ÖFKE

1397 Kelimeler
2. BÖLÜM (KARSU) Görüşme saatine 5 dakika kala nihayet adrese varmıştım. Danışmadan yönlendirdikleri kata geldiğimde görüşme salonunu bulup koltuklardan birine oturdum. Saat tam görüşme zamanını gösterdiğinde iyi giyimli ve yüzünde nötr bir ifadenin hakim olduğu bir kadın görüşme odasına girip karşıma kuruldu. ‘’Hoş geldiniz Karsu Hanım. Umay ben.’’ ‘’Hoş bulduk Umay Hanım, teşekkür ederim. Ben... aslında herhangi bir iş başvurusunda bulunmamıştım ama... Bana nasıl ulaştığınızı merak ettim.’’ ''Referanslarınız aracılığıyla diyelim. Merak etmeyin, hakkınızda oldukça bilgi sahibiyim.'' Şaşkınlıkla baktım. Kim tecrübesiz bir mezuna referans olurdu ki? Merakla ellerimi birleştirdim. ''Peki bahsettiğiniz iş tam olarak nasıl bir iş? Çünkü ben mezun olduktan sonra alanımda hiç tecrübe edinme fırsatım olmadı da." Oturuşunu dikleştirdi. ‘’Patronumuzun özel aşçısı olacaksınız." "Ki... Be... Ben mi? Ben baş aşçı mı olacağım?" Şaşkınlıkla güldüğümle kaşları çatılmıştı. Kendimi hızlıca toparladım. "Ben... özür dilerim, sadece şaşırdım. Çünkü daha önce hiçbir mutfakta böyle bir tecrübem olmamıştı." Bıkkın nefesini bıraktı. "Ne düşünüyorsunuz peki?" Referansım her kim ise bana fazlasıyla güvendiği belliydi. Ama hiçbir tecrübem olmadan böyle bir işe kalkışmak da benim için büyük bir risk demekti. "Bakın, böyle bir iş için beni düşünmeniz gerçekten çok onurlandırdı. Ama benim gibi gerçek anlamda mutfak tecrübesi edinmemiş biri için büyük bir risk. Yani böyle bir şeyin altından kalkabileceğimi düşünmüyorum." "Karsu Hanım, şuan bu işe ne kadar ihtiyacınız olduğunu ikimiz de çok iyi biliyoruz. Babanız kumar borçları yüzünden iflas etti, ev durumlarınız berbat. Annenizi kanserden dolayı daha birkaç yıl önce kaybettiniz. Lise sona giden bir kız kardeşiniz var ve onu okutmak için çabalıyorsunuz. Mezun olduktan sonra tecrübesizliğiniz nedeniyle sektörde uygun bir iş bulamadınız. Tek yapabildiğiniz üç kuruş para karşılığı garsonluk yapmak oldu. Şu an tek derdiniz ise iyi bir birikimle kardeşinizle birlikte yeni bir hayat kurmak. Ayrıca şuan ki patronunuzun tacizlerinden sıkıldığınız için zaten yeni bir iş arıyorsunuz." Oturuşunu kendinden emin bir şekilde biraz daha gevşetti. "Sizce de teklifim bu şartlarda sizin için fazlasıyla cazip değil mi?" Söylediklerini şaşkınlıkla dinledim. Kendime geldiğimde başımı olumsuzca sallamıştım.. "Ben... hayır, kabul edemem. Gerçekten..." Hafifçe gülümsedi. ''Henüz ücreti duymadınız ama." ''Ücretin ne kadar olduğunun bir önemi yok. Böyle bir... " ''3 milyon lira Karsu Hanım.'' Duyduğum şeyi idrak etmek istercesine öylece yüzüne baktım. ''3 mil... 3 milyon mu? Umay Hanım, kim böyle bir iş için bu kadar yüksek bir ücret verir?" Tavırları hala rahat, bakışları da bir o kadar nötrdü. ‘’Bizim bu iş için güvenilir birine ihtiyacımız var. Bu yüzden patronumuz ücretin yüksek olup olmamasını önemsemiyor. Söylediğim gibi, referansınız bu konuda ısrarla sizi önerdi. Eğer teklifi kabul ediyorsanız, ona göre diğer bilgileri paylaşacağım." Kafamın içinden binlerce şey geçiyordu. Eğer bu parayı alırsam Kayla’yla birlikte babamdan uzak, huzurlu bir hayata başlamak için iyi bir ücretti. Okulunu da rahatça okurdu. Sanırım bundan daha iyi bir teklif geçmeyecekti elime. Asgari ücretle o pislik patronun yanında köle gibi çalışmaktan daha iyi geliyordu en azından kulağa. "Şey... Referans dediniz. Kim bana referans oldu merak ettim." "Üzgünüm. İsminin verilmesini istemedi." "En azından teşekkür edebilirdim beni tavsiye ettiği için." "Oldukça alçakgönüllü bir referans diyelim. İsminin bilinmemesi konusunda oldukça ısrarcı." Bir yere varamayacağım belliydi bu şekilde.Gergince nefeslendim. ‘’Peki, tamam. Kabul ediyorum.’’ Masanın üzerinde duran dosyayı önüme itti. ‘''Sözleşmenizin detayları burada mevcut. En az 1 yıllık bir anlaşma olacak. Patronunuz gerekli görürse ve siz de isterseniz süre uzatılabilir. Sözleşme boyunca patronumuzun ikametinde yatılı olarak bulunacaksınız. Bu işin gizliliği bizim için oldukça önemli. O yüzden sizden de aynı hassasiyeti bekliyoruz." ‘’Ama ben... Kardeşimi babamla yalnız bırakamam ki. Yapamam." Gözlerim istemsizce dolduğunda derin bir nefes aldı. ‘’Üzgünüm. Yatılı kalmanız mecburi. Eğer sizi rahatlatacaksa özel bir hat üzerinden kardeşinizle görüşebileceğinizin sözünü verebilirim. O da belirli günlerde. Ancak onun dışında kimseyle görüşemezsiniz.’’ Sıkıntıyla iç geçirdim. Kayla için ne kadar endişelensem de, bu işi de yine onun için kabul etmek istiyordum aslında. Onun iyi bir geleceği olmalıydı. Babamın pisliğinde boğulup gitmesine izin vermeyecektim. Hızlıca gözlerimi kurulayıp kendimi toparladım. ‘’Peki. En azından iyi olduğunu bilirim.’’ İstediğini elde edebilmişçesine rahat nefesini verdi. ‘’Güzel. Şoförümüz yarın sabah 9'da sizi evinizden alacak. İhtiyacınız olan tüm kişisel eşyalarınızı getirebilirsiniz." Başımla onaylayıp uzattığı belgelerde gerekli yerleri imzaladım. "Yarın sabah ikamete geldiğinizde diğer detayları konuşuruz. Sormak istediğiniz bir şey var mı?" "Y... yok, teşekkür ederim." "Yarın görüşürüz o halde. Kendinize iyi bakın Karsu Hanım." İmalı bir gülümsemeyle ayaklanıp odadan ayrıldığında nefeslendim. Ah Kayla, bakalım nasıl anlatacağım sana 1 yıl ayrı kalacağımızı. ***** ‘’Ciddi ciddi 1 yıl boyunca orada mı kalacaksın sen şimdi?’’ Sıkıntılı bir iç çektim. ‘’Öyle güzelim.’’ ‘’Peki seni hiç göremeyecek miyim bu süre boyunca?’’ Bakışlarındaki hayal kırıklığını görebiliyordum. ‘’Sanırım hayır. Çünkü çok katıydı bu konuda.’’ ‘’Ya kim aşçısı için 3 milyon verir abla, anlamıyorum. Hayır gören de devlet başkanına yemek yapacaksın sanır. Sahi, kimin özel aşçısı olacağını söylemediler mi?" Omuz silktim. ‘’Yok, başka hiçbir şey söylemedi. Yarın gittiğimde detaylı bilgiyi orada verecekmiş. Ya Kayla ben...’’ Endişeyle elini tuttum. ‘’Yanlış mı yapıyorum sence? Yani... seni bu adamla aynı evde 1 yıl boyunca yalnız bırakma düşüncesi bile deli ediyor beni.’’ ‘’Tamam, sen yokken bu ev hiç çekilir olmayacak, kabul ediyorum ama... Yine de bu fırsatı kaçıramazsın.’’ ‘’Sana söz veriyorum, geri döndüğümde birlikte yeni bir hayat kuracağız. Sadece sen ve ben. Bu adamdan da kurtulacağız.’’ ‘’Ona söyledin mi peki?’’ ‘’Henüz değil.’’ Sıkıntılı bir iç geçirdim. ‘’Biraz içsin, kafası kıyak olunca konuşacağım. Fazla tepki veremez en azından.’’ Yattığı yerde iyice yanıma sokuldu. ‘’Her şey güzel olacak, inan bana.’’ Hafifçe doğruldum. ‘’Kayla bak eğer gitme dersen...’’ ‘’Saçmalama, tabii ki de git. Bu iş her şeyi değiştirecek bak gör. Belki ayrıldıktan sonra sen de kendi işini kurarsın, ha? Ne dersin?’’ Belli belirsiz gülümsedim. ‘’Belki bir gün. Belki...’’ ***** Kapının eşiğinden sessizce baktım, elindeki şişenin dibini sıyırmaya çalışıyordu. Küçük adımlarla yürüyüp karşısına oturdum. ‘’Baba?’’ ‘’Ne var?’’ ‘’Seninle bir şey konuşmam lazım.’’ Elindeki şişeyi fırlattığında sıçramıştım. ‘’Rakı var mı başka, rakı?’’ ‘’Hayır. Yok.’’ ‘’Git bana rakı al gel.’’ ‘’Baba konuşmamız lazım diyorum.’’ ‘’Baba baba baba! Ulan kafamı siktin lan akşam akşam! Ne var lan baba baba, ne!’’ ‘’Ben iş buldum.’’ ‘’Ulan sen zaten çalışmıyor muydun? Yalan mı söyledin lan yoksa bana?’’ ‘’Hayır, çalışıyordum. Doğru. Ama başka bir iş buldum. Daha iyi bir iş.’’ ‘’Ee?’’ ‘’Ama yatılı bir iş. 1 yıllık bir sözleşme imzaladım.’’ ‘’İmzaladım? Ulan sen kafana göre ne haltlar karıştırıyorsun Karsu, ha? Başka iş falan yok! Şu an nerede çalışıyorsan orada devam ediyorsun! Sözleşmeymiş!’’ ‘’Baba...’’ ‘’Siktirtme babanı şimdi!’’ Öfkeyle karşısına dikildim. ‘’Artık bana ne yapacağımı söyleme, tamam mı? Kararımı verdim, anlaşmayı yaptım ve yarın gidiyorum.’’ Yalpalayarak karşıma dikildiğinde gözlerinden ateş fışkırıyordu adeta. ‘’Sen benim sözümü ezip geçiyor musun ha? Babanın sözünü?’’ ‘’Ya sen ne babalığından bahsediyorsun ha? Annem öldüğünden beri bize babalık mı yaptın? Bize sahip mi çıktın? Koruyup kolladın mı? ‘’Kızım bir ihtiyacınız var mı?’’ diye sordun mu hiç bize? Ancak küfür, dayak, hakaret.’’ ‘’Sen nasıl konuşuyorsun lan benimle!’’ Bir adım üzerime yürüdüğünde geri çekildim. Ama bu sefer susmaya da kaçmaya da niyetim yoktu. ‘’Bunca zaman söylemediklerimi söylüyorum. Yalan mı? Annem senin yüzünden ölmedi mi? Hayatımızı sen mahvetmedin mi? Her şeyimizi kaybettik senin yüzünden! Üstüne bir de hayatımızı zindan ettin! Beni... Öz kızını sırf zıkkımlarına para bulabilmek için başkalarına peşkeş çektin! Bu mu senin babalığın!’’ ‘’Kes sesini Karsu!’’ ‘’Bu işi keyfimden mi kabul ettim sanıyorsun? 1 yıl boyunca Kayla’yı seninle bu evde yalnız bırakmak içime siniyor mu sanıyorsun? Ama inan bana yine onun için yapıyorum bunu. O ne olursa olsun okuyacak. Gittiğimde yine para yollayacağım size, merak etme. Ama eğer ben yokken onun kılına zarar verirsen... Seni asla affetmem baba.’’ Sırtım duvara çarptığında dibime kadar gelmişti artık. Sinirden istemsizce titreyen vücuduma hakim olmaya çalışmam boşunaydı. Elini kaldırdığında gözlerimi kapadım. Ama nazikçe yanağımı okşamıştı. ‘’Demek beni asla affetmezsin, öyle mi?’’ Hafifçe kıkırdadı. ‘’İnan bana Karsu, nereye gittiğin, ne bok yiyeceğin zerre umurumda değil. Ama eğer gittiğin o delikten bana para göndermezsen, başkalarının yatağındaki yerini Kayla alır, haberin olsun.’’ Öfkeyle gözlerimi açıp yüzüne baktım. O pis sırıtışı iyice midemi bulandırdığında tüm gücümle yüzüne tükürdüm. Dişlerini sıkıp elinin tersiyle yüzünü temizledi. Bakışları beni az sonra boğacakmış gibi öfke ve nefret doluydu. ‘’Bu tükürüğünü unutma Karsu. Söylediğimi yapmazsan bunu sana yalatacağım çünkü. Şimdi defol karşımdan!’’ Kolumdan tutup odadan fırlattığında Kayla yetişmişti. Endişeyle yüzüme baktı. ‘’Abla?’’ ‘’İyiyim güzelim, merak etme.’’ Tekrar babama yöneldim. Ağzımdan dökülen kelimeler ise zerre pişmanlık hissettirmemişti. ‘’Eğer onun kılına zarar verirsen... seni kendi ellerimle öldürürüm ‘BABA’. ’’
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE