1.BÖLÜM

1400 Kelimeler
6 ay önce “Abla, iyiyim ben. Sakin ol artık.” Demesi kolaydı! Annem ve babam öldükten sonra bana kalan tek kişi Nazlı’ydı. Ona bir şey olursa ben ne yapardım? Kime sığınırdım? Anne diye sarıldığım toprak, baba diye gittiğim mezar taşından sonra nefes alan birisine ihtiyacım vardı benim. Kız kardeşime ihtiyacım vardı! “Sakinim ben. Çok konuşma bakayım sen.” Kaşlarımı oyuncu bir havada çattım. Kızmadığım ama onunla uğraştığım belliydi. Nazlı, annemle babamın ölümüyle sonuçlanan o kazadan sonra yürüme gücünü kaybetmişti. Dört senedir tekerlekli sandalyede olması yeterince kötüyken şimdi de kan değerlerindeki bir sorun yüzünden hastanedeydik. Ne kadar korkulacak bir şey yok dese de ben dayanamamıştım. En ufak şeyde kardeşime bir şey olacak korkusu yaşıyordum. Nazlı bebeğimdi o benim. Güzelliği ile doğduğu gün aklımı başımdan alan bebek kardeşimdi. Üstelik soluk teni, mavi gözleri ve simsiyah saçlarıyla annemin bir kopyasıydı. Ne zaman baksam özlediğim annemi görüyordum. “Tamam, sustum.” Kollarını göğsünde küskünce bağladı. On yedi yaşında olmasına rağmen benim için hâlâ çocuktu. Dokuz yaşındaydım kız kardeşim doğduğunda. Bir nevi annesi gibi ilgilenmiş, kardeşimi gözümden sakınmıştım. O zamanlar annem çalıştığı için okuldan geldikten sonra kardeşimle de kendim ilgilenmiş, bize bakması için tutulan dadıya çok bırakmamıştım. Nazlı… adını bile ben koymuştum. Annem ve babamın asla beklemediği kardeşim, tekne kazıntısı dediklerindendi. “Oy küsmüş mü bana güzel kardeşim?” Şirinlik yaparak yanına ilerledim. Ellerim sağını solunu mıncırırken kız kardeşim gülmeye başladı. “Tamam, abla. Yeter.” Kesik kesik nefeslerinin arasından konuşuyordu. Yetmezdi, hep gülmesi gerekyiordu ama bunu ona söylemedim. Dediği gibi onu bırakıp saçlarına bir öpücük kondurdum. “Nazenin hanım?” Bizi girdiğimiz sevgi kozasından hemşirenin sesi çıkardı. Korkuyla kardeşimi bırakıp yüzüme sahte bir gülümseme kondurdum. “Geliyorum birazdan.” Nazlı'yı bir kez de alnından öptüm ve çabucak yanından ayrıldım. Sarsak adımlarla ilerliyordum. Kardeşimin odasından çıkarken elim ayağım titriyordu. Kardeşimin bir şeyi olması düşüncesi kalbimin hızla çarpmasına, nefesimin kesilmesine neden oluyordu. “Kardeşimin nesi var?” Önümde sessizce ilerleyen hemşireye baktım. Hâlâ tek kelime etmemişti. Soğuk, insanı geren bir kadındı. “Doktorunuz sizi bilgilendirecek hanımefendi.” Kendi kadar soğuk sesi sinirlerimi bozdu. Ancak tepki veremeyecek kadar kendi korkularımda boğuluyordum. Ellerim terlemeye başlamıştı. Hemşirenin vermediği cevap yüzünden kalbim ağzımdan çıkmak ister gibi atmaya başladı. Titreyen bacaklarımla zorla ilerledim hemşirenin önünde. Kız kardeşimle ilgilenen doktorun odasına geldiğimizde içeri girmek için kendimi zorladım. Hemşire tek kelime etmeden gitti. İçeri girdiğimde kapıyı da arkamdan kapattı üstelik. “Hoşgeldiniz, Nazenin hanım. Buyrun şöyle oturun.” Muhtemelen kırklı yaşların ortalarında bir adamdı kız kardeşimin doktoru. Saçları hafif kırlaşmış, uzun boylu ve hâlâ yakışıklı bir adamdı. Ancak sahip olduğu karizmaya rağmen bakışları beni rahatsız etmeye yetmişti. Buraya çalıştığım iş yeri sayesinde gelmiştim. Yirmi altı yaşında, lise mezunu bir kızın çalışabileceği en iyi işte çalışıyordum. Dört sene önce o kaza olmasa bugün başarılı bir moda tasarımcı olabilecekken şu anda bir inşaat firmasında sekreterlik yapmak zoruma gitmiyor desem yalan olurdu. Yine de kız kardeşim için bunu yapmak zorundayım… “Kız kardeşimin nesi var?” Karşımdaki adamdan hiç hoşlanmamıştım. Özel bir hastanede olması; başarılı bir doktor olması önemli değildi, hareketleri beni çok rahatsız etmişti. O yüzden hızlıca konuya girdim. “Önce bir şey içmek ister misiniz?” “Gerek yok. Lütfen, kardeşimin nesi var?” Oturduğu yerden kalkıp tam karşımdaki koltuğa oturdu. Aramızda ufacık bir sehpalık mesafe olması rahatsız hissetmeme neden olsa da elimden geldiğince kendimi tuttum. Ancak karşımdaki adam laftan anlıyor gibi durmuyordu. “Kardeşiniz hakkında elbet konuşuruz önce biraz sohbet edelim isterseniz.” Sözleri, bakışları ve bana karşı tavrı midemi bulandırdı. Aptal değildim, güzelliğimin farkındaydım. Kahverengi hatta kızıla çalan saçlarım ve bal rengi gözlerim vardı. Beyaz tenim halamdan yadigardı, yüzümdeki çiller babamdan. Gözlerimin üstündeki kahküllerim, hafif toplu halim ve kendini belli eden kıvrımlarım vardı. Aslında cinsel manada birçok erkeğin ilgisini çekiyordum. Ancak hayatımda kimse olmamıştı, buna ne isteğim ne de vaktim vardı. Hayatım kız kardeşimden ibaretti. Dizlerimin üstünde biten ama oturduğum için toplanmış eteğimi düzelttim. Sanki karşımdaki adamı ben davet etmişim gibi bir izlenim vermemek için kendime çeki düzen veriyordum. “Burada bulunma sebebim kardeşim, o yüzden konumuza dönersek sevinirim. Sizle konuşmak istediğim başka bir konu yok.” Sözlerim onu hiç etkilemedi. Yüzünde midemi bulandıran bir gülümseme oldu. “Cık, bence birbirimizle konuşacak bir şeyler bulabiliriz. Mesela böyle güzel bir kadının tek başına nasıl yaşadığını konuşabiliriz.” Cümlesi bitince ayaklandı. Kendimi çok gergin hissediyordum. Aramızdaki sehpanın varlığını hiçe sayarak tam karşıma geldi. Tepemde uğursuz bir gölge gibi dikiliyordu. Bir eli, gri pantolonun cebinde kendine yer bulurken diğer eli yavaşça saçlarıma ulaştı. Bana dokunması karşısında yaşadığım şok, hareket kabiliyetimi kısıtlamasa bir tepki verebilirdim ancak sözleri de eklenince birkaç dakika tepki veremedim. Saçlarımı okşuyor, bana dokunuyordu! “Güzel kadınsın, fazla güzelsin hatta. Kızıl saçların tam yumruklarımın arasında toplanacak kadar.” İğrenç parmakları yüzüme oradan da dudaklarıma indi. “Hafif dolgun, küçük dudakların tam sikime uygun. Bir adamın hayallerini kurduğundan binkat daha güzelsin.” Kalbim bu kez korkuyla atmaya başladı. Hayatımda sadece iki kere gördüğüm bir adam hem iznim olmadan bana dokunuyor hem de iğrenç ithamlarda bulunuyordu. Kaşlarım çatıldı. Korku bir ip gibi boğazıma sarılıyordu. Buradan nasıl çıkacaktım? Bu adam bana ne yapacaktı? “Ercüment bey, ne yapıyorsunuz?” Rahatsızca kıpırdandım. Elinden kurtulmaya çalıştım. “Bey deme güzelim. Ercüment de sadece.” Artık yaklaşmıştı bana. Nefesi yüzümü yalıyordu. “Saçmalamayın lütfen!” Hiddetle kalktım oturduğum yerden. Yakınlığından rahatsız olduğumu belli etmek için iki elimle ittirdim. Gücüm yerinden oynatmaya yetmedi ama ellerinden kurtulmak için bir imkân doğdu. Dokunuşundan uzaklaştım. “Dokunma bana iğrenç adam. Utanmadan bir de bey deme diyor. Babam yaşındasın, utan utan. Ettiğin yeminden utan.” Hışımla arkamı döndüm. İki hızlı adımda kapıya ulaştım. Niyetim odadan çıkmaktı ancak Ercüment denen pislik beni kapıyla kendi arasında sıkıştırdı. Yüzüm kapıya dönük hâlde arkamdaki varlığını hissediyordum. Sıcak nefesi saçlarıma vuruyordu. “Sözlerine dikkat et küçük kız.” Elleri iki yanımda kafes gibi yükseliyor, kalçalarımın arasından baskı yapan erkekliğini hissediyordum. Sürekli baskı uyguluyor, kıyafetlerimi delip kadınlığıma ulaşmak istiyordu. Sıcak nefesi boynuma değdi. “İstemiyor olman gördüğün gibi umrumda değil. Ben seni istiyorum.” Yavaşça elleri aşağı indi. Kollarımdan tuttup yüzyüze bakacağımız şekilde döndürdü beni. Korkudan bayılmak üzereydim. Özel bir hastanede, kız kardeşim için geldiğim doktor tarafından taciz ediliyordum hatta birazdan tecavüze uğrayacaktım. “Bırak beni şerefsiz!” Kollarımı mengene gibi saran parmaklarına karşı direndim. Kendimi korumadan pes etmeyecektim. “Bırak dedim sana!” Sözlerim hiçbir etki etmediği gibi onu daha da kışkırttı. Biraz önce arkamdan baskı yapan erkekliğini bu kez önden bastırdı. Kıpırdamıyordum. “Daha yeni başlıyoruz güzelim, ne bırakması?” İğrenç dudakları boynuma indi. Korkuyla kocaman açılan gözlerimin ve boğazımda atan kalbimin bana herhangi bir yardımı dokunmuyordu. “Çok güzel kokuyorsun. Gül ve seks gibi. Seni ilk gördüğüm andan beri kanımı kaynatıyorsun. Dün gece defalarca seni düşünerek boşaldım. Sikimi tutan ellerim yerine o güzel amın, yuvarlak dudakların ve dolgun memelerin gibi düşünerek boşaldım hem de.” İğrenç sözleri midemi bulandırdı. Böyle bir adamın sapkın hayallerinin öznesi olmak da öyle. “Bı-bırak beni.” Sesim daha cansız ve titrekti. Artık kendimi önceki kadar cesur hissetmiyordum. Bir eli kolumu bırakıp aşağılara doğru ilerledi. Serbest kalan elimi kaldırmaya fırsatım olmadan bileklerimi başımın üstünde birleştirdi. Bağırmak istiyordum, bağırmak için ağzımı açtım. “Bırak beni pislik!” Sesim bu kez titremedi, daha yüksekti. Beni yine umursamadı. Bacağıma inen eli yavaşça eteğimin altına süzüldü. Parmakları usulca iç çamaşırıma değdi. “Bağırman sadece zevkimi artırıyor. Bu odada kimse duyamaz seni. Çığlıkların sikimi daha da kaldırıyor. Bağır istediğin kadar.” Korkuyordum. Buradan tecavüze uğramış olarak çıkmaktan, yıllardır kimseye vermediğim ilkimi bu iğrenç adama vermekten çok korkuyordum. “Lüt-lütfen.” Bir hıçkırık kaçtı ağzımdan. Yalvarmaktan utanmıyordum. Ağlamaktan hiç utanmıyordum. “Ah bana yalvarman çok güzel. Galiba biraz önce boşaldım.” Sözlerim onu etkilemediği gibi daha da zevke getirdi. Parmakları iç çamaşırımdan içeri girdi. Kadınlığımı avuçladı. Dili yanaklarımı yalıyor, kendini bana bastırıyordu. Ağzımdan kaçan çığlığa engel olamadım. “Amın sıcacık. Benim için, sikim için yaratılmış sanki.” Pis sözleri yüzünden ağlamam daha da şiddetlendi. Ellerinden kurtulmak için kıvranıyordum ancak kıskacından bir adım bile kurtulamadım. Dudakları boynuma ilerledi. Bileklerimi sıktığı yerlerden canım acımaya başladı. Kendimi kirlenmiş, pislik içinde hissediyordum. Kimsem yoktu beni buradan kurtaracak. Kız kardeşim hastane yatağında beklerken ben burada tecavüze uğruyordum ve yapacak hiçbir şeyim yoktu. Kime olduğunu bilmeden yalvardım. “Lüt-lütfen,” derken ondan mı yoksa beni duyacak birilerinden mi yardım istiyordum? Hiçbir fikrim yoktu ancak vajinamdaki parmakları içime kaymak için uğraşıyordu. Midemden safra tadı geldi. Kusacaktım. Zorla vücuduma dokunan adam inliyordu. Deli gibi parmakları kadınlığımı hırpalıyor, kalçalarını bana bastıyordu. Dudakları ise boynundaki hassas deriyi sömürüyordu. Son bir kez dudaklarım yardım için açıldı. Çığlığım odayı doldurdu. Bilinmeyen bir yardım istedim. “Yardım edin!”
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE