3.Bölüm “Pişmanlık”
Poyraz Demirhan…
Sabah uyandığımda resmen beynim kafatasımdan dışarı çıkacak gibiydi. Şişmiş ve zonkluyordu. Toparlanıp kalktım ama bu oda benim odam değildi. Yabancı yerdeyim sonra aklıma Alev'den kaçıp asansöre bindiğim geldi. Otelde kalmıştım evet, soğuk suyu açıp altında öylece durdum başımı aşağı eğince erkekliğimde kan gördüm;
“Siktir Alev'le yatmış olamam olduysam da bu kan ne alaka”
Beynim durmuş gibiydi resmen sonra duşun altında yavaş yavaş kendime gelirken görüntülerde canlandı. Alev'in beni hapladığı kesindi ama ne verdi nasıl bir ilaçtı hiçbir fikrim yok. Buz gibi su gerçekten başımdaki ağrıya da vücuduma da iyi geldi. Havluyu belime doladım, diğer havluyu elime alıp saçımı kurutup bir yandan da banyodan çıktım. Odaya geçince yatağımda korkudan gözleri kocaman olmuş her yeri bağlı birini gördüm. Arkamı döndüm. Kendime gelmemiş olayım. Gördüğüm şey rüya veya hayal olsun dedim tekrar yatağa döndüm kahretsin kız öylece yatıyordu hâlâ orada. Bacaklarında ki kanı görünce erkekliğimdeki kan aklıma geldi. Bu o garson kızdı üstelik. Ben mi yaptım tüm bunları bu kızcağıza.. Hemen giyindim tam çıkacağım sırada kızın bağlı olduğu aklıma geldi geri döndüm elini çözmek için uzandığımda benden korktu ve ağlamaya başladı. Eminim onun gözünde canavar gibi bir şeydim şu an.
Gözüne bakamadım hemen elinin birini çözdüm bilekleri mahvolmuştu. Odadan çıkıp hızlıca koridorda adımladım. Karşıdan tombul yaşı olgun bir abla geliyordu kat görevlisi. Eline tomarla para sıkıştırıp oda kartımı verdim ve;
“Git sessizce o odayı temizle. İlk orayı temizle” deyip hızlıca otelden çıktım. Neyden kaçıyorum ben şimdi. Hâlâ tam olarak kendimde değilim. Beynimde parçalar yerine oturmuyor. Alev peşimdeydi ben bu kızla bakışıyordum. O da benimle bakıştı ama bi işaret yada kur yapmadı. Nasıl yatağıma girdi bu kız. Taksi tutup evime geldim kanepeye attım kendimi. Bu böyle olmaz deyip bi kahve yapıp içtim. Bu defada düşünmekten başım ağrıyordu. Adi sürtük on tane mi ilaç verdi ne yaptı etkisinden hâlâ kurtulamadım. Şimdiye mantıklı bi çözüm çoktan bulurdum ama beynim muhallebi gibi olmuş amına koyayım. Çıkmıyor bir fikir.
Sonra bir duş daha aldım. Anca aklım başıma geldi. Üzerimi değiştirdim ve tekrar otele geldim. Kamera kayıtlarını istedim ama dünkü kodamanlar yüzünden kameralar kayıtta değil dedi müdür. Hiç gözüm tutmadı bu adamı. Sonra lobiye geçip ordan resepsiyona yöneldim ve bir oda daha istedim. Asansörle değilde merdivenle çıktım odaya. O kat görevlisini arıyordum. Buldum da gündüz ki kızı sordum. Nasıl bir hayvansın sen deyip yüzüme tükürdü ve gitti. Yeniden aşağı ineceğim sırada güvenlik görevlisi ile karşılaştım bana bi yeri işaret etti ve oraya gittim;
“Burası kör nokta göremezler. Dün kameralar kayıttaydı. Şantaj yapmak için. On dakika sonra güvenlik odasına gel, elin boş gelme ama. İstediğim miktarı verirsen açarım kayıtları”
“Tamam merak etme, kayıtları bi izleyim yeterki”
En çok merak ettiğim şey kız kendi isteğiyle mi geldi yoksa ben mi yanlış birşey yaptım. Normalde karşı taraf istemezse asla mesaj bile atmam ben.. Dur bakalım görüntüleri izleyelim anlarız..
On dakika sonra güvenlik odasına geçtim istediği paranın tamamı yanımda yoktu ama hesabına yolladım bende yeterki kızı izleyip bulayım. Sonra hatırladığım son saat dilimini ayarladı ve odadan çıktı bende izlemeye başladım. Alev'den kaçışım başka asansöre binişim hep gördüm. Sonra aynı asansöre garson kız biniyor yorgun argın eee ben nerdeyim diye düşündüm bi an ama asansörden kızın ağzını kapatıp elini kolunu tutup odama zorla sokuyorum. Lanet olsun kendi isteğiyle gelmemiş ben resmen bu kıza tecavüz etmişim.. Görüntüyü ileri sardırıp odadan çıkışına baktım. Görevli kadın iki defa gidip gidip geliyor elinde eşyalarla sonra o kız çıkıyor odadan. Gözünde güneş gözlüğü sarı saçları açık dalga dalga dağılmış omuzlarına, karnını tutarak otelden çıkıyor ve sola doğru ilerliyor. Gittiği yönden evine adresine ulaşmam gerekiyor. Ama nasıl. Sonra otelde çalışan üç dört kişiyle konuştum ve garsonların adını adresini öğrenmeye çalıştım. Personel şefi ayarlamış firmayı ama ancak yarın hallederim bu işi dedi. Bende kabul ettim.
Kızın ilerlediği yolda ilerledim ve nerde ne kamera var çözmeye çalıştım. Sadece küçük bir büfe dikkatimi çekti diğerleri kurumsal firma izin vermez diye düşündüm. Büfe sahibinden rica edince açtı ve sabah saatlerine baktım evet buranın önünden geçip otobüse biniyor. Hemen otobüs durağına ilerledim ve gittiği güzergahı takip ettim on tane durak var hangisinde indi acaba yada inmeyip sonuna kadar mı gitti. Herhangi bir durakta inip yürümeye devam ettim.. Kendimden nefret ediyorum nasıl böyle bir şey yaparım ben. İki tane kız kardeşim var benim biri belkide bu kızla yaşıt. Onlara bi zarar gelse dünyayı yakarım ama ben başkasının kız kardeşine en büyük zararı verdim.. Ne olursa olsun bulmalıyım bu kızı…
Ertesi gün personel şefi listeyi yolladı. 20 tane garson ayarlanmış. Kızın adını da bilmiyorum ki bu isim listesinden nasıl çıkaracağım. Adres yok sadece isim ve numara. Erkekleri eledim kızları tek tek aramaya başladım. Garsonluk işi var gelir misiniz diye. Çoğu kabul etti sadece iki kişi gelmiyordu. Ertesi gün akşamında garsonluk için gelenlerle parti iptal oldu dedim tek tek konuşup ücretlerini verip yolladım. Gelmeyen iki kişiyi yeniden aradım. Biri ertesi gün gelecekti biri yine gelemem cenazemiz var dedi. Adı Gülizar'dı. Gelen kişiye de parti iptal oldu deyip ücreti verip yolladım. Demek ki adı Gülizar'mış o garson kızın. Onun peşine düştüm. İsim ve numaradan adresine ulaşmak için bir arkadaşımın polis kuzeninden yardım istedik ve verdiği adrese gittim.
Evin önünde beklemeye başladım, acaba dışarı çıkıyor mu eve mi kapattı kendini. Cenazemiz var demişti ama mahalle sakin görünüyordu acaba cenaze yakın akrabasının filan mı. Üç gün bekledim ama kızı göremedim. Binaya giren çıkan oluyordu ama o yeşil gözlü sarışın kız yoktu.. Nerde ama bu..
1 hafta geçti ama yok sanki yer yarıldı kız içine girdi. Binadakilerin hatta sokağın da dikkatini çekmeye başladım. Böyle olmayacak farklı bir yol bulmam lazım deyip karakola gittim. Polisin birine buraya tecavüz taciz veya saldırıya uğradım diye gelen oldu mu. Şikayetçi olan oldu mu diye sordum. Ama bilgi vermediler. Israr etmeye başladım ölüm kalım meselesi benim için lütfen dedim. Sonra omzuma bi el dokundu. Takım elbiseli orta yaşlı biriydi.
“Gel bakalım benimle, derdin neymiş senin” deyip bi odayı işaret etti. Emniyet Müdürü Cengiz Cansever yazıyordu kapıda. Oraya girdik ve tecavüze veya tacize uğramış şikayetçi olmuş biri var mı onu arıyorum dedim.
“Varsa ne yapacaksın, şikayetçi olduğu kişiyi mi öldüreceksin, böyle olayla karşılaştık şikayetçi olan kızı buldular kimden şikayetçiyse onu öldürdüler. Kızın abisiymiş meğer soran. O yüzden gizlilik geldi. Şikayetçi olanı da olduğu kişiyide söylemiyoruz. Avukatlarla filan gelirsin olayla bağlantın vardır belki o zaman bilgi alırsın”
“ O zaman benim adıma şikayet var mı ona baksak” dedim. Anlamaz bir yüz ifadesi ile bakınca artık dayanamayıp anlattım olayı. O gece otelde neden bulunduğum neden spora resmi değilde gayri resmi devam ettiğim herşeyi anlattım. Adam hem şaşırdı hem kızdı.. Sonra;
“Samanlıkta iğne aramak bu iş ama bakalım verdiğin adresi ve otelden çıktıktan sonra ki görüntüleri inceleyelim.
“ Benim ne yapıp ne edip hatamı telafi etmem gerekiyor müdürüm. İki tane kız kardeşim var ve bu vebal bana çok fazla. Onların saçının teline kıyamıyorken başkasının kız kardeşine en büyük şerefsizliği yaptım. Olmaz mutlaka bir telafisi olmalı ve ben canım pahasına da olsa telafi etmeye hazırım”
“Anladım delikanlı, yardımcı olacağım sana ama bi şartım var”
“Her şartınız kabul ne olursa”
“Bu içinde olduğun çeteyi çökerteceğiz, kafes dövüşü ile sınırlı değil anladığım kadarıyla uyuşturucu da var işin içinde, sen bize çalışacaksın. Çetenin düzeni bozulur ve çökerse zaten otomatik olarak kardeşinin intikamını da almış olursun”
“Tamam kabul ediyorum ne derseniz varım”
“Seni bir dizi eğitimden geçireceğiz önce, sonra da planı kurup devreye sokacağız. Bende aradığın kızın peşine düşüyorum sen sadece eğitimine odaklan”
“Tamam müdürüm size güveniyorum bulursunuz o kızı bana”
“İsim yok cisim yok sarışın renkli gözlü bir garson arıyorum inşallah bulurum evlat”
Vedalaşıp çıktım, yarın için randevu ve başka bir adres verdi. Orada buluşup dedikleri her şeyi yapacaktım..
Ertesi gün verilen adrese geldiğimde sivil bir ekip vardı. Toplandığımız yer dışarıdan eski bir fabrika görüntüsü ama içerisi son teknoloji aletler ve bambaşka bir dünyaydı. Vücut dayanıklılığı için bir eğitime gerek yokmuş bende zaten sporcu olduğum için. Başka türlü eğitime başladılar. Mesela kulaklığı gizli kamerayı nasıl kullanıcam nasıl yerleştirecem, yüz ifademi nasıl duygusuz tutucam gibi bir sürü eğitim alanından bahsettiler. Sırayla başladık bu eğitimlere ve en az bir ay sürecek dediler. Müdür beyde kızın peşindeyim merak etme dedi. Sadece eğitime odaklandım.
…..
Bir ayın sonunda istedikleri kıvama gelmiştim. Hergün müdürü arayıp garson kızı sordum ama kameralardan bişeylere ulaşmaya çalıştıklarını söyleyip durdu. Hâlâ nasıl bulamaz koskoca emniyet..
Ekip planı kurdu ve kafes dövüşü yapılacağı gece konuşturabileceğim kadar insanı konuşturup delil toplayacaktım. Bu da bir ay sürer dediler. Bende uyuşturucu kullanmak ve satmak istiyorum diyecektim bakalım kimler bu işin içinde döküleceklerdi. İlk dövüşün olduğu akşam dikkat çekmemek adına ortaya konuşur gibi konuştum bir kere kullandım güzeldi aslında iyi de parası var bu işlerin filan gibisinden ortaya laf attım. İlk kim arayıp ulaşacak bana beklemeye başladım..
Bakalım plan yolunda ilerlerse 1 ay içinde bu iş biterdi. Garson kızada yaklaştık var bi kaç gelişme dedi müdür ama sen operasyona odaklan gerisi bizde bu kızı unut biraz dedi. Nasıl unuturum hayatını kararttığım o bir çift yeşil gözü..
….
Sevda Kara..
Babamın cenazesini kaldırdık. Yatılı yakın akrabalarımız tek tek evlerine çekildi. Bir ay geçmişti bile hemde su gibi. Babamsız ev bomboş geliyordu bize ve annem ne halde içinde ne yaşıyor hiç tahmin bile edemiyorum. Can yoldaşı hayat arkadaşı artık yoktu. Yatak odasında yatamıyordu mesela. Salonda kanepede uyuyordu. Giremiyorum oraya dedi. Maaşı anneme kaldı. Evde kendimizin,arabası ve motoru vardı babamın ikisinide satacaktı annem gördükçe içim yanıyor dedi. Bide toplu para verildi anneme. Pirim ödemesi dendi ama anlamam hiç bu emeklilik işinden. Maddi olarak sıkıntımız yoktu. Babamın yokluğu tek derdimiz oldu.
Okulumuza devam ediyorduk ama ben yaşadığım iki olaydan dolayı resmen ceset gibi gidip geliyordum. Herkes babama üzüldüğüm için teselli ediyordu içimde ki kopan fırtınadan habersiz.
Sabah gözümü ağzıma gelen midemle açtım ve lavaboya zor yetiştim. Midem boş olduğu için safra çıkardım. Normalde rahatlamam lazım ama bulantı devam ediyordu. Annem nane limon kaynatıp verdi. Yudum yudum iç mideni üşüttün heralde dedi. Onu içerken Sevde geldi ve;
“Sevda pedin var mı bende kalmamış, regli olmuşum”
“Çekmecemde olacaktı” dedim ve aklıma gelenle birden gözlerim kocaman oldu. Ben regli olmadım ve sabahki bulantım hâlâ da devam ediyor geçmiyor. Ne yapıcam şimdi. Elimdeki bardağı bıraktığım gibi karşı daireye Türkan teyzeye geçtim. Kapıyı açınca salona geçip kendimi kanepeye atıp ağlamaya başladım. Ağladıkça midem bulandı gidip istifar ettim sonra yeniden ağlamaya devam ettim.
Türkan teyze yine babam için teselli etmeye başlayınca;
“Babama üzülüyorum çok üzülüyorum belkide ölüm sebebi benim babamın Türkan teyze. Babam o gece kabus görmüş boşuna görmedi o kabusu. O gece ben garsonluk için gittiğim otelin odasında tecavüze uğradım. Sabahında babamın ölüm haberi geldi, belki şu anda da hamileyim. Şimdi ne yapıcam ben. Anneme derdimi nasıl anlatıcam. Ya bana inanmazsa. Elimi ayağımı ağzımı bağlayıp bana sahip oldu. Hiç tanımadığım biri. Adını bile bilmiyorum. Sabahında temizlikçi bir abla yardımcı oldu da kalkıp eve geldim. Başkası görse otelin müdürü filan beni direk çetenin eline verirmiş öyle dedi o abla. Ölmek istiyorum gidip kendimi bir uçurumdan atmak istiyorum. Babamın yanına gitmek istiyorum. Beni öldürün ne olur öldürün beni. Belki bi suçum yok ama bu acıyla bu utançla yaşayamam ben”
“Kaldır o başını, senin bir suçun yok. Utanacağın bir şeyde yok. Ailemden bir kişiyi kaybettim ikincisini de başkası için kurban edemem. Ben varım hayattayım dağ gibi arkandayım senin. Şu saatten sonra hem baba hem anne olacağım sana da eğer hamileysen karnındakine de” arkamızı döndüğümüzde salon kapısında duran annemi ve hemen arkasında ki Sevde'yi gördüm.
Normalde annem çok katı kuralları olan biriydi. İçimden başıma gelenleri duysa beni gebertir diyordum ama öyle olmadı.
“Anne vallahi bir suçum yok benim. Gücüm yetmedi kendimi koruyamadım. Ertesi gün bile o teyze yardımcı olmasa ayağa kalkıp eve gelebilecek durumda değildim. Kimdir nedir tanımam etmem ilk defa orada gördüm ben”
“Tamam kızım ben sana inanıyorum. Kendime kızıyorum sadece gelip bana değilde Türkan teyzene açıldın. Bu konuda katı kurallarım vardı sizi korumak içindi ama öyle bir devirdeyiz ki sizi korumak kollamak için değil katı kural koymak başınıza koruma bile diksem olmayacakmış. İnsanlar çok kötü çok”
“ Anne ya gerçekten hamileysem”
“Sen herşeyi bana bırak kızım, hepsini yoluna koyacağım kardeşinle eve geçin siz”
Eve geçtik Sevde esip coşuyordu polise gidelim burası dağ başımı bilmem ne ama cevap verecek halde değildim. Uzanıp annemin gelmesini bekledim. Babam hep derdi ki siz zekanızı annenizden almışsınız. Çok akıllı bir kadın. Kriz yönetimi süper. Okutsalardı şu an Cumhurbaşkanı başdanışmanı olurdu. Bu ülke böyle bi ülke daha olurdu. Uzaya ilk çıkan ülke biz olurduk gibi gibi sürekli överdi annemi. Şimdi buraya geldiğinde eminim planını kurmuş olarak gelecekti. Bi olay olurda içinden çıkamazsak annem bana bi saat izin verin der Türkan teyzeye geçer ve gelince olayı çözmüş olurdu…
Bakalım benim bu durumum için nasıl bir çözüm yolu bulup gelecekti..