bc

MAVİ RÜZGAR

book_age18+
1.6K
FOLLOW
16.4K
READ
HE
powerful
mafia
heir/heiress
bxg
musclebear
like
intro-logo
Blurb

Ailesini bir trafik kazasında kaybettikten sonra amcası başta olmak üzere babasının tüm düşmanlarından kaçan Narve Hancı'nın İstanbul'a taşınması ve orda babasının bir zamanlar en yakın dostu olan Murat Karahan'ın oğlu Mavruz Karahan ile tanışması ve aşık olması...

chap-preview
Free preview
1. Bölüm 'Tanıtım'
Narve Hancı :) "Hadi anne ya babam kapıda bekliyor herkes çıktı bir sen kaldın" diye anneme seslendim. "Tamam geldim kızım" deyip bana doğru geldi. Ellerini yanağıma yerleştirip; "Sen neden gelmiyorsun kızım ne güzel maaile vakit geçiricez hem amcan da darılır sana neden gelmedin diye" dedi. Şuan ne amcam ne de ailesi ile uğraşamam. "Anne hiç uğraşamam ya akrabalarla siz gidin eğlenin yiyin için bende evde kafa dinlerim biraz. Bugün benim keyif günüm olsun. Ayrıca ağrım var piknik çekemem ısrar etme nolur. Bide Aslı'ya dikkat et anne hala kötü. Tam iyileşmedi, öksürüyor" dedim ve annemin yanağını öptüm. "Sanki ben değil sen Aslı'nın annesisin" dedi triple annem. Her ne kadar kardeşimde olsalar kendi çocuklarım olsa bu kadar severdim herhalde. Babam tekrar kornaya bastı. "Anne biraz daha gitmeyip burda beklersen Ahmet paşayı kimse tutamaz hadi git ben keyif yapıcam kalmasın aklın bende" deyip annemi rahatlatmak istedim. Annemler ve amcamlar her yıl yaptıkları gibi bu yıl da piknik yapacaklardı. Bazen bana çocukça geliyordu ama yeşil alanda mangal yapmak bizimkiler için cennet gibiydi. Amcamlar ve bizim evin yıllık rutiniydi bu. Ben son iki senedir katılmıyorsum çünkü sıkıcı geliyordu bana. Ben katılmadığım için canımın diğer yarısı Ezgi de katılmıyordu. Ezgi bizim evde çalışan hizmetli Hülya ablanın kızıydı. Ama biz hiçbir zaman onlara hizmetli gözüyle bakmadık. Ezgi benim için herşeydir. Aynı şekilde Hülya abla da öyle. Onlar bizim ailedendir. Hülya abla bir ay önce abisini kaybettiği için 'Abim mezardayken gülüp eğlenmek mangal keyfi yapmak benim neyime' deyip gitmedi. Ezgi de annesiyle çarşıya çıktı. Bana sende gel dedi ama ağrım olduğu için gitmek istemedim. Abim sağolsun spor adı altında pestilimi çıkarıyor. Neymiş spor ve dövüş eğitimi almam benim yararımaymış. Anneme sıkıca sarıldım ve dış kapıya ilerledik birlikte. Annem arabaya geçti. Babam kornaya bastı bende el salladım. Aslı bana el salladı Aslan ise yüzünü cama bastırıp komik hareketler yaptı. Onlara gülümseyip el salladım. Babam arabayı çalıştırdı ve hızla konaktan uzaklaştılar. Bugün korumaların çoğu da izinliydi. Bazıları bizimkiler ile piknik alanına gittiler güvenlik açısından. Dış kapıyı kilitlediğimden emin olup doğruca mutfağa geçtim ve kendime kahve yaptım. Kahvem hazır olunca yanına atıştırmalık bir şeyler alıp terasa çıktım. Tüm Şırnak gözlerimin önünde resmen. Bu zamana kadar ev hep kalabalıktı. Hiç bir şey olmasa bile Aslı ve Aslan'ın oyun sesleri olurdu. Ev belki de bu zamana kadar hiç bu kadar sessiz olmamıştı. Evdekiler ailecek pikniğe gitti, hizmetliler ise tüm gün izinli ve ben evde tek başımayım. Oh mis. Değme keyfime. Yan gelip yatma zamanı... Terasta epeyce vakit geçirdikten sonra odama geçtim. Rahat bir duş aldım ve hava serin olduğu için tişört üstüne hırka ve pantolon giyinip salona geçtim. Kanepede geçip bacaklarımı uzattım ve televizyonu açtım. Güzel bir film bulup izlemek istiyorum. Bugün Narve'nin keyif günüdür. ~~~~ Saatlerdir evde tekim. Yemek yiyorum olmuyor, film izliyorum olmuyor, kahve içiyorum olmuyor, telefonla uğraşıyorum olmuyor. İlk defa bu kadar uzun saatler ailemden uzak ve tek kaldığım için ne yapıcağımı bilmiyorum sanırım. Sıkıntıdan patlamak üzereyim. En iyisi uyumak deyip kanepede uyku pozisyonna geçtim. Zaten iki saate ancak dönerler diyen iç sesime güvenerek kanepeye yığıldım tekrar. Birkaç dakika içerisinde uykuya daldım. 2 saat sonra... Telefonumun zırıl zırıl ötmesiyle uykudan irkilerek uyandım. Telefonumu elime aldığım gibi kimin aradığına bakmadan direk açıp kulağıma götürdüm bir yandan da gözlerimi ovuşturdum. "Alo" "Narve kızım benim amcan" dedi. Arayan Mehmet amcamdı. Başlıyoruz gene ya sabır. "Buyur amca seni dinliyorum" dedim. Acaba bu sefer ne diyecek. Gene ne bahanelerle evlilik fikrini aklıma yerleştirmeye çalışacak. "Kızım öncelikle sakin ol sana bir şey anlatmam lazım" dedi. Kötü bir şey olmuş belli ki yoksa asla böyle konuşmazdı. Acaba bizimkilerle ilgili bir sıkıntı mı var?? "Seni dinliyorum amca noldu kötü bir şey mi oldu?" derken sesim titremişti. Amcam; "Kızım evin önünde bir araba var seni almaya geldi ona bin ve buraya gel hastanedeyiz" dediği gibi kanepede oturur pozisyona geldim. Elim ayağım titremeye başladı. "Ne arabası ne hastanesi noluyo amca kim rahatsızlandı?" Amcamın sesinin titrediğini ve iki kelimeyi bir araya getirmekte zorlandığını farkettim. "Kızım piknikten dönerken baban kaza yaptı korkma ama buraya gel tamam mı" dediğinde dünyam başıma yıkıldı. "Ne kazası amca iyiler mi annem abim babam amca lütfen iyiler de" "Araba dışarıda kızım hadi gel" deyip üstüme kapattı telefonu. Kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım. Yıllardır her acıya düşmeyen göz yaşlarım ailem için şuan özgür oldular. Evden sağlam çıktılar nolur eve sağlam dönsünler diye dua ederek ayağa kalktım. Telefonumu aldığım gibi dışarıya attım kendimi. Bir yandan da Hülya ablayı aradım. Dış kapıyı açtığım gibi önümde siyah bir araba vardı. Önünde ise bir koruma vardı. Bu korumayı tanımıyorum sanırım bizim korumalardan değil. Koruma; "Narve Hanım beni amcanız yolladı sizi hastaneye götürmem için" dedi. "Acil bas gaza hızlı ol" deyip ona fırsat vermeden kendi kapımı açıp arabaya bindim. Koruma da arabaya bindiği gibi gazladı. Hülya abla telefonuma cevap vermeyince kızı Ezgi'yi aradım. İkinci çalışta açtı. "Ezgi acilen konağa dönün babamlar kaza yapmış ben hastaneye gidiyorum siz eve geçin" Ezgi; "Ne demek kaza yapmışlar durumları nasıl?" "Bilmiyorum Ezgi bende yeni öğrendim" Geçmiş olsun tamam hemen konağa dönüyoruz biz ama sende beni haberdar et tamam mı?" dedi. Ezgi'nin her zaman bu kadar sakin kalması... "Tamam" deyip kapattım telefonu. 15 dakika sonra hastaneye vardık. Alen acele girişten bizimkiler ile ilgili bilgi aldım. Bir hemşire bana yardımcı oldu ve ameliyathaneye kadar eşlik etti. Koridorun sonunda amcamı, Harun abiyi ve Vedat dayımı görünce duraksadım. Ağlaya ağlaya koşar adım onlara doğru gittim. Dayıma sıkıca sarılıp; "Dayı lütfen bir şey söyle iyiler de lütfen yaşıyorlar de" diyerek başımı omzuna gömdüm. Dayım sırtımı okşayarak sakinleştirmeye çalıştı beni. Kafamı kaldırdım ve yengeme dönüp; "Yenge bir şey de lütfen" dedim. Yengem ağlayarak sessizliğini korudu. Normalde yengemlerden asla haz etmem. Onların tek derdi dedemden babama kalan miras. Ama bu halde onların bu kadar üzgün olmaları ve ağlamaları işin ciddiyetini belli ediyor. Amcam omzuma dokunup; "Maalesef kızım anneni babanı ve ikizleri kaybettik, abinde ameliyatta" dediğinde kulaklarımda bir uğultu hissettim. Sanki yer ayaklarımın altından kayıyor gibi hissettim. Kafam sanki patlayacak gibi oldu. Hastaneyi inletecek kadar bağırarak ağladım. Duyduklarım bir rüya olsun diye çok dua ettim. Bu acıyla nasıl baş ederim. Ailemi tamamen mi kaybettim. Ya abimde çıkmazsa oda bırakırsa beni diye düşündüm. Amcam; "Kızım sakin ol biliyorum zor ama dayan lütfen" diyerek düştüğüm yerden beni kaldırmaya çalıştı. Tam ayağı kalkarken gözlerim karardı. Son duyduğum şey amcamın; "Doktor sedye getirin" diye bağırmasıydı. Umarım bir sonraki göz açışım uykuya daldığım salon kanepesi olur ve bu gördüğüm şeyler sadece bir rüya olarak kalır. Ya da KOCAMAN BİR KABUS... ~~~~ Gözlerimi bir iki zorlamayla ancak açabildim. Sanki tüm vücudum beton yığını içindeymiş gibiydi. Yutkunmaya çalışırken boğazımın yandığını farkettim. Saç diblerim bile acıyordu. Yavaş yavaş kendime gelince nerede olduğumu anladım. Hastanedeydim. Kolumu kaldırınca bana serum bağlandığını farkettim. Yatakta doğrulduğum gibi aklım başıma geldi. Ailem annem babam abim ikiz kardeşlerim. Bir hışımda elimdeki serumu fırlatıp attım ve ayağa kalktım. Ayağa kalktığım gibi başım döndü ama umursamadım. Şuan ailemden başka hiçbir şey umrumda değil. Odadan çıktığım gibi koridordaki sandalyeye oturmuş Harun abiyi gördüm. Resmen yıkılmış bir beden olarak sandalyeye çökmüştü. Hemen yanına adımladım. "Harun abi" diye seslendim. Harun abi irkilerek bana baktı ve ayağa kalkıp bana doğru geldi. "Harun abi annemler" diyerek başımı omzuna yaslayıp ağladım. Saçlarımı okşayarak; "Şşş sakin ol geçecek bugünler biz yanınızdayız" dedi.Aklıma başım geldi. Başımı kaldırıp Harun abiye baktım ve; "Harun abi abim çıktı mı ameliyattan" dedim. Harun abi; "Yoğum bakıma aldılar gel gidelim" deyip elini omzuma atıp sıvazlayarak beni abime götürdü. Asansörden çıkarken adımlarım yavaşladı. Ben abime aşık bir insandım. Kızların ilk aşkı babalarıdır ama benim ki abimdi. Dünyadaki herşeyden çok severdim abimi. Ama eğer onu da kaybedersem asıl o zaman dünyam başıma yıkılır. Abimin yatyığı odanın önüne geldik. İçeri girmek istedim ama doktor içeri girmek yasak dediği için camın arkasından bakabildim sadece. Öylece yatakta ölü gibi hiç kıpırdamadan yatıyordu. Dağ gibi Cesur Karahan şuan ölü gibi yatıyor o sedyede. Benim eline iğne batsa dünyayı alt üst edeceğim ailem şimdi canıyla cebelleşiyor ama ben hala sapa sağlamım. Bu mu hayatın adaleti. Ellerimi cama değdirerek; "Abim Cesurum, Cesur abim, canımın içi lütfen kalk o yataktan da eve gidelim. Bana yeni dövüş teknikleri öğret. Öğret de kavga edelim. Lütfen kalk" diyerek ağlamaya devam ettim. Harun abi sırtımı okşayarak; "Yapma böyle Narve bak görüceksin kalkacak o yataktan gene sana sataşacak. Kalkacak ama kalkınca seni böyle görmesin hadi gel oturalım şuraya" deyip beni camdan uzaklaştırdı. Koridordaki sandalyeye oturttu. Ellerimi dizime yaslayıp başımı ellerimin arasına aldım. "Benim nasıl bir suçum günahım var ki tüm ailem bir günde avuçlarımda kayıp gitti. Napıcam ben Harun abi" dedim. Ağlamam bir türlü durmuyor. Harun abi; "Sakin ol geçecek bak yengem ve amcam seni böyle görmek istemezlerdi" dediği gibi aklıma amcamın 'anne baban ve ikizleri kaybettik' demesi geldi. Hızla başımı kaldırıp Harun abiye baktım. "Harun abi annem, babam, Aslan ve Aslı" dedim. Harun abi dediğim şeyi anladı ve bana sarıldı. Ağlamam daha da şiddetlendi. Başımı kaldırıp; "Onları görmek istiyorum lütfen beni onlara götür" dedim. Başını salladı ve ayağı kalktı. Ellerimden tutup beni de kaldırdı. Ayakta kalıcak halim olmadığı için ona yaslanıp asansöre doğru gittim. Ağlamaktan gözlerim yanıyor resmen ve ayakta kalacak halim yok. Asansörden inip soğuk ve boş bir koridordan ilerledik. Morga geldiğimizde amcam ve dayımı gördüm. İkiside anlımdan öpüp gittiler. Onlar kardeşleriyle vedalaştı şimdi sıra bende, ben de ailemle vedalaşmak zorundayım. Morgdan içeri girdiğimde dört tane yüzleri dışında örtülmüş beden gördüm. Annem babam ve herkesten çok sevdiğim iki kardeşim, ikizlerim. Aslan ve Aslı. İlk ağlaya ağlaya babama doğru gittim. Başını okşayıp öptüm; "Ahmet paşa hadi kalk be kalk adam sen benim babamsın beni asla yanlız bırakmazsın ben senin tek kızınım. Sen demedin mi ben seni ölene kadar bırakmam. Evlenmek yok üniversite yok iş yok otur benim dibimde. Hatta gece gel benle uyu. Hep derdin böyle. Ben biricik kızımı özlerim derdin. Senden bir saniye uzakta kalmamı istemezsin sen. Hadi kalk babam benim. Lütfen" dedim. Babam ve annemin bana karşı farklı bir sevgisi vardı. On beş yaşıma kadar arada annemle babamın ortasında uyurdum. Bu durumdan hiç şikayetçi olmazlardı. Taaki annemin Aslı ve Aslan'a hamile olduğunu öğrenene kadar. Gözlerim anneme kaydı. O da babam gibi cansız yatıyordu. Annemin saçlarını okşadım ve kokladım. Hala kokusu üstündeydi. Onun o mis anne kokusu. "Annem, Feriha sultanım babam kalkmadı bari sen kalk. Benim moralim çok bozuk başımı dizlerine koymak istiyorum saçlarımı okşa istiyorum hadi be kainatımın güzeli kalk. Yapma böyle lütfen annem. Ben sizsiz yapamam kalkın nolur" dedim. Ama kalkmadı. O gözleri açılmadı. Belki de hissettim olacakları o yüzden son kez anneme o kadar sıkı sarıldım. Anemden sonra Aslı'nın yanına gittim. Küçücük bedeniyle yatıyordu. Buz gibi olmuştu. Dalin kokuyordu hala. Minicik bebeğim. Kardeşim benim. "Aslım, sarı papatyam. Bari sen kalk ya. Hadi gel gidelim boyama yapalım senle. Ya da dans hareketleri öğrenelim dans videoları çekelim. Hem seneye anaokuluna gidiceksin alfabeyi öğretirim sana. Banyo keyfi de yapabiliriz hadi kalk" dedim. Aslı küçük olmasına rağmen bana ve Ezgi'ye çok güzel uyum sağlardı. Arada keyif gecesi yapardık ve Aslı da benle Ezgi'ye katılırdı ama hep erkenden uykuya dalardı. Ardından Aslan'ın yanına gittim. "Ablam. Aslanım. Sen ablanı seviyorsun bari sen sözümü dinle de kalk. Söz veriyorum kalkarsan seni savunucam. Aslı'ya dicem ki ilk annemin karnından çıkan Aslan'dır. Aslan Aslı'dan bir dakika önce doğdu dicem. Seni savunuvam hadi ablam kalk" deyip anlını öptüm. Aslı ve Aslan hep ilk ben doğdum kavgası yaparlardı. Arkamı döndüm ama hepsi kıpırdamadan yatıyordu. "Yeter artık kalkın lütfen" diye bağırdım. Harun abi beni kendine çekip saçlarımı okşadı. "Harun abi kalkmıyor kimse" deyip ağlamaya devam ettim. Yarım saat sonra anca çıkabildim odadan. O da Harun abinin zoruyla. Harun abi; "Hadi Cesur'un yanına gidelim" deyip beni abime götürdü. Ayakta kalacak halim olmadığı için Harun abiye yaslanarak yürüdüm. Asansörden inip koridorun köşesini döndüğüm gibi abimin yattığı odaya hemşirelerin koştuğunu ve kalabalık olduğunu gördüm. "Hayır, hayır, hayır Cesur bırakma beni. Abim hayır olmaz lütfen" diyerek Harun abinin elinden kurtulup odaya doğru koştum. İçeri girmek istedim ama bir hemşire engelledi beni. Mecburen camın arkasından izledim olanı biteni. Sürekli dizilerde gördüğüm kadarıyla abimin kalbi durmak üzereydi. Çığlık çığlığa ağlayarak cama vurdum. "Abi hayır lütfen gitme sende gidersen naparım tek kalamam korkarım ben nolur Harun abi amca bir şey yapın lütfen" dedim ama nafile kimse bir şey yapamaz. Ortalık benim çığlıkları ve ağlama sesleri ile doldu. Herkes eli kolu bağlı duruyor. Kimse kılını kıpırdatmıyor abim için. Doktorlar beş dakika kadar uğraşıp durdu. En sonda ellerindeki makinayı kenara bırakıp odadan çıktılar. Beklenti içerisinde yüzlerine baktım. İçlerinden biri; "Üzgünüm hastayı kaybettik. Geçmiş olsun başınız sağolsun" deyip gitti. İlk saniyeler ne olduğunu kavrayamadım. Aklıma dank ettiği gibi çığlık atarak 'Hayır' diye bağırdım. Harun abi bana doğru gelirken gözlerim karardı. Sonrasını hatırlamıyorum. Son hatırladığım şey ise kendi kendime fısıltı gibi; "Lütfen bu iğrenç bir kabus olsun kalktığımda bizimkiler eve gelmiş olsunlar" dememdi...

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

HÜKÜM

read
223.9K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.7K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
521.9K
bc

AŞKLA BERDEL

read
79.0K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.9K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook