3

1657 Kelimeler
Bu aptal düğünün bir an önce bitmesi için dua ediyordum, Ayşe ablam kızı Şilan ile benim için düğün alışverişi yapmıştı. Şilan gerçekten zevkli kızdı, benim tarzımı da bildiği için tam bana göre bir gelinlik seçmişti. Gayet sade ve düz bir gelinlikti, üst kısmı dantel askılıydı omzumdan kollarıma doğru uzanan tül vardı. Gerdanım biraz açıktı ama Karahan aşiretinin gönderdiği set takımını takmıştım, Şilan saçlarımı geniş balık sırtı örmüştü. Makyaj yapmamıştım ama ihtiyacım da yoktu bence. Kiraz dudaklarım uzun kirpiklerim makyaj görevinin çoğunu tamamlıyordu zaten. Nenem ve babam hep bana makyajlı doğmuş bizim kız derdi, bende hiç makyaj yapmamıştım bu yaşıma kadar. Aynanın karşısına geçip kendime baktım uzun uzun, gerçekten güzel olmuştum. Keşke ailem.. sevdiklerim de yanımda olsaydı, keşke sevdiğim bir adamla evlenseydim. Gözlerimin dolmasına izin vermeden gelin çiçeğimi elime aldım, bir an önce çıkmak istiyordum bu zindandan. Bir zindandan çıkıp başka bir zindana gidiyordum resmen. Kapı çaldı, Zelal ve Baran gelmişlerdi. Bir de karşıma geçip beni tebrik falan ederlerse cidden dayanamayıp dalacaktım ikisine. Zelal bana çekinerek bakıyordu, Baran elinde tuttuğu kuşağı gösterdi bana. Yok artık.. birde Baran mı bağlayacaktı o aptal kuşağı bana? Sinirle kuşağı elinden alıp belime bağladım ve çıktım odadan sinirle. Bu topraklarda namusa çok önem verilirdi, kime ne benim namusumdan yahu. Merdivenleri inip dışarıya çıktım, sabahtan beri susmayan davul zurna sesleri başımı şişirmişti artık. Kapıda bir sürü kalabalık vardı, Bora denen adam mı alacaktı acaba beni.. bu yörenin adetlerini bilmiyordum hiç. Yanıma gelen tanımadığım adam kolunu uzattı bana? "Seni ben alacağım yenge.. ha şey.. Sidar ben bu arada yenge, Bora abimin bir küçüğüyüm." Sidar abisine benziyordu, nedense sevmiştim Sidar'ı benden büyük görünüyordu. Sidar ile birlikte arabaya doğru ilerledik, arabaya binip zindanıma bir kez bile bakmadan bilekliğime baktım. Bu bileklik bana hep sizi hatırlatacaktı anne baba.. ve ben her hataya düştüğümde bu bilekliğe bakıp güç alacağım sizden. Büyük ihtişamlı bir konağın büyük demir kapıları önünde durduk, kapı açıldı sonuna kadar ve arabalar evin bahçesine girdi. Sidar inmek için kapıyı açtı ve birlikte arabadan indik. Kapıda bekleyen büyük kalabalığa baktım korkmalı mıydım? Önce büyüklerin elini öpmem gerekiyordu sanırım. Kadınlardan biri saçımdaki örtüyü aldılar. Sırayla önce Bora'nın amcasından başladım, adamın adı Mirza'ydı, daha sonra en yaşlı kadının yanına gittim ve elini tutup öptüm. Kadın bütün samimiyetiyle bana gülümseyip yanağımı okşadı. "Maşallah.. dedikleri kadar güzelmişsin sahiden." dedi. Kadına tebessüm ettim, aynı nenem gibi anaç bakıyordu bana. Kadının adı Zenan'dı, Bora'nın babaannesiydi ve evinde en büyüğüydü. Daha sonra yanındaki kadına baktım ve elini öptüm, bu kadın da Bora'nın annesi Eflal hanımdı. Gayet otoriter ve sert duruşunun aksine bana sıcacık gülümsedi.. annem.. annem gibi bakıyordu bana. "Peri kızı gibisin maşallah, Allahım nazarlardan korusun seni güzel kızım." Neydi Kozan konağından onları ayıran şey? Sonuçta oğullarının istemeyerek evlendiği bir kızdım ben, istenmiyordum ama onlar bütün bunların aksine annem babam ve ailem gibi sıcacık bakıyolardı bana. Daha sonra orta yaşlı kadına baktım ama o pek sıcak bakmıyordu bana Bora'nın halasıydı ismi de Berivan'dı. Daha sonra benim yaşlarımda bir kız sıkıca sarıldı bana, o kadar güzel ve içten sarılmıştı ki sanki 40 yıllık ahbap gibiydik. "Maşallah yengem, su gibisin." Bora'nın diğer kız kardeşi Berfu'ydu, daha sonra benden birkaç yaş büyük duran kadın da bana sarıldı sıkıca aynı Berfu gibi sıcacıktı sarılması bakışları. "Aramıza hoşgeldin gelin hanım, maşallah çok güzelsin essahtan." Bu da Bora'nın kuzeninin eşi Dicle'ydi. Daha sonra Bora'nın küçük erkek kardeşi Berat ve kuzeni Halil abi ile tanıştım. İkiside aynı diğer aile fertleri gibi sıcacıktı. Sadece Berivan hanımı ve kızı Evin'i sevememiştim. Diğer bütün konak halkı beni benimsemişti hemencecik. Bora en büyükleriydi, ondan sonra Sidar Zelal Berfu ve Berat geliyordu ama hepsi Halil abiyi abileri gibi görüyordu. Bora'nın babası yıllar önce ölmüş, ben Berfu ve Berat'dan 2 yaş büyüktüm sadece. Sidar abide 4 yaş büyüktü benden. Sidar abi bile benden 4 yaş büyükse Bora kaç yaş büyüktü Allah bilir. Beni karşılayan kadınlar Berfu ve Dicle bana baştan sona her şeyi anlatıyordu. Sabahtan akşama kadar bir ton insan gelmişti koskoca konağa, bir ara Bora gelmişti konağa. Yüzüme bile bakmamıştı, resmi nikahımız ve imam nikahımız kıyılmıştı, sadece nikah sonrasında başımdaki kırmızıyı örtüyü kaldırmış ve minicik.. kısacık bir an gözlerime bakıp hemen alnımı öpmüş ve geri kapatmıştı örtüyü. Akşam yemekler yendikten sonra beni karşılayan kadınlar yukarı odamıza çıkardılar. Bora konakta bile değildi hala, nasıl uyuyacaktım onunla bu odada. Üstelik.. ne kadar düşünmeyi reddetsem aklıma getirmek istemesem de.. gerdek denilen aptal şey gerçekleşecekti. Bu düşünce midemin kasılmasını sağlıyor ve bende kusma isteği uyandırıyordu. Kadınlar yapmam gereken şeyleri a'dan z'ye bana hızlı bir şekilde anlatıp çıkmışlardı odadan. Daha sonra odaya Eflal hanım girdi ve elimi tuttu aynı bir anne şefkatiyle. "Bak kızım, seninde bildiğin gibi ikinizde istemeyerak mecbur kılındığı için rıza gösterdiniz bu evliliğe. Sen bu konağa ilk adım attığın an benim kızım oldun, Berfu'dan bir farkın yok benim gözümde bunu bilmeni isterim. Öksüz yetim büyümüşsün ama biz sana hepimiz bir aile olacağız güzel kızım. Bora'nın kardeşleri senin kardeşin amcası senin amcan, babaannesi senin babaannen, kuzeni abisi senin abin yengesi senin yengendir. Bu evliliği ayakta tutacak ikinize yuva kuracak kişi sensin Mela, Bora anlatıldığı gibi zalim kalpsiz bir adam değildir. Sadece kendisine çizdiği sınırlara kimseyi yaklaştırmak istemez merhametli birisidir o. Kalbine dokunursan göreceksin sende bunu, sen onun karısı olacaksın. Bora Karahan'ın eşi olacaksın, hareketlerine sözlerine davranışlarına dikkat etmen gerekir. Bir kusurunu gördüğüm için söylemiyorum bunları güzel kızım, sadece anlatıyorum bunları sana. Burada büyümemişsin, bu toprakların adetleri bambaşkadır. Zamanla öğreneceksin sende. Bora sinirli adamdır bilirim ama alttan alırsan sabredersen o merhametini sende görürsün güzel kızım. Yeter ki kalbine dokunmasını bilesin, gönlünü hoş edesin. Bir yuvayı ayakta tutan önce kadın daha sonra da saygıdır unutmayasın bunu. Güzel kızsın, masumsun, daha küçüksün öğrenecek çok şeyin var. Sabırlı olmalısın güzel kızım, sabrettikçe güzelleşir her şey sabrettikçe nasip olur." Eflal anne bana sıkıca sarıldı. "Her şey senin ellerinde güzel kızım, ya sabretmeyip bu hayatı ikinize de çekilmez kılacaksın ya da her şeyi güzelleştirip ikinizide mutlu edeceksin." Eflal anneyi çok iyi anlamıştım, bana sıcacık gülümsemesini gönderip çıktı odadan. Sıkıntılı bir nefes verip ayağa kalktım ve odanın içinde volta atmaya başladım, nasıl yapacaktım tanımadığım bir adamla.. tövbe tövbe. Ayrıca bir saniye.. bugün ayın kaçıydı? Telefonumu alıp tarihe baktım, kahretsin özel günüm gelmişti ve büyük ihtimal kasıklarımdaki ağrı stresten değil regl ağrısından dolayıydı. Elimi alnıma götürüp sertçe vurdum, nasıl atlamıştım ben bu detayı? Nasıl söyleyecektim yüzüme bile bakmayan adama. Yüzüne bile bakmayan adam seninle gerdeğe girecek Mela, utandığın şey bu mu cidden. Kapı açıldı birden odanın içinde volta atmayı kesip arkama döndüm panikle, bayılma numarası mı yapsaydım? Off ne yapacaktım ben? Kaşları çatık olan adam kapıyı kapattı ve önümde durup başımdaki örtüyü çekti yavaşça, gözleri önce gözlerime daha sonra dudaklarıma değdi, yüzümü inceliyordu. Sanırım çirkin bir kadınla evlenmediği için mutluydu. Hoş.. bende mutluydum, çirkin bir adamla yada yaşlı bir adamla evlenip dedikodum yapılmazdı. Salak mısın Mela, düşündüğün şeylere bak. Çatık çehresi bir an olsun yumuşamıyordu, nasıl söyleyecektim ona bir türlü çözemiyordum . Gerdeğe girmemek için bahane ürettiğimi düşünür müydü acaba? Söylememe gerek kalmayacaktı bence, çünkü karşımdaki adam bizi burada sabaha kadar ayakta dikecek gibiydi. Yavaşça bana doğru eğilip alnımı öptü, dolgun pembemsi dudakları yumuşacıktı. Daha sonra tekrar doğrulup gözlerimin içine baktı. "İstiyor muydun bu berdeli?" sertçe yutkundum, ne diyecektim. İstemiyordum aslında, abimden intikam almak için kabul etmek zorunda kaldım mı? Hayır tabiki. "İkimizde mecbur bırakıldık" dedim titreyen sesimle, sesim titriyordu çünkü karşımdaki adamın beni öldürecek potansiyeli olduğuna emindim. Kaşları daha çok çatıldı. "Neden mecbur kaldın?" al işte Mela, adam açıklama bekliyordu. "Kan dökülmemesi için, ya sen?" gözlerini kıstı yavaşça. "Ben sana mecbur kaldım demedim Mela." yani.. istiyor muydu bu berdeli. Bende onun gibi kaşlarımı çattım. "Neden tanımadığın bir kızla evlenmek isteyesin ki, ne bileyim sevdiğin bir kadın falan yok muydu?" "Haklısın, istemiyordum bu berdeli." sevdiği bir kadın vardı demek, kalbim sızlamıştı. Baran'ın aptallığı yüzünden sevdiği kadına kavuşamamıştı karşımdaki adam. Elini belimdeki kuşağa uzatıp çekti yavaşça. "Bora Karahan'ın karısı oldun artık, hal ve hareketlerine dikkat et, benimle sakın ama sakın ters düşme, sözümden çıkma sakın, ayrıca benimle konuşurken de ses tonuna dikkat et. Etrafındaki insanlara çevrene de dikkatli davranacaksın. Eğer bu evliliğin daha katlanılabilir olmasını istiyorsan dediklerimi yap. Ayrıca Kozan konağından birisiyle iletişim kurman oraya gitmen yasak. Eğer duyarsam kötü olur." kaşlarımı çattım, ikimizde insandık, aynı yaratılmıştık. Neden kendisini benden üstün görüyordu? O aileden değil biriyle görüşmek varlıklarını bile hatırlamak istmeiyordum. Elindeki kırmızı kuşağı avuç içinde sıktı. "Kaç yaşındasın sen?" "18 sen?" dedim düz bir sesle. Kuşağı kenara koydu ve tekrar bana baktı. "24.. sevdiğin birisi var mıydı?" kafamı iki yana salladım. Kalbime kimseyi almamıştım, hayatımda bir ton dert varken bir de aşka ayıracak vaktım yoktu benim. "Ne yapacağını anlattılar mı sana?" kafamla onayladım onu ama.. ona söylemem gerekiyordu. Çekinerek baktım gözlerine. "Yani.. her şeyi anlattılar ama.. benim bir sorunum var." kaşları çatılırken yanlış anladığını anlamıştım, hemen düzelttim kendimi. "Yani öyle bir sorun değil, ben.. özel günümdeyim. Bahane değil yemin ederim.. unutmuşum." kaşları hala çatıktı, ne söylediğimi anlamıyormuş gibiydi. "Ne saçmalıyosun ne özel günü?" gözlerimi devirdim sinirle. "Regl oldum.. kadınların her ay olduğu bir şey.. öğretmediler mi sana?" Laz damarım tutmuştu, karşımdaki adamın sinir kat sayısı artarken panikle bir adım geri attı. Kollarımdan tutup beni kendine çekti ve kulağıma eğildi. "Sana benimle doğru konuş dedim 1 dakika önce, uyarmayacağım bir daha." kollarımı bırakıp dolabı açtı ve üzerindekileri çıkarmaya başladı. Ağlama Mela.. sabret.. Eflal annenin de dediği gibi sabredersen o okul sana nasip olur. Ona bakmamaya özen göstererek dolabımdan aldığım pijama takımımla banyoya ilerledim, hızlı bir duşa girip rahatladıktan sonra üzerimi giyip odaya girdim. Bora yatakta değildi, balkonda telefonla konuşuyordu. Sevdiği kadınla konuşuyordu belkide, off sanane Mela. Telefonumu elime alıp yatağa oturdum, saçlarımı dağınık bırakmıştım. Bizimkiler mesaj atmıştı gün içinde ama düğün falan derken unutmuştum hepsini. Onları şimdiden çok özlemiştim. Bora elini saçlarına atıp dağıttı ve ışığı kapatıp yan tarafındaki lambayı yaktı, oda böyle daha bir loş ve güzeldi. Yatağa girmeden bana baktı, sanki bir şey hatırlamış gibiydi. "Yarın annem çarşaf almaya gelecek, anlatırsın durumu." utana sıkıla kafamla onayladım onu ve ikimizde yatağa girdik. İlk defa birisiyle aynı yatağı paylaşıyordum, üstelik bu adamı tanımıyordum bile. Her gece olduğu gibi bilekliğime baktım, minicik ışık parçası korkumu alıp götürüyordu. İçimden her akşam olduğu gibi dua edip gözlerimi kapadım ve uykuya daldım.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE