1. Bölüm
Hayatım boyunca bir daha asla göremeyeceğim karşısında durduğum eve... Hayır hayır ev değil bir saray yavrusuydu hatta yavruyu atın direkt bir saraydı! Filmlerde, çizgi filmlerde gördüklerimden farksız olan bu saray şu an gözlerimin önündeydi resmen.
"Önce görgüsüz gibi açtığın şu ağzını kapat kıçımdan farkı yok." Gelen sert sitemli sesle irkilerek yanımdaki kadına döndüm. Dikleşerek kendimi düzelttim o tavizsiz sert bakışları altında.
"Aslında görgüsüzüm." Diyiverdim birden. Kadın hayretle bakmaya başladığında toparlamaya çalışarak gülümsedim. "Yani daha önce hiç görmedim böylelerini kusura bakmayın lütfen." Gözlerini devirdi ve siyah kaç bin dolarlık olduğunu asla bilmediğim o siyah gözlüklerini taktı.
"Takip et beni." Diyerek önden gitti. Sıkı topuzu sert makyajı otoriter kişiliği ve otuzlu yaşlarda olan bu kadından feci hâlde çekiniyordum, hızla arkasından ilerlemeye başladım.
Altın varak işlemeli o güçlü kapının ziline bastı, kapı hizmetli bir kadın tarafından açıldı bunu da üzerindeki beyaz önlükten anlayabilirdik. "Hoşgeldiniz bayan Kai." Dedi saygıyla.
Kadın bizi içeri buyur ettiğinde arkadan kedi yavrusu gibi gelen bana ucube görmüş gibi baktı, bildiğin hiç çekinmeden küçümsercesine süzdü baştan aşağı. Bana böyle bakmasına sinir olduğumdan bir anda orta parmağımı gösterdim, gözleri şokla irileşirken tabiki de sesini çıkaramadı bunun nedeni ise önümdeki kadınla birlikte gelmem olabilirdi.
Beyaz yüksek aydınlatmalı zengin koridorda ilerlemeye devam ettikçe ağzım açılmasın diye birbirine kenetledim, görgüsüzlüğümüzü milletin önünde yapacak değildik ya hani.
Gerçi en büyük görgüsüzlüğü de pisliği de kendime yapıyordum ama göz arda etmek zorundaydım uzun bir süre. O hizmetli kadın hızlı adımlarla önümdeki kadının yanına bana ters bakışlar atarak geldiğinde. "Bay Lucas nerede, evde olacak zannediyordum." Dediğinde tüm tüylerim havaya kalkmıştı.
Lucas beyi şimdi mi görecektim! İçimde zaptetmeye çalıştığım o panik duygusu ortaya çıkmaya başlamıştı işte.
"Çalışma odasında az önce çıktı geleceğinizden haberi vardı." Dedi hizmetli genç kadın. Kalbim fena halde çarpıyordu çok büyük gerilmiştim. Kai bana döndü, "Geç otur salona ben yukarı çıkıp görüşeceğim kendisiyle." Dedi ve beni tek bırakarak gitti.
Hizmetli kadın bana ters bir şekilde bakmaya başladı az önceki olanlardan dolayı, "Siz kimsiniz," dedi üzerimi küçümseyerek süzerken. Kaşlarımı çattım ne vardı üstümde! Tam o anda başka bir topuklu sesi yankılandı koridorda ve genç alımlı bir kadın girdi içeri. Üstündeki gece mavisi elbise beyaz teninde pasparlak duruyordu şekilli vücudu fönlü saçlarıyla o da beni süze süze gelmeye başladı.
"Sen çekilebilirsin Hannah." Diyerek yanımdaki hizmetliye konuştuğunda kadın başını sallayarak gitti. Belliki evin bireylerinden biri falandı bu kadın ya da Lucas beyin bir numarasıydı ama hangi numara?
"Hoş geldin geçip otursana." Derken bakışları inceleyiciydi. Onu dinleyerek çalıştığım mobilya mağazasında bile oturamadığım koltuğa oturdum. Zenginlik oturduğun yerde bile kendini belli ediyordu hakikatten. Oturmayıp beni izlemeye başlamasıyla karşımda, gerildim iyiden iyiye kimdi ki şimdi bu kadın.
"Adın ne?" Diye sordu.
"Adım Zümra, Zümra Alkor." Dedim biraz çekinerek.
Rahatlatıcı bir şekilde gülümsedi, "Rahat ol sana zararım olmaz, yardımcı olmaya çalışıyorum." Dediğinde yalan yok rahatlamıştım. Karşımdaki koltuğa bacak bacak üstüne atarak oturdu, uzun bacakları pürüssüzdü göğüsleri yerinde büyüklükle iyi görünüyordu sıkıştırıldığı elbiseden, birde kendimi düşündüm benim bu kadının yanında hiç şansım bile yoktu tamam şansa ihtiyacım yoktu sonuçta sözleşmeyi saatlerce düşünerek kendi hür irademle imzalamıştım ve Kai beni seçmişse bay Lucas beğenmese de ilgilenmiyordum ben aldığım paraya bakardım.
Buna mecburdum.
"Yeni kız sensin sanırım burada olduğuna göre hakkımızda az çok bilgiye sahipsindir ben 96 numarayım sende yanlış hesaplamıyorsam 156 numara oluyorsun." Dediğinde gözlerim faltaşı gibi açıldı Yüz Elli Altı ne demekti! Şokumu görmüş, gülmüştü.
"Siz nasıl doksan altı ben de Yüz Elli Altı oluyorum?"
"Şöyleki öncelikle adım Elena ve evet Doksan Altıyım buraya geldikten sonra şartlara ve Lucas beye uyduğumdan hâlâ buradayım benden sonra tek bir kişi kaldı onun dışında gelen zamanı dolunca ya kendi gitti ya da kurallara uymadığından Lucas tarafından gönderildi. Bakalım sen n'olacaksın?" Dediğinde yerimde dikleştim.
"Ben zamanımı doldurur doldurmaz gideceğim sadece para için buradayım." Dedim net bir şekilde, kaşları havalandı. "Umarım her şey istediğin gibi olur Zümra." Derken adımı söylemekte zorlandı.
"Bu arada Türk müydün sen?"
"Evet!" Dedim.
O sırada hizmetli kız tekrar salona elinde tepsiyle girdi. "Bunu Lucas beye götürmeniz emredildi." Demesiyle başımdan aşağı kaynar sular döküldü panikle ayağa kalktım.
"Sakin ol, seni görmek tartmak içindir muhtemelen korkma." Dedi Elena ancak işe yaramasa da belli etmedim. "Kahve soğumadan götürseniz iyi olur." Diyerek elime tepsiyi tutuşturduğunda yutkundum.
Ne ara hizmetliyi takip etmeye başladığımı bilmiyordum. Asansöre bindik aynadan kendime baktığımda yüzüm asıldı. Dar siyah bir kot pantolon ve beyaz bir tişört giymiştim elimde olan buydu ancak tertemiz ve düzgündüm en azından. Ayağımda topuklu yerine spor ayakkabı vardı yüzümde basit elimdekilerle yaptığım sade bir makyaj ancak onlar bile burnum ve yanaklarımdaki çillerimi kapamamıştı gözlerim zayıflığımdan çukurlaşmış ve daha büyük görünürken kemikli gözlüklerim ardından berbat göründüğümün farkındaydım. Saçlarım bukle bukle belime kadar iniyordu doğal haliyle. Buradakilere fazlasıyla zıt ve kötü hatta şekilsiz çelimsiz bir bedenim onu etkiler miydi bilmiyordum fakat tek umudum o adam ve burası olduğunun farkındaydım.
Asansörden inip koridorda ilerlediğimiz odalardan sonra karşınsında durduğumuz odanın kapısına tıklattı hizmetli kız sonra Kai'nin sesi geldi, "Gel" diye.
Hizmetli geri çekilirken derin bir nefes alarak hafifçe açtığı kapıya ilerledim kapıyı dirseğimle itmek istediğimde ise arkamda güçlü bir el beni içeriye öyle bir itti ki dengemi kaybedip odaya yüzüstü yere kapaklanarak nasıl girdiğimi bilmiyordum.
Tepsideki bilmediğim o kahve yere dökülüp paramparça olduğunda titreyen ellerimden zorlukla güç alarak doğruldum başımı kaldırmadan.
İçerde çıt bile çıkmazken nasıl olurda Lucas Kendrick'in karşısında bu şekilde olabileceğime yakındım içten içe. İstese şu an bu rezilliği zevkine bir şekilde beni öldürerek cezalandırabilirdi.
"Ayağındaki spor ayakkabıları ile bile yürümeyi öğrenememiş bu kız demeye bin şahit isteyen varlığın yatağımda beni mutlu etmesini nasıl bekleyebilirsin Kai!" Sert ve öfkeli sesi duvarlara ve beynime çarptığında içimdeki o kızın nasıl yıkıldığını seyrettim.