2.Bölüm "Ölmeyi İstemek 2"

1651 Kelimeler
2.Bölüm “Ölmeyi İstemek 2” Sevda Kara.. Hayatımın en kötü gecesini yaşadım. Çırpınıp bağırmak istediğimde tokat yedim ama o nasıl tokattı anlamadım. Bayılmışım zaten tokatın şiddetinden, gözümü açtığımda üzerimdeki gömleğim yırtılmış ve parçalarıyla iki elimde bileklerimden yatağa bağlanmıştı. O kadar sıkıydı ki elimi bile oynatamıyordum. Kesin kangren olur. Olsunda öleyim.. Galiba yine gömleğimden kalan bir parçayla da ağzımı bağlamıştı. Dudaklarım ve çenem ağrıyordu ve ağzım bağlı olduğu için burnumdan hızlı hızlı nefes alıp veriyordum. Ayağımın sadece bi tanesi bağlıydı, kıravatıyla bağlamış. Diğerine birşey bulamamış galiba boşta duruyordu. En kötüsü de çıplaktım, utanıyordum, korkuyordum. Bağlı olmayan bacağımla kadınlığımı kapatmaya çalıştım. Sonra onu gördüm. Karşımda oturmuş o da çıplaktı ama çok rahattı. Bacak bacak üstüne atmış sigara içiyordu. İlk defa sigaranın dumanı burnuma bu kadar kötü koktu. Herşey çok kötü ve korkunç geliyordu şuan bu odada.. Başıma bundan daha kötüsü gelmez yüz senede yaşasam bundan daha kötü bi gecem olmaz. Sigarası bitince söndürüp bana doğru geldi. Dibime kadar yaklaştı elinde kemer vardı; “Bakalım isteğini karşılayabilecek miyim sert sever hatun” bi kaç defa kemerle bacaklarıma vurdu. Boşta kalan bacağımla diğerini kapatmaya çalıştım ama bu defa ona vuruyordu. Sonra o bacağımı elindeki kemerle yatağa sabitledi. Tüm ağırlığını üzerime bıraktı ve birden bire içime girdi. Bağırıp ağlıyordum ama ne duyuyor nede görüyordu sanki. Kendi dünyasını yaşıyordu. Sabaha kadar tuhaf tuhaf ve acı veren şeyler yaptı bana. Isırdı emdi öptü yaladı. Bunlar neydi böyle filmlerde bile öpüşme sahnesi olduğunda kanal değiştirirdik biz. Zamanı gelince en güzelini sevdiğimizle yaşayacaktık. Annem öyle demişti.. Siz iyi niyetli ve temiz olun temiz kalın, kandırılmayın ki size gelende temiz olsun demişti ama sanırım artık böyle şeyler annemin zamanında kalmış. Ben sadece bakışmıştım. Bakıştım diye karşılığı bu olmamalıydı. Artık sızdı mı yorgunluktan uykusu mu geldi bilmiyorum ama yanıma yüz üstü yattı uyudu. Hiç kımıldamadı. Sırtına baktığımda nefes aldığını yükselip inince anlıyordum. Bu burada ölse beni kim bulup bu halimden kurtarırdı. Yada o yaşasın ama ben öleyim. Sabaha bu odadan cesedim çıksın diye hem ağlayıp hem dua ettim. Üzerimdeyken canımın acısı ile o kadar çabaladım ki elimdeki bağ birazcık gevşemişti. Kurtulur muyum diye en azından bi tanesi için çabaladım ama olmadı. Bir dakika bile uyumadım. Sabah olmuştu oda aydınlanınca kafamı kaldırıp baktım aşağı tarafıma. Bacaklarımda morluklar ve kan vardı… Diğer insanlara göre şu an benim saflığım, masumluğum ve temizliğim gitmişti. Ama suçum neydi ki benim sadece bakmıştım ben adını bile bilmediğim biri. Yanımdaki kıpırdanınca nefesimi tuttum hiç kımıldamadım. Yine bana saldırmasın diye. Bakamıyordum, zaten yaşarsam artık kimseye bakamam. Göz göze gelemem daha kimseyle.. Yatakta hareketlilik durdu, bir eliyle başını tutup bir eliyle gözlerini ovalayarak banyo olduğunu tahmin ettiğim yere gitti. Sonra su sesi geldi. Eee beni burada ne kadar tutacaktı bu adam. Yoksa çıkınca yine mi saldırıp o tuhaflıkları yapacaktı bana. Su sesi kesildi. Banyodan belinde havlu elinde de küçük başka bir havlu ile çıktı. Saçlarını kurutup bu tarafa doğru adımladı. Beni görünce aniden durdu arkasını döndü sonra tekrar bana baktı göz göze gelince korktuğum için ağlamaya başladım. Kısa bi an bacaklarıma, bacak arama baktı. Yerdeki kıyafetlerini topladı ve hızlıca giyinip odadan çıkacaktı ki kapının önünde durdu ve geri bana doğru adımladı. Üzerime eğilince ağlayıp debelendim ve bağırmaya çalıştım. Sesim de artık çıkmıyordu. Elimin birini çözdü ve hızlıca odadan çıktı. Ne oldu, ne yapmaya çalıştı anlamadım öylece kaldım bir süre. Sonra boşta kalan elimle ağzımdaki bez parçasını çıkardım. O bile kan olmuştu ne kadar ısırıp dişlerimi sıktıysam artık. O sırada odanın kapısı tekrar açıldı. İçeri annem yaşlarında tombul bir kadın girdi. Beni görünce ‘hiiiii’ deyip iki elini ağzında kapattı ve ben ağlamaya başladım. Odanın kapısını kilitledi, koşup yanıma geldi sarıldı bana; “Ağlama geçti tamam, ahhh be kuzum nereden bulaştın bu tip insanlara anlamadım ki, bunlar böyle işte.. Sana bana acımazlar” dedi. Sesim çıkmadı, ben kimseye bulaşmadım o geldi bana bulaştı diyemedim. Diğer bağlı elimi ve ayaklarımı çözdü. Yatağın üzerindeki örtüyü çekip kapatmaya çalıştım kendimi. Bacağımdaki kanı görünce kadın aniden; “Vaayyy kuzumm o sana en olmayacak kötülüğümü yaptı yoksa, annen baban varmı buradan çıkınca gidebileceğin” deyince evet anlamında başımı salladım. Bana hemen bir bardak su getirdi. İçirdi sonra elimden tutup kaldırdı yürürken bacak aram ağrıyordu. Destek oldu banyoya soktu. Küvete oturttu örtüyle birlikte. Sıcak suyu açtı ve kendi eliyle yıkadı heryerimi. Su rahatlattı ağrılarıma iyi geldi ama içim o kadar acıyordu ki ağlamaya devam ettim. Sonra kaldırdı beni örtü küvetin içinde kaldı, bornoz giydirdi. Yine destek oldu ve beni yatağa değilde koltuğa oturttu. Önümde diz çöktü; “Elime para sıkıştırdı git sessizce odayı temizle dedi, bunlar akşam buraya doluşan belalı tipler. Sakın kendini açık etme. Akşam iş adamı kılığında gelenlerin içinde kadın pazarlayanlar da var ve inan bunu para için değil, zevk için yapıyorlar. Buranın müdürü de onların yalakası. Seni fark ederse hemen onların ağına düşmeni sağlar ve her gecen dün gece ki gibi olur. Ben sana unutulan eşyalar bölümünden kıyafet ayarlayıp geliyorum. Kapıyı kilitleyip gidecem ve rahatsız etmeyin yazısı asıcam. Ben gelene kadar başkasına açma kapı” Tamam diye salladım başımı. Hemen hızlıca çıktı odadan.. On dakika sonra elinde kıyafetlerle geri döndü. İç çamaşırı, yarım boğazlı ince triko siyah kazak ve etek getirmişti.. Hepsini giydim ama etek yerine dün akşamki siyah pantolonumu giydim yere fırlatıldığı için kırışmış sadece. Hiç önemli değildi. Saçımı kurutup taradı. Öyle açık bıraktı sonra uzun süredir konuşmadığım için çatallı çıkan sesimle; “Dün akşam garsonluk işi için geldim. Eşyalarımı soyunma odasında bırakmıştım. Şimdi inip alırsam dikkat çeker mi” “Çeker tabi. Dur ben bulur getiririm. Sen müşteri gibi hızlıca çık buradan sonra da bir daha bu otelin adını adresini unut. Polise gider misin bilemem ama dün gelenler hep karısını kızı yaşında eskortlarla aldattılar, kamera kaydı bırakacaklarını sanmam” deyip tekrar çıktı odadan, bi on dakika sonra geri geldi. Kabanımı ve çantamı uzattı. Aldım giydim çantamı koluma taktım. Yerdeki kısa botlarımı da giydim. “Bi dakika, şunu da gözüne tak” dedi ve elinde ki güneş gözlüğünü uzattı. Taktım hemen sarıldım teşekkür ettim sessizce ve dün akşam burada hayatım mahvolmamış gibi ağrılarıma rağmen dikkat çekip yakalanma korkusu ile çıkıp gittim otelden. Çıktığım gibi hem ağlayıp hem hızlıca yürüyordum. Sonra dikkat çekiyor olabilirim diye kendi kendimi sakinleştirdim ve otobüs durağına geldim. On dakika sonra gelen otobüse binip doğruca eve gitmek için yollara düştüm. Otobüste oturunca aklıma telefonum geldi çantamı açtım. Açar açmaz beyaz bir zarf vardı. Üzerine ‘akşam göremedik seni, bu emeğinin karşılığı’ diye not düşülmüş. İçinde dün akşam almam gereken para vardı. Onu tıktım çantaya ve elime telefonu aldım. Şarjı bitip kapanmış. Yapacak bir şey yok. Eve en yakın durakta otobüsten indim. Hızlıca yürüdüm hemen. Binaya girdim ve ikinci kata evimize çıktım. Tam kapının önünde durdum zile basacaktım ki karşı dairenin kapısı açıldı. Türkan teyze; “Kız Sevda seni çok aradık ulaşamadık. Gece baban rahatsızlandı annen Sevde hep hastanede. Senin telefonun kapalıymış” “Şarjı bitmiş Türkan teyze neyi var babamın iyi mi şimdi” “Bende gidecektim ama seni bekledim. Hadi hiç girme içeri çıkalım” Türkan teyze ile hastaneye geçtik hemen. Türkan teyze karşı komşumuz annemin ahiretliği çok samimi bir dosttu. İkiz doğduğumuz için anneme çok yardımcı olmuş, elinde büyümüşüz. Kocası rahmetli olunca bize pek gelmemeye başladı, laf söz çıkar siz gelin bana derdi. Bizim ikinci evimiz oldu zamanla ve yalnızlığıma iyi geliyorsunuz derdi hep. Öz teyzemiz gibiydi adeta.. Hastaneye ulaştık, kapıdan içeri girince babamın adını danışmada ki bayana söyleyip dediği yöne ilerledik. Koridorda annemi ve Sevde'yi gördüm. Koşup sarıldım ağladık. “Anne ne oldu neyi var babamın” “Gece uykusunda içim daralıyor, kötüyüm dedi sonra gerçekten fenalaştı, ambulans çağırdık kalp krizi geçirmiş uykuda hemde büyük ve ciddi kriz dedi doktor müdahale ettiler, damar tıkanmış açtılar,şimdi yoğun bakımda 48 saat çok önemli dedi doktor” “Gece mi daraldı, acaba neden” “Bilmiyorum kızım kabus gördüm çok kötüydü içim yanıyor deyip durdu” Babamın içine mi doğdu dün gece.. Ahhh babam saçımızı okşamaya doyamayan bize kıyamayan babam. Dün gece kızına kıydılar seninde içine mi doğdu babam.. Bu düşüncelerin ve yaşadıklarımın ağırlığına daha fazla dayanamadım ve bayıldım.. Babama bişey olmasın beni al Allah'ım. Ben hak ettim ölmeyi, ailemizin direğini başımızdan alma. Babasız ne yapar Sevde, annem sensiz nasıl ayakta kalır yaşamaya devam eder. Yapma baba sen değil ben öleyim. Sen yaşa, ailen için yaşa… Rüya mı hayal mi yoksa aklımın bana oyunumu bilemedim ama babam baş ucumda saçlarımı okşayıp ağlıyor gözyaşları benim yüzüme damlıyordu. “Ağlama babam, ben ağlarım ben giderim sen ağlama bırakma bizi. Suçum yok vallahi ben masumum babam” “Biliyorum, biliyorum işte buna üzülüyorum” Sonra ufak ufak sarsıldım, kendi adımı duydum ‘Sevdaa, Sevdaa’ gözümü açınca beyaz tavanla karşılaştım.. Başımı çevirdim babamın olduğu tarafta Sevde vardı.. “Sayıklıyorsun, babam ölmedi Sevda. İnşallah çıkacak o odadan hadi toparlan” “Hasta yatağında ne işim var benim” “Bayıldın, tansiyonun 7 ‘ye 3 çıktı. Kaç saattir bişiler yemiyosun” “Hatırlamıyorum ki” “Gece de telefonunu kapatmışsın Gülizar'a mesaj attım o da dönmedi” “Kapatmadım kapandı, şarjım bitmiş” “Neyse hadi serumun bitti, kötüysen bi tane daha takılacak” “Yok yok iyiyim annemin yanına gidelim” Annem koridorda sandalyede Türkan teyze ile oturuyordu. Yanlarına gittik. Sonra annem; “Hepimiz burada durup perişan olmayalım kızlar, biriniz eve gidin hem toparlayın hem dinlenin. Akrabalarında haberi oldu gelen giden olacak. Perişan olmayalım hep birlikte, babanıza birşey lazım olursa zaten ben ilgilenirim” İkimizde kalmak istedik ama annem Sevde evi toparlayamaz dediği için tekrar Türkan teyze ile yola düşüp eve geldik. Hem ağladım hem iş yaptım. Türkan teyze babam konusunda teselli ediyordu. Ona da ağlıyordum kendi yaşadıklarıma da. Sonra telefonum çaldı akıl edip eve gelince şarja takmıştım. Gülizar beni idare etmiş herkes orada kaldığımı sanıyor. Gülizar'a da otelde kaldım çok yorgundum personel dinlenme odasında uyuya kalmışım dedim. Arayan Sevde'ydi Türkan teyze ‘hadi müjdeli haber inşallah’ dedi açtım karşıdan Sevde'nin ağlamaklı sesi arkasından annemin feryadı duyuldu; “Sevda babamızı kaybettik, dayanamadı babam çıkamadı ordan” “Hayır hayır hayır.. Babaaaaa” diye bir feryat çıktı ağzımdan sonrası karanlık… Tıpkı bundan sonra çekileceğim karanlık günlerim gibi.. Ölmeyi isteyen hak eden bendim babam sen değil..
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE