2

1486 Kelimeler
Valizimi kapının kenarına koyup derin bir nefes aldım, annemin ve babamın intikamını almak için güzel bir fırsat geçmişti elime ve bu fırsatı geri çeviremezdim. İntikamımı alabilmek için sevdiği kızın evine girmem gerekiyordu. Baran benim aileme zarar verdiği gibi bende onun ailesine zarar verecektim, elbette onun gibi hiç kimseye zarar vermeyecektim ama benim hissettiklerimi ona da yaşatacaktım. Sadece.. sabretmem gerekiyordu, sevdiği kadını yakından tanımam için ona yakın olmam gerekiyordu. Baran'a hayatı boyunca yaşayacağı bir ceza hazırlayacaktım. Sonucu ne olursa olsun her şeyi göze almıştım ben, bu işin sonunda gerekirse annemin ve babamın yanına gidecektim. Ben zaten 4 sene önce vermiştim kararımı sonucu ne olursa olsun Baran'dan intikamımı alacaktım. Madem o benden ailemi almıştı bende onun ailesini alacaktım, bu hikayede sevdiği kadının bir suçu yoktu ama onu Baran gibi bir caninin elinden kurtaracaktım. Baran'ı tam kalbinden vuracaktım, aslında onu ölüme terk etmek daha mantıklıydı ama sadece sevdiği kadını değil çocuğunu da alacaktım ondan. Onu öyle bir tuzağa düşürecektim ki, o bile inanacaktı bu yalana. Tabi benimde gittiğim konakta hiçbir şey çaktırmamam gerekiyordu, Berzan'ın anlattığına göre tehlikeli bir aileye gelin gidiyordum ama intikam arzum korkumu yeniyordu. İlk darbeyi Baran'a hayatını bağışlayarak atıyordum, o beni o arabaya bindirerek canımı bağışlamıştı. Bana değer verdiğini biliyordum, Trabzon'dayken ara sıra gizlice görmeye gelirdi beni. Bilmediğimi sanardı ama Baran bana hala değer veriyordu. İngiltere'de ki üniversitemi bir süre dondurmak zorunda kalmıştım, eğer olur da sağ çıkabilirsem o şehirden üniversiteye devam edecektim. Umarım evleneceğim adam anlayışlı birisidir diye dua ediyordum, Karahan aşiretinin namını bende duymuştum ama pek ilgilenmemiştim. Odama son kez bakıp aşağı indim, herkes beni bekliyordu kapı eşiğinde. Bir süre orada kalıp İngiltere'ye gideceğimi sanıyordu herkes.. herkese tek tek sarılıp büyüklerimin elini öptüm. Dedem bana kırgındı ama bunu annem ve babam için yapıyordum, umarım beni biraz olsun anlarlardı. Hep birlikte evden çıktık, son kez yuvama bakıp arabaya bindim. Kimsenin benimle gelmesini istememiştim, zaten onlardan ayrılmak son derece zor geliyordu bana. Göz yaşlarımı elimin tersiyle silip derin bir nefes aldım. Son kez alıyordum bu nefesi, çünkü gittiğim yerde nefes alabileceğimi hiç sanmıyordum. Mardin sıcak yerdi, bulut yoktu mesela orada, anneme ve babama uzak kalacaktım hep. Adını aldığım dağlara son kez baktım, umarım bu son bakışım olmazdı tekrar gelebilirdim nefes almaya. Aile avukatına verdiğim vasiyetnamede ölü bedenimi buraya gömmelerini ve nefes aldığım topraklarda uyumak istiyordum. Camı açıp havayı doya doya çektim ciğerlerime.. keşke bu havayı depolayabilseydim bir şekilde ciğerlerime. Kozan aşireti beni Trabzon'un çıkışında bekliyordu, Trabzon'dan çıktığımız an gözlerimi açıp intikam bürüdüm bakışlarıma. Mela Kozan'dım ben.. Dinçer Kozan ve Ela Kozan'ın kızıydım. Bundan sonra olacaklardan ben sorumlu değildim, Baran'ın canını yakmadan çıkmayacaktım o şehirden. Yanımda bir sürü sigara paketi depolamıştım, Trabzon'a geldiğimden beri.. nefes almaya başladığımdan beri hiç sürmemiştim o iğrenç şeyi ağzıma ama.. şimdi hayatta kalabilmek için o zehirli dumanı ciğerlerime çekmeliydim. Yol boyunca bilgisayarımdan indirdiğim filmleri izliyordum, orada canım sıkılmasın diye bir sürü şey almıştım yanıma. Mardin tabelasını gördüğümde bilgisayarımı çantama koyup yolu izlemeye başladım. Çantamdan çıkardığım sigarayı çakmağımla yakıp dumanı ciğerlerime çektim ve boğazımın yanmasına izin verdim. Uzun süredir içmediğim için boğazım acıyacaktı biraz ama dayanabilirdim, dumanı yavaşça dışarıya üfledim. Bütün Mardin'i üflediğim zehir ile yakıp kül edecektim, herkes Mela Kozan'ın zehiriyle Baran Kozan'ı nasıl öldürdüğünü görecekti. Sigaramı yan tarafımdaki pet şişenin içine attım ve zindanımın önünde duran arabadan indim yavaşça. Benim için açılan kapıdan inip Azad pisliği ve Ciwan pisliğinin konağa girmesini bekleyip Berzan ile birlikte konağa girecekken koşa koşa birisi geldi ve kolumdan yakaladı beni. Baran.. yıllar onu yıpratmıştı.. üzüntüyle bana bakıyordu. "Yapma Mela.. evlenme o herifle, bırak ben cezamı çekeyim ama nolur yakma kendini. Ben bir yolunu bulacağım.. yapma." alayla güldüm, gözlerindeki endişe ve pişmanlık beni zerre ilgilendirmiyordu. Ben onun daha çok acı çekmesi için buradaydım, ölerek kurtulamazdı. Onun cezasını ben kesecektim, başka birisi değil. "Biliyor musun Baran.. gram umrumda değilsin. Sırf dedem ve nenem için buradayım, sevdiğim insanların benim yüzümden kanının dökülmemesi için. Ben senin gibi masum insanları ölmesine izin vermektense sevdiğim insanlar için tanımadığım bir adamla evleniyorum. Sakın Baran.. sakın senin için burada olduğumu düşünme. Aramızdaki en büyük fark ben senin gibi cani ve acımasız değilim, masum insanların sevdiklerimin ölmesine izin vermem asla. Ve senin ölmen için her gece olduğu gibi dua etmeye devam edeceğim merak etme sakın." ona acıyarak baktım ve zindanımdan içeriye bir adım attım. İçeride bir sürü adam vardı, hepsi yaşlı başlı adamlardı. Sanırım hepsi aşiret ağasıydı, Baran yanında güzel bir kızla girdi içeri.. sanırım bu sevdiği kız Zelal'di. Berzan durmam için bir işaret yaptı dördümüzde bütün aşiret ağalarının önünde yan yana dizilmiş bekliyorduk. Herkes bana bakıyordu ve aralarında fısır fısır bir şeyler konuşuyordu. "Mela Kozan.. berdel'i kabul ediyor musun? Karahan aşiretine gelin gitmeyi.. Bora Karahan ile evlenmeyi kabul ediyor musun?" en ortada kaşları çatık adam konuşmuştu. Bora Karahan'ı görme şansım var mıydı? Gerçekten yaşlı başlı bir adamsa evlenmekten vazgeçebilir ve Baran'ı herkesten önce davranıp öldürebilirdim. Sanırım böyle bir hakkım yoktu, Bora Karahan'ı sosyal medyadan ve arama motorundan araştırmayı aklımın bir köşesine not edip kafamla onayladım adamı. Sabredeceksin gerekirse Mela.. annen ve baban için yapacaksın bunu. Birden kapı sertçe açıldı, içeriye uzun boylu bir adam girdi. Adama daha dikkatli baktığımda.. bir saniye.. bu adam gerçekten.. çok.. çok yakışıklıydı. Siyah saçları, ela gözleri dolgun dudakları ve sert erkeksi hatlarıyla dikkatleri üzerine çekiyordu. Teni buranın insanlarına göre gayet normal buğday tenliydi. Bakışları kısacık bir an beni bulmuştu ama o kadar öfkeli görünüyordu ki gözlerimi ondan çekip önüme döndüm hemen. Herkesi öldürecekti sanırım, umarım Baran'ı bana bırakırdı. Ayaklarım ağrımıştı, sandalye kıtlığı mı vardı bu evde. Sabahtan beri kıçım çürümüştü arabada ama ayaklarımı hissetmiyordum şuan. Koskoca Kozan aşireti fazladan bir sandalye alamamış mıydı buraya. "ÖLDÜRECEĞİM LAN SENİ PİÇ HERİF!" Baran'a doğrulttuğu silaha baktım, kan beynime sıçrarken öfkeli adama baktım sinirle. Babam hakkında düzgün konuşmalıydı. "Babam hakkında doğru konuş!" dedim sinirle, adam öfkeli bakışlarını sözde abimden çekip bana baktı. O kadar kötü bakıyordu ki.. umarım evleneceğim adam kurtarırdı beni bu adam beni öldürmeden. "Kiminle konuştuğuna dikkat et küçük hanım!" dedi, sesi bütün Mardin'i inletmişti sanırım. Sinirle yumruğumu sıktım. "BORA!" dedi bana berdeli kabul edip etmeyeceğimi soran adam. Kahretsin.. ben.. evleneceğim adam.. bu muydu?.. hayır hayır.. Bora başka birisiydi.. bu adam ile evlenemezdim ben.. beni öldürecekti kesin.. Zaten bakışları bile delip geçiyordu beni. Şaşkınca aşiret ağalarına döndüm, etrafa bakıyordum ama ortalıkta başka o psikopattan başka Bora olabilecek kimse yoktu. Anlaşılan ben intikamımı alabilsem bile bu manyak adam benim anca cenazemi çıkarırdı buradan. Bari okulumu bitirebilseydim, aptal Baran birkaç sene daha bekleyememiş miydi kızı kaçırmak için. "Karışma amca, bırak öldüreyim ikisini de kökünden temizlensin her şey!" şaşkınca adama baktım. Benden bahsetmiyordu umarım, kardeşini öldürecek değil ya Mela.. tabi ki seni öldürecek. Sertçe yutkunup amcasına döndüm, umarım engellerdi beni öldürmesini. Hoş.. yeğeni pek amcasının sözünü dinleyecek gibi durmuyordu ama.. neyse. Belki bir mucize falan olurdu, ne bileyim. "Zelal senin kardeşin değil artık Bora, yabancı bir kadının kanına giremezsin. Babana verdiğin sözü hatırla. Bırak ne halleri varsa görsünler, yarın düğünün var." bir saniye.. bu adam.. kız kardeşini mi öldürecekti? Gerçekten nasıl bir adamla evleniyordum ben böyle, sanırım berdeli kabul ederek ölüm fermanımı imzalamıştım. Kardeşini gözünü kırpmadan öldürmeye kalkan adam bana neler yapardı kim bilir. Kaçsamıydım acaba? Saçmalama Mela, ne için burada olduğunu unutma. Sabırlı bir kızsın sen.. unutma. "Evlenmeyeceğim kimseyle amca, tanımadığım sevmediğim bir kadınla evlenmeyeceğim!" silahı bir an olsun kıpırdatmıyordu, Allah korusun şeytan doldurabilirdi. Zaten şeytanın doldurması onun için de bir fırsat olabilirdi çünkü ikisini öldürmek için bekliyordu. "Karar verildi Bora, herkesi karşına alma. Eve git!" Birden silah sesleri patladı art arda, korkuyla kulaklarımı kapatıp Baran'a baktım. Hala ayaktaydı, psikopat adama baktım. Havaya ateş etmişti, son kez gözlerini gözlerime değdirip konaktan çıkıp gitti. Onun içinde zor olmalıydı, sevdiği bir kadın olabilirdi yakışıklı bir adamdı elbet bir sevdiği olmalıydı. Umarım ben öldükten sonra.. ya da bir umut gittikten sonra evlenirdi sevdiği kadınla. Sıkıntılı bir nefes verip bileğimdeki bilekliğime baktım. Annem ve babam birlikte geçirdiğimiz son doğum günümde almışlardı bu bilekliği bana, üzerinde babamın özel olarak yaptırdığı charmlar vardı. Bir tanesi karanlıkta parlıyordu, karanlıktan korktuğum için babam beni düşünerek yaptırmıştı o charmı. Gözüm gibi bakıyordum bilekliğimi. Aşiret ağaları ayaklanıp sırayla çıktılar evden, Baran Berzan ben Zelal denen kız ve diğer gereksiz aile üyeleri kalmıştı geriye. "Ayşe Mela'nın yatağını hazırlayın konağa, gelinliğini her şeyini hazır edin. Sabah erkenden kalksın herkes." Azad Kozan Karahan'ların gelini olacağım için bana yalakalık yapıyordu sanırım. Yengem ve kızı kızarıp bozarırken herkes odasına çekildi, Baran yanıma gelip kolumdan tuttu ve kendine çevirdi beni. "Biraz konuşalım mı Mela?" iğrenerek baktım ona. "Kurtuldun işte Baran Kozan.. acıtasyon yapmana gerek yok. Merak etme dönmeyeceğim kararımdan, yediğiniz halt yüzünden kimsenin ölmesine izin vermeyeceğim." karısına acıyarak bakıp hizmetliler ile kaldığım eski odama doğru ilerledim. O zalimlerin konağında kalmayacaktım elbette, bana yapmadıkları işkence söylemedikleri hakaret kalmamıştı. Madem ölümüm garantilenmişti, Kozan aşiretini yerle bir etmeden ölmeyecektim. Tüm zehrimi kusacaktım onlara, yatağın üzerine kıvrılıp pencereden gökyüzüne baktım. "Kızmayın nolur bana.. sizi benden aldıkları günden beri yaşamak için bir neden bir sebep bulamıyorum ben. Dedem anneannem amcam yengem arkadaşlarım kuzenlerim.. lütfen kızmasınlar bana. Bir kez olsun.. kendim için bir şey yapmak istiyordum." sigara paketinden bir dal alıp yaktım ve zehri ciğerlerime depolayıp sigaramı söndürdüm, gözlerimi kapatıp uykunun kollarına teslim ettim kendimi.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE