Tanrıya Meydan Okuyan Okçunun Doğuşu

Hayatta ki her şeyini kaybeden Mu Lan, ağır depresyona girmişti. İşi yoktu, Ailesi yoktu, arkadaşları yoktu… Ölüm Mu Lan için adeta bir armağandı ama ölürse intikamını ona bu acıları yaşatan adamlardan alamazdı. Mu Lan oynadığı oyun yüzünden borca batmıştı ailesini ve arkadaşlarını kaybetmişti, bu nedenle intikam almak istemişti, ona bu acıları yaşatan birden fazla insan vardı, aslında oyunun bir suçu yoktu, tüm suç ona borç veren insanlardaydı. Her türlü pisliği yapıp bundan kolay bir şekilde kurtuluyorlardı. Günümüzden 20 yıl önce bilim adamları sanal gerçeklik deneyimini en üst seviyeye taşımışlardı. Gerçek hayatta nasıl hissediyorsak sanal gerçeklikte de aynını hissediyorduk. Bu teknolojinin önünün açılacağını gören oyun programcıları bir araya gelip yeni bir oyun yarattılar. Oyunun ismi ise “Tanrıya Meydan Okuyan.” Ama geçtiğimiz 20 yılda bir kişi bile Meydan Okuma girişiminde bulunamamıştı. Çünkü meydan Okumaya hak kazanamamışlardı. Oyuna dağılmış olan 100 meydan okuma parşömenine sahip olursanız tanrıya meydan okuyabiliyordunuz. Bu bir yana oyuna dağılmış efsanevi silahlar, zırhlar, ünvanlar elde etmesi en zor eşyalardı. Eğer ki Tanrıya Meydan okuyup kazanırsanız oyunun tüm hakları size geçiyordu. Oyun ile ilgili her şeyi ayarlamak geliştirmek kapatmak tamamen sizin elinize kalıyordu. Mu Lan ise bu oyunu çıktığından beri oynamıştı. Karakteri 80 seviyeydi. Çünkü oyunda her şey acayip zordu. Bunun için çeşitli zanaatlar öğrenmeye başlamıştı. Her zanaatte en üst aşamaya ulaşması 5 yılını almıştı. En yüksek seviye oyuncu bile 95 seviyeydi. Mu Lan suikastçi sınıfı oynadığına pişmandı. Eğer ki sıfırdan başlama fırsatı olabilseydi kesinlikle okçu sınıfını oynayacaktı. Ama böyle bir şey mümkün değildi. Mu Lan şu anda intikam alma yolundaydı. Hayatta ki her şeyini kaybetmişti. Her şeyini kaybettiği için karanlık işlere bulaşmıştı. Oyundan kazandığı son parayla da kaçak el bombası almıştı. Hayatını mahveden adamlardan intikam almaya ant intmişti. Sonuçta kaybedecek hiçbir şeyi yoktu. ‘Zaten kaybedecek hiçbir şeyim kalmadı. Zaten hepsini kaybettim. Artık ölsem bile kimsenin umrunda olmam. Ama benimle beraber o aşağılık herifleri de götürürsem, belki bir nebze olsun hatırlanırım.’ diye düşünmeye başlamıştı. O zaman işe koyulmaya başlayayım. 20 Yıllık tanrıya Meydan Okuma deneyimi sayesinde bayağı bilgiliydi. Kendisinin 80 Seviye suikastçi hesabı vardı. Bir adamı nasıl gizlice öldürmesi gerektiğini biliyordu. Ama şu anda onun işi gizlilik değildi. Olabildiğince ses çıkarmaktı. Bir nebze olsun hatırlanacaktı. Çünkü insanlar gerçekten unutulduklarında ölürlerdi. Kötüde olsa hatırlanmak onun ölmediğini gösterirdi. Hem bu adamlardan nefret eden sadece Mu Lan değildi. Daha bir sürü yuvayı yıkmıştı bu adamlar. Hatta iyi olarak bile hatırlanabilirdi. Xen Zu firmasının sahibi Xen Zu ölmeyi hak edenler listesindeydi. İnsanlara borç para veriyordu, kaçak uyuşturucu ticareti yapıyordu. Ve kazandığı parayla da polisi satın alıyordu. Her şeyin üstünü kapatıyordu. Ve üstelik insanlar paralarını ödemek üzere iken hemen onlardan paralarını çalması için adam gönderiyordu. Böylelikle adamlar hem paralarını ödemiyorlar hemde parasız kalıyorlardı. Bu yüzden ölmeyi hak ediyordu. Ama en çok ölmeyi hak eden ise Madin Yogra idi. Ama şu anda o adama ulaşması imkansızdı. Ailesini ve arkadaşlarını öldüren adam Madin Yogra dan başkası değildi. Ve bunları Mu Lan’a canlı canlı seyrettirmişti. İkinci bir şansı olsa o adamdan intikamını alırdı. Çok geçmeden Mu Lan Xen Zu’nun firmasının önüne geldi. Firması 100 katlı devasa bir binaydı. Mu Lan dışarıdan ilk katı kolaçan etti. Yaklaşık 50 koruma vardı. Her kattaki korumaların sıklığı gitgide artıyordu. Firması gerçekten iyi korunuyordu. Ama Mu Lan hiç aksiyona girmedi. Yıllardır suikastçi sınıfını oynaması beraberinde sezgilerini güçlendirmişti. Aksiyona girmemesi gerektiğini söylüyordu adeta. Eğer şu anda aksiyona girse yanında bir kaç kişiyide götürürdü ama Xen Zu yu öldüremezdi, Mu Lan ise bunun olmasını istemiyordu ne olursa olsun o Xen Zu’yu öldürmeyi planlıyordu. Firmanın bulunduğu yerin tam karşısında park vardı, şeftali ağaçlarının yaprakları yere dökülmüştü gerçekten güzel bir görüntü sunuyordu park. Hemen ağaçların altında bir bank’a gidip oturdu ve Xen Zu firmasına kim girip çıkıyor izliyordu. Akşam vakti geldiğinde. Firmadan çıkan Xen Zu’yu gördüğünde ise Mu Lan’ın kalbi hızla çarpmaya başladı. Sonunda o an geliyor muydu? Mu Lan sakince Xen Zu ya doğru yaklaşıyordu. Planı kusursuz işleyecek bir şekilde tasarlamıştı. Şu anda cebinde el bombasını tutmuş bir şekilde ilerliyordu. Mu Lan Xen Zu’nun yanına geldiğinde ise, Xen Zu, Mu Lan’ı tanımıştı. Xen Zu Mu Lan’ı görünce alaycı bir şekilde konuşmada bulundu. “Kimleri görüyorum, bana borçlu olan bir insan değil mi bu? Paramı getirmediysen kaybol gözüm görmesin senle muhattap olmak istemiyorum. Korumalar!” Mu Lan cebindeki el bombasının pimini çekti. Xen Zu 7-8 saniye oyalayacak. Sonrada ikisi birden ölecekti. Mu Lan hem saniyeyi sayıyordu saniyeyi sayarken Xen Zu’ya korumalar yaklaşmasın diye oyalamaya çalışıyordu. Mu Lan sakince cevap verdi. “Sakin ol paranı getirdim, insanlar izliyor eğer itibarın zarar görsün istemiyorsan az sakinleş.” ‘2’ Mu Lan olabildiğince sakinleştirmeye çalışıyordu Xen Zu’yu ve bir yandan da saymaya devam ediyordu. ‘4’ Xen Zu eliyle işaret yaptı yaklaşan korumalar geri çekilmesi için. ‘6‘ Mu Lan ise Xen Zu’ya alaycı bir şekilde konuşmaya başladı. “Ah, bu arada unutmadan. Şunu 2 saniye tutar mısın ama sakın düşürme.” ‘8’ Xen Zu onunla nasıl böyle konuşmaya cüret ettiğine hala şaşkındı. Bu alt sınıf insan tutması için ne vericekti. Eli kirlenecekti, etrafta izleyen insanlar varken Mu Lan’a kötü davranamazdı. Tamam dedikten sonra, istemeyerekte olsa elini uzatmak mecburiyetinde kaldı. Tam o sırada Mu Lan ise pimini çektiği el bombasını ani bir hızla Xen Zu’nun ağzına sert bir şekilde soktu ve bombanın pimini de Xen Zu’nun eline bıraktı. Olaylar karşısında şaşkına dönen Xen Zu, elindeki el bombasının pimine baktı ve el bombasını ağzından fırlatmak istedi, ancak Mu Lan ellerini Xen Zu'nun ağzına ve başının arkasına koyarak sıkı bir şekilde kilitledi. Xen Zu, onun kilidine direnmeye çalıştı, ancak bu işe yaramadı. ‘9‘ “CANIN CEHENNEME XEN ZU.” Diye bağırdığında ise bomba patladı. Xen Zu nun kafası bombanın patlamasıyla etrafa saçılmıştı. Bombanın patlamasının etkisiyle Mu Lan’a da şarapnel parçaları girmişti ve orada yere yığılmıştı. Yavaş yavaş kan kaybetmeye başlamıştı ama intikamını aldığı için şu anda mutluydu. Yüzündeki tebessüm ile yerde yatar bir şekilde gökyüzünün berraklığını izliyordu, hava hiç olmadığı kadar güzeldi. Patlamanın ardından etrafa yayılan sesler insanları endişeye düşürmüştü bunun büyük çaplı bir saldırı olduğuna inandılar etrafta koşarak kaçmaya bir yandan bağırmaya devam ediyorlardı. “Terörist, saldırı altındayızzzz, terörist vaaaarr. Poliiiiss.” Sivillerin sesini duyan Firmadaki korumalar da dışarı çıktı ama Mu Lan yerde yatıyordu. Hemen yanında ise Xen Zu, ama onda ise bir şey eksikti Xen Zu’nun kafası yerinde değildi. Parçalara ayrılmıştı. Bu kesinlikle bir terörist saldırısıydı. Çok geçmeden olay yeri polislerle ve korumalarla çevrildi. Yaklaşık yarım saat sonra Tüm haberlerde manşet düşmüşlerdi. Ünlü iş adamı Xen Zu’nun kurucusu Xen Zu terörist saldırısında hayatını kaybetti. Zanlı’nın kimliğinin Mu Lan olduğu açığa çıktı. Xen Zu’nun ne kadar düşmanı varsa. Hepsi sevinçle dolmuştu. Çok geçmeden mahalleye çıktılar. “Çok yaşa Mu Lan, çok yaşa Mu Lan. Seni unutmayacağız.” Mu Lan adeta manşet konusu olmuştu. El bombası ile Xen Zu’nun kafasını uçurmuştu, bu ise onu Xen Zu’nun düşmanları arasında Kahraman yapmıştı.