bc

Kalemin Unuttuğu Yer

book_age18+
1.5K
FOLLOW
19.7K
READ
dark
love-triangle
contract marriage
family
HE
fated
opposites attract
second chance
friends to lovers
arranged marriage
badboy
neighbor
doctor
drama
tragedy
sweet
bxg
serious
campus
city
cheating
childhood crush
secrets
musclebear
love at the first sight
seductive
like
intro-logo
Blurb

Aslında her hikaye biraz vedayla başlar. Herkes kendine has bir vedayla çekip gider.

Kimi sevdiği insana burukça, kimi değer verdiği dostuna son tebessümle, kimi ailesine gözyaşlarıyla; kimiyse dünyaya öylece... Ardında bıraktıkları hayat hikayesiyse ya onu unutan son insanla kaybolur gider ya da bir ömür acısını unutmayacak sevenleri tarafından anlatılır ve biter.

Feride, 26.11.1999'da veda etmişti. Hikayeyi anlatmak ise Zeynep'e kalmıştı. Ancak kader, hayat akışını öngöremediği yerlere sürüklerken Zeynep, kendi hikayesinin satırlarında kaybolup gider.

~2018'de yazdığım bu kitap, bitene kadar ücretsiz! Lütfen yazıldığı yılı kayda alarak okuyun.

chap-preview
Free preview
TANITIM
Okumaya başladığınız tarihi buraya bırakın. "04.11.1999 Kasım, Pazartesi İsterdim ki bugün bu satırları yazarken, gümüş kalemi tutan solgun parmaklarım titremesin; kırık beyaz kağıdın üzerine yıllardır biriktirdiğim gözyaşlarım düşmesin; uzun diye övdüğünüz kirpiklerim tane tane dökülmesin... Ancak ne bu hain titremeye, ne acımasız gözyaşlarıma, ne de tane tane dökülen kirpiklerime engel olamıyorum. Hastalığımın şifası yok, biliyorum. Ölüme her gün, her dakika, her saniye bir adım daha yaklaşıyorum. Hepimiz için mutlak sonun bu olduğunu bilsem de... İtiraf etmem gerekiyor ki, korkuyorum. Izdırabın acısı ciğerlerimi yakıyor, dumanı gözlerimi kavuruyor. Ruhum bedenime sığmıyor artık. Huzura kavuşmak için dışarı çıkmaya çalışıyor. Bunu biliyorum. Bildiğim için yazıyorum bu satırları. Dünyalık olan her şeyimi sevdiğim insanlara bırakmak istiyorum. Yüzünüze de söyledim fakat kağıda geçirmek elimde olan tek keyif şuanlık. Evet, bütün o kıyafetlerimi ve mücevherlerimi, çok yakışacağını bildiğim kız kardeşim Zeynep'e bırakıyorum. Hiç şaşırmayacaksınız ama kitaplarımın, kütüphanemin tamamı Kerim'indir. Bir yazara bundan daha güzel ne düşünebilirdim, bilmiyorum. Arkalarını kırdığım vakit içi sızlıyordu. Şimdi güzelce kullansın. Tozlarını silsin ve belki defalarca kez okuduğu kitapları geçirsin gözünden tekrar. Elbette Eymencik için, belki kızacak ama gül bahçemi bırakıyorum. Zira ondan başkası gül bahçemin hakkını veremeyecek. İdare edebildiği yere kadar sürdürür, sonu geldiğinde onları bir buket yapıp, artık kendine layık eş bulduğunda, ona hediye eder. Akvaryumumu, her gelişinde birer adet alıp götürdüğü bilekliklerimi, tokalarımı ve bu yaz aldığımda onun çok beğendiği topuklu mor terliklerimi, biricik dostum Bilge'ye veriyorum. O balıklara her geldiğinde laf etse de biliyorum ki lilaya benzer kuyruğu olanı hayli seviyor. Bilge her şeyin en iyisini hak ediyorsun. Naçizane yerine getirilirse çok sevineceğim son bir ricam olacak sizlerden. Hani büyük, beyaz aynalı masamın en alt çekmecesinde, rahmetli babamın meşe ağacından yaptığı hatıra kutum vardı ya...İşte onu da Melih'e verin. Biliyorum bana kızıyorsunuz şuan. Ancak bu kutunun hakkı Melih'tedir. Zira hem bu kutuda hem de dumanlı kalbimde, tek yarası olan kişidir Melih. Sizleri öylesine seviyorum ki, bu dünyayı bırakıp gitmek öyle ağır, öyle zor geliyor ki... Ama siz de görüyorsunuz, ne yaparsam yapayım gidişimi engelleyemiyorum. Beni sakın unutmayın, tamam mı? Mavi gözleriyle, uzun kirpiklerini sık sık kırpan birini gördüğünüzde, kırmızı elbisesinin yerdeki tozu süpürmesinden endişe etmeyen birine baktığınızda ya da radyoda ansızın çalan Levent Yüksel şarkısında, belki arabayla yolculuk ederken yanından geçip de kayıtsız kalmadığınız bir çeşmede, saçlarını yüzünü saklamak için kullanan utangaç çocukta, sahildeki en iyi simitleri satan simitçiden gidip de poğaça alan kişide, size "Seni en çok ben seviyorum." diyen yeni dostunuzda... Beni arayın. Beni görün. Beni bulun. Aslında hayatınızın her yerinde olduğumu hissederek yaşayın. DİPNOT: Burayı eğer olur da bu mektubu Melih'e ulaştırırsanız diye yazıyorum. Melih, sana kalbimi, samimiyetimi, çocukluğumu, gençliğimi, benliğimi verdim. En azından hala sende olan bu hatıralara gözün gibi bak... Ben yazarken ağladım. Sen okurken ağlama... Hepinizi çok seviyorum. Hoşça kalın, olur mu? Ve en buruğuyla sen de hoşça kal Melih... Feride YILDIRIM" ~Aslında her hikaye biraz vedayla başlar. Mektubunu bırakıp dünyadan göç eden Feride'nin kaleminin unuttuğu yeri, kız kardeşi Zeynep doldurabilir mi? TANITIM: Zeynep, ablası Feride'nin gönül yarasından dolayı vefat ettiğini düşünerek ona bu yarayı açan adama kin besleyen genç bir öğretmen adayıdır. Bu adam, yıllar önce aynı arkadaş grubunda bulundukları Melih'tir. Yıllar sonra sabıkalı olduğu suçtan yakalanan Melih, parmaklıklar ardında alındığında, Zeynep'in görüşme arzusu derinleşir. Tek maksadı, neden bunu yaptığını sormaktır. Tüm hayatı ablasının ölümünün yasını tutmaktan ibaret olan genç kız, bir gün zoraki bir kader faktörüyle Yusuf isimli psikologla tanışır. Peki Yusuf, Zeynep'in hayat akışını değiştirip intikam hissinden kurtulmasına yardım edebilecek mi? Yoksa Zeynep, artık ablasının yasını aynı derinlikle tutamayacağı için Yusuf'tan kaçacak mı? Geçmiş ve gelecek arasında mekik dokunan bu kurguya hoş geldiniz! Unutmayın ki 2018 yılında yazıldı ve henüz 19 yaşındaydım. Keyfine bakmaya çalışın. Tüm bölümleri hazır. Finale kadar ücretsiz olacak.

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

AŞKLA BERDEL

read
78.9K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
520.6K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.7K
bc

HÜKÜM

read
223.5K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.9K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook