Kaçan kovalanıyordu arkadaşlar… Hem de fena bir şekilde. Seyit Ali’nin durmaya niyeti yoktu; ne durmaya ne de Rozerin’den vazgeçmeye. Elbette onun sıradan bir kadın olmadığını çok iyi biliyordu. İşte bu yüzden biraz daha temkinli, biraz daha yavaş ilerliyordu. Ama kararlılığına halel gelmemişti. Annesi günlerden bir gün mutfağa uğrayıp oğlunun halini görünce dayanamadı: “Hayırdır oğlum, keyfin yerinde birkaç gündür?” dedi gülümseyerek. Seyit Ali’nin yüzünde belli belirsiz bir tebessüm vardı: “Çok şükür ana, yerinde. Neden yerinde olmasın ki?” “Olsun tabii yavrum, neden olmasın. Ben seni böyle görünce daha da seviniyorum, içim rahatlıyor,” demişti kadın dualar eder gibi. Evet, Seyit Ali’nin keyfi yerindeydi. Ama aynı saatlerde Rozerin evinde oturmuş, o konuşmaları tekrar tekrar düşünü

