İzbeUpdated at Nov 28, 2021, 09:41
Birinin ellerini hiç tutmadan, sevebilir miydiniz usul usul?
Seviyordu işte.Ona dokunmadan kalbinin en güzel yerini hediye etmiyor muydu her seferinde? Bıkmadan usanmadan nefesini sermiyor muydu yoluna?
Kalbi... Ki kalbine kefildi. Adamın ismiyle uyanıyordu her sabah. Sadece kalbiyle de değil üstelik gözüyle de seviyordu sevgiden mahrum kalbini. Parmak uçlarıyla adamın bakışının değdiği yerleri okşuyordu.
Bazen küçük bir gülüşünü yakalıyordu adamın. Gözü de kalbi de bayram yerine dönüveriyordu birden. Tamam diyordu işte o zaman. Bu kadar yaşadığım yeter.
Eğdiği başını yerden kaldırıp yanında oturan adama baktı. Buradan bakıldığında nasıl da terkedilmiş izbe bir şehir gibiydi.
Yalnız ve ürkütücü bir şehir...
Mırıltı gibi gelen sesiyle sordu korkarak
" Bir yerlere bağlı olmadan yaşamayı çekici mi buluyorsun?"
Ölüm gibi bir sessizliğin ardından buzmavilerini kadının menekşe gözlerine dikti genç adam. Bu bakışıyla kadının içine baharları saldığından habersizdi.
"İhtiyaç duyduğum tek şey ciğerlerime çektiğim hava." Dedi derin bir nefes alarak.
"Başka hiçbir şeye ihtiyacım yok."
Yine kaybettiğini farketti genç kız duyduğu sözlerle. Zaten göz göze geldiklerinden beri de kaybediyordu.
Bir sarılsaydı adam ona. Sadece bir kez elini uzatsaydı. Tüm yaraları iyileşecekti ama sarılmıyordu işte. Adam ellerini ona uzatmaya yeltenmiyordu.
Yanacaktı. Bu adam onu cayır cayır yakacaktı. Şüphesi yoktu bundan. Koca bir yangına dönecekti de ağzından tek bir kelime çıkmayacaktı genç kızın.
Madem ki adam kırmadan dökmeden sevmeyi beceremiyordu.
O zaman öğrenecekti genç kız. Kırılmayı da affetmeyi de öğrenecekti.