bc

Doyumsuz (+18)

book_age18+
45
TAKİP ET
1.1K
OKU
dark
opposites attract
second chance
mafia
drama
tragedy
sweet
lighthearted
serious
kicking
campus
city
mythology
disappearance
lawyer
seductive
like
intro-logo
Tanıtım Yazısı

Sana dokunmak isteyen, geçmişin yüküyle ödeme yapacak.”

Gözleri, soğuk bir kararlılıkla mesajı okudu. Geçmişin hayaletleri şimdi gerçek oluyordu. Ve bu sefer, onun içindeki o kırık kalp, başka birinin sonunu hazırlayacaktı. Bir intikam yolculuğuna çıkacak, ama bu yolculuk sadece bir hesaplaşma değil, aynı zamanda bir sırla dolu bir oyun olacaktı.

Her adımında bir gizem vardı. Her yeni insan, bir tezat oluşturuyordu. Her biri geçmişiyle ilgili bir ipucu taşıyordu. Ama hiçbiri, onu gerçek amacına götürecek kadar basit değildi.

Ve bu sırada, eski bir aşk, yeniden ortaya çıkacak mıydı? Yoksa sadece bir maske mi, bir sonraki planını gizlemek için?

chap-preview
Ücretsiz ön okuma
Kötü gün
Bir hafta sonra, yağmurun altında bir kafe, şehri terk etmeden önce son kez duracağı yer olmuştu. O, yalnızca bir kahve içmek için oturmuştu ama burada zamanın nasıl geçtiğini anlamazdı. İçeri girdiği andan itibaren, gözleri birkaç masa ötede oturan genç adama kaydı. Adam, dikkatle ekrana bakıyor, sanki tüm dünyanın yükünü omuzlarında taşıyormuş gibi görünüyor. Kadın, derin bir nefes aldı. İçinde bir şeyler kıpırdamaya başlamıştı. Bu adam, ona geçmişini hatırlatıyordu—gözlerdeki boşluk, kalpteki kırgınlık... Ama bir şey daha vardı, bir şey daha yakından tanıdık. Adam aniden kafasında bir şey fark etti. Kadının bakışları, yavaşça ona odaklanmıştı. Gözleri, bir zamanlar çok iyi bildiği bir şeyin yankısı gibiydi. O an, kadının kim olduğunu anlamıştı. Ama fark ettiği bir şey daha vardı. Kadın, gözlerinde sadece bir kırgınlık taşımıyordu. O gözlerde, bir plan vardı. Kadın, soğukça gülümsedi ve gözlerini ondan ayırmadan yavaşça kalktı. “Seninle konuşmam gerek,” dedi, sesi o kadar sakin ve derindi ki, adamın içindeki her türlü savunma duvarı bir anda yok oldu. Adam, şaşkın bir şekilde kalkmaya çalıştı ama kadının duruşunda bir güven vardı, bir soğukkanlılık. O an, geçmişiyle yüzleşmenin zamanının geldiğini hissetti. “Konuşacak ne var ki?” diye fısıldadı. Kadın, başını hafifçe eğerek, “Beni hiç tanımadın ve hiç bir Zaman tanımayacaksın Ve o an, bir ihtimal vardı: Belki de bu, geçmişin bir daha asla geride bırakılmayacağı yolculuğun ilk adımıydı. Kadın, adamın kolunu aniden kavrayıp, hiç tereddüt etmeden onu kendisine çekti. Adam, şaşkın bir şekilde kadının güçlü ve kararlı tutuşunu hissetti. Bir yandan, kadının gözlerinde parlayan o soğuk, hesaplayıcı bakış bir yanda, derinlerdeki karanlık bir şey onu istemsizce takip ediyordu. Kadın, hiçbir şey söylemeden, hızla yürüyerek en yakın otele doğru yöneldi. Adım adım, aralarındaki mesafe daraldıkça kadının içindeki soğukkanlılık, adamın daha da tedirgin olmasına sebep oluyordu. Otele girdiklerinde, kadın maske takmışçasına sakin ve sessizdi. Ne bir kelime, ne bir bakış, sadece bir hedefe doğru ilerleyiş vardı. Adam, kadının ne yapacağını anlamaya çalışarak ağır adımlarla onun arkasından takip etti. Kadın resepsiyona yaklaşırken, sesini bile duyurmadı, sadece kısa bir şekilde "Çift kişilik oda," dedi. Her bir kelimesi, bir emir gibi havada yankılandı, odada bir an sessizlik oluştu. Adam, kadının bu kadar kararlı olmasına hayret ediyordu ama bir şey söylemeye cesaret edemedi. Kadın, anahtarı aldıktan sonra başını hafifçe kaldırıp adamın gözlerine baktı. O bakışta bir şey vardı, bir uyarı belki de: Sadece ne yapacağını bil, der gibiydi. Kadın, hızla odanın yolunu tutarken adam, hala ne yapacağına karar verememiş bir şekilde onu izledi. Ne yapacaklardı? Hangi adım atılacaktı? Her şey bir anda gerçekleşmişti ve sanki her ikisinin de içinde bir bilinçaltı anlaşma vardı. Oda kapısını kapatırken, kadının vücut dili her şeyi anlatıyordu. O an, her şeyin çok kısa bir sürede hızla çözüleceği hissi vardı. Zamanın nasıl geçtiği bile belli değildi. Birkaç saat sonra, odadan çıkmaya karar verdiler. Adam, kadının ardında sessizce yürürken, kafasında hala binbir soru vardı. Ama bir şey kesinleşmişti: Bu gece, her şeyden farklıydı. Kadın ve adam, otele girdiklerinden çok kısa bir süre sonra sessizce ayrıldılar. Adam, bir an duraksayarak, yaşadığı bu kısa, ama derin deneyimi düşünmeye çalıştı. Ne yaşadığını anlamaya çalışıyordu, ama neyle karşı karşıya olduğuna dair hiçbir fikri yoktu. Bugüne kadar yaşadığı hiçbir şeye benzemeyen bir şeydi bu. İçinde hala bir boşluk vardı, kafasında yankılanan bir soru: "Ne oldu?" Bir şeyler yanlış gitmişti, ama o kadar sürükleyiciydi ki, neye uğradığını anlaması uzun sürdü. Hayatında ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıyor, içindeki hızı ve kararsızlığı kontrol etmekte zorlanıyordu. Bir anda, her şeyin ne kadar kolay ve karmaşık olabileceğini düşündü. Yavaşça, kadının hemen ardında yürüdü, her adımda düşüncelerinin peşinden sürüklenerek. Derya, sokaklarda özgüvenle yürürken, arkasında bıraktığı karmaşa ve içindeki boşlukla bir zafer kazanmış gibiydi. Adamı kullanmış, ona hükmetmişti ve bu, ona tarifsiz bir güç hissi veriyordu. Her adımında, geçmişteki kayıplarının ve acılarının telafisi gibi hissediyordu. O an, sadece kendisi vardı; geçmişinin intikamını almak, adamı kendi oyununa çekmek ve sonunda kazanan olmak ona öylesine bir tatmin duygusu veriyordu ki, dünyadaki her şeyin kontrolü onda gibiydi. Adamın kafası karışıktı. Derya’yla yaşadıkları kısa ama yoğun anın ardından, içinde beliren bağlanma hissiyle sarmalanmıştı. Kalbi bir yandan kadına çekiliyordu, ama diğer yandan geçmişin ve kadının gerçek yüzü hakkında hiçbir şey bilmemesi, bir tür kaybolmuşluk hissi yaratıyordu. Derya, onu sadece bir oyuncak olarak mı kullanmıştı? Yoksa başka bir şey miydi? Bu sorular kafasında dönüp duruyordu. Oysa Derya, bu zaferi sadece bir başlangıç olarak görüyordu. Her adımı, bir sonraki adım için daha büyük bir hedefe doğru atılıyordu. Sokaklarda çekici bir şekilde yürürken, her bakışta ardında bıraktığı kırık kalpleri düşündü. Bu intikam duygusu onu tatmin etmiyordu; daha fazlasını istiyordu. Adam, sadece bir araçtı. Gerçek hedefi, hayatındaki diğer erkeklerdi. Onlara da aynı duyguyu, aynı gücü yaşatmak, onlardan da intikam almak istiyordu. Derya’nın içindeki boşluk, artan bir açlıkla büyüyordu. Daha fazlasını, daha derin bir acıyı, daha büyük bir zaferi istiyordu. Bu kez, oyunu sadece kendi kurallarıyla oynayacaktı. Ve hiçbir şey, onu durduramayacaktı. Derya, telefonunun ekranında beliren mesajı gördü: "Acil görüşmemiz gerekiyor, eşim beni aldattı." Betül'ün çaresizliği ve öfkesini hissetmek, Derya'nın içinde bir şeyleri harekete geçirdi. Bir anda, sokaklardaki özgüvenli adımlarını hızlandırarak, Betül’ün yanına doğru yöneldi. İçindeki intikam arzusuyla birleşen bir hızla, hiç düşünmeden yola koyuldu. Betül, her zaman güçlü durmaya çalışan bir kadındı. Ama bu sefer durum farklıydı. Eşinin ona yaptığı ihanet, Betül’ün iç dünyasında derin izler bırakmıştı. Derya, o izleri görmek, Betül’ün kırgınlığını kendi yararına kullanmak istiyordu. İçinde bir plan vardı; Betül’ün acısını bir adım daha ileriye taşımak, ona da aynı gücü hissettirmek. Betül’ün evine yaklaşırken, Derya bir an duraksadı. Betül’ün yaşadığı kırılma, Derya için yalnızca bir başka fırsattı. Bir fırsat daha. O an, Betül’ün acısıyla ne yapacağı konusunda hiçbir şüphe yoktu. Ne de olsa, Derya her zaman hedefe ulaşmanın yolunu biliyordu. Betül ile Derya, Betül’ün evinin sıcak ve rahat ortamında oturuyorlardı. Odayı, pencere kenarındaki hafif ışık süzülen huzurlu bir atmosfer sarıyordu. Betül, pijamalarını giymiş, saçları dağılmış bir şekilde rahatlamıştı, ama gözlerindeki öfke ve kırgınlık hala derinlerdeydi. Derya, ona karşı olan soğukkanlılığını koruyarak, bir yandan çikolatayı yavaşça yiyordu, diğer yandan Betül’ün söylediklerini dinliyordu. Çikolatanın tatlılığı, ortamın garip bir şekilde soğukluğuyla zıtlık oluşturuyordu. "Ben ona bunu ödetmeliyim, Derya," dedi Betül, sesi derin bir acı ve kararlılıkla doluydu. "Eşim, beni aldattı. Bunu ona göstereceğim." Derya, çikolatadan bir parça daha alırken gözlerini hafifçe kısıp Betül’e bakmaya başladı. Betül’ün bu kadar kızgın olması, her ne kadar ona acı verse de, Derya için bir fırsattı. İçinde bir fikir filizlendi. O kadar hızlı gelişti ki, bu fikri uygulamadan önce ne kadar doğru olduğunu bile düşünmemişti. Ama bir şey kesindi, Betül’ün acısı onun için bir araca dönüşecekti. Derya, çikolatayı yavaşça ağzına atarken, "Bunu sadece senin için değil, aynı zamanda benim için de yapabilirsin," dedi, sesinde soğuk ve sakin bir ton vardı. "Eşinden intikam almak istiyorsan, bunun sadece bir adım değil, bir yolculuk olması gerektiğini unutmamalısın. Ama o yolda, başka insanlar da olacak." Betül, gözlerinde bir belirsizlikle Derya'ya baktı. Derya'nın söyledikleri, onun içindeki öfkeyle birleştiğinde, daha büyük bir planın parçası gibi gelmeye başladı. Derya'nın aklındaki planı fark etmesi uzun sürmedi. İçindeki acıyı ve hırsı bir araya getirerek, ona bir şeyler yapmanın ötesine geçebileceğini düşündü. O an, iki kadının arasında sessiz bir anlaşma doğuyordu. Betül, ellerindeki çikolatayı kenara koyarak, Derya’nın bakışlarına odaklandı. Derya’nın çizdiği yol, Betül için tek bir şansı ifade ediyordu: *Fırsat.* Her şeyin çok yakın, çok tehlikeli ve çok tatlı olduğunu hissediyorlardı. Derya'nın aklındaki plan, Betül’ün intikam arzusuyla birleşmişti. O an, çikolatanın tatlılığı bile acıyı bastıramazken, ikisinin de ruhunda bir değişim başlıyordu: Kırılganlık ve güç, bir arada dans ediyordu. Betül, sessizce başını salladı. "Ne yapmamı öneriyorsun?" diye sordu, sesindeki kararlılık giderek daha derinleşerek, bir yıkım planı gibi yankılandı. Derya, yavaşça gülümsedi. "Bunu birlikte yapacağız."

editor-pick
Dreame-Editörün seçtikleri

bc

AŞKLA BERDEL

read
79.0K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.7K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
522.4K
bc

HÜKÜM

read
224.0K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.9K

Uygulamayı indirmek için tara

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook