bc

KELEK (+18)

book_age18+
1.1K
FOLLOW
13.3K
READ
billionaire
reincarnation/transmigration
badgirl
powerful
bxg
highschool
another world
lies
musclebear
like
intro-logo
Blurb

İçime biraz daha girdiğinde, acıyla inledim. Aslında inlememeye ve bağırmamaya çalışmıştım ama olmadı. Etrafdaki herkesin ortasında, Atilla'nın altında, acı ve zevkin karışımıyla inliyordum. Atilla'nın cayır cayır yanan bedeni, üzerimde hareket ederken, ellerimi onun geniş sırtına götürüp, bronz tenind egezdirdim. İçime daha sert girdiğinde tırnaklarımı onun sırtına geçirdim. Ben kendimi geriye doğru çekip kaçmaya çalıştıkça, o, biraz daha geliyordu bana. Bacaklarımı kavrayıp, kalçamı avucuyla sıkarak, gözlerimin içine baka baka içime girip çıkıyordu ve sanki onun bir parçası değil de, sıcak demir bir sopa giriyordu bana.

''Ahhh! Atilla!'' diye inledikçe utanıyordum ama onların bir geleneğiydi bu, utanmamam gerekiyordu. Bunu biliyordum, fakat, elimde değildi...

Sonra belimden sararak beni kaldırdı, içimden çıkmadan dönüp oturdu ve ben, onun geniş omuzlarına tutundum. Korkunç gözleri, maskesi, ellerimin altındaki inanılmaz derecede geniş ve kaslı omuzları, bronz, parlak teni, vücudundaki yaraları, dövmeleri, her şeyiyle bir insan olamayacak kadar insanüstü ve güzeldi.

Bir eli belimde, diğer eli kalçamda, beni kucağında oturtup kaldırıyordu ve canım bu pozisyonda daha fazla yansa da, dayanmaya çalışıyordum.

"Atilla..." diye inledim gözlerine bakarak.

"Artık sana mühürlendim," dedi, "bizi sadece ölüm ayırabilir..."

Hatırladım.

Onu öldürmek zorunda olduğumu hatırladım.

Onu öldürmezsem, kardeşime kavuşamayacağımı hatırladım...

Kardeşini yaşatmak için yüklü bir paraya ihtiyacı olan Nilay Kuzguncu, hastane bahçesindeki bankta otururken yanına gizemli bir adam gelir ve ona, ne isterse yapması karşılığında ihtiyacı olan parayı vereceğini söyler.

Nilay, başına ne geleceğini bilmese de, son çaresi olarak gördüğü bu teklifi kabul eder ve parayı alır.

Şimdi verilen paranın karşılığında kendisinden istenen garip bir isteği yerine getirmesi gerekir...

YETİŞKİN ÖĞELER İÇERİR:

Ayrıca kan, korku ve şiddet sahneleri barındırmaktadır.

chap-preview
Free preview
Giriş
Simsiyaha bürünen bir gecenin koynuna göz açan, avuçlardan dolup taşan bir şeytanın yavrusu ancak bu kadar masum görünebilirdi. Göbek bağı kesildi, kana boyanmış gözlerini açtı ve soluduğu hava onu olması gereken görünüme bürümeden evvel, sadece onu tutan ellerin sahibine gülümsedi. Gözlerindeki kırmızı, sabah olurken gökyüzünü terk eden şafak ışıkları gibiydi, kızıllar gitti ve maviler geldi. Doğar doğmaz atıldığı su dolu gümüş kabın içinde kıpırdandı, yüzmeye çalıştı. Artık farklı bir yerde olduğunun farkındaydı. Güvende değildi. Onun yanında olan kimse güvende değildi. Minik bedeninden süzülen damlalar yerle buluşunca canhıraş bir çığlıkla etrafındakileri sağar etmek istedi. Kendi sesini duymuyordu, kontrolü yoktu. Daha doğarken, annesinin canına maâl olan hayatında yapabileceği en iyi şeyin birini öldürmek olduğunu kanıtladı. Dikkatli baksalardı eğer iri göz bebeklerinin içindeki öfkeyi görebilirlerdi. Elden ele dolaşıyordu. Sanki saniyeler sonra patlayacak bir bomba gibiydi. Kimse ona dokunmak, tutmak istemiyordu. Çok güzeldi, ancak tehlikeliydi. Onu son olarak kucağına alan kişi amcasıydı. Şöyle bir baktı güzelliğine, ışıltısı insanı kör edebilirdi. Hayran bakışları hâlâ daha devam ederken, bir yandan da babasına götürüyordu onu. Hem kötü, hem de iyi bir haber verilecekti. Önce hangisini söylemeliydi? Düşünerek ulaşmıştı onun yanına. Beyaz bir beze sarılı bebeğini verdi kucağına. Beceriksizce kucağında tutmaya çalıştığı bebeğin yüzüne düşen bez parçasını kaldırıp yüzüne baktı ve gülümsedi. O an dünyada ondan daha mutlu bir adam yoktu. Fakat bu mutluluğu abisinin dudaklarından dökülecek iki kelime sözle son bulacaktı. "Anneyi kaybettik," dedi ve adamın yüzünden uçup giden mutluluğun geride bıraktığı perişanlığın izlerini gördü. Bir dağ yıkıldı o an, kimsenin haberi olmadı. Tek bir damla akmadı ama bu büyük bir aşktı. "Bir kötü haberim daha var," dedi, fazla acımasızdı. Her şeyi bir gecede söylemek ve kurtulmak istiyordu. "Ne?" derken içinden bir şeylerin kopup gittiğini hissetti adam. Kendine bir teselli vermek için evladının gözlerine baktı ancak tıpkı annesine benzeyen o yüz canını daha da fazla yaktı. "O, duymuyor." Kısacık bir cümle her şeyi başına yıkabilirdi, altında kalabilirdi. Ölüp giden sevgilisi için mi yanacaktı canı, yoksa onun sesini hiç duymayacak ve belki de konuşamayacak olan evladı için mi? "Peki... Peki konuşacak mı?" dedi derin bir üzüntü ve telaş içinde. Bunun cevabını duymak istediğinden emin bile değildi ama sordu. "Konuşacak Aykar ve belki de duyacak ama ne seni duyacak, ne de seninle konuşacak." Yine de gülümsedi adam, "Olsun," dedi. "En azından konuşacak ve duyacak. Güzel bir ömrü olacak." Abisi sustu ve sadece yutkundu. Bu söylediklerine karşılık bir şey deyip de bu gece onun moralini daha fazla bozmamalıydı. Ona evladın katledilecek diyemezdi. Diyemedi. Gökyüzü bir anda kızıla boyandı ve kurtların ulaşma sesleri duymaması gerekenleri sağar etti. Gece ile gündüz bir oldu. Tüm dünyanın hâkimi olabilecek güce sahip olan o kişi, tam da o gece doğdu. Ağlamadan, çığlık atmadan, sadece gülerek açtı gözlerini annesinin ölümüne. Bu aldığı ilk can değildi, son da olmayacaktı...

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Hayaletin Avukatı

read
16.0K
bc

Geyna-Layon'un Fısıltısı

read
1.3K
bc

KARANLIĞIN GİZEMİ

read
6.3K
bc

AŞKIN KÜLLERİ [ YENİDEN DOĞMAK ]

read
7.4K
bc

İNCİ TANESİ

read
11.2K
bc

ŞAHİT OLDUM!

read
4.4K
bc

Küçüğüm +21

read
94.7K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook