.
Ölmüştü…
Öldürmüştüm…
Yezdan’ı öldürmüştüm…
Sadece kaçmayı düşünebildim o an. Hızlıca koşturmaya başladım. Konağın ön kapısı Yezdan’ın adamlarıyla doluydu, yakalanmadan kaçmam imkansızdı.
Mutfağın bahçe kapısına gittim titreye titreye.
Kapıyı aralayıp bakındım etrafa, karanlığa sığınıp koşar adımlarla çıktım ve kendimi ormana attım.
Bir ağacın dibine çöktüm. O an tüm duygular aynı anda hücum etti.
Dakikalarca olanları idrak etmeye çalıştım. O anları defalarca yaşadım aklımda.
Ağzımı kapattığım ellerim arasında sessimi bastırarak ağladım.
Güneş doğmaya, hava aydınlanmaya başlamıştı ki kendime gelebildim. Konağa baktım son kez hala aynı sessizlik hakimdi. Hala öğrenmemişlerdi belli ki.
Sonunda aklıma babama gitmek geldi. Ormana karışıp babamların evine doğru gittim. Yarım saat boyunca ormanlık yolda bata çıka yürüdükten sonra babamın evini görebiliyordum.
Kapısında onlarca araba ve kalabalık vardı. Yezdan’ın haberi mi geldi diye korktum. Epeyce izledim ama Yezdan’ın adamlarını göremedim. Tanımadığım sadece birkaç kişi vardı.
Yinede tedbirli davranmak için evin arkasını dolandım ve diğerlerinden ayrı duran kuzenimi gördüm, kopuk düğmelerin açıkta bıraktığını göğsüme kumaş parçalarını çekiştirdikten sonra seslendim.
Karim önce şaşırdı sonra da koşarak geldi yanıma.
“Ne oluyor Şehrazat? Ne yapıyorsun burada? Bu ne hal?”
“Karim ben çok kötü birşey yaptım”
“Ne yaptın?”
“Yezdan’ı öldürdüm” diyince göz bebekleri büyüdü.
“Ne!”
“İstemeyerek oldu yemin ederim. Sadece ittim ama düşerken kafasını çarptı”
“Ne zaman oldu? Gören oldu mu?”
“Gece oldu, gören olmadı ama elbet bulacaklar. Anlarlar benim olduğumu”
Üstüme başıma bakınca,
“O mu yaptı?” dedi dişlerini sıkarak.
Başımı salladım ve hemen gözlerim dolmaya başladı. Başımı kaldırdım yukarı ve derin bir nefes aldım.
“Yardım et bana, babama söyle Karim”
Sıkıntıyla baktı yüzüme.
“Ne oldu? Babama birşey mi oldu yoksa Karim? Bu kalabalık o yüzden mi?” dedim korkuyla eve döndüm tekrar.
“Hayır, dur. Vahid amcam iyi, o iyi de…”
“Ne o zaman? Amir mi? Ne?”
“Amir”
“Ne oldu Amir’e?”
“Trafik kazası geçirdi”
“İyi mi? Nerede? Hastanede mi?”
“Hayır”
“Öldü mü yoksa?”
“Hayır Şehrazat ağlama, sakin ol. O iyi, yaşıyor. Hastanede şuan da, amcam yanında.
“İyi ise neden hastanede?”
Sıkıntıyla kaçırdı gözlerini.
“Söyle! Ne oldu!”
“Bacakları… Yürüyemeyecek artık!”
“Hayır, hayır, hayır! Benim günahımın bedeli bu” deyip ağlamaya başladım.
“Sakin ol Şehrazat, seninle bir ilgisi yok!”
“Benim yüzümden, ben bir can aldım şimdi bir canım gidiyor”
“Şehrazat kendine gel, trafik kazası bu! Seninle alakası yok! Hem sağ kurtuldu ya ona da şükür”
“Nasıl olmuş? Kim çarpmış!”
Başını çevirip evin önündekilere baktı.
“Şuradakini görüyor musun? O çarptı!” dedi sinirle.
Kapının önünde etrafını akrabalarımızın sardığı yabancı plakalı bir araba ve önünde dikilen üç adam vardı.
“Ne yapıyorlar hala orada, ne olacak?”
“Adam para vermeyi teklif ediyor”
“Para mı?”
“Kan parası, yaptığının bedelini ödeyecek”
“O nereden çıktı Karim! Hangi para yeter bir insanın bacaklarına!”
“Bilmiyorum şimdi içeride babamlarla görüşüyor”
Kardeşimin ve babamın yanına hemen gitmek istiyordum ama eve doğru adım atmadan Yezdan geldi yine aklıma.
“Karim benimde konuşmam lazım babamla. Yezdan’ın öldüğünü farketmeleri en fazla bir kaç saat daha alır. Lütfen babamı ne yap et yanıma getir”
Biraz düşünüp etrafına bakındı.
“Gel benimle” dedi. Hafifçe eğildi ve koşturmaya başladı. Bende peşine takıldım.
Evin dışındaki ahırın içine soktu beni,
“Bekle” dedi ve gitti.
Dakikalar sonra babam geldi yanıma. Girer girmez sarılıp ağlamaya başladım. Sırtımı sıvazlayıp sakinleşmemi bekledi bir süre.
“Ne oldu Şehrazat’ım? Nasıl oldu anlat” dedi ve her detayını uzun uzun anlattım.
Bittiğinde babamın yüzünü hüzün kapladı.
“Öldüğüne emin misin?”
“Hareket etmiyordu göğsü baba”
“Yakından baktı mı, dokundun mu?”
“Hayır, kaçtım hemen”
O haline dokunduğumu hayal etmek bile midemi bulandırdı.
“Seni kaçırmamız lazım, yok olman lazım”
“Nereye giderim baba?”
“Buraya geldiğini gören oldu mu?”
“Hayır, bir tek Karim”
“Tamam. Burada bekle beni kimseye görünme sakın”
“Tamam” dedim.
Babam ahırdan çıktıktan sonra birkaç saat bekledim. Ara ara kapıyı açıp baktım ama kalabalığın dağılmadığını görünce kapatıp saklandım tekrar.
Bir bildiği vardır elbet diyerek bekledim.
Saman yığınlarının üzerinde otururken kapının açılmasıyla irkildim ve kalktım yerimden.
“Baba”
Elimi tuttu sıkıca, sonra saçımı okşadı. Üzgün bakıyordu bana,
“Ne oldu?”
“Bir yol buldum ama… Gönlüm razı olmasada güvende olursun”
“Neymiş bu yol baba?”
“Evleneceksin Şehrazat”
“Baba hayır, olmaz”
“Başka yolun yok kızım”
Tuttuğu elimi çektim.
“Yezdan’dan kurtulamadım aylarca şimdi bir başkası mı baba!”
“Bunlar başka kızım. Yezdan gibi değil. Türkiye’den iyi bir aile. Büyük amcan tanıyor, güveniyor”
“Baba yapma nolur” dedim önünde diz çökerek.
“Güçlü bir aile kızım. Yezdan’ın ailesinin karşısında duramam ben. Eğer seni bulurlarsa alırlar elimden. O sinirle seni bulursa ne yapacağını düşünemiyorum kızım. Onlar korur seni, izini dahi bulamazlar”
“Siz? Size birşey yaparsa?”
Dirseklerimden tutup kaldırdı beni.
“Yezdan’ın evinden çıktıktan sonra kaybolmuşsun gibi yapacağız, buraya geldiğini bilen yok. Burası da kalabalık, bir sürü şahidimiz var gelmediğine dair.
Şimdi hemen nikahınızı kıyarız, gidersin kocanla”
“Adamı nasıl ikna ettiniz” dedim. Sessiz kaldı.
“Amir’e vuran adam mı?”
Başını salladı.
“Baba adamın bacaklarını alman gerekirken beni mi veriyorsun!”
“Senin canını kurtaracak. Alacağım tüm bedeller daha önemli”
“Ya o da bana eziyet ederse. Yezdan’ın yaptıklarını yaparsa?”
“Yapmaz. Amcan amcasını tanıyor, biliyor. Yıllardır çalışıyorlarmış Sancarlarla. Yanlış yapmazlar diyor”
“Bir söze mi güveniyorsun?”
“Şehrazat burada kalırsan kesin öleceksin! Ya Yezdan ölmediyse? Seni arar bulur ve alır bizden.
Öldüyse de abisi gelir aynını yapar! Hatta bizi bile yaşatmazlar! Şuan bulabildiğim tek yol bu Şehrazat. Yapmak zorundayız”
“Baba…”
Akan gözyaşlarımı sildi.
“Adamın bir karısı daha varmış zaten kızım, senden pek birşey beklemez”
“Ne! Bir de kumamı olacağım baba”
Sessizce yutkunup saçlarımdan öptü tekrar.