Hayat işte… Karşınıza ne çıkar, bilemezdiniz. Rengi benzi atmış bir şekilde dönen Rozerin’e, “İyi misin? Ne oldu?” diye sordu Leyla. “Bir şey yok, üşüdüm galiba,” dediğinde, “Bu havada üşüdün?” deyip elini tutmuştu. Gerçekten de buz kesmişti elleri. “Hasta falan mı olacaksın acaba? Allah korusun… Arabada hırka falan var mıydı? Getirsin şoför,” demişti telaşla. “Yok yok, gerek yok. Şimdi kendime gelirim, bir çay içeyim, düzelirim,” demişti. “Seyit Ali nerede?” diyen Fatma Hanım’a, “Telefonla konuşuyordu,” demişti. Bir yalan söylemesi eksikti yani… “İyi madem, gelsin de gidelim. Benim de dizlerim ağrıdı,” demişti yaşlı kadın. Zaten çok geçmeden gelmişti Seyit Ali. Her şey için defalarca teşekkür ettikten sonra annesini, kız kardeşini alıp gitmişti. Rozerin’in yüzüne bakmaması L

