bc

TUTSAK

book_age18+
2.2K
FOLLOW
8.9K
READ
dark
family
badboy
mafia
drama
comedy
twisted
sweet
serious
first love
like
intro-logo
Blurb

"Benden seni özgür bırakıp gitmeni isteyeceksin ama bu mümkün değil"

"Neden? Polise ihbar etmeyeceğim benden ne istiyorsun!"

"Seni bırakamam bu zamana kadar işlerimde bir pürüz çıktığında hemen hallederdim. Ama ben kararımı sana bir şans vermekte kıldım."

"Bana şans verip vermemeniz umurumda bile değil burdan hemen gitmek istiyorum neden zorluy.."

"Kapa çeneni! beni anlamıyor musun sen! sana şans verdiğimi söyledim. Vermeseydim şuan yaşıyor olmazdın!"

'Bu adam ne diyordu böyle ne şansı ne istiyordu benden'

"Benden ne istiyorsun ki şans verdin!"

Oturduğu koltuktan kalkıp karşıma geçerken masasına yaslanıp, kollarını göğsünde bağladı.

"Şu andan itibaren özgürlüğünü elinden almış bulunmaktayım.

'Ne diyordu bu herif'

Yaslandığı yerden kalkıp aramızda az bir mesafe bıraktı öyle ki nefeslerimiz birbirine karışacak kadar.

"Ölene kadar benim emrim altında senin için bir hapishane görevini üstlenen evimde

Ben Ali Altınsoy'un yanında

Benim bir tutsağım olarak yaşayacaksın!"

Cover by: ig:@wattpadkapaktasarim💅

chap-preview
Free preview
1- ~Siyah Gökyüzü~
Buraya umutlu günler koydum şimdilik uzak gibi görünüyor ama kim bilir birazdan uzanıp dokunursun?? __________________________? "Efsun" "Masa 7" Alper'in bana uzattığı tepsiyi alıp yönümü masa 7 tarafına çevirip ilerledim. Müziğin ritmiyle dans eden, içip içip kafayı bulan müşterilere çarpmamak adına daha dikkatli davranarak tepsideki viskileri dökmeden yürümeye çalışıyordum. Bugün bar her zamankinin aksine daha kalabalıktı ve bu beni her zamankinden çok yormuştu, zorlukla yürüyordum. Dokuz saatin nerdeyse sekiz saati ayaktasınız ve insanlarla sürekli iletişim içinde oluyorsunuz tabii ki bitik halde olmam olağandı. Elimdeki tepsiyi kazasız belasız dökmeden viskileri isteyen müşterilerin masasını gördüğümde, İki iri yapılı erkeği koltukta yayılarak oturmuş, sohbet ederken buldum. Masaya ilerlerken göz ucuyla ikisini süzdüm. Koltuğun sol tarafındaki adam pürüsüz yüzü siyah tişört ve siyah pantolunu, kulağında halka demir küpe olan haliyle çok cool duruyor hemen yanı başındaki adamsa kirli sakallı beyaz tişört, siyah pantolonu ve deri ceketiyle oldukça havalı duruyordu. Masaya ulaştığımda ikisininde bakışları bana döndü. Yüzüme hafif bir gülümseme ekleyip viskilerin her birini önlerine doğru masaya koyarak ikisininde gözleri benden ayrılmazken "İyi eğlenceler" diyerek hemen arkamı dönüp bar tezgahına ilerledim. Bakışlarının hala sırtımda olduğunu hissediyordum. Erkeklerin bu bakışlarından nefret ediyorum. Sırf bir kadın olarak burada çalıştığımdan müşteriler tarafından edepsiz lafları işitmişliğim ve hatta tacize bile uğramışlığım oldu. Lanet olsun ki bu işi bırakamıyorum çünkü başka bir yerde lise mezunu ya da üniversite mezunu olmadan almıyorlar. Hele ki istanbul gibi bir şehirde işsizlik tavan yapmışken, benim gibi hiçbir bölümü bitirememiş birini tabi ki almazlar. Elimden gelse bir dakika bile burada çalışmam ama başka gidip çalışabileceğim yer yok. Olsa da burası kadar maaşı yüksek değil. Başka yerde çalışırsam ordaki maaşımla sadece kiramı ödeyip ay sonu gelmeden param tükeniyordu. Ama burası az da olsa ay sonunu götürebileceğim için işime çok yarıyordu. Yalnız yaşasam bile burda ki hayatın pahalılığından geçinmek beni çok zorluyordu. Hele ki kimsesizseniz. Annemi küçükken kaybetmiştim. Yüzünü bile hatırlayamıyorum. Sadece bir kaç resmi var elimde. Babamsa 2 yıl önce karşıdan karşıya geçerken alkollü bir sürücünün çarpması sonucunda oracıkta beni bu hayata karşı yapayalnız bırakmıştı. Babam şair ruhlu ince düşünceli bir insandı. İnce fikirli biri olduğundan erken yıpranmıştı. Duygu ve düşünce girdaplarında nefesi kesilene kadar boğuşmuş yorgun düşmüştü. Tabi canından çok sevdiği annemi kaybedişiyle de acıları katlanmıştı. Ama bana hem ana hem baba olmuştu. Beni çok düşünürdü. Okutmak için elinden geleni yapar, savrukluğu tembelliği affetmezdi. Bu yüzden bana gözü gibi bakar, çok değer verirdi. Bana insan olmayı, erdemli olmayı zengin olmaya tercih etmemi sağlayan arkamda dağ gibi babam var diyordum. Ta ki babamı da elimden alındığı o kara güne kadar. İki yıldır kendi ayaklarımın üzerinde durmaya çalışıyorum. Babamın çok istediği okuma hayalimi de gerçekleştiremedim. On ikinci sınıfta okulu bırakmak zorunda kaldım. Beni yanına alıp bakacak birkaç akrabam vardı ama onlar da bahane üreterek bakamayacaklarını söylediler. Öylece ortada kalakaldım. On sekiz yaşında olduğum için yurda da alınamamıştım. Hayat bana durmaksızın yaralı kalbime yakıcı darbeleriyle vurmaya devam ediyordu. Yirmi yaşıma geldiğim halde hala önümü göremiyor ileride ki hayatımın nasıl olacağını düşünemiyordum. Acaba bu hayat bir gün benim mutlu olmamı sağlayacak mıydı? Bilemiyorum. Tekrardan tezgaha geri döndüm. Daha fazla ayakta duramayacağımı anlayıp kendimi bar taburelerinden birine atıp kollarımı masaya uzatıp başımı da yüz üstü kollarımın üzerine gömdüm. Kendimi çok yorgun hissediyordu. Her an düşüp bayılacakmışım gibi geliyordu. Biraz dinlenmek istedim ama huzurumu Alper bozdu: "Efsun iyi misin? Başımı kaldırıp ela gözleriyle bana sorgularcasına bakan arkadaşıma: "Değilim" "Neden, çok mu yoruldun?" "Evet tükenmiş vaziyetteyim" "Hımm... Pekala bugünlük seni idare edebileceğimi düşünüyorum" derken duraksadı. Gözleri arka tarafıma çevrilmişti. Ardından tekrar bakışlarını bana dikti. "Patron geldi. Git de izin al. İyi hissetmediğini ve benim bugün seni idare edebileceğimi söyle. İzin verirse gidersin olur mu?" Yanıma geldiğinden beri kuruladığı bardağı arkasını dönüp vitrine koydu. Ben de daha fazla burada duramayacağımı anlayıp ayağa kalktım. Bakışlarım Alper'in baktığı tarafa yani giriş kapısının olduğu tarafa döndü. Patronum Serkan Bey ve yanında benim gibi bir çalışan olan adamla konuşuyordu. Muhtemelen mekanla ilgili sorular soruyor olmalıydı ki garsona mekanın bazı bölgelerini işaret ediyordu. Hemen ileriye doğru ondan tarafa yürüdüm. Patronum çalışanlarına karşı duyarlı biriydi. Bu yüzden izin vereceğine dair bir umudum vardı ama sinirli tarafına denk geldiğim zamanlar da olmuştu. Yüzünde sinirliymiş gibi bir ifade yoktu. Bu da benim bir tık daha şanslı olduğumu gösteriyordu. Ona doğru geldiğimi görünce dikkatini benden tarafa çevirdi. Yanına geldiğimde: "Merhaba Serkan Bey" "Merhaba Efsun, iyi misin? İyi görünmüyorsun." Halimi anladığına göre hemen konuya girmemde fayda vardı. İzin kapma şansım olur belki. "Aslında ben de tam da bu yüzden geldim. Kendimi pek iyi hissetmiyorum da acaba bugün erken çıkabilir miyim? Hem Alper beni bugün idare edebileceğini de söyledi. Bugün erken çıkabilir miyim? Yorgun bakışlarla bakarak yardıma ihtiyacım olduğunu anlasın diye omuzlarımı da hafifçe inidirip ona baktım bu halime dayanamadı ki: "Tamam gidebilirsin. İyice dinlenip yarın erkenden gelirsin" "Çok teşekkür ederim efendim" diyip yüzüme minnetle bir gülümseme ekledim.O ise sadece başını bir kere hafifçe salladı. Hemen sağ tarafa dönüp arka odadan çantam ve ceketimi almak için yürüdüm. Odaya gelip ceketimi giyip çantamı da omzuma takıp odadan çıktım. Bu berbat bar işkencesinden kurtulmak için çıkış kapısına yürüdüm. Ama tam çıkış kapısına gelmiştim ki kapı girişinin kalabalık olduğunu gördüm. Sarhoş insanlarla doluydu. Oradan geçersem muhtemelen sarhoş heriflerden biri peşime takılacaktı. Oradan geçmekten vazgeçip hemen geldiğim tarafa doğru döndüm. Arka taraftan gitmemin daha iyi olacağını düşünüp ilerledim. Arka odayı geçip biraz ilerledikten sonra mekanın arka kısmındaki kapıya geldim. Kapının kolunu indirip açmıştım ki gördüklerimle donakaldım. Ben estella

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

HÜKÜM

read
222.6K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.3K
bc

AŞKLA BERDEL

read
78.8K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.6K
bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
518.5K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
1.8K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook