bc

Başka Bir Hikaye

book_age16+
178
TAKİP ET
1K
OKU
murder
revenge
dark
kickass heroine
twisted
bxg
mystery
another world
crime
punishment
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

Tatlı ve pembe bir hikayemiz olmamıştı hiçbir zaman. Doğduğumuzdan beri karanlık bizi içine hapsetmişti ve ilginç olan ise biz artık aydınlığa çıkmak istemiyorduk. Karanlık artık bizim evimizdi. Biz artık burada yaşamayı öğrenmiştik. Bu bizim başka bir hikayemizdi. Canavar olmaya terk edilmiş küçük bir kızın ve vahşi olmaya zorlanmış minik bir kurdun başka bir hikayesi.

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
Bölüm 1: İlk Görev
Bölüm Parçası: Hedley - Perfect İnsanlar çoğu zaman sahip olamadıkları şeyler için üzülür, ağlar, öfkelenir. O şeye sahip olamamalarının nedenini Tanrı tarafından cezalandırılmaları olarak görürler. Ama belki de Tanrı ceza vermiyor, aksine sizi ödüllendiriyordur. Belki de sahip olamadığınız şeyler sizi büyük bir felaketten kurtarıyordur. Küçük bir çocukken bir oyuncak bebeğim olsun isterdim. Geceleri ona sarılıp uyuyabilirdim. Saçlarını kesip boyayabilirdim, ona kıyafetler dikebilirdim. Gerçekten yaşamıyor olsa da benim en yakın arkadaşım olabilirdi. Ama benim hiç oyuncak bebeğim olamamıştı. Ben hiç bir zaman oyuncaklarla oynayamamıştım. Çünkü ben daha küçük bir çocukken elime oyuncaklar yerine silahlar verilmişti. Masallar dinlemeden büyümüştüm, kimse bana hayatın gerçeklerini anlatıp öğretmemişti. Bana öğrettikleri şey dövüş teknikleriydi. Kimse bana nasıl daha iyi bir insan olacağını öğretmemişti çünkü bana öğretmeye çalıştıkları şey nasıl daha iyi bir asker olacağımdı. Hiç saklambaç oynamamıştım arkadaşlarımla. Sadece bir kere oynamak istemiş ve oyun oynarken yakalandığımızda günlerce cezaya çarptırılmıştık. Çünkü vaktimizi eğlenmeye harcamak yerine daha iyi bir ajan olmaya, daha iyi bir asker ve daha iyi bir suikastçı olmaya harcamalıydık. Daha iyi atış yapmak için uğraşmalıydık. Daha iyi nişan almalı daha iyi dövüşmeliydik. En iyisi olmak için her şeyden vazgeçip sadece çalışmalıydık. Hayal kurmak yasaktı. Sevmek yasaktı, bağlanmak, değer vermek yasaktı. Kimse kimseyle arkadaş olamazdı. Arkadaşlık duygusal bir bağdı ve bizim bir bağ kurmamız yasaktı. İzin verdikleri tek şey silahlarımızın en yakın arkadaşlarımız olmasıydı. Burası Gizli Özel Birlik'ti. Bir okuldu. Bizi neye göre seçtiklerini bilmiyordum ancak daha bebekken seçiliyor ve buraya getiriliyorduk. Annemiz olmadan, babamız olmadan. Küçücük bir bebekken..Eğitim alacak yaşa geldiğimizde bizlere dövüşmeyi, silah kullanmayı, duygusuzluğu, acımasızlığı, kısaca bir canavar olmayı öğretiyorlardı. Gizli Özel Birlik; yolsuzları, hırsızları, mafyaları ve daha bir sürü pisliğe bulaşmış insanların en ağırlarını yok etmek için kurulmuş bir birlikti. Yani halkın bilmediği. Gizli birlik. Polisin veya dedektiflerin üstesinden gelemediklerini biz üstümüze alıyorduk. Gördüğümüz eğitim bir ay önce tamamlanmıştı. Yani bir bakıma mezun olmuştuk. Sanırım buranın tek iyi yeri seçim hakkı verilmesiydi. Eğitimi tamamladığınızda ilk görevinize çıkıyordunuz ve başarıyla tamamladığınızda size özgürlük hakkınızı veriyorlardı. İster devam et, ister bırak. Ancak bir sorun vardı. Burada yetiştirilen hiçbir kız, burayı bırakmak istemiyordu. Şu ana kadar eğitimi tamamlayanlardan hiçbirisi özgürlük hakkını kullanmamıştı. Ama ben istiyordum. Eğitimi birincilikle bitirmiştim. En iyi dövüşendim, en iyi silah kullanandım ama içimde bir yerlerde hala özgür olmayı isteyen bir ruhum vardı. Sevmeyi, eğlenmeyi, hayal kurmayı ve yardım etmeyi isteyen bir ruhum vardı. Benden çaldıkları ruhumu, duygularımı ve çocukluğumu geri istiyordum. Benim yanımda, burda anlaşabildiğim tek insan olan, ailem yerine koyduğum biri de özgürlüğünü istiyordu. Gazel. Buradaki tek desteğim, dayanağım oydu. Bütün yasaklara rağmen birbirimizin ailesi olmayı başarmıştık. Benim kız kardeşim gibiydi. Benim ailemdi. Değer verdiğim ve değer gördüğüm tek insandı. Gözlerimi cama çevirdim ve bir hapis bahçesine benzeyen bahçeye baktım. Burda hapis gibiydik. Bahçede çiçekler yoktu. Taze çimler yoktu. Erik ağaçları yoktu. Antrenman yapabileceğimiz atış sahaları vardı. Çevresi yüksek duvarlarla ve kalın demirliklerle kaplı bir antrenman sahası. Az sonra kapı sertçe açıldığında gözlerimi diktiğim camdan, kapıya çevirdim. Gazel, omzundaki havluyla yüzünü silerek içeri girdi. Büyük adımlarla yanıma gelip uzattığım ayaklarımı ittirdi ve açtığı yere kuruldu. "Antremana gelmediğin için çıldırdı. Neyseki yine en iyi arkadaşlık rolünü üstlenerek rahatsız olduğunu söyledim." Gözlerini yukarı dikip iç çekti. "Bana dua et dik baş." Gazel'e gülerek baktığımda kafasını onaylamazca iki yana salladı. "İlk göreve bir hafta kaldı Asil. Bunu başarmamız gerekiyor. Özgürlüğün anahtarı bu. Ama sen antremana bile gelmiyorsun." Gözlerimi Gazel'in ciddileşmiş yüzünde gezdirdim. "Sıkıldım artık. Her gün antrenman yapmaktan, Agah'tan, herkesten sıkıldım. Benden çocukluğumu çaldılar Gazel..." Cümlemi tamamlamama izin vermedi. "Bizde geri almak için uğraşıyoruz ya zaten !" Derin bir nefes verdim. "Haklısın. Yarın bir saat geç çıkarım. Sorun olmaz." dediğimde başıyla onayladı. Çok geçmeden Gazel duş almış ve giyinmişti. Yatmak için hazırlandığımız zaman kapı çaldındı. Yatağımın örtüsünü kaldırırken başımı kaldırıp Gazel ile göz göze geldim. Genellikle bu saatlerde bizler rahatsız edilmezdik. Tabi olağan bir saldırı haricinde. Örtüyü bırakıp, komidinin üzerindeki silahı aldım ve kapıya doğru sessizce yürüdüm. Gazel ise kapının yanına geçerek tetikte beklemeye başladı. "Kimsin ?" "B takımı. Senem Biran." Gözlerimi devirerek silahı belime sıkıştırdığımda Gazel kapıyı çoktan açmıştı. "Bu saatte burada ne işin var ?" Kız ürkek bakışlarını konuşan Gazel'de ve elindeki silahla gezdirirken yutkundu. "Agah, birliği topluyor. On dakika içinde büyük salonda." Gazel kafasını sallayıp kapıyı kapattığında derin bir of çektim. "Bu saatte ne istiyor bu herif ?" diye söylenirken çoktan dolabımın başına geçmiş, özel yapım siyah dar pantolonumu ve deri ceketimi çıkarmıştım. Giyindiğimizde, ikimizde pencerenin yanına yürüdük ve büyük kasayı açarak silahları üzerimize doldurmaya başladık. Gazel hazırlanıp kapıya ulaştığında son olarak küçük bıçağı aldım ve pantolonumun paçasına yerleştirdim. Odadan çıkıp büyük salona ilerlemeye başladık. Büyük salonu oldum olası sevmezdim. Çok kasvetli bir havası vardı. Ortada kocaman gri, yuvarlak bir masa ve etrafında toplanmış duygu yoksunu canavarlar. Büyük salona vardığımızda otomatik kapıdan içeri girdik ve masanın etrafına konulmuş sandalyelere oturduk. Çok geçmeden masanın etrafı tamamen dolmuştu. Kimse konuşmadan öylece beklerken yanımda oturan Gazel kulağıma eğilerek fısıldadı. "Gecenin bu saatinde bu herif ne isteyecek acaba ?" dediğinde omuz silktim. Oflayarak arkasına yaslandığında, herkes gibi beklemeye başladık. Ve sonunda birlik başkanı Agah, teşrif edebilmişti. Bizi o yetiştirmiş sayılırdı. Eğitimlerimizden o sorumluydu. Ayağı kalktığımızda eliyle oturmamız için işaret verdi. "Gecenin bu yarısı toplanmamızın nedeni, ilk görevler." Agah, elindeki dosyaları masaya bırakıp gözlerini üzerimizde gezdirdi. "İlk görevler için daha uygun bir saat seçememiş mi ?" diye mırıldanarak söylendiğimde, Gazel sertçe masanın altından bacağıma vurdu. Onu umursamayarak omuz silktim. Agah büyük ekrana doğru yürüyüp yanındaki kumandayı aldı ve tekrar masanın önüne geçti. "Ceren ve Sude." Agah kumandadaki bir düğmeye bastığında ekranda çirkin bir kadın resmi belirdi. Yüzünde ağır siyah bir makyaj vardı ve giydiği siyah elbiseyle oldukça karanlık gözüküyordu. "Asrın Alaçam. Devrim Alaçam'ın karısı. Büyük bir silah kaçakçılığı operasyonunda çalışıyor. Tipine bakmayın, fena dövüşçüdür. Bir hafta sonra silahlar hava yoluyla Makedonya'ya yollanacak." Gözlerini kısarak masanın ucunda oturan kızlara baktı. "Bu işi bozacak ve o kadını bana sağ salim getireceksiniz." Kızlar onaylayarak kafasını salladığında gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutmuştum. Agah'ın ağzından çıkan her söze yasa gözüyle bakıyorlardı. Asla onlar gibi olamamıştım, olmayacaktım da. Yaklaşık bir saat boyunca görev dağılımları yapılmıştı. Ve en son biz kaldık. Agah, kumandaya basarak görüntüyü değiştirdiğinde, ekranda otuzlu yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim mavi gözlü bir adam belirdi. "Asil ve Gazel." Agah yavaşça isimlerimizi mırıldanmış ve gözlerini üzerimize dikmişti. "Zor bir görev olacak gibi, ne dersiniz ?" diye mırıldandığında sinirlerimi korumak için çok çaba sarfetmiştim. Başarmamızı istemiyordu. Çünkü isteyecektik. Özgürlüğümüzü. O ise, elindeki en iyi iki askeri kaçırmamak için bize en zor görevi verecekti. Bunu en başından beri ikimizde biliyorduk. Agah gözlerini üzerimizde gezdirdikten sonra, arkasını dönüp ekrana doğru yürümeye başladı. "Behzat Kumanova. Büyük bir uyuşturucu fabrikasının sahibi. Tabiki fabrika kayıtlarda, un fabrikası olarak biliniyor." Alayla bir kahkaha attı. "Kulağa hoş geliyor ne dersiniz ?" Ciddileşerek konuşmaya devam etti. "Adam aynı zamanda katil. Bir sürü polisi hatta artık işine yaramayan kendi adamlarını bile öldürmüş. Tabi bu, buz dağının görünen kısmı. Çoğu kişiyi öldürmeye bile değer bulmadığından adamlarına öldürtüyor." Başımı ekrana çevirerek mavi gözlü adama baktım. "En önemlisi ise, ürettiği uyuşturucular kendi yapımı. Çok ağır. Bünyesi sağlam olmayan tek dozda, nakavt." Agah'a döndüğümde gözlerini gözlerime dikti. Yirmi iki yıllık hayatımda ilk defa bir yaşam belirtisi gösterdim. Kanım donmuştu. "Sayamayacağınız kadar çok insan öldü. Masumu, suçlusu.." Gölerimi Gazel'e çevirdiğimde göz göze geldik. Sertçe yutkundu. Agah elindeki kumandaya tekrar bastığında, ekrana döndüm. Ekranda uzun saçlı sarışın bir çocuk belirmişti. Yüz hatları keskin ve belirtiliydi. Göz rengini kestirememiştim. Uzaktan soğuk bir mavi gibi gözüküyordu. Ekrandan göründüğü kadarıyla sert bakışları vardı. Ve tehlikeli. Burnunda ise gümüş bir halka takılıydı. Vücudu siyah bir tişörtle kaplı olsada, yakasından çıkıp boynuna ulaşan siyah dövmeleri kapatamıyordu. Yutkundum ve Agah'a döndüm. "Lakabı Kurt. Gerçek ismini kimse bilmiyor. Ve Behzat'ın bir numarlı düşmanı. Ülkenin en tehlikeli mekanlarının sahibi. Henüz yirmili yaşlarda olsa bile etrafı çok geniş. Behzat hakkındaki en keskin bilgileri temin edebileceğiniz tek adam. İşte işin en zor kısmıda bu." Yutkundum. "Özel bir birlikten geldiğinizi söylemeyeceksiniz. Asla." Gazel'in derin bir nefes verdiğini duymuştum. Agah tekrar ekranı değiştirdiğinde bu sefer kumral yakışıklı bir genç belirdi. "Az önce ismini kimse bilmiyor demiştim. Unutun onu." Ekranı gösterdi. "O biliyor. Herşeyi. Sadece o biliyor. Adamın sağ kolu gibi. Aynı zamanda tek ve en iyi dostu. Demirel Barlas." Ekranı kapadığında tekrar bize döndü. "Ve son birşey." Gözlerini ilk baş bende, daha sonra Gazel'de gezdirdi. "Görevinizde bir değişiklik oldu." Dosyaları toplarken, sabırsızca izledim. İşi bittiğinde kafasını bize çevirdi. "Yarın gidiyorsunuz."

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

TUTKUYA TUTSAK (+18)

read
42.3K
bc

A D A M

read
1K
bc

CEHENNEM ÇUKURU

read
8.5K
bc

Patika

read
13.8K
bc

Genç Polisler

read
2.1K
bc

Kara Kutu

read
7.1K
bc

Ajan Akademisi 2 / Kara Liste

read
3.0K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook