1.Bölüm "Ölmeyi İstemek"
1.Bölüm “Ölmeyi İstemek”
Sevda Kara…
6 Sene Önce
13.11.2018
Hızlı hızlı yürüyüp uygulamadan arkadaşımın yolladığı konuma ulaşmaya çalışıyordum. Boğaziçi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi ikinci sınıf öğrencisiyim.. Haliyle biraz masraflı bir okulum ve masraflı bir bölümüm vardı. O yüzden günübirlik düğün, kına, parti yada konferanslara gidip okul harçlığımızı kazanmaya çalışıyorduk arkadaşlarla..
19 yaşında sarışın yeşil gözlü zayıf çıtı pıtı minyon tipli biriydim. Ama anneme göre daha çocuktum. Vücudum gelişecek şekillenecek daha da güzel bir kadın olacakmışım. Öyle dedi Sultanım.. Annemin adı Sultan'dı ben ona hep Sultanım diyordum. Babam Yılmaz ve ikizim Sevde ile gayet mutlu mesut yaşıyorduk. Sevde de benim gibi Boğaziçi öğrencisiydi, İşletme Mühendisliği bölümünde okuyordu. Hayali büyük bir şirkette ceo olup kadının gücünü ve zekasını dünyaya ispatlamaktı. Ama bize göre bölümü bitirip yüksek maaşlı işi olsun yeterliydi.. Gücü ve zekayı sonrada ispatlasa olur :)
Arkadaşım Gülizar aslında lüks bir otelin balo salonunda bir gecelik garsonluk işi almıştı ama son dakika hastalandığı için işi bize şutlamıştı. Reglisi çok sancılı olurdu.İkizsiniz hanginiz giderseniz artık demişti. Benim bölüm biraz daha masraflı olduğu ve açıkçası Sevde de azıcık tembel olduğu için iş bana kalmıştı. Siyah pantolon beyaz gömlek at kuyruğu saç. Kurallara göre hazırlanıp çıkmıştım ve 3 toplu taşıma değiştirip ancak ulaşmıştım adrese.
Gece buradaki işim bitince Gülizar'a geçecektim. Hastayım deyince kıyamadım. Sık sık birbirimizde kalırdık ailelerimiz alışkındı bu duruma. İki evde de genç erkek abi olmayınca rahat takılıyorduk. Babam biraz tutucuydu. Ona göre korumacı bize göre tutucu. Mecbur olmasak bu işlere bile göndermezdi. Çoğu zaman ondan gizli gitmiştik. Doğum günü partilerinde alkol ortamı olduğu için istemezdi bende Gülizar'a gidiyorum ders çalışıcaz deyip partilerde çılgınlar gibi sabahlara kadar garsonluk yapıyordum :)
Bazen o kadar uzun sürerdi ki parti yada toplantılar ayaklarımız şişerdi.
Otele gelip personel girişinden geçip mutfağa ulaştım. Soyunma odasına eşyalarımı bırakıp asansörle tekrar mutfağa çıktım. Elime tutuşturulan tepsi ile garsonluk işine başladım. Sporcularla dolu bir salondu. Her daldan dövüş sporları yapan insanlar vardı. Güreş, karate,taekwondo, boks, kick boks ikisi arasında ki fark nedir bilmiyorum ama yüzücü koşucu yada başka spor dalıyla ilgilenen kimse yoktu. Herkes takım elbiseliydi. 50 tane genç sporcu varsa 100 tane yaşlı başlı kelli felli adamlar vardı. Nasıl bir ortam anlamadım. Yaşlı adamların yanında yarı yaşında genç barbie bebek gibi kadınlar şıklık yarışına girmişler adeta. Su gibi tüketilen alkolun hızına yetişemiyorduk. Hayır yani bunlar nasıl sporcular da bu kadar alkol tüketiyorlar. Ben federasyon olsam bir gün ekmek vermezdim bunlara.. Gerçi pek resmi sporcu gibi durmuyorlardı.
Zaman ve alkol ışık hızıyla tükeniyordu bu gece resmen. Gece yarısı olmuştu bile artık sendelemeye başlıyorlardı. Gecenin başından beri her hareketimi takip eden bi genç vardı. Ne zaman biri yaklaşıp konuşmak için muhabbet açmaya çalışsa gelip uzaklaştırdı benden. Yan yana bir kaç defa geldik. O da içki içiyordu çok mu içti az mı takip edemedim ama sık sık bakıştık. Bazen beni baştan aşağı süzdüğü bakışları ile karşılaşıyordum.
Elimdeki tepsiye bir bayan yaklaştı kızıl saçlı bir afet. Kırmızı saçlarına tezat yeşil elbise vardı üzerinde. Tepsideki alkol bardağının birine hap gibi bir şey attı ve bana göz kırpıp bardağı alıp neredeyse gecenin en başından beri benimle bakışan gencin yanına gitti. Haplı bardağı ona verdi. Sohbet ederken farkında olmadan içip bitirmişti bardaktakini. Sonra ne oldu anlamadım ama kadına kızıp gönderdi yanından. Sonra da kendisi salondan çıkıp gitti. Gece sonlara yaklaşmıştı artık. Herkes sendeleye sendeleye dağılıyordu. Kimi evine gitti kiminin gözü yemedi burada kalmak için oda ayırttı. Bazıları da yanlarında ki bayanlarla odalara geçti. Tek erkek iki bayan aynı odaya girenler bile oldu. Yanımda konuşup oda ayarladıkları için anlamıştım kim kimle gidiyor. Sporcuların çoğu çıktı otelden ama o bakıştığım genci göremedim.
Genç dediysem yaş olarak en az 5 yaş büyük duruyordu benden ve vücut olarak direk iki katım. Giydiği takım elbisenin ceketini kol kasları yırtmak için zorluyordu sanki. Boksör olduğunu duymuştum. Tabi o kollarda kas olacak benim gibi cılız birinde olacak değil ya.
Poyraz Demirhan..
Şu ortama gelen aklımı sikeyim.. Ulan takım elbise benim neyime. Benim yerim ring veya şu an karşımda duran elinde tepsisi salına salına içecek dağıtan güneş gibi kızla geceyi geçirmek. Neymiş sözde iş adamlarının güç gösterisine dahil oluyoruz. Evet kafes dövüşçüsüyüm ve iki yıldır sadece 1 mağlubiyetim oldu. Onda da karşı taraf hile yaptı ama ispatlayamadım.
Zaten çok kuralları olan bi spor (!) dalı değil. Kime neyi ispat edecektim. Ölmeyecek yada bayılmayacaksın hepsi bu. Kimseyi döverek öldürmedim. Hep bayıltıp bıraktım. Sonuçta katil değilim. Ama bazıları çok hırslı olabiliyor mesela rakip baygın ama hâlâ adamı yumruklayıp ölene kadar dövüyorlar. Ben onlar kadar hırslı olmadım hiçbir zaman. Hedefim belliydi kardeşimin katiline ulaşmak ve ona cezasını vermek. O da benim gibi boksördü ama kafes dövüşü yada yasa dışı bahis çeteleri ile işi asla olmamıştı. Nasıl olduysa bir defalık diye girdiği kafes dövüşünde boynunu kırıp ölümüne sebep oldular. Önce 6 ay komada yattı ağzından tek bir isim alır mıyım diye bekledim ama olmadı veremedi o adı bana. Spor okulu işletiyordum o zamanlar ve okulu kapatıp bu aleme daldım.
Önce kardeşimle dövüşen kişiyle ringe çıkmak için 7 rakibi eledim sonra karşısına dikilince benden iri olmasına rağmen içimdeki kardeş acısıyla öyle bir saldırdım ki adam tek yumruk bile atamadan nakavt olmuştu. Bende onun boynunu kırdım. Yaşıyordu kardeşim gibi komadaydı. Kulağına en son fısıldadığım söz Rüzgar'ı hatırladın mı daha ilk kavgasında boynunu kırdığın genç. İşte o gencin abisi boynunu kırmaya geldi.. Deyip kırdım boynunu. Kemik sesini bende duymuştum. O gün orada birinin dikkatini çekmişim.
Mafya babası Kalender Paşazade..
Yanına koruma almak için buradan adam seçermiş. Aylardır peşimde ama teklifini asla kabul etmeyecektim çünkü benim hedefim belli. O gece o dövüşü ayarlayan ve kardeşimi ikna eden kimdi. Buraya Kalender beyin davetlisi olarak geldim. Ortamını ve gücünü bana gösteriyor ki etkilenip yanında olayım. Mal mıyım ben onun canını ve ailesinin canını korumak için kendi hayatımı riske atayım. Ben kardeşimin intikamını alıp kendi ailem için mücadele etmeye devam edeceğim.
Geniş bir aileyiz, Karadenizliyiz. Giresun Görele.. Annem Meryem hanım, babam İbrahim bey kız kardeşlerim Merve ve Bahar.. İki erkek iki kız kardeştik ama Rüzgar'ı kaybettik. En büyükleri ben ve benden sonra Rüzgar geliyordu. Kızlar bizim küçüğümüzdü. Ben 25 yaşındayım, Rüzgar rahmetli olduğunda 21 yaşındaydı ve onun arkasından Merve 20 yaşında Merve'den sonra 18 yaşındaki Bahar..
Babaannem de bizimle yaşıyor. Benim bir haltlar çevirdiğimden emin ama işin içinden çıkarım diye seslenmiyor.
Haahh bi sen eksiksin adi sürtük.. Kalender beyin sürtük kızı. Babasından korkmadan şu alemde altına yatmadığı erkek kalmadı. Şimdide kafayı bana takmış durumda. Benim gözüm garson kızdaydı. Yanına biri gelince aniden suratı asılıyor gözleri tedirgin bir şekilde etrafı tarıyor. Erkek garson arkadaşlar durumu fark eder de yardımcı olur mu diye acaba. Ama nerdeeee, garsonlar bahşiş alabilir miyiz diye zenginlere daha çok hizmet peşinde. Üç defadır ben kurtarıyorum onu zorlandığı durumdan ve anca beni fark edip bakışmaya başladık.
Yeşilin en güzel tonu ve sarı dalgalı saçları, ucu havalı küçük burun kalp şeklinde dolgun dudak bembeyaz ten ile şaheser gibi görünüyor gözüme. Diğer garson kızlar mini etekli ama bu pantolon giymişti. Maalesef elinde iki içki bardağı ile kırmızı saç yeşil elbise suratında bi ton makyajla Alev gelince yanıma kıza bakamadım. Kibarlık olsun diye uzattığı bardağı alıp iki dikişte bitirdim. İçtiğim ikinci kadehti. Normalde çok içerdim ama bu gece ayık kalmalıyım. Elimde içiyormuş gibi sürekli kadehle dolanıp herkesin sohbet ortamına dahil oldum. Belki bir ipucu yakalarım diye. Ama siktiğimin yerinde herkesin muhabbeti karı kız.
Alev yine saçmalamaya başladı;
“Tek seni baştan çıkaramadım, bir kere sertce becer beni düşeyim yakandan. Kim bilir tadımı alınca bu defa belki sen benim peşimden ayrılmazsın. Hatta her fırsatta benimle olabilmek için babamın teklifini kabul edersin. Benim yakın korumam ol. Arabada otelde nere denk gelirse sevişiriz eğlenceli olur”
“Alev siktir git”
“Derdim o zaten siktirip gitmek ama ikna olmuyorsun ki”
“Olmam, şansını başkasında ara”
“Sert seviyorum ve senin namını duydum. Beni bir kere sertce becer sonra istemezsen çıkmam karşına”
“Sikime kıyamıyorum. Herkesin girip çıktığı yere sokmam onu” deyip artık bu kadına ve ortama dayanamadım, çıkıp gitmek için hızlıca adımladım.
Aslında arabama atlayıp evime gidecektim ama başım dönüp beynim bulanıklaştı, aynı zamanda alt tarafımda hareketlenme oldu. Ne oluyor amına koyayım, o kadar bakınırken tık yoktu ortamdan çıkınca direği diktim resmen.
Lobiye gelip bi oda istedim, oda kartını alıp asansöre yöneldim ama Alev'de asansörün orada durmuş bakınıyordu. O zaman anladım gerizekalı beni haplamış şimdi de peşimde. Sinirden kuduruyorum. O sırada yanımdan geçen garsona başka asansör var mı diye sordum o da personellerin kullandığı asansörü gösterdi. Ona yöneldim asansörün düğmesine basıp basmadığımı anlamadan sendeledim ve tutunamayıp düştüm.
Sevda Kara…
Sonunda davetliler dağıldı, o gençte çıkalı beş dakika filan oldu. Acaba kadın ona ne verdi. Neden kızıp gitti hiçbir tahminim yoktu. Aklımda eşyalarımı alıp buradan uzaklaşmak vardı sadece. Asansörün olduğu tarafa geçtim ve düğmeye bastım. Kapı açılınca içinde sırtını asansörün aynalı duvarına yaslamış ayaklarını öne doğru uzatmış şekilde kendinden geçmiş o genci gördüm. Elinde oda kartı vardı. Hemen yanına adımladım, yanaklarını hafif tokatlayıp;
“Beyefendi beyefendi iyi misiniz açın gözünüzü” diye seslendim. O an asansörün ışıkları söndü. Tabi yaa içine girip hiç bir katın düğmesine basmayınca ışıklar kapandı hemen uzanıp rastgele bir tuşa bastım. Sonra elindeki karta bakıp odasının olduğu tuşa bastım. Önce onun odasının olduğu kata gidecekti asansör çünkü ben panikle en üst düğmeye basmışım. Onun odası üçüncü kattı. Hâlâ tokatlayıp kendine getirmeye çalıştım ama pek olacak gibi değildi. Bende asansör durunca yardım isterim birinden dedim. Elinde duran karta tekrar baktım oda numarasını okudum sıkı sıkı tutuyordu kartı, ayağa kalktım. Biri denk gelsede odasına taşıyıp bıraksak yeterliydi. Çünkü çok olurdu böyle durumlar alkollü partilerde alışkındım ama bu kadar yakından ilgilenmemiştim hiç ve sanırım o kadın yasaklı madde vermiş. Ağrı kesici ilacı o şekilde verecek değil ya..
Ayağa kalktım ve kapının önünde dikildim. Asansörün kapısı açıldı tam içinden çıkıp koridorda biri var mı diye bakacaktım ki biri ağzımı kapattı ve kolumu arkaya doğru çevirdi. Vücudumu kendine çekip arada mesafe bırakmadı. Arkamda bel boşluğumda baskı ve sertlik hissettim.Az önce baygın değil miydi bu genç. Numaramı yaptı bana. Kulağıma doğru konuştu;
“Demek seni sertce becermemi istiyorsun, istediğini vereyim de gör. Hayatında böyle bir sikiş görmediğine eminim. Ama sen kaşındın”
Ne diyor bu adam. Başımı sağa sola hızlıca salladım hayır anlamında. Ağzım kapalı olduğu için boğuk ve anlamsız sesler çıkıyordu sadece. Sonra yürüttü beni ve kartla odasının kapısını açtı. İçeri girdik.
Serbest kalınca hemen itekledim ve kapıya doğru koştum ama saçımdan yakalayıp durdurdu beni, tekrar kolumu tutup arkaya doğru kıvırdı, boşta kalan koluyla sıkıca belime sarılıp;
“Bu gece benden istediğini almadan buradan çıkışın yok, madem sert seviyorsun hayatımda hiç bir kadına olmadığım kadar sert olacağım sana emin olabilirsin. Hadi eğlence başlasın”
Çığlık atacaktım ki elini ağzıma kapattı.. Bu gece buradan ölmeden çıkabilir miyim acaba.. Yada başıma kötü birşey gelmeden. Bu adamdan kurtulmanın bir yolu olmalı ama ne?
….