SUÇLU ZEVKLER (+18)

“Böyle nasıl, Küçük Hırsız?” Parmakları tüy kadar hafif bir şekilde vücudumda gezindi. Arkasında görünmez izler bırakarak ilerledi. Dokunduğu yerlerde vücudum alev alırken kalbim, boğazımda atıyordu sanki. Şehvet bir kor gibi kanımda alevleniyordu. Sol eli yavaşça daha aşağılara kayarken sağ eli yukarıya, dudaklarıma doğru çıktı. Başparmağı alt dudağımda gezindi. Yavaşça ağzımı açıp dişlerime dokundu. “Ağzını aç.” Emri kesin ve netti. Ağzımı açtığımda parmağını içeri soktu. “Em.” Sesindeki erotik ton, emrini daha da ateşli yapıyordu. Dediği gibi yaptım. Parmağını dişlerimin arasına çok sert olmayacak şekilde sıkıştırıp emdim. Tıpkı aletini emer gibi emdim parmağını. Ödül olarak kazandığım inilitisiyle kıpırdandı. Ağırlığını, pantolonunun içinde iyice sertleşen aletini üstümde hissediyordum. Bütün heybetiyle kaplıyordu bedenimi. Nefesi bir kor gibi yüzümü yalıyor, ağzımdaki parmağı iç çamaşırımı sırılsıklam ediyordu. Nasıl yapıyordu bunu? Tek bir parça kıyafetimizi çıkarmamışken bile olsa nasıl bu kadar ıslanmamı sağlıyordu? “Hoşuna gidiyor mu?” Sıcak nefesini kulağıma üfledi. Günah kadar davetkar, genizden gelen sesi, kalan beyin hücreleriminde erimesine ve karnımın kasılmasına neden oldu. Sözleri vücudumda görünmez bir okşama yaparken aşağı taraflarımda oluşan uyanmayı hissediyordum. Karnımın içinde bir ateş topu vardı sanki. Alev almak üzereyim. “Bu kadar yeterli,” diyerek ağzımdaki parmağını çekti. Biraz önce ısırdığım yerde dişimin izleri, emdiğim kısımda da ıslaklığı vardı. Gözlerimin içine bakarak o parmağı ağzına yaklaştırdı. Gece kadar kara gözlerini bir dakika olsun benden ayırmadan dilini dışarı çıkardı. Parmağının ucunu yaladı önce. Ardından yavaşça ağzına soktu ve biraz önce benim yaptığım gibi parmağını emdi. Karşımda gerçekleşen manzara nefesimi kesti, iç çamaşırımdaki ıslaklık artık pantolonuma kadar ulaştı. Karnım sadece karşımdaki manzarayla kasıldı, yaklaşan orgazmı hissettim. “Lü-lütfen.” İnliyordum. Ayak parmaklarım kıvrıldı, neredeyse boşalacaktım. “Henüz değil, Küçük Hırsız. Daha eğlence başlamadı bile. Ben demeden boşalmak yok. Boşalırsan seni mahvederim.” Sert, arzudan daha da kalınlaşmış sesi üstümde bir kova buzlu su etkisi yarattı. Hâlâ ateşliydim. Hâlâ zevk sularını çamaşırımı ıslatıyordu ancak boşalmak için acele etmeme gerek yoktu. “Ben demeden boşalmak yok. Anlaştık mı?” Konuşamadım. Sesim, konuşamayacak kadar titrekti. Başımı salladım sadece. Sessiz bir onaydı ama anlamıştı beni. “Aferin benim kızıma. O zaman biraz eğlenelim mi?” Bu sefer cevap vermemi beklemedi. “Sana böyle dokunduğımda,” cümlesi yarım kalırken aşağı hareket eden sol eli pantolonumun üstünden kadınlığımı avuçladı. Ağzımdan kaçan ıslık gibi nefes yüksek sesli soluklarıma karıştı. Fısıldar gibi bir sesle tamamladı sözlerini. “Sana böyle dokunduğumda, hoşuna gidiyor mu? Benim için açılmak, benim için boşalmak istiyor musun?” Konuşamıyordum. Doğru düzgün düşünemiyordum bile. Beynim içinde bulunduğum zevk denizinde yüzüyordu. Göğüslerim, sütyen olmadığı için beyaz atletimden kendini belli ediyordu. Bana zevk veren, cinsellikle tanışmamı sağlayan oydu. Nelerden en çok hoşlandığımı, nelerin benim sonum oluşunu en iyi o biliyordu. “Söyle bana.” Vajinamı sıktı. “Ne hissettiğini, sana ne hissettirdiğimi söyle, Küçük Hırsız.” Konuşmayacak kadar kendimden geçmiştim. Gözlerimin önünde şehvetten bir bulut vardı ve bu bulut konuşmak için gerekli işlevleri yapmamı engelliyordu. “Hadi konuşsana!” Bağırmadı ama cümlesi sessiz bir bağırmaya eş değerdi. Parmakları kotumun üstünden kadınlığım boyunca ilerledi. Ağzım o şeklini aldı, nefes alışverişim hızlandı. Tek bir kıyafetimiz çıkmamıştı, parmakları tenime bile değmiyordu ama ben çoktan kendimden geçmiştim. Karnımda biriken ve aklımı başımdan alan ilk orgazmım geliyordu, hem de ikimizde giyinikken. “Ahhh…” Sırtım, üstümdeki ağırlığına rağmen yataktan havalandı. Ağzımdan çıkan nefes nefes bir “ah”la birlikte ayak parmaklarımın kıvrıldığı, gözlerimin kendiliğinden kapandığı ve aklımı başımdan alan ilk orgazmımı oldum. Gözlerimin ardında yıldızların uçuştuğunu gördüğüm türden bir patlamaydı yaşadığım. Oysa daha gece yeni başlıyordu ama ben çoktan kendimi teslim etmiştim bile. Konu o olduğunda mantığım uçup gitmişti ama o benden hâlâ nefret ediyordu. Belki de beni hiç affetmeyecekti. Tek tesellim benden vazgeçemiyor oluşuydu. “Küçük Hırsız, bütün gece altımda kendinden geçeceksin. Bütün vücudun bana ait okurken her yerinde izim olacak ama gecenin sonunda yine o hain olarak kalacaksın. Seni henüz affetmedim…” Sustu. Sıcak nefesi yüzümü okşuyordu. Parmakları bu kez kotumun düğmesine ilerledi. Gece gerçekten yeni başlarken o, “Seni sikeceğim, seni becereceğim ve sen de ben ne zaman istersem bacaklarını açıp beni kabul edeceksin. Yaptıklarını unutmadım ama ben intikamımı alırken seni mahvetmeme izin vereceksin.” dedikten sonra düğmelerimi açtı. Yine sustu, dudakları kıvrıldı bu sefer. Parmakları yavaşca kotumdan içeri kayıp iç çamaşımı bulurken dudaklarıma yaklaştı. “Çünkü başka şansın yok.” Yoktu, gerçekten de başka şansım yoktu. Ben artık onun elindeydim ama karşımdaki âşık olduğum adam değildi...