B1: Ev

665 Kelimeler
Her şey geride kalmıştı... Hiçbir şey geride kalmamıştı. Biliyordu. Taksi onu tanıdık yollardan geçirip tam da terk ettiği evinin önünde durduğunda nefesini tuttu. Her şey buradaki insanlar için geride kalmış olabilirdi ama şimdi yanında hepsini getirmişti. Buraya hiç gelmemeliydi. Taksici sabırla parasını ödemesini ve inmesini bekliyordu. Ama o adama geri dönelim dememek için kendiyle savaşıyordu. Biri kapısını açtı. Gözleri onun kapısını açan kişiye döndü. Senelerdir görmediği erkek kardeşi şimdi ona kocaman gülümserken mecbur kaldı inmeye. Taksici parasını alıp sonunda uzaklaştığında sanki tüm gözler cama çıkmış onu seyrediyordu. "Hoş geldin kaçak gelin!" Kaçak gelin! Erkek kardeşi ondan neredeyse 10 yaş küçüktü ama ergenliğe yeni girdiği halde şimdiden ondan birkaç santim uzundu. Bıraktığında halbuki başı göğsüne mi geliyordu? Ne kadar da uzamıştı! "Seni çok özledim!" derken uzanıp kardeşinin kolları arasına girdi. Bir zamanlar onu kolları arasına alırdı, şimdi ise ona adeta sığınıyordu. "Biz de seni çok özledik! Annem sen geliyorsun diye harika yemekler yaptı. Bugün ziyafet var!" Neredeyse yaşaran gözlerini parmakları ile sildi ve kardeşinin kolunun altında girdi apartmandan içeri. Merdivenleri gülerek çıktılar. Sevgili kardeşi büyümüştü, sesi biraz incelmiş ve ergenliğe has garip bir hale bürünmüştü ama harika bir oğlan olacağından emindi. Bu içindeki anne-abla tarafının gururunu okşuyordu. Gurur duyacaktı tabii! Küçükken birkaç kez onun bezini değiştirmişti. Onunla oyunlar oynardı, annesiyle birlikte kardeşini çok yıkamıştı. Neredeyse annesi sayılırdı. Evlerinin olduğu kata geldiklerinde kardeşinin kolunun altından çıktı. Gözleri izinsizce aynı kattaki karşı daireye takıldı. Sessizlik çığ gibi büyüdü. Bülent, ne olduğunu anlamış gibi derin bir nefes aldı. "Her şey geride kaldı abla." Her şey geride kalmıştı ama O, bu şehre gelerek her şeyi berbat ediyordu. Şimdi geride kalan her şey herkesin önüne tekrar gelecekti. Aysil pişmandı. Biliyordu ki sadece Tarık'ı değil, karşı komşularını da geride bırakmıştı. Ailesi hiç ses etmese de uzun zaman düşman kesilmişti bu aile onlara. Haklı sayılırlardı ama Aysil de kendince haklıydı. "Hiç gelmemeliydim." Kardeşi zili çaldı. Annelerinin telaşlı ayak sesleri koridora taştı ve Aysil, sonunda bakışlarını kendi evine çevirebildi. Kapı açıldı. Annesi onu görür görmez gülerek kolları arasına aldı ve sarıldı. O kadar sevinmişti ki... Üç sene sonunda kızı onlara gelmişti. Olan onca olaydan sonra Aysil'le bir daha hiç bir araya gelemeyeceklermiş gibi hissetmişti. Üç sene her günüyle bunu doğrulamıştı. "Ah, kınalı kuzum benim!" dedi annesi. "Biricik kızım, canım evladım." "Bugün alınmayacağım. Yarın sabahtan itibaren alınacağım tamam mı?" Oğluna aldırmadı bile kadın. Kızını tutup içine katası, sıkı sıkı sarılası, biraz da mutluluktan ağlayası geliyordu. Bir deri bir kemik kalmıştı yavrusu, hasret bırakmıştı kendini. "Sen gittin ya bizim neşemiz de gitti seninle! Geldin ya, tekrar neşe doldu bu ev." "Ben tabii yine yokum. Ama olsun! Yarın sabaha kadar görmezden geleceğim." Aysil tebessüm etti. Eve girip bu sevgi seline maruz kalmanın tadını çıkardı. O da özlemişti. Tek bir hata yapmıştı ve o hata, ailesinden uzak kalmasına sebep olmuştu. Düğünü terk edip nasıl dönecekti evine? Ertesi sabah kapıyı açtığında karşı kapıda düğün günü terk ettiği adam olmayacak mıydı? Her şey en başından hataydı. En başından aşkına yenilik bu evliliği kabul etmemesi, her ikisini de korkunç bir girdaba sürüklememesi gerekirdi. "Babam nerede?" "Okulda işlerim var dedi. Akşama kalmadan gelir." "Geleceğimden haberi var mıydı?" Annesi sustu. Aysil anladı. Bu sevgi sadece annesine aitti. Babasına değil... Hakkı vardı adamın, senelerdir yüzünü eğdiriyordu, onu nasıl affedeceğini bir türlü bilmiyordu işte. "Akşam konuşursunuz kızım." Yanı başına kardeşi oturdu. "Merak etme, ben seni korurum. Babam bir şey yapamaz." "Yapamaz değil yapmaz." dedi sessizce. "Yüzüme bile bakmayacak ama..." "O da çok özledi seni. Sen onun ilk göz ağrısısın, nasıl silip atsın? Onunda gözünde tütüyorsun kızım." Aysil sustu. Bu evde en kolay silip atılası kişi Aysil'di. Çocukluğundan beri hep bu korku yüreğine oturmuştu ya! Görücü gelen ilk aile, içten içe sevdalı olduğu adamın ailesi olunca ondan atlamıştı. Kabul etmişti... Asla terk edilmeyeceği, hep sevileceği bir yuva istemişti fakat geç fark etmişti Tarık'ın onu sonsuza dek sevmeyeceğini. Hatta hiç sevmeyeceğini! Geç öğrenmişti. Geç kabul etmişti. Mahcubiyeti kendineydi. Başkasını seven bir adama gelin olmak istemişti. "Öyledir eminim." Sözleri eğreti kaldı, dili yandı da daha fazla kelam edemedi. Akşamı sessiz sedasız bir köşede oturup beklemekten başka nasıl edecekti?
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE