5

1412 Words
Yüsranın attığı konuma gelmiştim, arabamı park ederek inmiş sade ama şık olan kafenin içine girmiştim. Gözlerim etrafta geziniyor Yüsra'yı arıyordu, tanıyabilir miydim pek sanmıyorum. Aradan geçen onca zamanın ardından nasıl aynı görünüşe sahip olabilirdi ki? Üstelik estetik yaptırmış olabilirdi, o böyle konulara çok meraklıydı. Tam bir süslüydü. "Aslı!" ismimi ince sesiyle haykıran kıza baktım, bu gerçekten o muydu? Onu görür görmez dudaklarım kıvrılıverdi, lüle lüle olan saçlarının rengi değişmemişti, hâlâ mavi rengini kullanmaktaydı. "Orada duracak mısın öyle? Gelsene artık." hızlı adımlarla yanına yaklaştım, bedenime doğru atılarak beni kendine çekip sarıldı. Aramıza giren onca zamandan sonra pekte sıcak davranamıyordum, bu yüzden geri planda olmayı seçtim. Yine de nezaket gereği sarılışına karşılık verip geri çekildim, Yüsra'nın suratındaki büyük gülümsemeye karşılık verdim. ''Hadi gel oturalım bir kahve içip sohbet edelim.'' bileğimden çekiştirerek kalktığı masaya doğru yürüdü, sandalyesini çekip oturduğunda bende sandalyeye oturmuştum. ''Neredeydin?'' susmayı bir kenara bırakıp ona soru yönelttim. Gergin bakışlarla etrafına bakarak tekrar bana döndü. ''Nasıl anlatsam ki?'' dedi kuru dudaklarını diliyle nemlendirerek alt dudağını ısırdı. ''Üniversitedeyken peşime bir sapık takıldı, daha çok psikopat denilir sanırım buna. Tabi bunları sana hiç bir zaman anlatmadım, her gün farklı numaralarla bana mesaj atarak taciz ediyordu. İlk başlarda dalga amaçlı yapıldığını sandım ancak takip edildiğimi kanıtlayan fotoğraflar durumun ne kadar ciddi olduğunu gösterdi.'' onu pür dikkatle izlerken yüzünü incelemeye başladım, ne kadar değiştiğini fark ettim. Sahip olduğu her şeyi değiştirmişti, yüzü tamamen farklıydı. Bir anlığına üniversitede arkadaşım olan kız, gerçekten karşımdaki kız mı diye düşünmeden edemiyordum. Yüzüne farklı operasyonlar yaptırmış olmalıydı. ''Her ne kadar numaralarını engellesem, onu dikkate almamaya çalışsam dahi olay gerçekten git gide büyüdü. Karakola giderek durumu anlattım, bana mesaj atılan numaraları verdim onlara ancak numaralar her seferinde bir başka kişiye ait çıktı.'' yanaklarını şişirdi. Bu sırada yanımıza bir garson gelerek iki tatlı tabağı ile iki bardak soğuk kahve getirmişti. Ne ara sipariş ettiğinin farkında dahi değildim. ''Bende çareyi yurt dışına kaçmakla buldum, anne ve babamın çevresi geniş olduğu için şanslıyım. Dayım beni apar topar yurt dışına yolladı her şeyimi o halletti, yurt dışına yerleşerek her şeyimi değiştirdim. Hayatımı, yaşam tarzımı, benliğimi, kimliğimi, bedenimi...'' ''Sırf sana takıntı yapan bir şerefsiz yüzünden ne hale gelmişsin.'' dedim onu detaylı inceleyerek. ''Ölüm tehditleri aldım.'' dedi yüzünü buruşturarak. ''Eğer ona ait olmazsam beni öldürür ve cesedimi kimse bulamazmış.'' ''Peki ya şimdi?'' dedim kahvemden bir yudum alarak. ''Niye geri döndün?'' ''Şükürler olsun ki kurtuldum, eminim ki beni bu halimle asla tanıyamaz. Neden geri döndüğüm ise bomba!'' elini havaya kaldırarak bana baktı. ''Bu akşam nişanım var!'' gözlerim irileşirken dudaklarım aralandı. Hızla masada duran elimi tutarak bana tatlı bakışlar atmaya başladı. ''Nişan tepsimi tutmaya evet der misin?'' ettiği teklife şaşıramadan gülmeye başladım. ''Ben bilemiyorum Yüsra, söz vermek istemiyorum ama...'' ''Lütfen!'' tatlı bakışlar atarak beni ikna etmeye çalışıyordu ancak kararsızdım, sadece düğüne gitsem olmaz mıydı ya? Üstelik ben pek sevmezdim kalabalık ortamları. Daralıyordum. • Yaklaşık iki buçuk saate yakın Yüsra ile sohbet ediyor, geçmiş anılarımızdan bahsediyor, arada bir hüzünlenirken bazense gülme krizlerine giriyorduk. Uzun zamandır bir insanla bu kadar uzun süre sohbet edip, eğlenmemiştim. Gerçi eğlenebileceğim yada sohbet edebileceğim birileri yoktu, arkadaşlarım yoktu. Çok garipti. Herkes geniş bir çevreye sahipken, ben sadece bana sahiptim. Kendime. "Saat epey geçmiş." dedi Yüsra telefonuna bakarak. "İyiki geldin Aslı, gerçekten çok keyifli bir gün geçirdim. Senin sayende eskileri bir kez daha hatırladım, tatlı anılarımız hakkında konuşabildik." içtenlikle gülümsedim bu söylediklerine karşı. "Asıl sen iyi ki geldin Yüsra." dedim hüzünle. "Bir arkadaşa o kadar ihtiyacım vardı ki, sayende o eksiklik gitti. Bilirsin ki çevresi olan kızlardan değilim, hatta üniversitede senden başka arkadaşım yoktu. Üniversiteden sonrada iyice içime kapanır oldum, bizimkilerde ayrı başımın etini yiyor zaten anlayacağın daraldım." elimi tutup benden bir an olsun ayırmadı gözlerini. "Bundan sonra birbirimizden ayrılmayalım Aslı ya, baksana zor buldum seni. Tekrar ortadan kaybolmayacağım merak etme, öyle bir planım olursa dahi numaranı her yere yazacağım ki unutmayayım." dudaklarımı aralayıp bir şeyler söylemek için hazırlandığımda Yüsra'nın telefonu çaldı. Hızla telefonunu alıp ekrana doğru gülümsedi, telefonu kulağına yaslayıp konuşmaya başladı. "Efendim hayatım? Hayır henüz hazırlanmadım, biliyorsun annemler hazırlıkları yapıyorlardır şu anda. Bir kız arkadaşımla beraberim, detaylarını sana sonra anlatırım. Tamam tamam... Söz, kalkacağım ve hazırlanacağım şimdi birtanem. Bende seni seviyorum." dakikalarca onların konuşmalarına maruz kalırken tekrar tenime temas etmesiyle konumuza döndük tekrardan. "Artık kalkmalı ve nişanın için hazırlanmalısın hayatım." dedim çantamı koluma takarak. "Yoksa nişanına geç kalan gelin adayı olarak anılacaksın, arkandan bir sürü dedikodular çıkacak." "Kim sikler onları!" Hafif bir kahkaha attı. "Onları kimse siklemezde, müstakbel canım kocamı bekletmek istemiyorum sadece." beraber ayağa kalkarak kafenin çıkışına doğru ilerledik. "Tekrardan hayırlı olsun canım, bir ömür boyu mutluluklar dilerim." "Aslı gelmiyor musun akşam?" dedi, sesi oldukça kırılgan çıkarken ne diyeceğimi bilemedim. "Hem bak senin içinde değişiklik olur. Kalabalık ortamları sevmediğini biliyorum ancak alışmadığın için sevmiyorsun, bir kez alışırsan bir daha sıkılmazsın. Üstelik yanımds olmanı, mutlu günüme şahit olmanı gerçekten çok isterim." onu kırmamak için başımı ağırca salladım. "Geleceğim." fikrim aniden değiştiği için şaşırdı, lakin haklıydı. Daha öncesinde kalabalık ortamlara fazla girmediğimden, insanların içine karışmak istemediğimden dolayı daralıyordum. Hep böyle süremezdi bu, alışmam gerekiyordu. Bir gün bende gerçek aşkımı bulurda evlenirsem, nikahımdanda mı kaçacaktım kalabalık olduğu için? "Bekliyor olacağım." dudakları hemen kıvrılırken yollarımız ayrıldı, arabama binip yollara attım kendimi. Arada bir makas atıyor, diğer arabaları solluyor evime ulaşıp hazırlanmak için zaman yaratmaya çalışıyordum. Radyodan güzel bir müzik açarken tek elim direksiyon hakimiyetini sağlıyor, diğer elim ise telefondaydı. Bildirimlerime baktığımda Ilgaz'ın bir kaç saat önce bana mesaj attığını gördüm. Lakin Yüsra ile o kadar keyifli vakit geçiriyorduk ki, bir an olsun telefonu elime almamıştım. Gönderen: 0546 *** **** Gönderilen: Alnın iyi mi ufaklık? Gönderen: 0546 *** *** Gönderilen: Mesajıma hâlâ yanıt vermemişsin. Umarım bir yerde düşüp bayılmamışsındır.... Gönderen: Aslı Gönderilen: Merak ettiğin için teşekkür ederim Ilgaz, ben çok iyiyim merak etme. Alnım kanamıyor, ufak bir iz var sadece. Gönderen: 0546 *** *** Gönderilen: Uzun süre mesajıma bakmayınca, bir şey olduğunu sandım küçük hanım. Gönderen: Aslı Gönderilen: Sadece kız arkadaşımla takılıyorduk, telefon ile ilgilenemedim bu yüzden. Gönderen: 0546 *** *** Gönderilen: Bir dahakine benim mesajlarımla ilgilensen daha iyi olur ufaklık. Bekletilmeyi sevmem. Tekrardan geçmiş olsun, alnına pansuman yapmayı unutma. Gönderen: Aslı Gönderilen: Tekrardan teşekkür ederim, tavsiyeni dikkate alacağım. Görüşmek üzere. Direksiyonu sağa kırarak gösterişli evimizi gördüm, bahçe kapısı otomatik bir şekilde açılırken garaja girerek arabayı park ettim. Asansörün önünde bekleyip kapılarının açılmasını bekledim, kapı açıldığında hemen binip 3 tuşuna tıklayarak beklemeye başladım. Asansör yavaş hareketle yukarı çıkarken ne giyeceğim hakkında düşünüyor, zihnimden kombin uydurmaya çalışıyordum. Asansör durup kapılarını açtığında hemen odama girdim. Odamdaki dolabın içinde bulunan kıyafetleri es geçerek, odamın içinde bulunan giyinme odasına girdim. Bu oda daha fazla alana sahipti, binlerce kıyafetim ile makyaj malzemelerimin olduğu odaydı. Büyük dolabın kapağını açarak siyah elbiselerime bakmaya başladım. Derin bie yırtmaca sahip, straplez mini elbisemi askıdan alarak altınada siyah taşlı stilettomu aldım. Üzerimdeki kıyafetlerimi, sütyenimde dahil olmak üzere çıkararak mini elbisemi giydim. Arkamdaki büyük boy aynasına dönerek kendime baktım, elbise diz kapağıma kadar ulaşıyordu ancak sağ taraftaki yırtmaç oldukça derin ve genişti. Siyah taşlı stiletto ayakkabılarımı da giyerek makyaj masama oturdum. Sade bir makyaj yapacaktım. Cilt tonumu eşitlemekle başladığım uzun süreli makyajım, kırmızı rujumu sürmekle bitmişti nihayet. Bir yandan makyaj yaparken, bir yandanda saçlarıma maşayla şekil veriyordum. Son tutam saçımı da maşadan çekerek lüle olmasını gülerek izledim. Saçlarım düz, ince telli olduğu için şekil tutmuyordu hatta hemen bozuluyordu. Bazen saç spreyi bile zor tutuyordu hatta saçlarımı. Makyaj masamın üzerine bıraktığım siyah taşlı kalp şeklindeki çantamı alarak içine rujumu, telefonumu, şarj aletimi, cüzdanım ile anahtarlarımı koydum. Odamın ışıklarını kapatıp kendimi koridora attım, asansöre binerek garajın katını tuşlayarak beklemeye başladım. Asansörün kapıları garaja açıldı, loş ışıklarla aydınlatılan garajın içinde arabama doğru yürüyordum. Gözlerim garajın açılan kepenkelerine kaydı, içeri giren bmw araç babama aitti. Sessizce beklemeye devam ettim o ise arabasını park ederek yanıma ulaştı, beni baştan aşağı süzerek yüzüme dikkatle baktı. "Nereye gidiyorsun Aslı?" diye sorduğunda omuzlarımı dikleştirdim. "Kız arkadaşımın nişanına gidiyorum." başını usulca aşağı yukarı salladı. Daha fazla bir şey demeyeceğini anladığımda arabama binerek, koltuğuma oturdum ardından emniyet kemerimi taktım. "Dikkatli sür, geç kalma Aslı. Telefonun açık olsun." diye bağırdı ben arabayı çalıştırdığımda, kornayla işaret vererek direksiyonu sola çevirip gaza yüklendim. Telefonumu elime alıp Yüsra'nın bana attığı konumu navigasyondan açtım ardından yolculuğa başladım. Radyodan çalan şarkı canımın sıkılmasını engelliyorken yol yaklaşık yarım saat sürmüştü, sıradan geçen yolculuğun ardından gösterişli bir binanın önünde durdum. Arabamı park edip çantamıda alarak çıktım, kumandamdaki tuşa basarak arabamı kilitlemiş binanın içine doğru hızlı adımlar atıyordum. Çantamın içinden telefonumu çıkarıp Yüsra'ya hızlıca mesaj yazmaya başladım, tam bu sırada bir bedene çarpmamla bir iki adım sendeleyip dengemi kaybettim. Düşmek için hazırlanırken kollarımı sıkıca tutup kendine çeken ellerin sahibi buna izin vermedi. "Küçük hanım?" duyduğum tanıdık ses ile başımı kaldırdım.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD