-1-
μμμ
Mert Yılmaz
Karanlık...
'Gizemli olmak isteyen kişilerin seçtiği bir yoldur' - demişti birisi. Onu tanımak karanlık bir evde dolaşmak gibiydi. O evi ne kadar tanısan da ışıklar kapanınca düşmemek için duvarlara tutunmak zorunda kalıyordun. Nereye gittiğimin bir önemi yoktu sadece tek isteğim ışıkların bir an önce yanmasıydı. Beklediğim gibi olmamıştı... Tesadüflerin buluşturduğu bir kader olduğunu zannetsem de olayları anlamak için büyümem gerekmişti. Ne o ışıklar gelmişti, ne de ben büyümüştüm. Kaybettiğim o zaman aralığından bakıyorum şimdi etrafıma.
Melek Ergeç
Karakterinin karanlık olduğunu sanmıştım ama yaptığı işlerin zamanı karanlıktı sadece. Onu tarif etmeye kalksam sözcüklerim hep sönük kalıyordu onun karanlığının yanında. Annemi kaybettiğim zamanın kısalığı yaralarımın üzerini örtmeye yetmemişti. Çünkü her yağmur sonrası o ıslak toprak kokusunda acılarımı tekrar aynı tazelikte hissedebiliyordum. Çocukluğun getirdiği yalnızlık korkusu üzerine sarılacak birini aramıştım. Kırık kalpleri etkilemek kolaydır, bunu bilen birisinin oynadığı korkunç oyun sonrasında karşılaşmıştım onunla. Tesadüf denilen şeyin tamamen kararlarımızın oluşturduğu yol olduğunu çok ama çok sonradan fark etmiştim. Anladığımdaysa güneşin ışıkları pencereden yüzüme vuruyordu... gecikmiştim.
***
"Gölgene bile inanma. Karanlıkta seni yalnız bırakır."
Karanlığın bile saklamakta aciz kaldığı şeyler vardır bu hayatta. Öyle ki gölgelerimiz o gerçeklerden korkarak bizi tamamen yalnız bırakırlar en nihayetinde. Daha neyin içinde olduğunu çözemeden örümcek ağlarının keskin iplerini boynuna dolandığını bile hissedemezsin.