Poyraz
Naz, arabanın arka koltuğunda kollarımda melek gibi uyuyordu. Onu yine çok yormuştum. Asla yapmayacağımı düşündüğüm bir şeyi yapıp, sevdiğim kadınla arabamın arka koltuğunda deliler gibi sevişmiş, onda kendimi kaybetmiştim. Naz aklımı başımdan alıyor, bütün olmazları bana olduruyordu.
Bir saate yakın onu seyrettim. Onun nefesini dinlemek kalbimin ritmini yavaşlatıyordu. Kucağımdaki bu güzellik için Allah’ıma bir kez daha şükrettim.
Dışarıda serin bir rüzgâr vardı ama içeride zaman sanki durmuştu.
Elimi usulca saçlarından geçirdim, uyanmasın diye dikkatle… Bu kadar masum, bu kadar gerçek bir sevgiye sahip olabileceğimi hiç düşünmemiştim. Hayatım görevlerle, emirlerle, kayıplarla geçmişti. Ama şimdi karşımda bir mucize gibi duran bu kadına baktığımda; bütün yorgunluğum, bütün karanlığım eriyip gidiyordu.
Naz bir süre daha uyuduktan sonra gözlerini yavaş yavaş açtı. Yüzünde mutlu ve huzurlu bir ifade vardı.
“Selam,” dedi yorgun sesiyle. Saç telleri yüzüne dağılmıştı; bu hâliyle bile nefes kesiciydi.
Uzanıp dudaklarına kısa bir öpücük bıraktım.
“Poyraz…” diye tatlı tatlı mırıldandı.
“Hadi güzelim, geç oldu. Kalkman gerek,” dedim sevgi dolu bir sesle.
“Poyraz, senden ayrılmak istemiyorum. Hem burası çok rahat,” dedi nazlı bir tavırla.
“Naz, güzelim, kucağımda bu şekilde yatmaya devam edersen benden günah gidecek, haberin olsun,” dedim gülümseyerek.
Hemen doğruldu. “Hayır Poyraz, yorgunluktan bitmiş durumdayım,” dedi sitemle.
“O zaman kendine daha çok dikkat edeceksin, güzellik. Çünkü seninle baş başa kaldığımız her fırsatta seni yormayı planlıyorum,” deyip sarıldım.
O da kollarını boynuma doladı, sıkıca sarıldı.
“Poyraz, bu ayrılıklar hiç olmasa… Gitmesen benden uzaklara…”
Yutkundum.
“Gitmem gerektiğini biliyorsun, güzelim. Ama söz veriyorum, çok kısa sürecek ve ben yine sana koşa koşa döneceğim. Ne olursa olsun, sana döneceğim.”
“Her vedada içimden bir şey eksiliyor, Poyraz. Sanki senden değil, kendimden ayrılıyorum.”
“Ben de öyle hissediyorum,” dedim. “Ama bazen aşk, ayrı kalmayı da öğrenmektir. Yoksa özlemin kıymeti kalmaz.”
Gözlerinde yaşlar birikmişti. Parmak uçlarımla sildim.
“Sen ağlama diye canımı veririm, Naz. Hem ben gidiyorum ama kalbim burada kalıyor. Seninle.”
Naz başını göğsüme yasladı.
“Ne zaman dönersin?”
“Birkaç gün,” dedim. “Ama her gün arayacağım. Her sesini duyduğumda bu yolu daha kolay yürürüm.”
Bir süre sessizce birbirimize sarıldık. Sonra arabada hızlıca toparlanıp yola koyulduk.
Onu evinin önüne bıraktım. Arabayı park edip tekrar sarıldım; uzun uzun öpüp kokladım.
“Güzelim, sabah erkenden yola çıkıyorum. Uygun olduğumda seni arayacağım. Benden ayrı kaldığın bu sürede kendini asla üzmeyeceksin, bol bol dinleneceksin. Geldiğimde seninle ilgili güzel planlarım var,” dedim. “Seni seviyorum, Naz.”
“Seni seviyorum, Poyraz. Hem de çok seviyorum,” deyip sıkıca sarıldı.
O evine girerken ben de babamla konuşmak için bizim eve geçtim.
Annem erkenden uyumuştu. Babam salonda oturmuş kitap okuyordu.
“İyi akşamlar baba.”
“İyi akşamlar oğlum. Sen bu evin yolunu bilir miydin?” dedi sitemle.
Gidip babama sarıldım.
“Baba, bu aralar yoğunum, biliyorsun.”
“Bence senin başka yoğunlukların var ama hadi, hayırlısı,” dedi.
Babam cin gibiydi; bir şeyler olduğunu anlamıştı ama her zaman olduğu gibi benim konuşmamı bekliyordu.
“Baba, aslında seninle konuşmam gereken bir konu var. Yardımına, babalığına ihtiyacım var,” dedim ciddi bir ses tonuyla.
“Poyraz, sen benim kıymetlimsin. Söyle bakalım, dinliyorum seni.”
“Baba, ben ilk defa âşık oldum,” dedim tek nefeste.
Yüzünde babacan bir gülümseme belirdi. “Onu anladım. Merak etme, oğlumu iyi tanırım,” deyip dinlemeye devam etti.
“Baba, aşk çok başka bir şeymiş. Yaşadığımı yeni yeni hissediyorum. Onun için göze alamayacağım hiçbir şey yok.”
“Senin adına çok sevindim, Poyraz. Senin gibi adamlar için sevmek zordur. Sizin gibi adamların en büyük aşkı vatandır çünkü. Ona eşdeğer bir aşk bulmanız zaman alır. Ama senin sevgini kazanmışsa bu kız çok değerli biri olmalı.”
“Baba… Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum. Bu kız Naz,” dedim.
Babam şaşkınlıkla yüzüme baktı. “Bizim Naz… Murat’ın kızı Naz mı?”
“Evet baba. Biliyorum şaşırdın belki ama seviyorum. Bebekliğini bildiğim, gözümün önünde büyüyen o kıza sırılsıklam âşık oldum. Belki beni yadırgayacaksın ama…”
“Hayır oğlum, gönül kimi seçeceğine kendi karar verir. Evet, biraz şaşırdım, yalan yok ama Naz’ı çok severim. Sizlerden ayırmam bilirsin. Naz çok iyi, aklı başında, saygılı, sevgi dolu bir kızdır. Sizin adınıza ancak mutlu olurum ama…”
“‘Aması’ ne baba?”
“Poyraz, bak… Murat’la benim yıllara dayanan bir dostluğum ve kardeşliğim var. O ve ailesi benim için çok kıymetlidir. Murat da seni oğlu gibi sever, ayırt etmez. Ama sana açık açık söyleyeyim: Naz ile olan durumunuza onay vermez.”
“Neden baba? Yıllardır Murat amcadan duyarız, ‘askere kız vermem’ der. Ama neden? Hem ben yabancı değilim ki; beni tanıyor, ailemi tanıyor. Bence bizi öğrenince düşüncesi değişir.”
“Bak oğlum, Murat sana ve işine sonsuz saygı duyuyor ama mevzu başka.”
“Ne mevzusu baba?” dedim, sesimi hafif yükselterek.
“Baba, hiç kimsenin Naz’la arama engel koymasına müsaade etmem. İstiyorum ki herkesin gönül rızası olsun, Naz eksik kalmasın. Ama önümde duranı da tanımam. Her şeyi göze alır, Naz’ı çeker alırım.”
“Poyraz, bu işler o kadar kolay değil. Naz ailesine çok düşkündür. Fevri davranma. Bu olayı yavaş yavaş halledelim. Oğlum, bilen var mı bu durumu?”
“Selim, Sevinç teyze, Tunç ve Esin biliyor.”
“Eee, pek bilmeyen kalmamış.”
“Selim’le Sevinç’in tepkisi ne oldu?”
Gülümseyip yanağımdaki morluğu gösterdim. “Selim’in baştaki tepkisi buydu ama sonra onu ikna ettim. Zaten Sevinç teyzenin onayını aldım.”
“Kaleyi içten fethettin yani…”
“Poyraz, Murat konusunda bekle, tamam mı? Ben ona en uygun şekilde anlatacağım. Ama bana bir söz vermeni istiyorum: Murat ne tepki verirse versin, fevri ve saygısız davranmayacaksın. Tamam mı?”
“Tamam baba. Aklımda Murat amcayı kırmak yok. Ama onunla ilgili durumu anlatmayacak mısın?”
Babam derin bir nefes aldı.
“Olmaz oğlum. Murat amcanın özeli o. Bir gün paylaşmak isterse anlatır. Onun geçmişini anlatmak bana düşmez,” dedi yüzünde derin bir hüzünle.
O zaman anladım ki Murat amca geçmişte büyük bir olay yaşamış ve askerlere olan güvensizliği oradan geliyor. Ama Naz için her şeyi yapar, her şeye tamam derdim. Şimdi babamı dinleyip onun adım atmasını bekleyecektim.
Ayağa kalkıp babama sarıldım.
“Baba, ben eve geçiyorum.”
“Oğlum, burada kal, nereye bu saatte?”
“Yarın İstanbul’a gidiyorum görev için. Birkaç gün buralarda olamayacağım. Anneme sen anlatırsın,” deyip elini öptüm ve evden çıktım.
Arabama binip eve doğru yol almaya başladım. Bugün Naz’la yaşadıklarımız, babamla yaptığım konuşma, her şey kafamda dönüp duruyordu. İstanbul dönüşünde güzel şeyler olması için dua ettim…