Derler ya; ağaçtan düşen yaprak rüzgarın oyuncağı olurmuş. Hayatla mücadelen tutunduğun daldan düşene kadardır. Sonrası; rüzgar nereye sen oraya..
Bende öyle bir yaprak gibi savruluyordum
Kim nereye çekerse yada iterse oraya gidiyordum.
Hayata bana seçme şansı vermedi. Gerçi hayatı bırak babam bana seçme şansı vermedi ki.
Onca yıl babamın gelmesini bekledim.
Gelip bana sahip çıkmasını, bana kol kanat germesini bekledim.
Oysa o gelir gelmez beni hiç tanımadığım bir adama verdi hem de para karşılığında...
Bende her kız gibi isterdim babam benim kahramanım olsun bana sahip çıksın...
Oysaki babam benim gelir gelmez celladım oldu.
Ya merak ediyorum bu dünyada benim babam gibi kaç adam var kaç adam evladın böyle hiçe sayıyor.
kaç baba evladını paraya satıyor.
Kaç baba evladının göz yaşını görmezden geliyor.
Dün geceden beri yatağımda oturmuş ağlıyordum bir kere bile benim ağlayışımı, feryadımı duymadı.
Bu kadar mı sağır olmuş? Bu kadar mı benim nasıl yıkıldığımı görmüyor?
Öylece yatakta oturmuş ağlarken odanın kapısı çalındı ve içeriye Nergis teyze girdi annemin en yakın arkadaşıydı, arkadaştan öte kardeşlerdi
"Zübeyde kızım" deyip içeriye girdiğinde hemen ayağa kalkıp ona sarıldım
"Nergis teyzeee" deyip son nefesime kadar bağırarak ağladım için yanıyordu. Tıpkı kızgın yağ dökülmüş gibi, cayır cayır yanıyordu
"Ağlama kızım" deyip sırtımı sıvazladı, tıpkı bir Anne gibi.
"Babamın ne yaptığını biliyorsun demi?"
"Biliyorum bir tanem biliyorum" dediğinde ondan ayrılıp yüzüne baktım gözleri şişmişti ağladığı çok net belki oluyordu.
"Beni hiç istemediğim bir evliliğe zorluyor."
"Çok konuştuk ne yaptıysak dinletemedik."
Babamın en kötü huyu da bu ya bir şeye karar vermişse kim olursa olsun onun sözünden geri çevirtemezdi.
"Ben evlenmek istemiyorum ama" dediğimde ellerini yanaklarıma yerleştirip baş parmaklarıyla göz yaşlarımı sildi
"Biliyorum ama sende daha fazla ağlama kuzum artık. Rabbim sorsun o baban olacak adama, ben seni bu geceliğine bize götürmeye geldim. Kızlarla ufakta olsa kına yapıcaz sana. "dediğin de göz yaşlarım daha da akmaya başladı.
Babam bana bir düğün bir kına yapma ya bile lâyık görmedi yarın beni öylece bu evden çıkmamı istiyor.
"İstemiyorum Nergis teyze" dedim
Bunca zaman bana yeterince bakmıştı daha fazla başkasına yük olmak istemiyorum
"Olur mu öyle şey sen bana annenin emanetisin. Sen benim kızımsın. Sana sahip çıkamadığım için zaten yeterince yüreğim yanıyor. Bari birakta kızım bu kadarını yapayım, hem zaten çok büyük bir şey değil" diyip ağladığında hemen ona sarıldım. Bana her zaman destek olup yanım da olmaya çalıştı. Tıpkı bir anne gibi zaten benim süt annemdi Nergis teyze
Nergis teyzenin oğlu Hüseyin abi ve kızı serap benim süt kardeşlerimdi. Ben doğduktan sonra Annemin sütü az geldiği için tam doymuyormuşum ve Nergis teyzemde o zaman Serap'ı emzirirken benide emzirmiş. Yani benim süt Annem.
Onu daha fazla üzmek istemediğimden kabul ettim.
Birlikte Nergis teyzenin evine gittiğimizde evde Serap , Kader, Serap'ın kuzeni Aynur , Nergis teyzenin kız kardeşi Nermin abla vardı çok karabalık olmasa da benim için toplanmışlardı.
Benim için abartılı olmayacak sade bir bindallı almışlardı.
Onu giydirip baş örtümü de yaptıktan sonra salona geçtiğimizde kızlarla Nergis teyze çeşit çeşit yemekler yapmıştı.
Biraz bir şeyler atıştırıp birazda oynadıktan sonra sıra kına yakmaya gelmişti beni bir sandalyeye oturtup başıma da kırmızı bir duvak attılar.
Kızlar elinde mumlarla etrafımda dönüp yüksek yüksek tepelere türküsünü söylerken ben sadece duruyordum, gözümden tek damla yaş bile akmıyordu, artık daha fazla ağlamak istemiyordum.
Belki de böyle olması benim için daha iyi en azından babam olacak Celladım dan kurtuluyor olucam, belki evleneceğim insan iyi olur da şimdiye kadar mutlu olmadım onun yanında olurum...
Elime tam kına yakacakken Nergis teyze Serap'ın sesi güzel olduğu için o arada bir türkü söylediğinde bu yüreğimi yakmıştı. Bu anneme olan özlemi bir kez daha bana hatırlatı.
Az önce ağlamayacak dediğim göz yaşlarım bende bağımsız akmaya başladı...
Ben evleniyordum ama annem yanım da yoktu, yetim ve öksüz bir şekilde artık bir babamda yoktu tanımadığım bilmediğim insanların yanına gidiyordum.. keşke Annem de yanımda olsaydı istemeden de olsa evlendiğimi görseydi... her geçen gün biraz daha yokluğunu hissediyordum. Ama biliyorum annem benim her zaman yanım da o beni görüyor' Ben sana lâyık bir evlat olucam Annem gittiğim yerde de Babamın değilde Senin kızın olduğumu göstereceğim Annem. Senin her zaman gurur duyduğun kızın olacağım gidiyorum ama sen bana hakkını helal eyle annem... seni çok sevi-yorum güzel annemmm seni çok özledim keşke yanım da olsaydın da sana doya doya sarsılsaydım'
Nergis teyze elime kınamı yakıp bana sarıldı.
"Dilerim Allah'tan kaderin Annenin kaderine çekmez güzel kızım, inşallah çok mutlu olursun" dediğin de ona biraz daha sarıldım
Ne demek istediğini çok iyi anlamıştım babam hiç bir zamana anneme karşı iyi olmamıştı onu hep hor görmüştü.
Biraz daha kızlarla eğlendikten sonra eve gelip yarın gideceğim için küçük bir çanta hazırlayıp uyudum.
Sabah güne ezan sesiyle uyanıp namazı mı kılıp duamı da ettim
Akşam giderken giymem için bana Nergis teyzenin aldığı beyaz düz elbiseyi de giyip yatağımda oturdum.
Bugün artık her şey benim için bu ev-de bitiriyordu. Bir daha buraya gelir miyim yada bir da babamı görür müyüm bilmiyorum.
Odanın kapısı bir den açılınca içeriğe babam gidi.
"Geldiler hadi kal" dediğinde yavaşça yerimden kalkıp elime küçük çantamı alıp odanda çıkmaya başladım. Her attığım adım sanki yüreğimin üzerine basıyormuşum gibi eziliyordu.
Odadan çıkıp hole geldiğimde kapıda beni bekleyen Mustafa bey ve bir bayan vardı. Bayan büyük ihtimal Mustafa beyin eşi.
Peki ya benim evleneceğim kişi gelmemiş mi?
Neden ama? Yoksa oda benim gibi bu evliliği istemiyor mu?
Beni nasıl bir hayat, evlilik bekliyor?
"Zübeyde kızım" deyip beni elliyle yanına çağıran Mustafa beyin karşısına geçtim
"Bak bu eşim Müjgan" dediğinde benim gibi kapalı orta yaşta bir bayandı. Gidip elini öptüğümde oda sağ elini sol yanağıma koydu
"Sen çok güzelsin ve inşallah çok mutlu olursun kızım. Bizler senin artık Annen ve babanız unutma" dediğinde kırgın bir tebessüm gönderdim bana bakan bu masum kadına.
Gözlerinde anlam vermediğim bir hüzün vardı. Ama bana bu kadın nedense çok sıcak ve içten gelmişti.
"Teşekkür ederim" dedim kısık bir sesle
"Hadi o zaman gidelim o zaman" dedi Mustafa bey
Son kez evime baktım. Annemin ben çok küçükken emekleriyle yaptığı bu eve.
Ne acılar ne mutlular görmüştüm bu evde ama hiç bir zaman bu evden bu şekilde gideceğimi düşünmemiştim.
Bende her kız gibi hayalimde üstümde beyaz gelinliğim, belimde babamın taktığı kırmızı kuşağım ve onun hayır duasıyla çıkmak istemiştim.
Şimdi bakıyorum da benim hayalimden çok uzak bir şekilde ayrılıyorum bu evde.
Dönüp son kez babama baktığımda onunda bana baktığını gördüm.
Yanına gidip elini öpmekle için eğilip öptüm .
Ne olursa olsun ne yaparsa yapsın o benim babamdı.
Olmuyordu ona kırgın da olsam yine de bu evden çıkarken ona küs gitmek istemiyordum.
"Bana kızma hakkında hayırlı bu senin. Git yuvanı kur kocana sahip çık. Sakın bu kapıya da kocandan ayrılıp yada küs gelme... kafanı da kırsa sözünden çıkma. Bu kapıya eğer olurda gelirsen kabul etmem" diye nasihatlar verdi.
Bu nasıl bir nasihat baba dediğin evladına bu şekilde söyler mi kafamı kırsa bile sesin çıkmasın diyor. Ya ben neye dert yanıyorum ki yıllarca Anneme cektirmedigi eziyet kalmayan adam ancak bu sözleri söyler...
Daha fazla onun dinlemek istediğim den bavulunu alıp evden çıktım kapıda bizi bekleyen arabaya doğru gittiğimden şoför olduğunu düşündüğüm adam elimden bavulu alıp arabaya yerleştirdi.
Bende arabada arka tarafa müjgan hanımın yanına oturdum...
Boş boş öylece yolu seyrettim.
Aklımda cevap vermediğim çok soru vardı neden evleneceğim insan kişi değil de sadece annesi babası gelmişti almaya, yada hadi benim babam istemedi düğünde Mustafa bey tek oğlu olmasına rağmen ona bir düğün neden yapmadı?
Benim bilmediğim çok şey var herkes bir şey saklıyor gibi.
Hiç bilmediğim zengin bir ailenin içine damdan düşer gibi düşmüştüm ve bu aile bana oldukça yabancı geliyordu.
2 gündür hiç merak etmediğim bir şey gelmişti aklıma. Tamam ben evleniyorum da evleneceğim insan nasıl biri.
Hiç düşünmemiştim nasıl biri olduğunu yani kaşı, gözü ten rengi, boyu , saçı nasıl hiç bilmiyordum.
Acaba kaç yaşında? Bunu da bilmiyordum.
Beynim de dönüp dolaşan sorulara arabanın durmasıyla son verdim.
Büyük beyaz bir evin önüne gelmiştik. Büyük ihtimal artık bu evde yaşayacaktım.
Müjgan hanımın beni yönlendirmesiyle yavaş adımlarla eve doğru girmeye başladık.
Bize kapıyı evin çalışanı açtığında salona doğru giridik...
"Hadi otur kızım" dediğinde Müjgan hanım koltuklarda birine oturdum.
"Hafize Erkan'ı çağır gelsin birazdan Nikah kıyılacak " dediğinde Mustafa bey Erkan'ın benim evleneceğim kişi olduğunu anlamıştım.
Ben şimdiye kadar ismini bile bilmediğim bir adamla birazdan evlenecektim.
"Peki efendim" diyip giden kadının arkasından bende öylece baktım. Buna şuan hazır olup olmadığımı bilmiyordum.
Başımı öne eğip içimden dua etmeye başlarken merdivenlerden yükses sesle inen ayak sesi duyuyordum ama kafamı kaldırmaya cesaretim yoktu....
"Baba" diye gür bir sesle konuştuğunda bende yavaş hareketeler kafamı kaldırdığında bana sinirli bakan bir çift ela göz gördüm.
Babasına seslenmesine rağmen bana öfkeyle bakıyordu. Ama neden?
"Oğlum eşin Zübeyde" deyip yanıma geldi Mustafa bey
"Şaka gibi ya tebrik ederim seni baba bana lâyık gördüğün kız bu mu" deyip iğrenerek beni gösterdiğinde yüreğimde bir şeyeler koptu. Bu nasıl aşağılayış bir bakış böyle Allah'ım
Gözlerim ağlamak için dolduğunda bu adamın karşısında ağlamamak için kendimi sıkıyordum.
"Erkan" diye uyarıcı bir şekilde konuştu Mustafa bey
"Ne baba yalan mı evlenmek istemediğimi söyledim sana birde beni evlendirmek istediğin kıza bak. Çok aradın mı sen bunu" diye bağırdığında herkes sustuğunda ben hırsla bana aşağılayıcı baka adama baktım
"Bende seninle evlenmeye meraklı değilim" diyip kalkıp çıkışa doğru giderken Mustafa bey durdurdu.
"Zübeyde gidemezsin" dedi
"Neden gidemiyorum oğlunuz söylediklerini duymadınız heral de"
"Duydum ama sen gidemezsin. Babana dünya kadar para verdim artık sen buraya aitsin"
"Babama verdiniz Mustafa bey gidin geri alın beni istemeyen bir adamla evlenmem ben"
"Baban evinizi bile satıp şuan havaalanına gitti ve sen babanın verdiği sözü yerine getirmek zorundasın. Ben o parayı boşuna vermedim şimdi gir içeriye bu nikah olacak yoksa sonuçlarına katlanırsın" diye beni tehtid ettiğinde içimden babama dan bir kez daha nefret ettiğimi haykırdım .
Beni düşürdüğü bu duruma bak.
Birde aldığı onca para yetmemiş gibi annemin emekleriyle yaptığı evi satmış...
Başımı eğip benden izinsiz akan iki damla göz yaşı da hırsla silip geri dönüp gideceken bizi dinleyen Erkan'la göz göze geldik.
Bir saniye bile gözünü kırpmadan aynı aşağılayıcı bakışla bakıyordu.
Ama ben bu adama daha fazla katlanmak istediğim den hemen salona geçip oturdum.
Aradan geçen yarım saatin ardında dini nikâhımız kılınmıştı.
Şimdi ise ikimiz bir masada oturmuş benim sağ tarafımda nikah memuru Erkan'ın solunda ise Mustafa bey ve Erkan'ın arkadaşı adının Demir olduğunu öğrendiğim adam oturuyordu.
Nikah memuru
"Sen Mustafa oğlu Erkan, Mehmet kızı Zübeyde'yi eş olarak kabul ediyor musun" diye sorduğunda bir süre Erkan bekleyip daha sonra bana doğru dönüp gözlerimin içine baktı. Bu bakış evlenirken eşlerin bir birine sevgiyle baktığı bakış gibi değildi yakıcı bir bakıştı..
"Evet" dedi kısık bir sesle
"Sen Mehmet kızı Zübeyde Mustafa oğlu Erkan'ı eş olarak kabul ediyor musun" diye bana sordu Nikah memuru
Şuan avazım çıktığı kadar bağırarak Hayır diyip gitmek istiyorum bu ev-de.
Derin bir nefes alıp yutkunmaya çalışınca sanki boğazıma kocaman bir düğüm var da yutkunamıyorum gibi hissediyordum.
"Evet" dedim aynı kısık sesle
"Bende belediyenin bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak sizleri karı koca ilan ediyorum" dediğinde nikah memurun her bir sözü bana eziyet bana acı veriyordu...
Defteri uzattığında kaderimize son imzaları da atıp ayağa kalktığımızda Erkan bana doğru yaklaşıp kulağıma doğru konuştu.
"Sana hiç bir zaman eş olmayacağım seni gibi para göz bir kız benim eşim olamaz. Sende kendini bu evliliğe fazla kaptırma en kısa zamanda senden kurtulacağım.... para göz" diyip gitmişti.
Bu sözler beni bitirmişti. İçim deki birazda olsa umudu yerle bir etmişti.
Her kes çekip gittiğinde bu ev-de bir tek ben kalmıştım.
Yine yalnız kaldım eskisi gibi ama bu kez tek farkla Evliydim.
Yeni hayatıma da ki yalnızlığıma merhaba dedim.... yeniden..
~SON~
Keyifli okumalar
BOL BOL YORUM VE OY İSTİYORUM.....
kendinize iyi bakın...
instagram hesabım tugceakbba