HER ŞEY YALAN MI İDİ?

1017 Words
Cyrus, sezgileri çok kuvvetli olmasına rağmen kendilerini gözetleyen bu kişiyi fark edememişti her kimse varlığını çok iyi gizlemişti. Maisie, yanakları kızarmış bir şekilde Cyrus’a baktı mahcup bir gülümseme ile gözlerini tekrar çerçeveye çevirdi. Her biri diğerinden daha güzel olan bu taşlar ile Cyrus’un sözlerini düşündü. Bir yere ait olma duygusunu şu ana kadar sadece yaşanılan bir yer olarak düşünüyordu ama Cyrus tüm dengelerini alt üst etmişti şu an ait olmak istediği tek yer bu adamın yanı idi. Şöminenin ateşinde daha da belirgin olan yüz hatlarına baktı, Cyrus’un yakışıklı bedeni loş ortamda daha da etkileyici geliyordu. Cyrus’un kendisinde odaklandığı noktayı fark edince utandı. Cyrus dudaklarına bakıyordu ve otomatik olarak Maisie de onun dudaklarına bakmıştı ikisi de tutkulu bir aşkın verdiği şehveti hissediyorlardı ama aralarında görünmez bir engel birbirilerine ulaşmalarını engelliyor gibiydi. Cyrus, Maisie’yi öpmek istiyordu, sadece öperek bile sonsuz zaman dilimini hiç sıkılmadan geçirebileceğini hissediyordu ama Maisie’nin bu davranışını nasıl karşılayacağını bilemediği için kendisini tutuyordu. Tüm algıları Maisie’nin karşısında yok olmuştu davranışlarının hatta aldığı nefesin bile onu rahatsız edip ürkütmesinden korkuyordu ama genç kızın da kendisi gibi hissettiğini tahmin edememişti. ilk adımı atmak isteyen kalpleri belirsizlikler karşısında cesaretini toplayı bu engeli aşamıyordu. Cyrus sonunda bulduğu aşkını asla kaybetmek istemiyordu onunla geçen süresinin asla boşa harcamak istemiyordu ona dokunmadan yapamayacağını hissediyordu. Yanında olmasına rağmen tenine değmeyen tenin yüzünden solgun bedeninin daha da solduğunu hissediyordu bu yüzden ilk adımı en başta kendisi attığı gibi yine kendisi attı. Koltukta kendisine kızarmış yanakları ve dolgun dudaklarının ateşin yansımasında kendisini yakmak için bekleyen bakışlara daha fazla dayanamayacaktı. Maisie’nin kucağında birleştirdiği ellerinin üzerine koydu ellerini, Maisie geri çekilmedi bu davranışından daha da cesaret alarak devam etti, Maisie’nin bakışları devam etmesi için yalvarıyor gibiydi, o da bu aşka susuz kalmıştı çorak arazilerde çatlayan toprak gibi hissediyordu Cyrus’a baktıkça. Bunca zaman rahatsız olmadığı yalnızlık, erkekler ile geçirilen güzel zamanlar onun gözünde boş bir haz süresi olarak değerlendirilir iken şu an Cyrus kendisine dokunmasa bayılacak gibi hissediyordu. Cyrus’un elleri, Maisie’nin ellerinden göğüs kafesine doğru tırmanmaya başladığında kesik bir nefes verdi Maisie. Cyrus durdu ve tutku dolu bakışlarını ürküttüğü sandığı bakışlara çevirdi. Bir şaşkınlık bedenini kapladı Maisie, ürkmemişti tam tersine kendi bakışları gibi bakıyordu devam etmese bu gece son gecesi olacakmış gibi haz doluydu. Şehvet ikisini de yakmıştı ve onlar çoktan yanmaya hazır olarak bugünü bekliyorlardı. Cyrus erkeksi bir gülümseme ile göğsünde hareketsiz bıraktığı elini Maisie’nin sağ göğsüne yöneltti tam avucunun altındaki kadınlığın ve anneliğin mucize eseri olan şişkinliği hissettiği anda içinde bir patlama yaşanıyordu. Maisie kendisine bile hayret verdiği şekilde kesik kesik nefesler alıp verirken sağ göğsünü avuçlarına hapseden Cyrus’un hafif sıkması ile ağzından bir inleme kaçırdı. Göz bebekleri bu durum karşısında kocaman olurken sesinin duyulmaması için utancından diğer eli ile dudaklarını kapamak istese de Cyrus’un hayranlık ve şehvet dolu bakışları ile bunu yapmaktan vazgeçti. Cyrus, Maisie’nin yumuşak ve dolgun göğsünü hafifçe sıkarak hasret kaldığı dudaklara eğildi. İkisinin de dudaklarının aralarında santimler kala çalınan kapının sesi ile ikisi de afalladı. Maisie, ilk kez yaşadığı şehvet hissinin hala etkisinde iken kapının sesi ile tedirgin olmuştu. Ne yapacağını bilemez bir şekilde Cyrus’a baktı. Cyrus da tedirgin olmuştu, sinirlenmişti de bu güzel anı bölen kimse kendisine insan kanından uzak durma yeminini bozacak kadar sinirlenmişti, kadını ile arasına giren kişinin kanını son damlasına kadar emmek istiyordu kapıya doğru ilerlerken bu düşünce için kendisine kızdı. İnsan kanı asla tüketmemişti ve bu şekilde bir nebze olsun insanlığını koruduğunu düşünüyordu, öte yandan normalde kapıdaki kişinin varlığını metreler öncesinde hissedebilirken şu an hissedememiş olması da öfkelendirmişti onu. İnsan olsa hissedebilirdi, kapıyı açarken gelen kişinin insan olma ihtimalinin çok az olduğunu düşünüyordu. aklı ve ruhu Maisie ile yaşadığı haz dolu anda kalmıştı ve bu durumun bozulması Cyrus’u sarsmıştı. Kapının önünde Tıpkı Maise’ye benzeyen ama onun elli yıl sonraki hali gibi görünen bir kadın duruyordu, Cyrus şaşkın ve merak dolu bir şekilde Maisie’ye benzeyen kadını incelerken, kadın Cyrus’a öfke ve nefretle bakıyordu bu nefreti fark etmişti Cyrus ama kontrolünü kaybetmeyerek karşısındaki sarı ama aralarına hafif beyazlar yerleşen, mavi yerine kahverengi gözlü ve Maisie ile aynı yüz hatlarına benzeyen bu orta yaşlı kadının kim olduğunu öğrenmeye çalışıyordu. Çok genç durmuyordu ama yaşlı da durmuyordu Cyrus kadını ilk gördüğü andan insan olmadığını anlamıştı. Tam arkasında korku dolu gözler ile gelen kişinin kim olduğuna bakan kadınına bu kadar benzemesi normal olamazdı. Kadın, nefret dolu gözlerini Cyrus’un üzerinden Maisie’ye yönelttiğinde Maisie de afallamış bir şekilde gelen kişiye bakıyordu. Cyrus, Maisie’nin bakışlarını göremese de karşısındaki kadının bakışlarındaki değişimi anlayabiliyordu bu yüzden tek elini Maisie ile kadının arasına engel olarak koydu bir koruma iç güdüsü başlamıştı Cyrus da. Kadının bakışlarındaki ciddilik ile az önceki şehvet ve afallamış duygusundan kurtuldu, kazandığı nezaketi ve ciddiliği ile kadına en normal soruyu yöneltti. “İyi akşamlar leydim, ne için buradasınız?” Kadın, Cyrus’un sesi ile Maisie’ye yönelttiği öfkeli bakışlarını Cyrus’a yöneltti, baştan aşağı süzerek tekrar bakışlarına çıktığında bir küçümseme kapladı gözlerini. Maisie hala konuşmuyordu sadece korku ve tedirgin bir şekilde bekliyordu. Sonunda kadın gizemini bozarak konuşmaya başlamıştı ama dudaklarından çıkan kelimeleri Cyrus’a doğru söylense de aslında Maisie içindi. “Kızım Maisie’yi gecenin bu saatinde yabancı bir erkeğin evinde olmaması gerektiği için onu almaya geldim. Aradan çekilirsen kızımı alıp gideceğim.” O ana kadar sessizliğini koruyan Maisie öfkeli bir şekilde konuşmaya başladı ama sözlerini dudaklarından resmen tükürür gibiydi. “Ben çocukmuşum gibi davranmayı keser misin? nerede veya kiminle olacağım seni ilgilendirmez. Anlıyor musun beni anne? Şimdi lütfen bizi rahatsız etmezsen sevinirim sonunda bulduğum sevgilim ile güzel gecemize devam edeceğiz.” Annesi olduğunu öğrendiğinde Cyrus şaşırmadı. Göz renklerinin farklı olması dışında aralarında inanılmaz bir benzerlik vardı ama iyi geçindikleri söylenemezdi. Maisie’nin öfkesinin sebebini merak ediyordu ama annesi söylenen sözlerin hiçbirini umursamamıştı hatta söylenen hiçbir kelimeyi ciddiye bile almamış gibi görünüyordu. Maisie’nin öfkeli gözlerine sakinlikle baktı az önceki öfkesi gitmişti. Maisie’nin annesi bakışlarını Cyrus ile kızı arasında mekik dokurken göz devirip tekrar kızına baktı ve Cyrus’u yok saymaya devam etti. “Yaşının bir önemi yok, yabancı bir erkek ile gece bir evde zaman geçiremezsin. Eğer bu durumu nişanlın öğrenirse çok üzülür Maisie.” Cyrus, devamını duyamadı tek odaklanabildiği nişanlın üzülür kısmıydı. Gözlerini şaşkınlık ile kırpmaya başladı direk Maisie’ye baktığında uğradığı hayal kırıklığını kelimelere dökemiyordu. Nişanlı mı? sorusu Cyrus’un zihninde dolanıp dururken Maisie de kendisine bakan hayal kırıklığına uğrayan bakışlara baktı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD