İnsanlar kaderinde ki kişiyi beklermiş bende kaderimde ki aşık olucağım adamı bekliyordum. Benim ilk öpücüğümü alan, benim kaderim olduğunu göstericek sıradan bir adamı bekliyordum ama beni bekleyen bir vampirler kralının ruh eşim olacağını bilemedim.
Karşımda ki isminin yada kim olduğuna dair en ufak bir fikrim dahi olmadığı çoçuğa baktım, normal gençten çok farklıydı bembeyaz teni, açık sarı göz renkleri ve simsiyah saçları ile normal gençten farklıydı sanki...
Hayır!! hayır!! olamaz mümkün değil böyle bir şey olması mümkün değil dalga geçiyor olmalıydı yada eğlence arayan bir işsiz genç.
" birazdan burada olucak, seni gördüğüne o kadar sevinicek ki" kimden bahsediyordu bu yine kim? beni görünce sevinicek? Sakin bir ses tonumu takınıp " kim geliyor hani şu bahsettiğin ruh eşim mi? Dediğimde bir anda karşımda başka biri belirdi az önceki çoçuktan daha farklıydı, erkeksi bir yüz hattı vardı, göz rengi ise açık kahverengiydi tenide diğer çocuk gibi bembeyaz Dı.
" nihayet geldin seni uzun zamandır bekliyordum kısmet bugüne imiş" dedi ondan korkup bir adım geri attığımda kaşları çatıldı " korkma sana zarar vermem asla, eğer sen ölür ise bende ölürüm eğer ben ölür isem kralık çöker" dedi sakin bir şekilde ama bakışları ses tonu gibi değildi sanki her an herşey yapabilecek türden Di.
" senin kim yada sizin kim olduğunuza dahi bir fikrim yok beni bırakın gideyim" dediğimde bana bir adım atıp önümde durdu " bırakıcam merak etme sadece seninle konuşmak istiyorum" dediğinde şaşırmıştım çünkü bakışlarının ardındaki ifade sanki yıkıma sebep olacak türdendi.
" ne hakkında konuşmak istiyor sun ve sana güvenmiyorum yani size" dediğimde bir adım geri gitti ve bakışları ile beni baştan aşağıya süzdüğünde rahatsızca yerimde kıprandım. Bakışları tekrar bakışlarımı bulunca " konular uzun Alisa otur konuşalım" dedi
İsmimi nasıl biliyordu ona henüz ismimi bile söylememiştim hatta o bile söylememişti.
" ismim sen noyan"
Yok artık bu iç sesimi mi duydu!!
" evet duya biliyorum seni şuan bu fasılları sana sonra anlatırım lütfen otur bir köşeye" dedi
İç sesimle daha fazla konuşmasam daha iyi " siz siz nesiniz böyle" dediğimde noyanın arkasında ki çocuk güldü " belli olmuyormu şuan ne olduğumuz" dediğinde noyan da güldü.
" aklım almıyor vampirler gerçek değil siz gerçek olamazsınız" dedim noyan bir adım geri gidip ellerini iki yana açarak " gerçeğiz işte herkes bize hayal ürünü olduğumuzu söyler ama varız " dedikten sonra kollarını geri indirdi.
" peki madem gerçeksiniz sen nasıl gün içi hareket eden biliyorsun" dediğimde güldü
" çünkü ben vampirlerin kralıyım biliyorum yaşım küçük ama şuan ki vampirlerin en yaşlısı benim" dedi tekrardan bana bir adım daha yaklaştı onun yaklaşması ile bende bir adım geri gittiğimde ayağımın dibinden fare geçmesi ile korkup noyanın boynuna atladım.
Evet evet vampirler den korkmayan ben şuan minicik fareden korkuyordum.
Noyanın elini belimde hissettiğimde hemen ne yaptığımı anlayayıp sanki bir ateşe dokunmuşum gibi panikleyip geri kaçtım.
Noyana tekrar dan baktığımda gözlerini kapatmış kendini tutmaya çalışıyor gibi bir hali vardı. Gözlerini geri açtığında ise göz renkleri kırmızıya dönüşmüştü,

gözlerini tekrar kapatıp açtığında ise yine açık kahverengiye dönüştüğünü fark ettim.
" her neyse şimdi oturda konuşalım" dedi ciddi bir ses tonu şuan korkmadım değil. Çünkü az önce gözleri kırmızıya dönüşmüştü ebrunun dediğine göre vampirler açlık çektiğinde gözleri kırmızıya dönüşüyormuş ve az önce noyanın da gözleri kırmızıya dönüşmüştü.
Noyan korkumu fark etmiş olacak ki "korkma sana zarar vermem sadece konuşmak istiyorum" sakin ses tonu ile dediğinde dışarıdan " Alisa nerdesin" diyen ses duyduk; bu ses rose aitti.
Noyan " kim bu bir dakika bu senin en yakın arkadaşın değilmi adı neydi rose, rose dimi" dediğinde başımı salladım " lütfen ona zarar vermeyin o benim kardeşim gibi" dedim endişeli bir ses tonum ile.
Noyan başını çevirip çıkışa baktığında " biri daha hatta bir kaç kişi büyük ihtimalle seni arıyorlar" dedi . Endişemi bir kenara atıp" ben gideyim merak etmişler noyan" dediğimde Noyanın dudakları seyirdi.
" senin ağzından ismimi duymak çok hoşuma gitti, peki Alisa git bakalım ben buradayım" dediğinde gitmem için kenara çekildi. Olduğum yerden hareketlenip hızlıca " görüşürüz" dedikten sonra koşar adım çıkışa doğru yürüdüm.
Noyan arkamdan yüksek bir ses tonu ile " görüşücez Alisa bundan sonra çok sık görüşücez. Seni tam 500 yıl boyunca bekledim şimdi bana geldin beklediğime değdi ruh eşim " dediğinde kiliseden dışarı çıkmıştım.
Şu ruh eşi saçmalığı ne zaman biter acaba?
kiliseden dışarı çıktığımda karşımda rose görmem ile olduğum yerde dona kaldım.
Arkama kısa bir bakış atıp tekrar Rosa döndüm" bir şey mi oldu " diye sordum, rose gözlerini kısıp arkama doğru bir süre baktıktan sonra tekrar bana baktı" asıl sana ne oldu Alisa, ne işin var Dı o yıkık dökük evde " demesi üzere" ev mi? " dedim, rose başını salladı" evet ev baksana ayakta zor duruyor " dediğinde arkamı dönüp baktım, cidden ev olmuştu ama burası kiliseydi ve içeride de vampirler vardı.
Tedirgince elimi boynuma attım, ağrı gitmişti" ha şey sıkıştım da o yüzden " diye yalan söyledim, rose bana bir süre inanmayarak baktı" peki tamam"dedi ama ses tonundan belli idi inanmamıştı.
Başı ile geldiği yönü işaret etti "hadi gidelim hoca ile cedric seni arıyoruz" dediğinde başımı salladım, rose arkasını dönüp gider iken, noyan bir anda karşımda belirmesi ile bir adım geri sıçradım
" dikkat et Alisa, kimseye bizden bahsetme. Bu aramızda kalsın tamam mı?" Başımı salladım " merak etme söylesem bile kimse inanmaz bu duruma" demem ile noyan güldü
" inan bana inanan olur alisa, kimseyi hafife alma derim, kimse de aptal değil özellikle çevrende ki insanlara"
Kafam karışmıştı " neyden bahsediyorsun sen" diye sordum, noyan güldü " sen dediğimi yap Alisa çevrende ki insanlara ne benden ne de" eli ile boynumda ki izi işaret etti
" o izden kimseye bahsetme" dediğinde " boynumda bir iz olduğunu nerden çıkardın" noyan başını iki yana sallayarak güldükten sonra kollarını göğsünün üzerinde birleştirdi " aynı iz bende var Alisa" dedikten sonra kollarını çözdü ve tişörtünün kolunu sıyırdı, kolunda aynı izden onda da vardı ama benim boynumda oluşan izden değil gibiydi kan kırmızısı bir sembol vardı.
" seninkinden farklı, benim ki kırmızı senin ki mor olması lazım" dedikten sonra kolunu kapattı.
" evet ama senin kinde sembol var bende yok sadece ufak bir morluk" noyan morluğun üzerinde ki saçımı geriye attı, morluğun üzerinde soğuk parmaklarını gezdirdi. Yeni o kadar soğuktu ki istemsizce ürperdim.
Noyan büyülenmiş bir şekilde morluğa baktı, bakışları değişmişti. Daha keskin ve daha koyu.
" noyan" dediğim de " dediklerimi unutma Alisa, hem senin için hem benim için" dedikten sonra hızla benden uzaklaştı ve gözden kayboldu.
Sizce rose noyanın sesini duymuşmudur?
Alisa rose herşeyi anlatıcak mı dersiniz?