Yavuz Bey artık işe gitmiyordu. Gidecek bir işi kalmamıştı. Çalışmadan para kazanmanın yollarını aramaya başlamıştı. Neriman hanım hiç ses çıkarmamıştı bu olanlara. Kötü gidişatı görüyordu ama konuşmak istemiyordu.
Vefa, evin yeni haline de alışmıştı. Babası işe gitmiyordu ama eskisi gibi sinirli bir adam da değildi. İşe gitmediği halde evde de pek kalmıyordu Yavuz Bey. O halde nereye gidiyordu?
Bir akşam okuldan geldiğinde Vefa evden neşeli bir müzik sesi geldiğini duydu. Yavuz Bey hazır yemek almıştı. Çocukları görünce hepsini yanına çağırdı. Babanız, iş buldu dedi. Bugün yemekler benden. Ne işi diyecek oldu Vefa sonra vazgeçti.
Neriman Hanım biliyordu ne işi olduğunu. Çocuklar sorunca iş işte diyordu. Her ne işse güzel işmiş dedi Vefa.
Müzikler eşliğinde oyunlar oynadılar. Yavuz Bey de oynadı çocuklarla. Bir ara oturdu çocukları izledi Neriman Hanımla.
Neriman dedi: " Ne hızlı geçiyor zaman. İlk gördüğümde bir kaç aylık bebekti. Şimdi koca kız olmuş Vefa. Fark etmemişim Çocukların büyüdüğünü. "
Neriman hanım gururla kızına baktı. Büyümüştü tabi. Ne kadar büyürse büyüsün o hâlâ çocuktu. Çocuk olmasa bile annelerin gözünde yavruları hep çocuktur. Neriman Hanım Yavuz Bey'in elini sıkıp:
" Büyüdü ya, beraber büyüttük. Allah razı olsun senden" dedi.
Yavuz Bey Neriman Hanım'ı farkettiğinde Neriman Hanım yeni boşanmıştı. Babası çocuğu reddetmiş Neriman Hanım öylece ortada kalmıştı. Sancılı boşanma sürecinden de elinde bir tek Vefa kalınca bütün gücünü, sevgisini kızına adamıştı.Hiç aşık olmadığı adamdan ayrılmak zor değildi. Zor olan iftiraya, zulme uğramaktı. Kuzulu koyun sevilir, Kuzulu kadın sevilmezdi. Dul değil mi, hem de çocuklu dul. İnsanın insana biçtiği değer bu kadardı.
Baba evine döndü Neriman Hanım. Hemen bir iş buldu. Ailesi çalışmasına karşı gelse de kabul etmedi. Para biriktirip yeni bir düzen kurmaya kararlıydı. Yavuz Bey'le de bu iş sayesinde tanışmıştı.
Vefa, öz babası biliyordu Yavuz Bey'i. Yavuz Bey düz bir adamdı. Oğullarından ayırmadı Vefayı. Kızarsa hepsine kızar, severse hepsini severdi.
Günlerdir işe gitmiyordu Yavuz Bey. Çarşıya her inişinde de eli kolu dolu geliyordu eve. Serbest meslek dedikleri bu olsa gerek diye düşündü Vefa.Hiç değilse evdeki kavga gürültü bitmişti.
Vefa daha rahattı artık. Babasının ne olduğunu bilmediği işiyle beraber gerçek bir çocukluk yaşamaya başlamıştı. Maddi sıkıntıları devam ediyorsa da evde para lafı geçmiyordu. Hatta babası Vefa'ya bir telefon bile almıştı. Ne giydiğine, saçını nasıl yaptığına da karışan yoktu artık. Zaten kurallara uyan, farkındalığı yüksek bir çocuktu. Çağının getirdiği yenilikleri merak etmesi, denemek istemesi normaldi. Büyüyordu, değiştiğini kendisi de fark ediyordu. Bunun yanında tüm arkadaşları gibi güzelliğini göstermek istiyordu. Bunları yaparken asla abartmıyordu.
Saçlarını düzleştirip gelmesi bile sınıf arkadaşlarının dikkatini çekmişti. Gençliğe adım atarken hem kendine özen gösteriyor hem derslerini ihmal etmiyordu. Başarılı bir öğrenciydi, artık arkadaşları arasında dikkat çeken bir tarafı da vardı.
Çevresi değişmeye başladı. Daha kalabalık bir arkadaş grubu vardı artık. Gençler arasında ders aralarında video çekmek trenddi. Vefa da bu eğilime katıldı. Başta biraz tereddüt etti , babasını düşündü, çekindi. Sonra görevlerini aksatmadığı sürece kimse bir şey demez diye düşündü. Babası zaten çok değişmişti. O huysuz, telaşlı adam gitmiş yerine neşeli bir adam gelmişti.
Vefa'nın popülerliği artıyordu. Beğenildiğini farkettikçe bu alana daha çok eğiliyordu. Evdekilerin haberi yoktu videolar çekip yayınlandığından. Hem ailesinden çekiniyor hem korkmuyordu. Derslerinden de uzaklaşmaya başlamıştı fakat bunun farkında değildi henüz.
Yavuz fark ediyordu kızında ki değişimi. Gençlik hevesi diyordu. Videolarını da gördü. Kızmazdı. Vefa'ya onu takip ettiğini çizgisini koruyup derslerini aksatmadan eğlenmesini söyledi.
Baba kız pek iyi anlaşır olmuşlardı. Okul çıkışları sık sık birlikte vakit geçirmeye başladılar. Babası Vefa'ya sarıldıkça Vefa'nın içini sevinç kaplıyordu. Özendiği, hayal ettiği aileler gibi olmuşlardı.
Bu yakınlık gittikçe arttı. Vefa şefkatten farklı bir duygu sezmeye başladı babasının yaklaşımlarında. Önce kendine kızdı. Babalar korur çocuklarını kötülüklerden, aklımdan geçenler benim kuruntum dedi. Zaman ilerledikçe şüpheleri güçleniyordu. Adım atsa karşısında babasını buluyordu. Eli hep üzerinde, temas halindeydi. Övgüleri bir babanın övgüleri gibi değildi. Rahatsızlık duyuyordu. Şüphesi ile inanmak istediği arasında savaş verirken bir taraftan da mesafeli durmaya çalışıyordu.
Baba diye sarıldığı adamın ona başka duygularla sarılmış olma ihtimali mide bulandırıcıydı. Hem olmaz diyordu sonra neden olmasın haberler böyle olaylarla dolu değil mi deyip şüpheye düşüyordu.
Vefa'nın neşesinin yerini tedirginlik almıştı. Artık eve koşar adımlarla gelmiyordu. Okulda bulduğu tüm etkinliklere katılıyor, gidebildiği kadar geç gitmeye çalışıyordu eve. Evde odasından çıkmıyordu ders çalışmak için.
Yavuz Bey bu uzaklaşmayı farketmişti. Vefa'nın sınav stresi yaşadığını düşünüyordu.
Neriman Hanım işten gelince Yavuz Bey bomba haberi paylaştı. Hafta sonu tatile gidelim, dedi. Bu ay iyi kazandığını, bunca yıl hiç böyle bir etkinlik yapmadıklarını anlattı. Neriman Hanım hala gündeliğe gidiyordu. Onca çalışıp kazandığı iki kuruşu otel parası yapmak istemedi. Yavuz Bey durumu anladı. Artık çalışmayacasın Neriman, dedi. Kocan çalışacak sen keyfine bakacaksın diye ekledi. Neriman Hanım tedbirli olmak istiyordu. Ya bu işte kripto para gibi bozulursa diye. Önce olmaz dese de sonra kabul etti.
Vefa hariç herkes heyecanla hazırlık yapıyordu. Vefa evden uzaklaşma işine hiç sevinmemişti. Annesine ders çalışmak istediğini tatile onlarla gelmek istemediğini söyledi. Annesi grur duydu kızıyla. Okuluna, derslerine bağlı olması en çok istediği şeydi. Bu tatil, senin için kızım, yüzün gülsün.Bu yaşında ilk defa seni bir yere götüreceğim. Hep beraber gidiyoruz , dedi.
Mecbur Vefa da hazırladı eşyalarını. Hafta sonuna iki gün vardı. Zaman geçmesini istediğimiz vakitlerde duruyor sanki, geçmesin istediğimiz durumdaysa olabildiğine hızlı akıyordu. O iki gün de böyle geçti. Herkes çantasını hazırlamış apartmanın önünde Yavuz Bey'i bekliyordu.
Yabancı bir araç yaklaştı korna çalarak, neşeli de bir şarkı bangır bangır çalıyor. Görgüsüzlük bu , millet sizin zevksiz müziğinizi dinlemek zorunda mı diye söylendi Vefa. Kızdığı bu görgüsüz babasından başkası değildi. Otobüsle gideceklerini sanıyordu. Neriman Hanım sevinçle bu arabanın nereden çıktığını sordu. Bu bizim derse babam düşüp bayılabilirim dedi. Öyle demedi Yavuz Bey ama. Aracı daha rahat seyahat etmeleri için kiraladığını söyledi. Araç kiralık olsa bile yinede bu kadar lüks bizim için fazla, dedi.
Sadece onlar için değil herkes için fazlaydı bu ani değişim konforlu hayat. Bu kadar kısa sürede üstelik son mal varlıklarını da babasının zenginlik hayaliyle batırmasından sonra hayatlarının iyiye gitmesi normal değildi.
Annesi sorgulamıyordu çünkü biliyordu bu parasının hangi dereden aktığını. Madem helal bir kazançtı niye iş deyip geçiyorlardı çocuklarına. Bu işin bir adı yok muydu.
Babasıyla bozulan ilişkisi Vefa'yı şüpheye itmişti.Bir işler dönüyor hem de annemin de razı olduğu bir işler, dedi.
Yola koyuldular. Çok uzak değildi gidecekleri yer. Sapanca'da bir otel tutmuştu Yavuz Bey. İki gün kafa dinleyeceklerdi. Bu günlerde kafasını yorduğu yoktu Yavuz Bey'in belliki kaynağı belirsiz paralarla keyfine bakmak istemişti.
Erkek çocuklar her anın tadını çıkartıyorlardı. Vefa ise Yavuz Bey'le köşe kapmaca oynuyordu resmen. Neriman Hanım halinden gayet memnundu. İlk defa hizmet eden değil hizmet edilen olmanın verdiği huzura bırakmıştı kendini.