5.Bölüm

2363 Words
CECILIA Akşam aklımda olan tek şey William'a bir mektup yazmaktı. Kağıdı aldım ve William'a yazmak için düşünmeye başladım aklıma gelenler tek tek döküldü kalemimden. Mürekkebe kalemi her daldırdığımda daha büyük heyecanla oluştu kelimeler. "Sevgili William. Zor zamanlar geçirdik. Sarayımız yerle bir edildi ve sen yaşıyor musun bilmiyorum bile. Seni çok özledim sevgilim. Zalim Stanleylerin eline düştük. Onların kölesiyiz. Yardımına ihtiyacımız var William bizi bu cehennemden kurtar sevgilim. Ben her zaman senin Cecilia'nım kalbim her zaman sana ait. Hatırlıyor musun sarayın bahçesinde konuşmuştuk seninle? Çocuklarımız olacak demiştin ,bana benzeyen kızlarımız olsun istemiştin o gün bana söz verdin:dedinki şartlar ne olursa olsun seni koruyacağıma şerefim üstüne yemin ediyorum Cecilia. Sonra ilk kez öpmüştün beni orada kalbimin sıkıştığını hissettiğim an sana aşık olduğumu anlamıştım. Sen benim biricik William'ımsın ve şimdi beni kurtarmanı istiyorum sevgilim. Seni çok seven Cecilia." Mektubu katladım. Ayağa kalktım canım acıyordu biraz. Hizmetkarlardan birinin yanına gittim. Norman'ın verdiği altınlar işime yarayacaktı. "Bir mektup yollamanı istiyorum." "Ne mektubu." "Bunu Donovan Sarayına yolla. Al bu altınlarda senin olsun tamam mı?" "Bir kese aldın ha." "Evet yollar mısın?" "Tabi yollarım." Mektubu aldı. Suratındaki memnuniyet her şeyin kanıtıydı. Monica'nın yanıa koştum sarıldım tabi incinmiş bir ayakla koşmak benim neyime. Ne demeye zorluyorsam kendimi? "Mektubu yollayacak. William gelecek. Yaşasın. Bir şansımız var Monica bir kurtuluş şansımız var." Gülümsüyorduk. İkimizde çok mutluyduk. "Tanrı'ya şükürler olsun." "Çok mutluyum William'a kavuşacağım." Monica ile mutlu bir şekilde kafamızı yastığa koyduk. William'a haber gitmişti işte bizi kurtaracaktı. Gelir ve bizi bu cehennemden alır. Mutluluk ile Monica'ya sarıldım. Gözlerimi kapadım. NARISSA Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu. Artık Prens Darly'nin kadını olmuştum. Darly uyandı bana baktı "Günaydın" "Günaydın prensim." Benim bu sorunsuz ve mutlu halim pek inandırıcı gelmemiş olmalı ki. "Toparlamışsın geçen kendi sarayınızda harap bir haldeydin" Pislik sende harap olacaksın. O zaman görüşeceğiz seninle. Hemen kendimi toparlayıp "Babamı ve annemi ne kadar çok sevsem de artık bu saraydayım ve buranın kendi kuralları var bende onlara uymak zorundayım. Yasımı içimde yaşıyorum" "Akıllıca bir karar olmuş." Kafamı kaldırdım Darly'nın boynuna öpücük kondurdum şaşkınca bana baktı. "Dün gece inanılmazdı." Gülümsedi beni sorgular gibiydi. Doğal olarak... "Biraz çabuk alışmışsın" "Sadece görevimi yapmak istedim." "Çekilebilirsin Narissa. Lanet olasıca demek çekilebilirsin ha. Onca söylediğim şeyin ardından tek dediğin şey çekilebilirsin demek mi? Sen sen mahvolacaksın. Sana bu yaptığın her şeyin bedelini ödeteceğim. "Tabi prensim" dedim Üzerimi giyindim reverans yaptım ve çıktım. Kızların yanına gittim. Monica Cecilia'nın ayağına merhem sürüyordu "Hey günaydın ayağına ne oldu?" Suratıma bakmadan konuşuyordu. Kızgındı bana. Sanki güle oynaya isteye isteye onunla oldum. "Günaydın dün düştüm önemli bir şey değil." "Acıyor mu?" "Hayır." Monica Cecilia'nın aksine meraklı tavırla "Gece nasıldı?" "Olması gerektiği gibi. Sizin yüzünüz güldüğüne göre güzel bir şey olmuş." "Cecilia William'a mektup yazdı. Hizmetkarların birine verdi yollayacak." "Neden böyle bir iyilik yaptı ki?" "Bir kese altın karşılığında yaptı" "Altını nereden buldun?" "Uzun hikaye kısaca Isabella'nın bebeğinin hayatını kurtardı diye Prens Norman verdi Cecilia'da mektup yazdı William'a ve o altınları verdi mektubu yollamaları için "Harika bir haber. " "Bencede." "Masaj yapmamı ister misin Cecilia?" "İstemem." Ben onun ablasıydım bana böyle davranmasına dayanamıyordum. Saygı duyması gerekirdi bana verdiğim akla uyması gerekirdi ben isteyerek gitmedim o adamın koynuna ağlamanın faydası yoktu sdece. "Cecilia bana neden kötü davranıyorsun?" Kaşlarını çattı. Öfkeyle konuşmaya başladı. "Gülerek gittin onun kadını oldun. Babamın ve annemin katilleri intikamı onlara bu zevki yaşatarak mı alacaksın?" "Ne yapsaydım senin gibi ağlayıp zırlayıp zindana mı düşseydim? Sen zindan da mı alacaksın o intikamı? Babam hep derdi tez canlısın sakin düşünmüyorsun Cecilia." "Kusura bakma bu durumda sakin düşünmem olanak dahilinde değil." Değilmiş asıl şimdi sakin düşünme zamanıydı öfkemizin zararı yine bizeydi sadece bize. Sakince düşünüp planlı kararlar aldığımızda daha güzel olabilirdi her şey. Cecilia ile biraz atıştık ama sonrasında eskiye döndük. Kardeştik biz. Bizim bizden başka kimsemiz yoktu. Akşama kadar mutlu şekilde oturduk. Ertesi günler Cecilia Isabella'nın hizmetciliğine devam etti. Aradan bir hafta geçmişti. Ben bu esnada bir kez daha Darly tarafından davet edilmiştim. İntikamıma adım adım yaklaşıyordum. Etkim altına alacaktım onu yavaş yavaş. Her şey planladığım gibi gidiyordu. CECILIA Aradan üç dört hafta geçmiş ben hizmetçiliğime devam ederken ara sıra Norman'ın sıkıştırmalarına maruz kalıyordum. William o bir gelseydi o yardım etseydi ve kurtulsaydık şuradan başka bir şey istemiyordum. Kahvaltı yapıyorduk. Hizmetkarlardan biri çağırdı. Mektubu verdiğim kadındı bu. "Al mektubuna cevap geldi." Yüreğim ağzımda heyecanla elimi uzattım. İçimde garip bir heyecan salık Verdi. Sevdiğim adama mektubum ulaşmıştı. Demek ki iyiydi ve yaşıyordu. "Ne. Ah Tanrımm çok teşekkür ederim. Harikasın." Sevinçle kadına da sarıldım. Mektubu aldım ve kızların yanına gittim. Monica bu kadar neşeli olmamdan bir şey odluğunu anladı "Ne oldu?” "William cevap yazmış." Narissa yüzünü buruşturarak. "Ne kadarda aptal köle olduğun saraya cevap mı atıyor birde. Bende William mı zeki sanırdım." "Narissa!" "Yalan mı ama? Mektubu ya biri görseydi bu kadar ahmakça bir hareket yapmamalıydı." "Görmedi işte. Sonuçta eline ulaşmış yaşadığımızı biliyor ne fark eder." Mektubu açtım. Derin bir nefes aldım. Sevdiğim adam tarafından yazılmış mektup. Gülümseyerek okumaya başladım. "Sevgili Cecilia. Mektubun elime ulaştı. Güzel şeyler yazmışın. Seni seviyordum Cecilia ama artık sen benim Cecilia'm olamazsın çünkü artık Stanley Sarayında bir kölesin ve kurtulman imkansız bunu ben bile başaramam. Gülümsemem satırların aşağısına indikçe söndü. Kalbime bir ok saplandı. İçimde tarif edilemez bir acı büyümeye başladı. Gözümden yaşlar akıyordu William ne saçmalamış devam ettim okumaya "Bana mektup yazman beni onurlandırdı. Çocuklarımın annesi olmanı istiyordum ama Prenses Cecilia ikendi bu. Ben sana yardım edemem Cecilia. Bana bir daha mektup yazma. Sevgilerle William. Gözümden ardı ardına yaşlar akıyordu. Wiiliam nasıl bunları söyler. Monica yaklaştı "Ne oldu söylesene. Ne yazmış?" "Hayır. Hayııır! Şaka yapıyor olmalı cidden delireceğim. William tek umudumuzdu o. lanet olsun." "Ölmüş mü yoksa. Cecilia" Gözümden akan yaşlar engel olamıyordum. Delirmek üzereydim. Ben yani beni sadece prenses olduğum için sevmiş. Tanrım bu zalimce. Ben ben ona inanmıştım burada onu düşünmediğim tek bir gün bile yoktu ama o... Narissa elimi tutu. "Sakin ol hayatım. Lütfen." "Yazdıklarına bakar mısın? Seni Prenses Cecilia iken seviyordum diyor. Lanet herif." "Tam bir aşağılık! Nasıl söyler bunları." Kafamı yastığa koydum ve ağlamaya devam ettim. Monica yanıma geldi beni sakinleştirmeye çalışıyorlardı fakat etkisi yoktu. Kalbim tuzla buz olmuştu. "Hayatım ağlama lütfen." "Nasıl ağlamayayım. Nefes alamıyorum adeta. Onu sevmekten başka ne yaptım her şeye rağmen sevdim onu." Hizmetkarlardan biri geldi. "Prens Norman seni bekliyor." "Git başımdan." "Cecilia bana bir şeyi iki kez söyletme. Prens seni bekliyor. Kalk." Prensin de sarayında canı cehenneme. Bütün umutlarım yerle bir olmuşken kalkıp o aptal lord ile muhattap olmayacaktım. "Defol dedim sana gelmiyorum!" "Cecilia tehdit mi edilmek istiyorsun illaki zindana mı gitmek istiyorsun?" "Atın o zaman zindana. Umurumda mı? Değilllll. " "Söyleyelim prense seninle birlikte kardeşlerini de atarlar nasıl fikir. Birlikte sabaha kadar bok içinde kalırsınız." "Lanet olsun. Tanrı canımı alsın. Bıktım Tehditlerinize dayanamıyorum artık!" Kolumdan tuttu. Prensin odasına doğru yürümeye başladık. Ayağım hala acıyordu. Odanın önüne gelince muhafızlar kapıyı açtı içeri girdi. Kafam öne eğikti. Bana doğru yürüdü. "Cecilia." Kafamı kaldırdım gözyaşlarımı son kez odaya gelmeden önce silmiştim. Kendimi zor tutuyordum. Öfkeli bir nefes alıp verdim suratına bakmak dahi istemiyordum. Sürekli beni çağırmasına tahammülüm yoktu. "Neyin var senin?" "İyiyim. Bir sorun yok." Derdime derman olabilirmiş gibi soruyor. Neyim olacak burada olmaktan nefret etmek dışında neyim olabilirdi benim? Ailemi aldıkları yetmiyormuş gibi William'ı aldılar benden. Prensesliğim elimden alındığı için onu da kaybettim. "Neden ağlıyorsun peki?" "Bu sizi ilgilendirmez." "Karşında prens var saygılı konuş ve sorulana cevap ver." "Benimle alakalı bilmenizi gerektirecek bir şey yok." Çenemden tuttu duvara yasladı. "Neyi bilmem gerekip gerekmediğine sen mi karar vereceksin? Benim sarayımdasın. Benim emrimde. Benim kadınım. Seninle alakalı şey benimle alakalıdır." "Ben senin kadının değilim." "Geçen gece bu odadaydım Cecilia. Kollarımın arasında, dudakların dudaklarımdaydı, tenine dokundum benim kadınım..." "Yeter! Lütfen devam etmeyin." "Neden?" Duymak kendime olan saygımı azaltıyordu. Kendime öfke duyuyordum direnemediğim için. İffetimi koruyamamış gibi düşünüyordum. Hatta bir yolunu bulup kendimi öldürme fikri şahaneydi. "Neden mi? Lanet saraydan nefret ediyorum. Sizin kadınınız olma fikrinden nefret ediyorum ve burada yaşamayı hiç istemiyorum. Boğazımı sıktı. Öfkelenmişti bende öfkeliydim ama. "Sen kim oluyorsun da karşımda bu şekilde konuşuyorsun?" "Ben Prenses Cecilia'yım sana bunu her seferinde hatırlatmayacağım." Boğazımı bıraktı masaya doğru yürüdü sonra tekrar arkasını dönerek beni hiddetle duvara yapıştırdı ve boyuma hançeri dayadı "Sen canına susamışın. Sen halen prenses olduğunu sanıyorsun. Sen kölesin anladın mı benim kölem. Aptallığı bırakmazsan kendine yazık edersin" "Öldür." "Ne?" "Öldür beni. Hadi kesip at boğazımı tek hamlene bakar şuracıkta can veririm ve her şeyden kurtulurum sonsuza dek. Lütfen beni şimdi öldür." Gözlerime baktı. Kızgınlığı her zerresinde hissettiğim gözleri. "Sen gerçekten aptal bir kızsın. Sen benim yatağımda başka erkeği sayıklayabilecek kadar aptalsın hem de. "Ne?" "O gece William'ı sayıklayıp durdun." William deyince tekrardan ağlamaya başladım. Ben bunun yatağındayken bile onu sayıklarken o nasıl böyle konuşurdu. Elini tuttum hançeri kalbime doğru getirdim. "Yalvarıyorum." "Ne? Ne için yalvarıyorsun?" Ağlamamın arasında zar zor konuşarak yutkundum. "Öldür beni lütfen. Yalvarırım öldür. Kurtar bu acıdan." "Öldürmeyeceğim seni Cecilia bu sana iyilik olur. Yaşayacaksın ve zamanı geldiğinde burada hatta bu odada olmak için can atacaksın." "Asla. Sen öldürmezsen diğerleri öldürür." Kahkaha attı. "Artık bu sarayda senin yaşayıp yaşamayacağına bir tek ben karar veririm. İstediğini kışkırt ölmeyeceksin Cecilia." "Nefret ediyorum hepinizden. Bu saraydan." Gözlerime baktı. Bana yaklaştı ve öpmeye başladı kendimi geri çektim. İstemiyordum onun bana dokunmasını istemiyordum. "Bi sorun mu var Cecilia?" Cevap vermedim tekrardan öpmeye devam etti. "İstemiyorum." "Bence istiyorsun." "Hayır." "Tabi ben hemen emre itaatsizlik yaptığını belirteyim toplu bir cezaya ne dersin?" Gözümden yaşlar aktı. "Beni nereye kadar kardeşlerimle tehdit edeceksiniz?" "Tehdit edilmek zorunda olmadan denilenleri yapmaya başlayana kadar." Seni öldüreceğim Norman. Tanrı şahidim olsun ki o gün geldiğinde sana merhamet bile etmeyeceğim. Yeniden eğildi ve öpmeye başladı üzerimdekileri çıkardı ve yatağa geçtik. Akşam olmasını bile beklemeyecek kadar doyumsuz bir pislikti. Dudaklarını vücudumda hissetmek. Ona engel olmak isteyip sırf kardeşlerim için bunu yapamamak William'ın beni artık istememesi hepsinin acısı ile yine ağlıyordum. Dudaklarını son kez dudaklarıma bastırdı kollarımdan sıkıca tutarak kendine bastırdı ve yüzüme ardı ardına öpücükler kondurdu. Kendini yatağın yan tarafına bıraktı. "Her seferinde gözyaşlarına boğulmayı bırakmalısın." Kafamı ona doğru çevirdim. "Engel olamıyorum tiksiniyorum. Bana dokunmandan." "Sana iyilik yaptığımın farkında mısın?" "Ne iyiliğinden bahsediyorsun sen?" "Kadınım olmasaydın daha birinci ayın sonunda sen ve kardeşlerin ölmüş olurdunuz." Gözümden akan yaşları sildim. "Daha onurlu olurdu en azından. Senin kadının olmaktansa ölmeyi yeğlerdim. Mutlu olmamı mı bekliyorsun?" Sırıttı ve. "Çekilebilirsin Cecilia" dedi Çok sinirlenmiştim işi bitince bana bir çöp gibi davranmasından. Kölesi değildim olmayacaktım istediği zaman çağırıp istemediğinde beni gönderemezdi. "Çekilmiyorum." "Ne?" "Gitmiyorum işte sen çekilebilirsin dedin diye gitmeyeceğim. Kurallarına karşı geliyorum.” Kahkaha attı "Demek benden hiç ayrılmak istemiyorsun." "Aslında kurallara karsı gelmeye çalışıyordum." "Sen kafayı yemişsin. İyi kal keyfin bilir." Elbisemi giyindim oda üzerini giyindi. Masa duran sudan içti. Lanet herif. Tüm kurallara karşı geliyordum ama halen gülüyordu. Lanet olsun. Odası kocamandı. Tıpkı benim Prensesken ki odam gibi. Kitaplık vardı odasında oraya doğru gittim. Bir sürü güzel şiir kitapları çeviriler ve klasikler vardı. "Kitap sever misin?" Kafamı çevirip baktım ama cevap vermedim. Masanın üzerinde değerli taşlar vardı onlara baktım. "Değerli taşlar her kadının çok sevdiği şeydir değil mi?" Yine cevap vermedim onunla muhabbet etmek isteyen yoktu o sırada kapı çaldı. "Gelebilirsin." İçeriye Isabella girdi. Beni görünce şaşırdı. "Cecilia" "Isabella" "Senin ne işin var burada?" "Şey ben" "Onu ben çağırdım asıl senin ne işin var?" "Ben sizi görmek istedim." "Isabella" dedi ve gülümsedi. Isabella ona doğru yaklaştı oda Isabellayı öptü. Ne yapacağımı bilemedim. Gözümün önünde öpüşlerine seyirci olacak değildim. "Şey ben" Bana döndü "Ne oldu?" "Gitsem iyi olacak." "Neden Cecilia ne güzel sohbet ediyorduk." Dedi ve sırıttı "Ben gitsem daha iyi" "Tamam." Kızların yanına gittim. Mektup Monica'daydı elindeydi. Ondan aldım. Lanet herif... Nasılda tanıyamadım onu? William prenses olduğum için beni sevmiş. Boynumdaki kolyeye baktım. Dokundum. Onun hediye ettiği kolyeydi; sonra kutunun içindeki küpe, bileklik Tanrım William'ı çok seviyordum ben neden böyle oldu? Biz evlenecektik. Biz mutlu olacaktık. Kolyeyi çıkardım. Monica atıldı hemen. "Ne yapıyorsun?" "Atacağım her şeyi" "Saçmalama küçük bir kız gibi davranma ona sinirlisin ama aşıksın değer veriyorsun pişman olacaksın bunlar senin için değerli." "Çok seviyorum onu Monica bir insan sevdiğini sırf bulunduğu sınıfa göre sever mi?" "Lanet biriyse evet" "William böyle biri değildi. Melek gibi kalbi vardı onun." "Demek yanlış tanımışsın" Gözyaşlarım halen akıyordu "Bebeğim lütfen ağlama." "Tamam. Gönderme demiş ama William'a bir mektup daha yazacağım." Monica karşı çıktı bu fikrime ama göndermek istiyordum. Göndermeliydim. "Yapma." "İçim rahat etmez." "Bırak yollasın Monnica." Narissa beni destekledi. O haddini bilmeze içimdekileri söyleseydim en azından. Kağıdı aldım. İçimdeki zehri akıtmam gerekti. Lanet olası William mektup yazma demişsin ama yazamadan yapamadım. Sen hayatımda tanıdığım en çıkarcı insansın. Seni ne kadarda yanlış tanımışım. Şerefin üstüne yemin etmiştin beni her şekilde koruyacağına. Senin şerefin bu mu? Nasıl kıyabiliyorsun bana Cecilia'na burada acı çekiyorum ben senin doğru insan olduğuna inanmıştım William ama yanılmışım. Yardıma ihtiyacımız vardı hiçbir şey için olmasada ailelerimizin hatırına. Senden nefret ederken bile sana böylesine aşık olduğum içinde kendimden nefret ediyorum. Umarım layığını bulursun. Hoşcakal. Daha önce mektubumuzu götüren kadının yanına gittim "Bu mektubu aynı yere yolla." "Yine mi? Karşılığı ne olacak?" "Yine mi bir kese altın vermiştim." Çıkarcı pislik gözlerini üzerime dikti. "Boynundaki güzelmiş. Onu ver." "Asla onu alamazsın." Bilekliğimi çıkardım. Bu William'ın aldığı değildi annemle almıştım bu bilekliği özel bir yapımdı çok değerli değildi benim için ama şimdi bu pis ucubenin olacaktı. "Al bunu ve yolla şu mektubu." "Tamam." Kızların yanına gittim. Gözleri ile kadını dövüyordu resmen Monica sonra bana döndü. "Bu kadına hiç güvenmiyorum. Pis çıkarcı." "Karşılıksız iş yapmıyor işte." Narissa üzgün bir halde "Umarım William bize acır." "Lanet olası William! Bunu bana nasıl yapar. Ben onunla evlenecektim. Ya bizim ailelerimiz dosttu ama söyledikleri..." Tüm bunları düşünürken Isabella geldi. Kolumdan tuttu kenara çekti. Yeşil gözleri öfke saçıyordu. "Ne oldu?" "Neden o odadaydın. Ne oldu?" "Norman çağırdı?" "Neden?" Kıskançlıktan gözü dönmüştü. Ona onunla birlikte oldum diyemezdim onun tavırlarıyla uğraşmak en son derdim olmalıydı "Çünkü her zamanki gibi sorun çıkardım klasik Cecilia işte oda beni uyarmak için çağırdı sorun çıkarırsam zindana gidermişim." Ben öyle söyleyince yüzü güldü. "Tamam" Arkamı döndüm lanet sürtük senin de Norman'ın da canı cehenneme ben zaten bu saraydan buradan nefret ediyordum. William olmasa bile kurtulacaktık buradan. Ben Prenses Cecilia'ysam bir yolunu bulacaktım. Kardeşlerimi de alıp buradan kurtulacaktım o zaman prenste sarayda sizin olsun zerre umurumda olmayacak. Bütün Stanleyler önümde diz çökecekti. Tanrı şahidim olsun ki hepsinden aileme ve bana yaptıklarının bedelini alacaktım. İskoçya Prensesi Cecilia Katchin bu yapılanları onların yanına bırakmayacaktı. Hava kararmıştı. Yatağa geçtim kızlar çoktan uyumuş. Kafamda planlar kurmaya çalıştım nasıl kurtulabiliriz diye. Bedenim en sonunda yorgun düştü ve kendimi uykuya bıraktım.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD