Burdan sonrasını görmen senin için iyi olmaz .
"Ne yani hâlâ bana güvenmiyor musun ?"
"Bak sorun şu an güvenmek değil ,bu bir kural o yüzden sus ve denileni yap."
Vaha istemesede gözlerinin bağlanmasına izin vermek zorunda kaldı ,şimdilik tek yapabileceği şey sesleri dinlemek olacaktı .
Simon tekrar elini tutup onu kapılardan birine götürdü , bir süre durakladılar,sonra devasa bir kapı metalik sesler çıkararak açıldı .Onlar içeri girdikten sonra aynı şekilde kapandı .
Vaha uzun bir süre boyunca Simon'ın peşinden sessiz bir şekilde yürüdü .
Bir tünelde olduklarını hissediyordu çünkü zemin ıslaktı ve sesler sürekli yankı yapıyordu ,ayrıca yer yüzü kadar sıcak değildi ,oldukça serindi.
Tünel çok dar olmalıydı çünkü yürürken sürekli Simon ile çarpışıyorlardı .Vaha'nın Simon'ı tutan eli terden sırılsıklam olmuştu ama umursamadı ,aksine elini daha sıkı tuttu.
Bir süre daha yürüdükten sonra tekrar bir kapıdan geçtiler ama bu seferki daha küçük olmalıydı ,çıkan sesler daha azdı.
"Ben öldüğünü sandım. "
Vaha yürümekten sıkılmıştı,hazır yalnız kalmışken konuşmak istiyordu .
"Ben iyiyim ."
"Yani onu görüyorum ama anlamadığım tek başına onca kişiyle nasıl başa çıktın. "
"Ben kimseyi görmedim. "
Vaha bir an düşündü, Simon'ın arkasından gittiği sırada barikatın arkasından ateş eden adamlar geldi aklına ,aniden ölmüşlerdi tıpkı onu yemek isteyen adamlara olduğu gibi .
O adamları düşünmek tüylerini diken diken etti.
"Sen canavarlara inanıyor musun?"
Simon bir anlığına durdu ama tekrar devam etti.
"Kaç yaşındasın sen üç filan mı?"
"Ben 19 yaşındayım ve gayet ciddiyim .Bak burda açıklayamadığım şeyler oluyor Simon ,sende farketmiş olmalısın."
"10 yıldır bu tesisteyim ve her şey gayet normaldi.Yani sen gelene kadar ...Bence her şey o küçük beyninde oluyor ."
Simon imalı bir şekilde konuşmuştu ama Vaha yine de takılmadı,bir süre susup düşündü ;Simon belkide haklıydı ,her şeyi abartan belkide kendisiydi ,aklı ona oyunlar oynuyordu ve o da bunlara inanıyordu.
"Haklı olabilirsin ,yani umarım öylesindir Simon ."
Vaha umutsuzca başını salladı ,gördüklerinin hayal olması için dua etti .Eğer Deney Tarlası'nda gördükleri doğruysa ve dış dünyaya yayıldıysa tanrı bile onları kurtaramayabilirdi.
O an aklına Admon geldi.
"Söyleyene ,Deney Tarlası'ndan bahsettiğim zaman neden şaşırdın?"
"Ordan çıktığını söylemen beni şaşırttı,orası bir yıl önce yok edildi ."
"Yani doğru ,zaten o patlama sayesinde kurtuldum ."
"Bu imkansız ,o bombadan kimse kurtulamaz ."
Simon kendinden emin bir şekilde konuşuyordu .
"Yani demekki o kadar da imkansız değilmiş ,ben ve Admon kurtulmayı başardık ."
Simon aniden ona döndü ,sanki gözlerine bakmaya çalışır gibi göz bandına baktı .
"Onu sen mi kurtardın?"
"Hayır ,doğrusu o beni kurtardı ."
Simon yürümeye devam etti .
"Buna inanmak çok güç, eğer öyle bir şey yaptıysa senden bir şey bekliyor olmalı ?"
"Sen neden onu tanıyormuş gibi konuşuyorsun?"
"Yani onu tanımak için uzaktan bakmak bile yeterli .Şeytanın oğlu."
Simon bunu bir küfür eder gibi söylemişti.
"Yani iyi biri olmadığını bende biliyorum ,yinede hayatımı kurtardı bunu unutamam. "
"İçine ettiği hayatını kurtardı tabi!!Ne kurtarış ama!Yılın barış ödülü Admon Price'a gidiyor !!!"
Simon sesini yükseltip, cümleleri abartarak söylemişti, anlaşılan Admon'dan çok fazla nefret ediyordu .
"Kızma ama bir şey soracağım."
"Ben hep kızgınım, konuş ."
"Ben ilk geldiğimde ,Admon'ın beni sorduğunu söylemiştin doğru muydu?"
"Evet doğru ,ama seni asla o pisliğe geri vermem ."
Vaha , Simon'ın onun adına söz sahibi olmasından hoşlanmamıştı , sonuçta bu onun hayatıydı istediği yere gidebilirdi.
"Bu benim kararım olmalı senin değil ."
"Burda benim sözüm geçer tavşan yavrusu o yüzden fazla çeneni yorma ."
"Ben senin malın değilim nereye istersem oraya giderim ."
"Kusura bakma ama benim bölgemdesin ve burdaki her şey benim, bu durumda sen de benim malımsın."
Vaha sinirlenerek elini çekmeye çalıştı ama Simon bırakmadı.
"Bana hayvanmışım gibi davranmayı kes ve bırak elimi. "
Simon elini çöp atarmış gibi sertçe bıraktı ,Vaha bundan istifade edip gözlerindeki bandajı çıkardı .Tahmin ettiği gibi dar bir tüneldeydiler ama ışıklar vardı.
Vaha ,Simon'a yaklaşıp onun gözlerinin içine baktı .
"Biraz insanlara saygı göstermeyi öğren ,kimse senin evcil hayvanın değil !"
Simon tek bir hamleyle onu kendisi ve duvarın arasına aldı ,koluyla bileklerini başının üstünde birleştirdi .Vaha kurtulmak için çırpındı ama hiç faydası yoktu .
"Ben kimseye hayvan gibi davranmıyorum ,bunu yapan senin o çok sevdiğin şeytan .Ben insanları koruyorum ,onlara kalacak yer ,yaşayabilecekleri bir hayat veriyorum ama o şeytan insanları kandırıp onların küçücük çocuklarını satın alıyor ve onları çarşaf keser gibi parçalıyor!"
Vaha tam konuşmak için ağzını açacakken Simon boştaki eliyle ağzını kapattı .
"Biraz sus da şu küçük beynini bir saniyeliğine olsun çalıştır ,ezbere konuşma biraz etrafına bakınıp gerçek dünyayı gör, bütün cevaplar gözünün önünde !"
Simon ,Vaha'yı tek bir hareketle serbest bırakıp yürümeye başladı .Vaha acıyan bileklerini ovuşturup onu takibe koyuldu, Simon"la daha fazla konuşmak istemiyordu bu yüzden sessizce arkasından ilerledi .
Ne kadar yürüdüklerini bilmeden uzunca bir süre devam ettiler ,Vaha bacaklarının kopacağını hissettiği zaman daha fazla dayanamayıp olduğu yere oturdu .
"Benden bu kadar ,daha fazla yürüyemem."
Simon dönüp ona baktı .
"Olmaz ,çok kalmadı zaten yürümelisin."
"Yürüyebilsem zaten yürürüm ,ayaklarım koptu resmen ."
Vaha ıslak zemine aldırmadan bacaklarını uzattı ,ayağında parçalanmış olan çorapları acı dolu bir yüz ifadesi eşliğinde çıkardı .
Ayaklarının kesilen tarafları iltihap dolmuştu, hala kanayan kısımları da vardı .
"Seni taşırım ,duramayız."
"Senin de dinlenmen gerek ,bırak da biraz oturalım ."
Simon onu dinlemeden yanına gelip onu tek hamlede kucağına aldı .
"Beni düşünme ben iyiyim."
"Kendine çok yükleniyorsun,ayrıca yaralısın."
"Beni dert etme sen, ben çabuk iyileşirim."
Vaha daha fazla konuşmadı ,bir günde o kadar çok şey yaşamıştı ki başı patlayacakmış gibi hissediyordu .Simon'ın kollarında olmak tuhaf derecede iyi gelmişti ,sanki Simon onun acısını paylaşıyormuş gibi vücudu her geçen saniye rahatlıyordu.
Uzunca bir süre daha sürekli tüneller içinde yer değiştirerek yol aldılar .
"Artık beni bırakabilirsin."
Simon hiç itiraz etmeden onu yere bıraktı ,yorulmuş gibi bir hali yoktu aksine gayet formunda görünüyordu.
"Bunu nasıl yapıyorsun?"
"Askerler yürümeye alışkındır."
"Peki bunu nasıl yapıyor..."
"Ne düşündüğün o kadar belli ki ,sen sormadan ben anlıyorum ."
"Bence bu kadar basit değil .Sonuçta insanlar karmaşık canlılar ."
"Eskiden öyleydik ,şimdi ise tanıdığın herkes aynı ,yani Kar dışındaki herkes."
"O nasıl oluyor ki ,bence hiç benzemiyoruz."
"Aynı insanlar arasında aynı amaç ve aynı koşullar altında yaşıyoruz ,çok minik farklarımız var mesela bazılarımız zayıf ,bazılarımız hırsız ,bazılarımız sadece mücadeleci, bazılarımız ise hayatta kalmak için her şeyi yapmaya hazır ."
Vaha zayıf kelimesini üzerine alınmıştı, Simon ondan bahsediyor olmalıydı , etraflarında ondan daha zayıf kimse yoktu .
"Merak etme korktuğun kadar zayıf değilsin ."
"Peki sence ben hangi ..."
"Hayatta kalmak için her şeyi yaparsın. "
"Cidden mi ,hiç sanmıyorum .Yani ben hayatta kalmak için hiç mücadele etmiyorum ki."
"Farkında değilsin ama hayatta kalmak için her şeyi yapıyorsun."
Simon bunu öyle bir edayla söylemişti ki Vaha, Simon'ı bırakmayı düşündüğü zamanı anlattığını sandı ama anlatmadığına emindi bu yüzden sessizce ilerlemeye devam etti .
Vaha ,bir süre Simon'ın söyledikleri üstünde düşündü ;Simon yine haklıydı ,her seferinde kendini düşünmesinin nedeni buydu :Hayatta kalmak .
"Haklısın .Yine ."
Vaha bıktığını ifade eder gibi gözlerini abartılı bir şekilde devirdi .
"Daha çok var mı?"
"Geldik ."
Simon bir merdivenden yukarı doğru tırmandı ,bir insanın sığabileceği büyüklükte olan yuvarlak kapağı açıp tünelden çıktı .Vaha da aynı yolu izleyip Simon'ın arkasından gitti .Kapak bir kuyunun içine açılıyordu ,burası da tünel gibi oldukça dardı ama inanılmaz derecede yüksekti ,gökyüzü bir boncuk kadar küçük görünüyordu .
"Peki burdan nasıl ..."
Vaha daha lafını bitirmeden Simon, Vaha'nın farketmediği taş desenli kapıyı açtı .
"Bu taraftan .Önce sen geç."
Vaha denileni yapıp kapıdan geçti ,Simon da hemen arkasından içeri geçip kapıyı kilitledi .Yine dar bir tünel vardı ama bu seferki kuru ,alçak ve karanlıktı.
"Burası çok karanlık ,nasıl gideceğiz ki?"
"Ne o tavşancık karanlıktan korkuyor mu ? "
Simon bunu soru olarak mı yoksa dalga geçmek için mi sormuştu emin değildi ,sesindeki ton her anlama açıktı .
"Hayır aksine karanlığı seviyorum ama bu tüneli bilmiyorum ,yolu nasıl bulacağız?"
"Ben bu tünelden binlerce kez geçtim sen orasını bana bırak ."
Simon ,Vaha'nın elini tutarak onu karanlık tünelde peşinden sürükledi .Vaha her ne kadar karanlıktan rahatsız olmasa da burasının nasıl bir yer olduğunu bilmediği için çok gergindi . Mümkün olduğunca duvarlara sürtünmeden ve başını çarpmadan yürümeye çalıştı .