65 yaşında emekli bir polis memuru sokak ortasında bir çatışmada vurulduğunda aklına ilk gelen yalnız geçen hayatı olmuştu. Sevmişti ama 65 yıllık hayatındaki tek sevdası amansız bir hastalığa yenik düşünce mesleği ile evlenip yalnızlığı kabul etmişti. Ama kalbine gelen tek bir kurşun onu bu yalnızlıktan almış ve 1984 yılının sonbaharında bir kadının bedeninde yeniden yeni bir hayat sunmuştu. Ancak bu nasıl olmuştu ve şimdi bizim yaşlı kurt burada ne yapacaktı?...
Bu bir başlangıç, yeni yapılandırdıkları düzenin getirdiği cesaret ile bilinmeyen bir sonsuzluğa ilk adım. Kendi dünyalarına dokunup hayatlarını değiştiren yabancıların onlara açtığı yolda yeni dünyalar tanıma serüveni...
Kimisine göre bir doğu masalıydı benimkisi ama ben o masala ulaşana kadar ne cadılar ne ejderhalar gördüm . Her biri etimden ruhumdan bir parça aldı.
Adına namus dediler, adına kusur dediler, onlar ne derlerse desinler ben yaşadıklarıma işkence dedim.
Ve bir gün hayat bana masallar gibi gerçek hayatta da canavarlar kadar prenslerinde olduğunu gösterdi. Ve benim tanıdığım prensin ne beyaz atı ne sırmalı köşkü yoktu.
Safi zahirden ötesini gören bir kalbi vardı ki bu da bana yetip artmıştı bile.
Hiç bir şey göründüğü gibi değildir. Görmek her insanın harcı değildir ve gözlerin gördüğünün ötesine bakabilmek cesaret ister. İnsan görmek istediklerinin ötesine bakmaya cesaret edemediğinde elindeki doğrularla yanlış yola sapması kaçınılmazdır.
Melek hanım kısa süre yaptığı öğretmenliğin ardından ailesinin ölümüyle onlardan kalan küçük bahçeli evinde, sakin bir mahallede değişen zamana karşı yaşamaya çalışan orta yaşlı bir kadındır. En büyük merakı polisiye romanlar okuyup örgü örmek olan ve çevresince çok sevilen bu bayan bir sabah okuduğu kitapları aratmayan bir olay ile hayatında yeni bir sayfa açar.
Ben Yaman Kırcı , tam 20 yıl önce huzurlu uykularıma ve hayatıma yatağımın üzerinde oturup gülümseyen abimin ölen nişanlısının hayaleti ile noktayı koydum.
Ben Yaman Kırcı, Orta Asya Türklerinden bir Ruh şamanı , yirmi yıl önce şamanlığı müjdelenen bir ruh-u revan, daha önce hiç bir ruh şamanının yaşamadığı bir deneyimle sınandım.
Lisede okumuştum Ömer Seyfettin'in Yüksek Ökçeler kitabını. Hayatın sadece gördüklerinden ibaret olmadığını anlattığını ise ölürken anladım.
Yaşadığım günlerim sona ererken hayatın bana oynadığı oyun tüm gerçekliğimi değiştirdi.