13.Bölüm-

1639 Kelimeler
Arabaya bindikten sonra Tuğrul aracı çalıştırdı. Mahalleden çıkıp anayola bağlanırken Bediz dışarıyı izliyor bir yandan da içindeki heyecanı bastırmaya çalışmak adına derin derin nefesler alıyordu. Bir ara camı aralayıp temiz havayı derinlemesine içine çekerken Tuğrul'un güldüğünü duydu. Başını ona çevirince sahte olduğu belli oldu şekilde gülümseyerek kaşlarını çattı. -"Neye gülüyorsun sen öyle? Yoksa bana mı?" -"Tabi ki sana gülüyorum başka kime güleceğim. Sanki ilk defa buluşup bir yerde oturacağız gibi heyecanlısın." Bediz başını yana yatırdı hayran bakışlarını Tuğrul'a dikti. -"Orman gözlüm bu ilk buluşmamız olmayabilir fakat ilk randevu buluşmamız." -"Her zaman nasıl rahatsan öyle ol. Diken üzerinde olmanı istemiyorum." -"Elimde değil ki ama senin o güzel gözlerinin hatrı için denerim." Diyerek uzaktan bir öpücük attı ve tekrar başını cama çevirdi. Elini bacaklarının üzerine koyup sakinleşmeyi beklerken bir anda elinin üzerine konulan el ile büyük bir hızla Tuğrul'a döndü. O ise bir yandan yola bakıyor arada gözlerini Bediz'e çeviriyordu. -"Şştt sakinleş." -"Gamzelim." -"Efendim." -"Şuan sen elimi tutunca daha çok heyecanlandım haberin olsun." Tuğrul kahkaha attı. -"Bediz bu geceyi senin kalbin durmadan nasıl atlatacağız bi?" -"Bilmiyorum. Sen bir çaresini bul." -"Elimden geleni yapacağım." Beraber uzun bir yol gittiler. Zira Beykoz evine biraz uzaktı. Gidecekleri yere vardıklarında Tuğrul arabayı otoparka park etti. Bediz heyecanla etrafına bakınıyordu. Taş, kocaman bir binayı gördüğünde nefesini tuttu. Etrafı inceledi. Bir tarafı orman diğer tarafı alabildiğince deniz. Yüzündeki gülümsemenin Tuğrul'un yüzünde de aynısından olduğundan bir haberdi. -"Tuğrul çok güzel." Dedi. Ve ona döndüğünde o sevdiği orman gözlerinin içinin güldüğünü görünce daha da heyecanlandı. -"Beğenmene sevindim. Şimdi daha yakından inceleyelim o zaman bu güzel manzarayı." Yan yana geldiklerinde Tuğrul elini Bediz'in beline koyup onu gideceklerini yere kadar yönlendirdi. Oturacakları masaya geldiklerinde ise Bediz'in gülümsemesi daha da büyüdü. Zira masa sahil kenarında kumların üzerine serilmiş, etrafına cam fenerler etrafı aydınlatacak kadar dizilmişti. Kumlara bata çıka yürüdüğü o yolda Tuğrul'un sandalyesini çekmesi ile yerine geçmişti. -"İstersen ayakkabılarını çıkar daha rahat edersin." Topuklu ayakkabılarını çıkardığında Tuğrul da spor ayakkabılarını çıkardı ve ikili ayakkabılarını yan yana koydu. -"Beğendin mi?" Orman gözlüsünün sorusuyla ona döndü. -"Beğenmek ne kelime bayıldım orman gözlüm." -"İlk görüşme için bu tür yerler daha uygun olurmuş. Bizim çocuklar öyle dedi." Bediz başını yana eğdi. -"İlla böyle bir yer şart değil ki Gamzelim. Hem sanki ilk buluşma değil de evlenme teklifi edecek gibi bir ortam." Dudaklarını birbirine bastırdı gülmemek için. Çünkü Tuğrul'un yüzünün aldığı şekil komiğine gitmişti. -"Ne? Ciddi misin?" -"Evet. Ama önemi yok. Evlilik teklifini etmeyeceğini biliyoruz. Sonuçta ilk buluşma yemeği bu." -"Beğenirsin diye getirdim." -"Beğendim zaten Gamzelim. Ayrıca gittiğim yerin bir önemi yok. Seninle bir dönerciye bile gitseydik aynı şekilde mutlu olurdum." Tuğrul alt dudağını ısırarak karşısındaki kızın gözlerine baktı. O gözlerdeki samimiyeti görebiliyor dahası hissediyordu. Onu hak etmediğini de biliyordu fakat hislerine söz geçirmiyordu. -"Siparişleri verelim mi?" -"Olur?" Garsonun getirdiği menü ile ikili bir süre menüleri inceledi. Ne yiyeceklerini kararlaştırıp siparişleri verdikten sonra tekrar masa sessizleşti. İkili birbirlerinin gözlerine bakıp gülümserken o sessizliği Bediz bozdu. -"Öyle güzel bakma orman gözlerinle. Kıskanırım." -"Kıskanç mısındır?" -"Üzülerek söylüyorum ki biraz evet." -"Neden üzülerek?" -"Bunun çok da güzel bir huy olduğunu düşünmüyorum da ondan. Mesela evde Ayser Loren'le daha çok ilgilenirse azıcık kıskanırım. Çünkü sevdiğim insanları kıskanırım ben. Benimle de ilgilensin, beni de sevsin isterim." -"Bu her insanın içinde biraz olsun vardır. Abartılmadığı sürece de bir sıkıntı olmaz." -"Seni kıskandığımda sıkıntı olmayacağını söylüyorsun doğru mu anlıyorum." Tuğrul olayın bir anda kendisine dönmesiyle bir an şaşırsa da hemen toparlandı. -"Dediğim gibi abartılmadığı sürece sıkıntı değil." Bediz masaya yaklaştı. Yüzünü ona yaklaştırdı. -"Ben senin o orman yeşili gözlerini bile benden başkalarına değiyor diye kıskanıyorum Gamzeli gerisini sen düşün." Tek gözünü kırpıp tekrar sandalyesine yaslanırken Tuğrul o kocaman gamzesini gözler önüne serdi ve içinde kurduğu o dengeler tamemen sarsıldı. -"Ne alıp veremediğin var şu gözlerimle." -"Çok şey. Beni benden alan şeyler..." -"İlk tanışmamızda da ilk gözlerime iltifat etmiştin." -"Gözlerin... Gerçekten çok güzel ve ben seviyorum. " -"Anlaşıldı gözlerim kırmızı çizgi." Bediz gülümsedi. Hemde kocaman. -"Evet o gözler sadece bana ait." Tuğrul'un içi bir hoş oldu. Diğer ilişkilerinde elbette ki böyle sözler söylenmişti. Benimsin demişti. Seni seviyorum demişti veya da gözlerin çok güzel diye türlü türlü iltifatlar etmişti. Fakat bir kadından bunları duymak.. Farklıydı... Hoşuna da gitmişti elbette. -"Güzel sözler. Kalbimi çalacak kadar." -"Kalbini çalmaya geldim zaten. Ama sorun şu ki senin de benim kalbimi çalman lazım." -"Ben senin kalbini çaldım diye biliyorum ama." -"Gamzelim. Sadece gözlerinle kalbimi çalamazsın." -"Ne yapabilirim? Nasıl yapacağım." -"Orasını sen bulacaksın. Ben kendi kalp çalma işime bakarım." Tuğrul başını sağa doğru eğdi. -"Çok değişik bir kızsın. Diğer tanıdığım kızlara hiç benzemiyorsun. Bu yüzden de nasıl davranmam, nasıl yapmam gerektiğini kestirmiyorum." -"Sadece beni tanı Gamzeli. Beni tanıdıkça bulacaksın." -"Peki." O sırada gelen yemeklerle ikili konuşmasına ara verdi. Bediz onun dikkatli davrandığının farkındaydı. Geldikleri andan beri onu anlamaya çalışması, istediği... Herşeyin... Çaba göstermesi hoşuna gidiyordu. Şimdi böyle de olsa olurdu. Zamanla öğrenirdi. Zamanla ona bakan gözleri daha da parlar aşka dönebilirdi. Şuan o gözlerde sadece hoşlantı parıltıları görmek dahi yetiyordu ona. Yemeklerini yemeye başladıklarında arada birbirlerine bakıp gülümseyerek yemeklerini yiyorlardı. Arka planda çalan yabancı güzel bir şarkı ise ortamdaki havayı ısıtmıştı. Onlar gibi birkaç çift daha ilerideki masada oturuyorlardı. Bediz'in karnı doymuş olacak ki çatal bıçağını tabağın kenarına bıraktı. -"Anlat bakalım Gamzelim. Nerelisin? Ailen nerede? Kaç kardeşsiniz?" Tuğrul'un yüzündeki gülümseyen ifadenin bir an sekteye uğraması Bediz'in gözünden kaçmadı. Fakat birşey de demedi. -"Giresunluyum. Üç kardeşiz. Bir abim birde erkek kardeşim var. Abim mimar. Erkek kardeşim de Trabzon'da işletme bölümü okuyor. Ailemin hepsi Giresun'da." -"Anne, baban?" -"Onlarda Giresun'da." Bediz'in gözleri parladı. -"Sizde şimdi ne fındıklar vardır." Tuğrul gülmemek için kendini zor tutsa da dayanamadı. -"Haddinden fazla hemde. Sever misin?" -"Bayılırım. Baklava yapınca özellikle." -"Baklava yapmayı biliyor musun?" -"Tabi ki." Tuğrul ona sağ gözünü kırptı. -"Desene hamarat bir hatuna denk geldim." -"Çok şanslısın." -"Bende çok. Artık yapar yapar getirirsin bana." -"Fındığını getirirsen neden olmasın Gamzelim." -"Bizimkileri arar isterim fındık. Getiririm sana." -"Çok memnun olurum." -"Hiç de zahmet etme demek yok." -"Benim için zahmet etmeyeceksin de kimin için edeceksin orman gözlüm." Tuğrul masada eğildi ona hafifçe. -"Sen uğraşılacak en güzel zahmetsin bal göz." Bediz elini kalbine koydu ve onun gibi eğildi. Gözlerinin içine baktı. -"Beni resmen kalp krizi geçirmeye teşvik ediyorsun farkındasın değil mi?" Tuğrul gülümsedi. -"Bence her duyduğunda kalp krizi geçireceğine buna alış. Çünkü bunları benden hep duyacaksın." -"Ne yani artık benim sana yürümelerimi boş bırakmayacak mısın?" -"Hayır. Dediğim gibi şansımızı değerlendireceğim." Ve ardından romantik bir şarkı çalınca diğer masalardaki çiftlerin kalkması ile Tuğrul da kalktı. Elini ona uzattı. -"İlk şansımı bu danstan yana kullanmaya baslamak istiyorum." Bediz onun uzattığı eli küçük eliyle kavradı. Bir süre kum üzerinde yürüyüp tahta platforma çıktıklarında Bediz ayaklarına baktı. Ayakkabılarını giymemişti. Tuğrul' unkine baktı. Onda da yoktu. Sonra diğerlerinin de ayaklarına baktığında hiçbirinin ayakkabısı olmadığını görünce rahatladı. -"Rahat ol kimsede yok. Hem olsa nolur." -"Ben her türlü rahat olurum sıkıntı değil ama seni utandırmak istemem." Bediz hiçbir zaman ortamlara girdiğinde bu şöyle olmuş aman kimse bir şey der kafasında bir insan değildi. Tuğrul başını yana eğdi. -"Senden utanmam mümkün mü Alçin kuşu." Dansa başladıklarında Bediz onun elini sıkıca tuttu. Başı onun omzuna denk geliyordu. -"Sen kendinden bahsetmedin hiç?" Bediz'in gülümsemesi de hafifçe sekteye uğradı Tuğrul fark etti. İkisinin de aile denildiğinde yüzlerindeki gülümseme soluyordu. Aynı yaradan -"Ne bahsedeyim?" -"Ailen nerede? Siz kaç kardeşsiniz gibi?" Bediz derince bir nefes çekti. -"Ailem yok. Anneannem ve dedemle beraber büyüdüm." Tuğrul'un bakışlarının derinleştiğini gördü anbean. Şefkatle bakmaya başladı. -"Üzülmeyeceksen eğer sormak isterim." Bediz tuttuğu elini hafifçe sıktı. -"Tabi ki sorabilirsin." -"Annen ve baban nerede?" -"Bilmiyorum. Annem ve babam ben daha bir yaşındayken ayrılmışlar. Babam başka bir kadınla evlendi annem de başka bir adamla. Evlendikleri kişiler de beni istemedikleri için bıraktılar. Babaannem halamın çocuklarına bakıyormuş o zamanlar. Halam çalışıyormuş. O yüzden beni istememiş. Bir çocuğa daha bakamam diye. Anneannem almış beni yanına. Gerçi o da zamanında oğullarının ve kızının çocuklarına bakmış ama beni de yanından ayırmak istememiş. O yüzden annem ve babam, anneannem ve dedem oldular." Sözleri bitince Tuğrul'un ona üzgün bakışlarını görünce gülümsedi. Elini onun yanağına götürdü. -"Üzülme. Öyle bakma bana. O orman gözlerinin sararmasın. Gamzelerini mahrum bırakınca benden, üşüyorum." Tuğrul anında kocaman gülümsedi ve onun elindeki elini çekip iki eliyle belini sarıp kendine çekti. Bediz boşta kalan elini onun omzuna koydu. -"Ben her zaman yanındayım bunu unutma." -"Söz ver." -"Söz inatçı kuşum." Bediz kıkırdadı. -"Kuşum mu?" -"Evet. Beni elde etmek için sınırları zorlayacak kadar inatçı ama bir o kadar da narin kırılgan." -"Ben mi narin kırılgan? Bunu bir de Loren'e sor." Sonra kahkaha attı. -"İçimizden en narini odur." -"Sen?" -"Ben biraz daha sert, çabuk alınmayan, kırılmayan, acıya dayanıklı bir insanım. Sanırım yaşadıklarım yüzünden." -"Acı insanı olgunlaştırır. Sen erken olgunlaşmış hayatın zorluklarını göğüslemişsin. Ama merak etme. Bundan sonra bende yanındayım. Tek başına atlatmak zorunda değilsin." -"Teşekkür ederim." Ve sonra müzik bitti. Çiftler masalarına doğru yürüdüler. Tuğrul ona kolunu kıvırıp uzattı. Bediz de memnuniyetle kabul etti ve koluna girdi. Masaya geldiklerinde ikili yerlerine oturdular. Ve en güzel sohbetleri o andan sonra başladı. Okul hikayelerini anlatan Tuğrul'u Bediz karnı ağrıyarak dinledi. Bazı anlarda kahkahalar atarken bazı zamanlarında hüzünle dinledi. Yaramazlık sonucu yaşadığı kazalardı hüzünlü olanlar. Bediz ise onun aksine uslu öğrencilerdendi. Çocukluğu da öyleydi. Yaramazlık yapmak gibi bir lüksü kendine göremiyordu. Zira anneannesi yaşlıydı ve onun yaramazlıklarını engelleyecek gibi yoktu. Küçük yaşta büyümüş ve olabildiğince anneannesine yardımcı olmaya çalışmıştı. Okuldaki çalışmasından arkadaşlarından bahsetti Bediz. Sonra Tuğrul o gülsün diye mesleki hayattaki karşılaştığı komik anları anlattı. O anlattı Bediz güldü. Bediz güldü, Tuğrul'un kalbi hızlandı. Nihayet gecenin sonuna geldiklerinde ikisinin de yüzünde güller açıyordu. -"Herşey için teşekkür ederim Gamzelim. Bugün çok güldüm, çok eğlendim, çok mutlu oldum." -"Mutlu olmana sevindim. Benim için de aynısını geçerli. Çok güzel bir gece geçirdim. Beni kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim." -"Ya o ne demek öyle güzel gözlüm. Ben seni hiç kırabilir miyim?" -"Roller yine değişti galiba." Onun söylediği ile Bediz kıkırdadı. -"Alışkanlık Gamzelim." Tuğrul hesabı istediğinde hızla gelen garson ile hesabı ödemiş ardından masadan kalkmışlardı. Ellerine ayakkabılarını alarak kumların üzerinde yürüdüler. Taşlık alana çıktıklarında ayaklarındaki kumları sirkeleyerek ayakkabılarını giydiklerinde Tuğrul kolunu yine ona uzatmıştı. Bediz seve seve kabul etti.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE