Aslı, giden Rus mankenin arkasından şaşkınca bakarken öfkeyle elini yumruk yaptı.
Onun da adı Aslı'ysa bu yaptığının bedelini ona ağır ödetecekti. Ona şiddet uygulamaya çalışmıştı o Rus fahişe. Hele de bu geceyi aşık olduğu adamın, Pusat'ın, koynunda geçireceği aklına gelince daha da sinir oluyordu.
Aklında tek bir şey vardı. O da bu geceyi onlara zehir etmekti.
Ama... Nasıl yapacaktı bunu?
"Hanımefendi... Bir bakar mısınız?" Aslı kafasını sallayıp aklındaki düşünceleri bir kenara attı ve karşısındaki gazeteci kılıklı adama baktı.
Bir dakika?! Aklına gelen mükemmel bir fikirle yüzünde kocaman bir sırıtış oluştu. Onlara bu geceyi nasıl zehir edeceğini bulmuştu. Tam da karşısında duran ve boynunda asılı fotoğraf makinesiyle bir gazeteciyi andıran adam sayesinde yapacaktı bunu.
"Pardon, size bir şey sorabilir miyim?" dedi yapmacık bir ses tonuyla.
Karşısındaki adam olumlu anlamda başını salladı. Umursamaz görünmeye çalışsa da ne diyeceğini merak ediyordu.
Emin olmak için "Gazeteci misiniz siz?!" diye sordu.
Karşısındaki adam gülümseyerek ona bakıp "Evet." dediğinde Aslı'nın yüzündeki pis sırıtış daha da genişledi. Aklındaki sinsi plan, gözlerinde ışıl ışıl parlayan kötülük timsali bakışlarından belliydi. Gazeteci adam, Aslı'nın bu tavrına anlam veremedi. Ama yine de Aslı yapabileceği en büyük kötülüğü yapacaktı birazdan.
"O zaman size çok gündeme ses getirecek ve televizyona düştüğü an patlayacak kadar bomba gibi bir haberin var..."