Kartal🖤
Kitaplığınıza ekleyin ve bol bol yorum yapın 🥰
Ve lütfen beni buradan ve ➡️Instagram @hayatdolukalem hesabımdan takip eder misiniz 🍀
🌸 Bir de hikayeye başladığınız tarihi yazar mısınız?
~~~~
Kalp:
Ritmik kasılmalarla dolaşım sistemine kan pompalayan, kastan oluşan bir organ; kişiliğin merkezi, duygu, his ya da gönül. Bir şeyin en merkezindeki, en hayati parçası.
__kalp kelimesinin tanımı
~~~~~~~~~~~~~~~~~
Cezaevinden yıllar sonra çıkar çıkmaz ilk işi karısının mezarını ziyaret etmek oldu. Kabartma yazısıyla "Asude" yazısını okşadı. Adının bitişiğinde doğmamış bebeğinin bir çift ayak izi vardı. Birkaç saniyeliğine gözlerini yumdu. Asude'nin eşsiz gülümseyişiyle gözlerini karnına indirip hamile olduğunu söylediği an zihnine saplandı. Kız mıydı yoksa erkek miydi, onu öğrenemeden ikisini kaybetmişti.
"Ne işin var burada?" diye sesini yükseltti Macide, bir zamanlar damadı olan Kartal'a.
Kartal kalkıp Macide'ye affet dercesine baktı.
"Kızımın ve torunumun mezarını kirletmeye ne hakkın var?" diye feryat etti, onu tutan kollardan kurtulup "Bırakın beni!" dedi kızgın bir öfkeyle. Kızının mezarına kapanıp Kartal'ın yeni ektiği çiçekleri kökünden söküp hınçla onun yüzüne fırlattı Macide.
Kartal'ın başı önüne düştü. Yanındaki adam, Macide'yi durdurmak için hamle yapınca, eliyle araya girmemesini işaret etti.
"Macide, Allah aşkına yeter, dur artık! Bari Asude'nin mezarında yapma böyle," dedi Gülay, kız kardeşinin koluna girip.
Macide aldırmadı, yerinden sıçrayıp Kartal'ın yakasına yapıştı, delici gözlerle "Sana dedim, kızımdan uzak dur dedim. Asude senin dünyana yabancı dedim, sen durmadın. Kızımı onlar değil, sen öldürdün. Torunumu da sen öldürdün. Düşmanlarının kurşunu değil, senin uğursuz sevgin öldürdü onları, anlıyor musun? Sen ölümden başka hiçbir şey getirmedin kızıma. Kızımdan uzak dursaydın o şimdi yaşıyor olacaktı, uğursuz köpek!" diye nefretini kusup gözlerini kızının mezarına çevirip çaresizce ağladı. Sırf kızı burada diye Adana'yı terk edemiyordu. İstanbul'da otururlarken Asude'nin tayininin buraya çıktığında ona neden engel olmadığını sorguluyordu; bazen çok kere kendini suçluyordu. Eğer mani olsaydı, Asude şimdi yaşıyor olurdu. On yıl geçmişti fakat ne kızının ne de doğmamış torununun acısı bir nebze de olsa dinmemişti. Belki normal bir ölüm olsaydı, acısını içine gömebilirdi fakat kızının kocasına nişan alınmış bir silahın önüne atlamasını asla sindiremeyecekti. Asude'nin kendi canını Kocasının uğruna heba etmesini kabul edemiyordu. Hiç mi annesini düşünmemişti ya da rahmindeki bebeğini?
"Senin kızınsa benim de karım, anladın mı? Buraya gelmek için senden izin alacak değilim," diye sitem etti Kartal. Asude'ye her zaman kızgındı; neden silahın önüne atlamıştı ki? Bıraksaydı kocası ölseydi. Bebeklerini hiç mi düşünmemişti, yoksa bir anlık refleksle mi kocasının önüne geçmişti, bilmiyordu.
Kartal'ın yüzüne art arda tokatlar atmaya başlarken, "Kızım yerine sen ölmeliydin, sen anlıyor musun?" diye haykırdı Macide.
Kartal, Macide'yi durdurmadı; aksine daha çok vurmasını istiyordu, vursun ki siniri boşalsın, nefretini kusabilsin.
Asude'nin dayısı, kız kardeşinin koluna girip, "Yeter, dur artık Macide, yeter," diye tersledi onu. Sonra Kartal'a dönüp ters ters, "Sen de başka zaman gel," dedi.
"Sen ilk katil olmaya annenden başlamışsın zaten. Doğarken öldürmüşsün anneni, lanetlisin. Ellerindeki kan hiçbir zaman geçmez; annenin, karının ve doğmamış bebeğinin katilisin"
Kartal öylece baktı; Macide'nin acısı kendisine yeterdi, bir de kendini savunacak değildi. O zaten çoktan ölmüştü ki nefes almak yaşamak demek değildi.
Azad, Kartal'ın sessizliğine içerleyip, "Bak hele teyze, sen ne diyorsun ya?" diye sesini yükseltti. "Bir bak bakayım hele yengeye, kurşunu sıkanlara ne oldu, biliyor musun? Yeter, gelme abimin üstüne."
"Sen karışma Azad," diye gürledi Kartal, oradan hızla uzaklaşıp arabasına doğru gitti.
"Bu sefer hangi kadın senin yüzünden ölecek acaba, katil herif?" diye tısladı Macide, Kartal arabayı çalıştırırken. "Katil, katil, katil," diye bütün nefretiyle haykırdı.
~~~~~~~~~
Mezarlığın sürgülü kapısından geçerken, "Neden sustun ki?" diye konuşup topuklarını ritmik bir şekilde vurdu Azad.
"Yani kadın gibi olup laf dalaşına mı girseydim?" dedi Kartal. "İcap eder mi?"
"Ama..."
"Bak, bir kadından laf yiyeceğine kurşun yesen daha iyidir," diye sözünü bitirdi Kartal. Dikiz aynasında Asude'yle birlikte çekilmiş ilk fotoğraflarına baktı; şimdi ölse gözü arkada kalmazdı. Asude'yi mezara koymadan önce ona sıkanları bulup öldürmüştü çünkü. Kini hâlâ diriydi.
~~~~~~~~~~
"Göğsündeki kalp bile sana ait değil."
Onu aldatan sevgilisinin ezici sözleriyle yerle bir oldu Sibel. Ciğerlerindeki hava boşaldı; birden donmuş bir halde öylece baktı. Onu aldattığı için hesap sorarken şu anda geldiği duruma şaşmadan edemedi. Vücudu istemsizce devinirken titrek sesle, "Zavallı birisin sen, iyi ki bastım seni o kadınla geç olmadan gerçek yüzünü gördüm, hiç olmazsa," dedi tiksintiyle.
Ceyhun, Sibel'e küçümseyerek baktı ve acımasızca, "Asıl zavallı sensin. Başkasının kalbi sayesinde yaşıyorsun. Beş yıl önce o kalp naklini olmasaydın, kendi bozuk kalbinle şimdi bu zamana kadar gelebilir miydin ki ha? senin gibi ömür boyu ilaç kullanacak biriyle sonsuza kadar birlikte olunur mu? Güzelsin, çekicisin diye aldatılmayacağını mı düşündün yani? ailelerimiz istemeseydi senin yüzüne bakar mıydım acaba ne biliyor musun, hiçbir zaman gerçek sevgiyi bilmeyeceksin çünkü o kalp sana ait değil. Bir başkasının hissettikleri olacak o duygular, senin değil, anlıyor musun?" diye bütün nefretini kustu.
Ceyhun'un her sözü Sibel'in kalbine vuruyordu. Göğsü daralıyordu; dediği gibi kalbi ona ait değildi. Göğsünde atan şey, yıllar önce evlenmek üzereyken trafik kazası geçiren genç bir kadına aitti. Bütün organları bağışlanmıştı; daha sonra Sibel'in hasta kalbini çıkarıp yerine sağlıklı bir kalp yerleştirmişlerdi. Beş yıl önce hasta yatağında umutsuzca beklerken o müjdeli haber gelmişti. Sibel'in ailesi sağlıklı bir kalbe kavuşmuştu ama diğer aile kızlarını kaybetmişti. Birinin ölümü ötekini yaşatmıştı. Ceyhun'un sözleri nefesini kesiyordu artık. Vicdan azabı çekiyordu. O, hiçbir zaman nakil olmayı istememişti ki, kendisi ölümü kabullenmişti zaten.
Ağzından tükürükler saçarak, "O zavallı kız trafik kazası geçirmeseydi sen yaşar mıydın ha? yaşaman bile acı üzerine kurulu," diye küçümseyerek konuştu Ceyhun.
Kalp naklinden uzun bir süre sonra, yani tamamen iyileştiğinde, bütün kuralları çiğneyip kalbini taşıdığı kadının ailesiyle tanışmak istemişti Sibel. Gülfem'in aslında kimsesiz olduğu kendisi gibi yetimhanede büyümüş olan Bedirhan'la nişanlı olduğunu öğrenmişti. O zaman inat edip araştırma yapmakla çok büyük bir hata ettiğini anlamıştı Sibel. İki kimsesiz insanın bu dünyada kavuşamamış olması onu kahretmişti; hem de bir adamın sevdiği kadının kalbi artık onun göğsünün içinde atıyor olması onu aylarca hayata küstürmüştü. Onların hayatlarını, mutluluklarını çaldığını düşünmüştü. Daha sonra ailesi Bedirhan'ın onun yanına gelmesini rica etmişti. Bedirhan, Sibel'in ellerini dostane bir tavırla tutmuş, "Biz Gülfem'le çok daha önceden bu konu hakkında konuşmuştuk Sibel. hissetmişti demek senden önce ölürsem organlarımı bağışla, başka insanlara umut olmak isterim," demişti. "O kalp senin artık ve lütfen ona iyi davranmayı öğren. Bir gün zaten hepimiz ölmeyecek miyiz? Biz Gülfem'le öteki dünyada sonsuza dek birleşeceğiz. Ve şunu bil, o kalp kırılırsa ben de kırılırım. Güzel yaşamayı öğren, ikinci kez hayata tutundun demek ki yaşayacak bir sebebin var, değil mi? Bir gün bir bakarsın sen de başkasının yaşamasına vesile olursun," deyip Sibel'i içine sürüklendiği vicdan azabından kurtarmıştı Bedirhan.
Fakat aldatılmış olmak ve Ceyhun'un az önce ona sarf ettiği sözler onun ruhunu bunaltmıştı yine.
Sesini daha güçlü çıkarıp, "Evet, ben başkasının kalbiyle yaşıyorum ama sen bir ömür boyu kendi pislik duygularınla yaşayacaksın. Bunlar da sana ait şeyler, aşağılık herif," diye kızgınca konuşup öfkesinin ateşiyle komodinin üstündeki şarap şişesini kaptığı gibi Ceyhun'un kafasına hınçla geçirdi. Ceyhun'un ağzından acı bir nida yükselip yere yüzüstü yapıştı birden. Sibel ona doğru eğilip, tiksinen bir ifadeyle "Salya sümük ağlayıp tıpış tıpış gideceğimi mi sandın, öyle mi orospu çocuğu?" diye konuşup yüzüne tükürdü. Geri çekilip Ceyhun'un bütün kıyafetlerini hızlıca toplayıp otel odasının penceresine yanaşıp tek tek atmaya başladı.
Yerinden doğrulmaya çalışırken, "Dur manyak, ne yapıyorsun? Bırak kıyafetlerimi," diye cılız bir sesle konuştu Ceyhun.
Ceyhun'un şortunu parmaklarının ucunda tutarken, tiksintiyle yüzünü buruşturup, "Bırakıyorum zaten," deyip boşluğa bıraktı şortu, tabii cüzdanını telefonunu, arabasının anahtarını ve yatağın çarşaflarını, havluları hepsini toplayıp attı. Yeniden ona dönüp alayla gülüp "Oh içimin yağları eridi" deyip kıkırdadı.
Dişlerini sıkıp "Orospu." diye tısladı Ceyhun yumruk yaptığı elini yere vurup. Doğrulmaya çalıştı fakat başının ağrısı daha da şiddetlenince acıyla büküldü vücudu. Yeniden "Orospu" diye nefretle konuşup "Seni bir elime geçirsem var ya" dedi sert bir ifadeyle.
Hınçla ona tükürüp, "Anandır orospu, tamam mı yavşak? Piçe bak hele, ulan sen kim köpeksin beni aldatıyorsun ha, o bacaklarının arasındaki minik şeyle mi becermeye çalışıyorsun kızları? Benim serçe parmağım bile ondan uzundur be," deyip sert bir tekme atmayı ihmal etmedi ve ardına bile bakmadan odadan çıkmaya koyuldu. Ömründe ilk kez küfür etmişti, kendine şaşırmadan edemedi. O kadar rahatlamıştıki anlatılmaz derece hafiflemişti şimdi.
Yalavarırcasına, "Getir kıyafetlerimi, rezil olurum herkese," diye çaresizce konuştu Ceyhun. "Sibel geri dön lütfen ver kıyafetlerimi"
Sibel ona dönüp manidarca gülüp, "Merak etme, zaten birazdan herkes odaya dolacak," dedi. "Herkes yardım edecek sana ama tabii bunun yanında rezil de olacaksın"
Kızgınca, "Hayır, hayır," dedi Ceyhun.
"Neden yardım istemiyor musun yoksa?" diye sinsice dudaklarını kıvırdı Sibel.
"Şeytansın sen."
"Asıl sen şeytansın. Beni sevmiyorsan, insan gibi ayrılabilirdin, bunu normal karşılardım ama sen aldatmayı tercih ettin, beni küçümsedin, onurumu zedeledin," diye konuşup ardına bile bakmadan odadan çıkıp, gördüğü ilk otel çalışanına Ceyhun'un kaldığı odanın numarasını söyleyip yardım istediğini belirtti.
Bölüm sonu.