Yüzüme şaşkınca bakıyordu tıpkı, 'senin burada ne işin var?' der gibi. Kollarımı saran elleri yavaşça gevşerken bir adım geri atarak onu baştan aşağı süzdüm. Baştan aşağı siyah giyinişiyle yutkunarak onu incelemeye devam ettim. Siyah kumaş pantolonu ve siyah gömlek bedenini tamamen sarmıştı, yoğun vanilya kokusu burnuma doluştuğunda istemsizce güçlü bir soluk aldım.
"Ilgaz?" dudaklarımın arasından onun ismi çıktı soru sorarcasına.
"Ne yapıyorsun burada?" dediğinde gözlerim büyük binanın salon girişine kaydı.
"Bir arkadaşımın nişanı vardı, onun için gelmiştim." dedim sakince. Başını aşağı yukarı hafifçe sallayarak arkasına baktı. "Sen ne yapıyorsun burada?" dediğimdeyse hafifçe gülümsedi.
"Benimde yeğenimin nişanı var, yoksa aynı nişanın misafirleri miyiz?" gözlerim hafifçe irileşirken içimden, aynı nişana gitmememiz için dualar ediyordum. Dudaklarımı hafifçe aralayıp konuşmak için yeltendim ancak onun çalan telefonu buna müsaade etmedi. Cebinden telefonunu çıkararak kulağına yasladı, yavaş adımlarla yanımdan uzaklaşırken bjnu fırsat bilerek salonun içine girdim.
Üçüncü katta bulunan bir salonda olacaktı nişan, bu yüzden asansöre binerek 3 tuşuna tıklayıp beklemeye başladım. Kalçamı asansörün içinde bulunan demire yaslayarak telefonumu elime aldım, w******p'tan bildirim gelir gelmez ekranıma baktım.
Ilgaz
1 Bildirim
Parmaklarım yavaşça ekrana gitti bildirimin üzerine tıklar tıklamaz Touch Id'mi okutarak mesajı açtım.
Gönderen: Ilgaz
Gönderilen: Bir dakika bile sürmeyen telefon görüşmesi yaparken, bana bir şey demeden kaçtın küçük hanım.
Çevrimiçi
Yazıyor...
Çevrimiçi
Yazıyor...
Çevrimiçi
Mesajına cevap vermeden onu beklerken bir şeyler yazıp yazıp siliyor sonrasında beni bekliyor olmalıydı. Bir şeyler yazmamı istiyordu ancak ne yazacağım konusunda bile kararsızdım. Asansör durup kapıları yavaşça açıldığında sakinleşerek asansörden dışarı adım attım, sağ yönde az ileride bulunan çiçek çelenkinin üzerinde YÜSRA & UFUK yazıyordu.
Ilgaz'a cevap vermeden salonun kapısına doğru yürüdüm, şansa Yüsra hemen karşımda duruyordu. Giydiği bebek mavisi taşlı balık model elbiseyle kuğu gibi görünüyordu, gözlerim yavaşça açılırken onu beğenerek süzdüm. "Biraz daha gecikseydin nişanı başlatmadığım için beni döveceklerdi."
"Özür dilerim." dedim sıkıntıyla. "Trafik vardı, üstelik bizimkilerle aramız mükemmel değil." omzuma elini koydu.
"Sorun değil hayatım, sonuçta geldin." dudaklarım yavaşça kıvrıldı, yanımıza orta yaşlarda platin saçlı bir kadın geldi.
"Yüsra dayın nerede?" Yüsra bilmemezlikle dudaklarını büzdü.
"Bilmiyorum anne, gelmemiş olabilir. Tanıştırayım Aslı anne, fakülteden arkadaşım kendisi." Annesi elini uzattı.
"Merhaba canım, hoş geldin." uzattığı eli tutarak hafifçe sıktım.
"Hoş buldum, tanıştığıma memnun oldum."
"Bende memnun oldum canım. Yüsra dayını hemen ara, daha fazla gecikmesin yoksa çıldıracağım!" Yüsra'nın annesi gerginlikle sağ elini beline koymuş, sol elindeki telefonla ise bir şeylerle uğraşıyordu saniyeler sonra yanımızdan ayrıldı.
"Ayakta kaldın Aslı, geç istersen içeri." demesiyle başımı hafifçe salladım. "Aa! Dayı, neredesin sen?!" tekrar tiz sesini duymamla başımı kaldırıp, onun sevinçle baktığı yöne döndüm. Ilgaz yüzünde büyük bir tebessümle duruyordu, kollarını iki yana açmış "Gel bakalım dayına, cadı!" diyerek Yüsra'yı kollarının arasına çağırıyordu.
Bu kadarı da fazlaydı artık. Ben nereye gidersem gideyim bu adam her yerden çıkıyordu, beni takip ediyor olabilir miydi? Saçmalık! Gerçekten saçmaladın Aslı. Tamam tuvalette karşılaşmış olabilirdik bu tamamen benim hatamdı, beni eve bırakmadı tamamen şansımdan kaynaklıydı, arabama çarpması onun hatasıydı, şimdiyse aynı nişandaydık. Üstelik benim kız arkadaşım, onun yeğeni oluyordu. Başımı iki yana sallayarak salondan içeri girmeye yeltendim ancak Ilgaz'ın ismimi seslenişi içeri girmemi engelledi.
"Aslı?"
"Aa tanışıyor musunuz dayı?" Yüsra hemen araya atladı.
"Tanışıyoruz ancak Aslı hanım beni sevmiyor olmalı, her karşılaştığımızda benden kaçıyor kendisi." hızla arkamı döndüğümde yüzünde tam anlamıyla piç gülümsemesi vardı. Tavrıda aynen öyleydi.
"Senden kaçtığımı nereden çıkardın?" dediğimde biraz daha genişledi gülümsemesi. "Sadece acelem vardı bu yüzden hızlı olmaya çalışıyordum."
"Hadi ama! Bana nereden tanıştığınızı söylemeyecek misiniz? Yoksa sevgili misiniz? Sakın benden saklamaya çalışma dayı, sonradan öğrenirsem daha beter olur." Sevgili kelimesini duyar duymaz ufak bir şok geçirdim, bu kız ne dediğinin farkında mıydı? Söz konusu onun dayısıydı, sadece dayısıda değil ben! Ben ve onun dayısı? Normal mi karşılıyordu gerçekten?
"Saçmalama Aslı." dedi Ilgaz yeğeninin yanaklarını sıkarak. "O benim için çok küçük." Yüsra dayısının omzuna vurdu.
"Küçük ancak taş gibi benim arkadaşım." bunu duyan Ilgaz ağzının içinde bir şeyler söyledi.
"Benim hakkımda konuşuyorsunuz farkında mısınız?" dedim ikisinede sert bakışlar atarken. Kaç dakikadır şahit olduğum konuşmalara bakın! Küçükmüşüm... Sen yaşlısın bir kere. Bunu içimde tutarsam eğer kendimi yiyip bitireceğim, bu yüzden söylemeliyim. Kollarımı göğsümün üzerinde birleştirerek gülümsedim, gözlerim önce Yüsra'da sonra ise Ilgaz'da gezindi.
"Ayrıca ben küçük değilim, senin yaşlısın." Ilgaz bunları duyduktan sonra kaşlarını çatarak bana laf söylemek için dudaklarını araladı.
"Hiii!" dedi Yüsra ağzını kapatarak. "Buralar karışır ben size diyeyim, ay lütfen kendinize gelin! Arkadaşım ile dayımın arasında kalmak istemiyorum. Hadi gelin odasına geçelim." Yüsra önden yürürken ben ve Ilgaz onun peşinden gidiyorduk.
"Yaşlıyım öyle mi küçük hanım?" kulağıma gelen fısıltıyla irkildim. Bu adam her zaman dibimde bitmek zorunda mıydı? Gözlerimi devirdim onu duymamazlıktan gelmeye çalışacaktım.
"Hâlâ nerde tanıştığınızı söylemediniz." dedi Yüsra gelin odasına girip.
"Babam ile iş ortağı Ilgaz bey." dedim yumuşak pufa oturup. Yüsra kollarını göğsünde kavuşturup başını hızlıca salladı. "Ayrıca sabah kaza yaptık, arabama çarptı." küçük bir çocuk gibi hissettim o an kendimi. Koskoca adamı, yeğenine şikayet etmiştim. Yüsra gür bir kahkaha patlattı, Ilgaz sevimli sevimli gülümsemeye çalışıyordu ancak nafile.
"Dalgınlığıma geldiğini söylemiştim ufaklık." cevap vermek istemeyip geriye yaslandım.
"Kız arkadaşın erkekler tuvaletine girip kapıyı bozdu." ağzından dökülen cümleyle gözlerimi fal taşk gibi araladım.
"Ne?!" Yüsra daha çok gülmeye başladı. "Siz şaka mısınız?!" kahkahalark gittikçe artarken hıçkırmaya başladı. "Aslı naptın kızım sen?!"
"Ne?! Bu normal mi sence?" dedim sakin kalmaya çalışarak. "Gülüyorsun üstelik... Farkında mısın yanındaki dayın? Ve bende senin kız arkadaşınım. Çok saçma ama yanlış anlamıyor musun?" dememle boğazını temizledi.
"Hayatım nesini yanlış anlayayım? İkinizde yetişkin insanlarsınız kararlarınız beni ilgilendirmez, üstelik dayıma göre değilmişsin. O yüzden bir sakınca görmüyorum." bir anda kapı açıldı, Yüsra'nın annesi çatık kaşlarla gelmişti.
"Ne yapıyorsunuz siz burada? Kafayı yiyeceğim. Misafirler sizi bekliyor, Fuat nerede Yüsra? Ah, o terasta olmalıydı. Tamam hatırladım şimdi, artık nişana başlamalıyız. Hadi çık kızım." Yüsra ayağa kalkarak başını salladı.
"Ben çıkıyorum gençler, sizde hemen arkamdan çıkın." başımı sallayarak çantamı elime aldım. Yüsra hızla odadan çıkıp kapıyı kapattığında Ilgaz ile baş başa kalmıştık.
"Soruma cevap vermedin Aslı." dedi ciddiyete bürünmüş bir halde. Dediklerini anlamamazlıktan gelerek kaşlarımı çattım. "Bana, 'hangi soru?' diye sakın sorma. Sen gayet iyi biliyorsun hangi soru olduğunu." Ne olmuştu bir anda? Az önce bana küçük olduğumu söylüyordu. Aman banane ya! Niye umursuyordum ki? Sonuçta ona göre küçüktüm ve bu doğruydu.
"İlgimi yaşlılar çekmiyor Ilgaz bey." dedim çatallı çıkan sesimle, sonra boğazımı temizleyip tekrar konuştum. "Üstelik siz ve ben ne alaka tam olarak?" dememle Ilgaz öne eğildi.
"Yüsra sevgili olup olmadığımızı sordu küçük hanım, bende en uygun cevabı vererek benden küçük olduğunuzu söyledim. Yoksa siz tam tersini mi düşünüyordunuz?" sorduğu soruyla gözlerimi kaçırdım.
"Ne münasebet? Tabi ki tersini düşünmüyorum, doğru söylediniz. Sanırım yanlış anlayan ben olmuşum, yine de yaşlı olduğunuzu değiştirmez. Benim ilgimi de siz çekmezsiniz zaten." yavaşça ayağa kalkıp oturduğum sandalyenin önüne gelip üzerime eğildi.
"Kimler çekermiş sizin ilginizi küçük hanım?" Benim alanıma girer girmez vanilya kokusu genzimi yaktı, bu kadar güzel kokması hoş değildi. Canilikti, bu koku insanın canını alırdı.
"Hiç kimse." dedim dalgın vaziyette. Dudaklarımı dilimin üzerinde gezdirip bir soluk daha aldım, ardından kendime gelmek için ondan uzaklaştım. "Bence artık gitmeliyiz, nişan başlamıştır bile." dediklerime güldü.
"Umarım ablam ve Yüsra yanlış anlamazlar." kaşlarımı çatarak anlamsızca ona baktım. "Uzun süre yalnız bir halde odada durduğumuz için..."