Coin

1043 Kelimeler
Arayan çoktu ama gerçek alıcı yoktu. Kim arasa ekonomiden dert yanıyordu. Ekmek kavgası bu, herkesi yakan ateş. Zaman geçiyor tarla satılmıyordu. Yavuz Bey yavaştan daralmaya başlamıştı. Akrabalar da satılmayacağını bildiklerinden satın almaya yanaşmıyorlardı. Ne de olsa satamaz, yine bize verir ekmek için diyorlardı.  Arkadaşı Mehmet kazandığı paraları abartarak anlattıkça Yavuz Bey ecel terleri döküyordu. Mehmet belki hiç kazanmamıştı, belki de kaybetse de kazanmış gibi anlatıyordu. Kim neyi ne amaçla söyler nereden bilecek Yavuz Bey. İnsanlar sonradan öğrendikleri, pek da hakkında ayrıntıya sahip olmadıkları konuların uzmanı gibi davranmaya bayılırlar. Etrafımızın kraliyet soylusu gibi davranan görgüsüzlerle dolu olmasının sebebi de bu Yavuz Bey de parayı bulursa onlardan olacağı kaçınılmazdı. Şimdi de pek medeni sayılmazdı. Her geçen günün aleyhine işlediğini düşünen Yavuz Bey daha fazla zaman kaybetmek istemedi. Öldü pahasına sattı tarlayı. Karısına anlatmadı ucuza bıraktığını. Ne söylese ona inanırdı zaten Neriman Hanım. Ertesi günü bekleyemeden Mehmet'in yanında aldı soluğu. Mehmet piyasanın kurdu gibi anlatıyordu. "Öyle boş iş değil bu ha. Gece yarılarına kadar uyumuyor insanlar burada kazanmak için. Ben de hem direksiyon sallıyorum hem bunu takip ediyorum. Allah seni inandırsın her gece üçte yatıyorum. Mecbur, her kazancın bir zorluğu var bununki de bu. Traider arkadaşlarla bir grubumuz var tüm tüyolar oradan geliyor. Akşam koyuyorsun sabah alıyorsun parayı. Bir de düzenli canlı yayın yapılıyor sakin kaçırma onları.Merak etme ben hepsine ekleyeceğim seni." Şimdiden kafası karışmıştır bile Yavuz Bey'in. Bir koyup beş alıyoruz derken kolay görünmüştü. Mehmet'e de imrendi. Ne çok biliyor adam, dedi. Madem bu kadar kazanıyor niye gece gündüz takside çalışıyor diye düşünemedi. Yavuz Bey'in hayretle dinlediğini gördükçe daha da abartarak anlatıyordu Mehmet. Çok koyan çok alır dedikçe Mehmet, Yavuz Bey'in içi gidiyordu. Şu elimdeki kadar daha olsaydı diyor. Henüz hiç kazanmadan daha çok yatırmanın yollarını arıyordu aklından. Hele bununla bir başlayalım, gerisi gelir inşallah, dedi.  Coin nedir, piyasa kaçta kapanır, takip nasıl yapılır hepsini yazdı aklına. Grafik takip etmek lazım dedi Mehmet ama karışık geldi Yavuz Bey'e. Canlı yayında bizim yerimize yorumluyorlar deyince Mehmet içi rahatladı. Parasını yatırdı Mehmet'in yatırdığı coine. Sevinçle evin yolunu tuttu. Neriman telefonların alarmını kuralım gece üçe, dedi. Mehmet'ten öğrendiği ne varsa aklında kaldığı kadar heyecanla anlattı. Çocuklar da heyecanla dinliyordu. Sabaha beş değil de üç katına bile çıksa şu kadar eder hesabı yapıyordu. Bu gece uyku tutmaz beni, dedi Yavuz Bey. Piyasayla ilgili videolar izlemeye başladı. İzlerken herkesten önce uyuyakaldı.  Gece alarm sesiyle uyandılar. Yavuz Bey Mehmet'in gösterdiği gibi açtı borsayı. Neriman Hanım'da merakla ekrana baktı. Yavuz Bey bir şeyleri inceliyor gibi evirdi çevirdi. Hıımm, dedi. Ekranı büyüttü, küçülttü. Bir önceki sayfaya geçti sonra bir sonraki sayfaya geçti. Yine grafiğe geldi. Bir daha "Hımm." dedi. Neriman hanım iyice meraklandı. Kaça katlamış Yavuz söylesene, dedi. Yavuz Bey kendinden emin "Para yerinde merak etme." dedi. Ne artmış ne eksilmişti. Canı sıkıldı ama belli etmedi.  Sabahlar akşamları, akşamlar sabahları kovaladı. Para da değişiklik olmadı. Yavuz Bey yine Mehmet'in kapısına dayandı. Ne uzuyor ne kısalıyor , hani uçacaktı bu , dedi. Mehmet gayet sakin "Dün geceki canlı yayını dinlemedin mi?Bir ay içinde olacak merak etme. Sen takipte kal. Çanak formasyonu bu. Bir çanak yüksekliği kadar verdi mi dua edersin bana." dedi. Yavuz Bey büktü boynunu işe gitti. Eli işte aklı borsada gün zor bitti. Bir ay çok uzun, neyse geç olsun güç olmasın , dedi.  Uyku tutmuyordu Yavuz Bey'i. Neriman Hanım artık oralı olmuyordu. Eli telefona gitti, açtı borsayı. Gözlerine inanamadı, gerçekten parası artmıştı. O sevinçle Neriman Hanım'ı uyandırdı. Neriman Hanım "Bu para geri azalmadan çekelim, bir aylık ihtiyacımızı karşılar kâr. Kalan parayla yine alırsın ."dese de Yavuz Bey ikna olmadı. Çanak tamamlanacakmış, niye daha azına razı olalım, dedi.  Bir geri iki ileri artıyordu. Neriman Hanım kanaatkardı. Ne kadar bu bize yeter dese de Yavuz Bey oralı olmadı. Bir bildiğim var, herkes bildiği işi yapsın, dedi. Ne ara bilir olmuştu. Bir sabah uyandığında gördü ki parası hiçten az fazlaydı. Yavuz Bey'in ağzını bıçak açmaz olmuştu. Neriman Hanım anladı korktuğunun başına geldiğini. Eşinin omzunu okşadı bir şey demeden işe gitti.  Durağa varmadan hıçkırarak ağlamaya başladı. Hangi dala dokunsam kuruyor,dedi. Hayaller hayalde kaldı. İçinde tutamayacak kadar dolmuştu. Kime dökecekti ki içini. Kimin kapısını çalsa dört bir yanı dertti. Hem anlatsa bile kimin elinden ne gelirdi. İnsan, dedi; bir Allah'a açmalı içini. Sildi göz yaşlarını çaresizce. Üç gün üç gece ağlasa giden gitmişti. Şimdi dövünme vakti değil elimdekilere sarılma vakti, dedi. Başını göğe kaldırdı, derin bir nefes aldı. Dünden daha emin adımlarla durağa ilerledi.  Başını cama yaslandı. Otobüsün radyosunda "Ah Yalan Dünya" şarkısı çalıyordu. Yine içinde bir acı hissetti. Kalbine yüzlerce iğne aynı anda saplanmış gibi bir acı.  Yavuz Bey de aynı şeyleri hissediyordu. Hem hazır gelirden olmuştu hem de karısına mahcup olmuştu. Ne iyi kadın şu Neriman, dedi.  Mehmet'i kaçıncı kez aramıştı o bile bilmiyordu. Telefon bir türlü açılmadı. Sıkıntıdan taksiye de çıkmamıştı. Duraktan arayanlara cevap vermedi. Ama evde de vakit geçmiyordu. Bir çare düşünmek lazımdı. Ev daraldıkça daralıyordu. Duvarlar üzerine yürüyor gibi hissetti. Nefesi daralmaya başladı. Ceketini kapıp sokağa fırladı. Etraf dönüyor gibi hissetti. Ne kaybettiğini yeni anlıyordu. Şok geçmişti. Vücudunu bir sıcaklık bastı. Apartman kapısına sırtını dayadı. Ayakta duracak gücü kalmamıştı. Olduğu yere oturdu kaldı.  Ne kadar süredir böyle bekliyordu kendi de bilmiyordu. Hızlıca toparlandı . Durağa doğru sürdü arabayı. Mehmet'i sordu " Gelir birazdan ." dediler. İşe neden gelmediğini sordu patron. Burnundan soluyan Yavuz Bey oralı olmadı. Patron bir kaç defa tekrar etti soruyu. Yavuz Bey başka şeyler düşünüyordu, konuşulanları duymuyordu. Bir terslik olduğunu anladı patron, üstelemedi.  Mehmet'in aracı durağa yanaştı. Yavuz Bey hemen yerinden kalktı. Daha araçtan inmeden Mehmet yakasına yapıştı Mehmet'in. Hesap soruyordu kendince buhar olan parası için. Önce ne olduğunu anlamadı Mehmet. Sonra kendine geldi . O da aynı şiddetle karşılık verdi.  "Hani beşe katlıyordu bu coin. B*k yoluna gitti bizim para. Sana güvenip çocuğun çocuğun rızkını koydum bu işe. Ne olacak şimdi." Mehmet daha da kızmıştı bu sözlere. " Bre yürü git, kötü mü ettim sana yeni kazanç kapısı açmışsam . Zorla mı soktum bu işe . Kendin koşa koşa geldin kapıma. Kazanırken benden iyisi yoktu ama. Vaktinde çekseydin paranı. Madem anlamıyorsun coinden, coin alacağına koyun alsaydın. " Kavga büyüdü gitti. Araya duraktakiler girdi. Fayda etmedi. Yavuz Bey koyun lafını duyunca kendini kaybetti. " Sen bana senden ancak çoban mı olur diyorsun." Deyip adamın üzerine atladı. Patron , etrafa küfürler savuran Yavuz Bey'e daha fazla dayanamadı. Anahtarı bırak git, bir daha da gelme oldu Yavuz Bey'in son duyduğu. 
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE