4.Bölüm “Yeni Kararlar”
Sevda Kara..
Annem yaklaşık bir buçuk saat sonra geldi. Gözleri kızarmış şişmişti. Hem ağlayıp hem çözüm yolu bulmaya çalışmış. Türkan teyze ile karşıma oturdular bende toparlandım. Sevde yanıma oturdu annem sesini düzeltip konuşmaya başladı;
“Sevde kızım senin şu çok istediğin ama babanla benim karşı çıktığımız erasmus programı vardı ya. Onun zamanı geçti mi”
“Yok anne geçmedi yani dönem sonu yeniden başvurular var katılırım”
“Tamam kızım hâlâ istiyorsan sen o programa katıl ve bu olaylardan uzaklaş hangi ülkeye istiyorsan git”
“Anne giderim sorun değil ama sizi bu şekilde bırakmak istemiyorum, bi faydam olur destek olurum en azından. Sevda zaten zor durumda ayrılmak istemiyorum ondan”
“Hayır kızım zaten 2 senen kaldı git okulunu bitir gel. Sen gelmeye ben toparlamış olurum Sevda'yı merak etme”
“Peki anne sen bilirsin”
Bana döndü annem;
“Hamilesin kızım büyük ihtimalle, yinede doktora gider kesin sonucu alırız ama şuna karar vermen lazım, o çocuğun annesi sen olacaksın. Suçu yok, aldırmak mı istiyorsun doğurmak mı ona bi karar ver. Evi arabayı motoru satıp İzmire taşınıyoruz. Okulun nakil oluyorsa yapalım ama, çocuğu aldırmam doğururum dersen maalesef okuluna veda edeceksin. Hem okul hem çocuk ikisi bir arada olmaz. Burada kalmamız da olmaz. Adamlar belki peşimizde belki ikinizi birden elimden alacaklar bilemem. O yüzden yerimizi değiştirmek zorundayız. Antalya diyeceğiz konu komşuya ama aslında İzmire taşınıyoruz”
“Bilmiyorum anne, çocuğu doğurmam galiba ama dediğin gibi önce kesin hamile miyim onu öğrenelim”
“Tamam kızım aldırsanda, doğursanda arkandayım ama eğer doğuracak olursan başka bir şey daha var, bunu da bil ona göre karar ver”
“Nedir?”
“Eğer çocuğu doğurursan yeni taşındığımız yerde evlendi ayrıldı sonra fark etti hamile olduğunu ama barışmıyor kocasıyla şu bu deriz, inanan inanır inanmayan da pek umrumda olmaz. Ama eş dost akrabaya karşı evlenmem lazım, Türkan teyzenin uzaktan bi akrabası var adam tır şoförü. Karısından ayrılmış çocuğu yok zaten ayrılma sebebi de adamın çocuğunun olmamasıymış. Kadın başkasıyla evlenmiş çocuğu olmuş bile. Adam da bunu gurur meselesi yapmış. Senin durumunu anlattı Türkan teyzen adam atladı hemen, tamam olsun ben bakarım çocuğa dedi. Ama bende şart koştum tabi, adam haftada iki gün evde geri kalanı yolda o yolda olunca benim yanımda kalacaksın. İki gün eve geldiğinde sen o evde olacaksın konu komşuya karşı ama sana dokunmayacak adam. Ev arkadaşı gibi olacaksınız. 1 sene sürecek bu evlilik sonra ayrılacaksınız. Hem sen kendi akrabalarımıza hem o adam kendi çevresine anlaşamadık ayrıldık diyeceksiniz. Çocuğun babasını o bilecekler. Başka türlü milletin dilinden de eğer peşimizdeyseler o çeteden de kurtuluş yok. İyi düşün taşın kızım”
Sevde;
“Adam hadi verdiği sözü tutmaz da boşanmazsa, yada dokunmam dedi dokunursa”
“Sözleşme imzalarız karşılıklı mecbur kalır”
Ben;
“Türkan teyzem akraban nasıl biri sonuçta doğurursam çocuğun babası olacak sözde, iyi biri mi”
“Yıllardır kimsenin etlisine sütlüsüne karışmadan kendi halinde yaşar gider, karısı aldattı bunu, komşunun kocasıyla hemde. Adam o yüzden tövbeliydi aslında evlenmeyecekti ama işte bi yerde de gurur meselesi yaptı. Çok sevindi hamile olduğunu duyunca özellikle”
“Anladım ama belki doğurmam bu çocuğu önce doktora gidip öğrenelim ne olduğunu sonrasına sonra bakarız”
….
2 gün sonra anca kendimi iyi hissedip doktora gittim ve hamile olduğumu öğrendim. 6 haftalık hamileymişim ve ilk gebeliğim olduğu için kürtaj olursam ileride çocuk sahibi olmam zor olabilirmiş. Annem bunu duyunca;
“Kesinlikle izin vermiyorum kürtaj olmana, hayatın bir kere mahvoldu belki ikinci bir şans geçecek eline o zamanda bebek sahibi olmak için yıpratacaksın kendini sen doğur ben bakarım istemezsen ablası bilsin seni annelik duygusunu tatmak için millet ne tedaviler görüyor, sen bu çocuğun babası yok gibi düşün sadece benim çocuğum bu de kendini avut, dediğim gibi istemezsen ben büyütürüm beni anne bilir sen ablası olursun”
“Tamam anne aldırmam tamam, ama beni ablası bilsin. Annesi sen ol, o adamla da bir daha konuşun eğer bana dokunacak olursa kendimi de onu da öldürürüm”
“Tövbe estağfurullah evlerden ırak sus kız o nasıl laf, benim elim gözüm sürekli üstünde olacak izin vermem öyle bir şeye”
“Tamam o zaman doğumdan sonra duruma göre belki okuluma da devam ederim mimar olmak istiyorum ben”
“Sen bilirsin engel olacak değilim kızım, madem çocuğu evlat olarak değil kardeş olarak görüyorsun okuluna da gidersin”
Eve geldiğimizde Sevde ve Gülizar'ı otururken bulduk ama ikiside telaşlıydı. Ne oldu diye sorunca Sevde;
“En son garsonluk yaptığın otel vardı ya biri oraya gidip seni sormuş sarışın yeşil gözlü garson vardı ona ulaşmam lazım diye”
Annemle ben koltuğa yığıldık resmen. Çete peşime düştü o bana yardım eden görevli teyzenin söylediği şey çıktı işte..
Gülizar;
“Adam o gece görev yapanların listesini istemiş vermişler tabi listede senin değil benim adım yazılı bana ulaştılar garsonluk için çağırdılar o sırada Yılmaz amcanın cenazesi olduğu için gitmemiştim. Giden arkadaşlara ücreti ödeyip parti iptal oldu diye yollamışlar tekrar. Birisi peşinde senin o gece ne oldu da peşine biri takıldı”
“Normal standart geçti benim için ama bi adamın üzerine tepsiyi devirdim bakıştık filan başka bir şey anlamıştır o durumdan bilemedim yani kur yapan olmadı bana askıntı olan filan da yoktu ama sen nerden öğrendin ki birinin beni aradığını”
“Aynı otelde dün yine doğum günü partisi vardı gittim. Garsonluk yaparken otelde çalışan asıl garsonlar söyledi”
“Anladım sen bişi dedin mi peki benimle ilgili”
“Der miyim hiç salak mıyım ben, hastalandım gelemedim yerime kim geldi haberim yok dedim tabiki”
“Sağol iyi demişsin”
İki dakika hoşbeş sohbet edip Gülizar'ı yollayınca annem hemen mahalledeki emlakçıyı arayıp çağırdı ve evi satıyorum dedi. Satılık ilanı cama yapıştırıldı. Antalya'da amcam vardı sorana ‘amcası dayanamıyor yanına aldırtıyor bizi’ diye yalan attık. Akrabalara duyurmadan evi satıp gidecektik ve ilk etapta Türkan teyze de gelecekti yanımızda. Onun memleketi onun akrabaları vardı yardımcı olalım size hep bir elden diye yalnız bırakmıyordu.
İşimiz yolunda gitti ve evi 15 gün içinde sattık. Bu 15 günde boş durmayıp bizde İzmir'de ev bakıyorduk ve bulduğumuz eve arabayı satıp parasını kapora olarak göndermiştik. Evin parası elimize geçince kalanını yolladık. Eşyalarımızı götürmeyecektik çünkü bu ev 3+1 aldığımız ev 2+1 di. Tüm eşyaları ve babamın motorunu da sattık. Sonra elimizde valizlerle yola düştük. Türkan teyze de duruma göre İzmir'e yanımıza gelecekti ama bir sene durayım çete peşinizdeyse, benim haberim olur ona göre bir yol çizeriz dedi. Böyle komşu dostlar başına..
Evi görüntülü arayıp gösteren ve heryerini videoya alan Türkan teyzenin akrabası karşıladı bizi. 30 lu yaşlarda bi gençti. Tıpkı Türkan teyze gibi yardımsever biriydi. Ev sıfırdı 2 +1 ama ferahtı. Yani fazladan bir oda olsaymış diğer odalar böyle geniş olmaz daralırmış. Bir oda eksik ama diğer odalar geniş tutulmuş. Balkonda bir tane ve o da genişti. Türkan teyzenin akrabası Veli bey gelince perişan olmayalım diye evi şirket tutup temizletmiş. Kendisi de başında durduğu için güzel temizlemişler. Aracıyla iki tur yaptı çünkü valizler çoktu.
Boş eve valizleri bıraktık. Veli beyin evine geçtik eşi Zeynep hanım yemek hazırlamış bizi evlerinde misafir ettiler. Yemekten sonra annem durmadı ve ‘aldığımız eşyayı şöyle bir iki saat içinde eve bırakacak bi mobilyacı var mı hemen yerleşelim evimize’ deyince annem ben ve Veli bey mahallenin mobilyacısına gittik.
3 yatak, 2 elbise dolabı, 3 komodin, salon takımı, balkon takımı, mutfak masası, beyaz eşya ve televizyon aldık. Evdeki yatak odasını annem bize verdi Sevde ve benim için yatak koydu, zaten Sevde yokken bebek yatar dedi sessizce. Çocuk odası anneme kaldı duruma göre beşik alır yanıma koyarım dedi. Şimdilik bebekle ilgili hiçbir şey almıyor lafını dahi etmiyorduk. Eşyaları süpürüp sildik ve valizleri yerleştirmeye başladık ben ve Sevde onları yaparken annem ve Türkan teyze mutfak için alışveriş yapmaya gittiler. Tabak takımı tencere tava filan alacaklardı. Yiyecek içecek, ayrıca perde halı işi de vardı onları da halledelim dediler. Üçe dörde bölünüp gece 2 gibi tüm işleri bitirmiş duşumuzu alıp yatmıştık.
Yeni mahalle yeni ev yeni eşyalar. Umarım bu yenilikler bize iyi gelirdi.. İyi ki annem cahil biri değildi de cesur ve akıllıydı. Yoksa bu kadar işin altından babamın acısı daha yeniyken çıkamazdık.
Öğlene doğru mide bulantısı ile uyanıp soluğu lavaboda aldım, çıktığım da limonlu su ile annem kapıdaydı. Uzattı içtim ve;
“Adama haber verelim de gelsin, bu iş dikkat çekmeden hemen olsun, duyuluncaya kadar en az bir aylık evli olmanız gerekiyor” dedi.
“Tamam anne sen neyi nasıl biliyorsan”
Odama geçip uzanmaya devam ettim. Kahvaltıda Türkan teyze adamı aradı adı Kerem'miş. 2 saate oradayım dedi. Ortalığı toparlayıp üstümüze başımıza çeki düzen verdik.. Annem çay demleyip kek yaptı hemde fırın iyi mi denemiş olurum dedi. Kriz yönetimi süper bu kadının.
Kapı çalınca Türkan teyze açıp karşıladı ve salona buyur etti. Sevde onaylamadığı için odadan çıkmıyordu. Annemle tanıştı sonra artık mutfaktan içeri geçtim ve gördüğüm kişiyle şaşırdım. Çünkü tır şoförü yaşı 29 denilince göbekli yaşından büyük gösteren birini bekliyordum ama bu adam baya tarz ve şekildi. Saçları kulak hizası uzunluğunda ve fönlüydü, hafif kirli sakallı giydiği gömleğin kolları kastan patlayacak gibi birşeydi. Mavi gözlü kumral biriydi. Bu kadar yakışıklı tır şoförü beklemiyordum ayrıca karısı bu adamı neden aldatmıştı acaba daha yakışıklısı biraz zor bulunur sanırım.
Elimi uzattım tokalaştık.
“Hoşgeldiniz Kerem bey ben Sevda”
“Çok hoşbuldum Sevda hanım memnun oldum” deyince annemin yüz ifadesi bi oooovv der gibi oldu. Annemde ilk görüyor belliydi. Türkan teyze;
“Oğlum ben seni en son ne zaman gördüm var mı bi on sene”
“Var Türkan halam oldu o kadar”
“Baya değişmişsin maşallah”
“İşte yıllar içinde kendimize biraz özen gösterdik”
Biraz değil baya özen göstermişsin beyefendi..
Sonra evliliğin şartlarını ve benim durumumu konuştuk. Herşeyi kabul etti. Bir sene evli kalacaktık çocuk ondan bilinecekti. Maddi olarak hiçbir şeye karışamam dedi çocuk için. Uzun yol şoförü olacağım yurt dışına daha sık gideceğim ayda 3 gün burada olurum dedi. Daha çok işimize gelirdi. 3 gün o varken onun evinde olacaktım o yola çıkınca annemde olacaktım. Tek istediği evli bir kadın gibi hareket etmemdi. Onun dışında istediğimi yapabilirmişim. Okumak istersen oku çalışmak istersen çalış demişti. İşin o kısmı kolaydı zaten ben çok dekolteli giyinen ve sürekli erkeklerle ilgilenen biri değildim.
Teoride herşey tamamdı. Kimliğimi aldı ve çıktı nikah işlemlerine başlıyorum dedi..
10 gün içinde nikahımız oldu, yakın akraba ve arkadaşlarını davet edip yemek verdi. Herkese yeniden evlendiğini duyurmak istiyordu. Ara ara sohbet etmiştik. Anne babasını 15 yaşında trafik kazasında kaybetmiş. Ablası büyütmüş ama şuan o ablası ile küsmüş. Sorunumuz biraz büyük galiba ölene kadar da barışmam demişti.
Evine geldiğimde tertemiz ve oldukça şık modern döşenmiş bir evle karşılaştım. Acaba bu tır şoförlerinin kazancı nasıldı. Aile büyükleri de geldi dini nikah evde kıyıldı. Sonra herkes tek tek dağıldı. Annem kaldı sadece ve;
“Yola ne zaman çıkacaksın”
“Bir hafta izin verdi şirket gerçekten evlendiğimi düşündüğü için”
Bana döndü annem;
“Bir sokak ilerideyim, rahatsızlanırsan haber ver”
“Tamam anne çok sağol”
Annemde gidince ikimiz başbaşa kaldık. Bana bir oda gösterdi. Sen burada yatarsın. Ben genelde tırda uyuyup kalktığım için eve gelince kendi yatağımı kullanmak istiyorum, bir hafta rahat edeyim bari”
“Sorun yok yatarım ben burada”
“Nevresim filan temiz, yıllarca bekar hayatı yaşadım, sonra kısa süren bir evliliğim oldu tekrar bekar hayatıma döndüm. Gördüğün gibi evim temiz. Her geldiğimde böyle bulmak istiyorum”
“Tamam sorun değil temiz tutarım”
“Hadi iyi geceler sana” deyip odasına geçti. Nefesimi tuttuğumu o an anladım. Rahat bir nefes alıp verdim ve pijamalarımı giyip ne olur ne olmaz diye kapımı kitleyip yattım.
Gece boğuk boğuk gelen sesle uyandım. Kerem uykusunda konuşuyordu sanki. Kapısını hafif araladım.
“Yapmaa, dokunmaaa, ablaaa” diye sayıklıyordu.
Acaba ablası dövüyor muydu ki küçükken. Uyandırmak istemedim. Kabus gören insan aniden uyandırılınca delirebilir derdi annem, bende tekrar odama geçip kapıyı kitleyip yattım.
Sabah ondan önce uyanıp evdeyim nasılsa diye eşofman ve üzerime tişört giyip mutfağa geçtim. Gerçekten çok titiz ve düzenli biriydi. Sevde'den bile becerikli düzen temizlik konusunda.
Çay koyup masaya kahvaltılıkları çıkardım. Sonra patates kızartması ve melemen yaptım.
“Günaydın” deyince ‘hiii’ diye içimi çektim.
“Korkutmak istemedim”
“Boş bulundum birden”
Belinde havlusu üstü çıplak, tüm kasları gözümün önünde. İçimden karın kasları mı o dediğim anda aniden midem kalktı ve lavaboya koşup istifra ettim.
Kızartma kokusu ve açlık bulantımı tetiklemişti. Banyoda kullandığı duş jelinin kokusu harikaydı. Ferah okyanus kokusu gibi. Elimi yüzümü yıkadım ve tekrar mutfağa döndüm. Masaya oturmuş ama başlamamıştı beni beklemiş..
Karşısına oturdum çayları doldurdu ve;
“Bebek yada bebeğin babasıyla ilgili bilmem gereken bir şey var mı”
“Nasıl birşey anlamadım”
“İki gün sonra bi adam çıkar gelir, bu benim karım der karnındaki benim çocuğum der, ikinci bir defa rezil olamam. Annen yok öyle birşey olmaz dedi ama belki onlara gerçeği söylememiş olabilirsin”
“Yok yalan söylemedim annemede sanada. Babası yok bil. Annesi de babası da benim.. Peki benim senin hakkında bilmem gereken bir şey var mı”
“Ne gibi?”
“Gece sanırım kabus gördün,abla diye sayıkladın” dememle bardağı hızlıca masaya bıraktı ve
“Hayır yok, kabus görüp sayıklarsam müdahale etme, hamilesin aniden vururum filan başıma bela olma”
“Müdahale etmedim zaten merak etme, odama dönüp yattım”
“Bak nasıl evlendiğimiz ortada, ikimizinde kendimize ait özel hayatı ve özel alanları olacak. Karışmayalım birbirimize”
“Aynı düşüncedeyim, ayrıca için rahat olsun tüm erkeklerden nefret ediyorum, o yüzden burda olsanda olmasan da seni utandıracak bir hareketim olmaz”
“Umarım bu nefretin boşanana kadar diri kalır, sonrası beni ilgilendirmez zaten” deyip kahvaltı etmeye devam etti.
Devamında birbirimizi tanımak için soru cevap şeklinde konuşmaya devam ettik. Konuştukça okusa iyi bi mesleği olurmuş diyeceğimiz insanlar var ya işte onlardan olurmuş dedim.
Kahvaltıdan sonra mutfağı topladım ve hava güzel istersen yürüyüş yapalım dedi. Kabul ettim. Kotumu, üzerine beyaz gömleğimi giydim. Odadan çıkınca onunda aynı şekilde giyindiğini gördüm. Birbirimizin kıyafetine bakıp kahkaha attık. Sonra dışarı çıktık.
“Yürürken elimi tutmak zorundasın"deyince tuttum.
Beyaz gömlek takıntısı varmış. Yollarda hep tişört giydiği için eve gelince beyaz gömlek giyermiş. Bunu söyleyince fark ettim, bize geldiği ve sonraki 10 gün boyunca çeşit çeşit beyaz gömlekle görmüştüm. Kısa kollu beyaz gömlek, hakim yaka beyaz gömlek, klasik beyaz gömlek, spor beyaz gömlek.. Ama hep beyaz gömlekti…
“Merak etme yıkar ütüler hazır ederim sen gelene kadar”
Bir saat kadar yürüdük bulantım başlayınca annene gidelim bu halde yemekle uğraşma bide dedi. Annemi arayıp yemeğe geliyoruz deyince hem sevindi hem şaşırdı.
Yemek boyunca Sevde öldürecek gibi bakıyordu Kerem'e ama sonlara doğru kısıtlamam ne zaman isterse bir araya gelin. İster okusun ister çalışsın hâlâ aynı fikirdeyim sadece formalite icabı da olsa evliyiz, ona göre hareket etsin yeterli deyince yumuşamaya başladı Sevde.
Sonra eve geçtik ve ikimizde odamıza çekilip uyuduk. Gece yine kabus gördü ama müdahale etmedim. Sonra kendisi uyandı sanırım su içti,odama gelince kapıyı kilitlemeyi unuttuğumu anladım. Baş ucuma geldi saçlarımı okşayarak kulağımın arkasına doğru attı ve;
“Çok güzelsin keşke bu evlilik bir gün gerçek olabilse ama imkansız. Umarım bir sene sonra daha mutlu olursun” deyip çıktı odamdan..
Eee neden imkansız acaba en başından beri asla dokunmayacaksın dediğimiz için mi.. Anlamadım ama çokda umursamadım çünkü benim içinde imkansızdı..
Bir sene sonra bekar olacaktım tekrar o yoluna ben yoluma…