Teyzesiyle yaşayan Hüma'nın sıradan hayatı, kaptırdığı bir bez parçasıyla ve o an aldığı bir mesajla tamamen değişecekti.
Dikkat! Mesajlaştığınız kişi bir anda hayatınızın tam ortasında olabilir.
Ve teyzeniz sonradan o kişiyle iş birliği yaparsa en saçma ama en gerçek olaylar sizi bulabilir.
***
S.D.
Allah'ım! O nasıl bir şeydi öyle?
"Bu kızı hiç sevmedim, Bulut." dedi bana bakarak. "Al şunu ve gidin buradan. Buradaki havayı lanetlemeyin! İkinizin üzende bir güç var!"
Yavaşça yerden doğrulduğumda Bulut yüzünü buruşturarak yanıma geldi ve kolumu tuttu. Geri çekilmeye çalıştığımda ise izin vermedi.
"Ne gücünden bahsediyorsun sen?!"
Bella bizi geride bırakıp küçük, camları kırık dükkân tarzı yere doğru yürümeye başladı ve elini havaya kaldırıp gökyüzüne doğru bağırdı.
"Seni lanet olası Kâhin!"
***
"Sadece kurtlar ve büyücülerin soyunu kurtaracaktım. Normal bir insan olarak sanırım bunlar akıl sağlığımı tehdit ediyordu. Ya da kaderim buydu."
-89. Sokak, Her Şeyin Başladığı Yer.-
***
S.D.
Gizem, gerilim, aksiyon.
Geçmişinden dolayı psikolojisi garip bir kız!
Onu yıllardır takip eden amacı belirsiz bir adam!
Ve kızı yıllar sonra tekrar bulan bir şizofren!
Bu hikâyede kimse normal değil!
***
Bir söz dolaşıyor ortalıkta birileri başkaları için yaşamış, başkaları da o birileri için ölmüş.. O hâlde;
Behin ölmek istiyordu,
Pamir ise yaşamak.
Behin Pamir için yaşadı,
Pamir, Behin için öldü..
Bazen hayallerimizi takas ederiz..
Ama dikkat edin ki, iki takasın da değeri eş olsun.
İşte ölüm ile yaşam takasa en layık olanıydı..
***
S.D.
Gece sokaklarda adaleti sağlayan maskeli bir adam. Ve hırçın, suç makinesi bir kız!
***
Karanlık boş sokakta tek duyulan benim ve arkamdaki adamın ayak sesiydi. Yerleri dövercesine kaçıyordum ve bu nefesimi kesecek raddeye getirmişti artık. Elimde poşet gibi şiddetle sallanan küçük siyah çantanın fermuarı hafifçe açılmış iki yüzlük pembe destelerden biri dışarı sarkmıştı. Arka cebime sıkıştırdığım telefonum titremeye başladığında bizimkilerden birinin aradığını biliyordum. Fakat önce bu adamı atlatmam lazımdı.
***
Kafamı çevirip Gri'ye baktığımda ileriden gelen motoru fark ettiğini gördüm. Hızla gelen motorun üstüne atlayıp motor sahibiyle beraber yere düşünce durdum. Polis sirenleri kırmızı-mavi ışıklara eşlik edip ağaçlara yansıyordu.
***
( 7 kişilik bir suç ekibindeyseniz ve gizemli biri tarafından öldürülme ihtimaliniz varsa bu hayatın size kazığı mıdır, yoksa hediyesi mi? )
S.D.
"Senden kurtulacağım Eymen Kılıçarslan!"
Abajurları büyük bir sinirle duvara atarak parçalarının yere dağılışını izledim.
Eymen odaya girip yanıma geldiğinde elimdeki abajurla ona döndüm. Çevik bir hareketle elimdekini alıp kenara attı. İkimizinde göğsü hızla inip kalkıyordu.
"Sen tam bir," dedim.
"Ben tam bir?"
"Sen tam bir Trabzon öküzüsün!"
*Mizah ve aksiyon bir arada*
S.D.
Hiç beklemediğim bir şey oldu.
Göz göze geldik.
Bakışlarımı çekmedim desem yalan olur. Utanmıştım. Çünkü bu mesafeden bile altıncı hissimi tetiklemiş gibi, garip hissettirmişti. Hayır, etkilenmek falan değil. Daha çok..
Garip işte...
"Sınıfa gidelim, buraya doğru geliyorlar. Durduk yere \'neye bakıyorsun\' kavgası çekemem."
Dik dik baktığıma inanamıyorum.
Gülse kolumu çekiştirip beni sınıfa doğru çekerken kapüşonumun yakasını son kez kontrol ettim. Leke çıkmamıştı ve annem beni mahvedecekti. Özellikle böyle şeyler yiyip içerken ekstra özen gösterilmesi gerektiğini söyleyip dururdu. Biliyorum ama elimde değil anne. Evren beni sevmiyor..
***
"Prensesimiz o mu?"
"Hani nerde?!"
Oal elinin tersini Harkel\'in ensesine geçirdi. Harkel ise ona meydan okuyan bir bakış atıp ensesini ovaladı. Geri döndüklerinde Oal\'i saha da kılıç düellosuna çağıracaktı. Hem kaşınıyordu hem de sakız almasına mani olmuştu.
"Kör müsün? Kralımız sabahtan beri ona bakıyor."
Gözlerindeki emir verici ifadeyle onlara dönen Riaf, "Prens." diye düzeltti. "Kral değilim henüz." Sakin ve kibar üsluplu da olsa emir verilmiş gibi dikleşti herkes.
"Affedersiniz efendim."
Önüne dönen Riaf yürümeye devam etti ancak o yoktu. Gitmişti. Kısa bir telaşlanmanın ardından sınıfta olabileceği düşüncesiyle bir an önce oraya gitmek istiyordu. Tanımadığı bu prensesle, ilk tanışmalarının olumlu sonuç doğurmasını umuyordu. Korkutup kaçırmak istemiyordu. Biraz da çekiniyordu..
Püros\'un yegane prensesi, kraliçe adayı Mehir...
Her şeyden habersiz yakasındaki lekeyi ıslak mendille daha çok ovalamaya devam eden ve önündeki ayt matematik deneme kitabını parçalama arzusuyla tutuşan kız.
***
S.D.
Sadece adalet isteyen bir, avukat. Haklının yanında olacağına dair yemin etmiş biri o. Her dava da ayrı bir çaba sarf edip, kendi ayaklarının üzerinde duran bir kadın.
Ama aşık olan bir kadın. Hem de hiç ummadığı birine olan aşkını söküp atmaya çalışan, ama her defasında başaramayan bir aşık.
***
S.D.
"Niye aldın onu?" diye sordum. Hiç bir şey demeden yanıma geldi. Ben bir adım daha gerilediğimde kolumdan tutup beni koltuğa yan bir şekilde oturttu. Tam kalkacaktım ki;
"Sakin ol." dedi. "Saçlarını tarayacağım."
Ben söylediği şeyleri idrak etmeye çalışırken o da yan bir şekilde yanıma oturup saçlarımı taramaya başladı. Her bir tarak darbesinde nedensizce kalbimin kasıldığını hissediyordum. Dokunuşu çok yavaştı. Ortam çok sessizdi ve ben nefes almayı bile unutmuştum. Bedenim buradaydı, peki ya ruhum?
"Sen, nasıl bir şeysin böyle?.." diye mırıldandım. Ben bile zor duymuştum sesimi. Elimi kolumu nereye koyacağımı şaşırtmıştı bana.
"Ömrüm boyunca, saçlarını taramak istediğim iki kişiden birincisisin" dedi. Tarağı tekrar başımın üstüne koyup uçlarına kadar yavaşça çekti. "İkincisi, kızımız..."
***
S.D.