4.BÖLÜM

1777 Words
"  Çabuk gel sana ihtiyacım var" deyince çapkın cenabet , muhtemelen yine uğursuz başı dertte deyip ,anneme yakalanmadan aceleyle çıktım evden.     Arabaya atlayıp hemen  villanın yolunu tuttum. Bir  ara gözüm kolumdaki saate ilişince, saatin gece yarısını gösterdiğini gördüm. Villaya varın hemen   zili çaldım, güvenlik dış kapıyı açınca da hızla arabayı içeri sürdüm . Fakat o panikle arabanın anahtarını almadan ve şoför kapısını kapatmadan fırladım arabadan.       Villanın kapısına varınca da nedense ben daha  kapıyı çalmadan evin çalışanı Zehra hanım açtı kapıyı. " Buyurun Hilal hanım Çağdaş beyde sizi bekliyordu."     " Nasıl yani bekliyor? Onun başı dertte deği....." Diyerek salona doğru ilerledim ,fakat bizim çapkın cenabeti elinde içki kadehi ile gayet koltuğa rahat bir şekilde yayılmış halde gördüm. Karşısında dikilip hayretle bakarken,  " Nasıl ya! Siz benle dalgamı geçiyorsunuz?" diyerek çemkirdim. O ise gayet sakin ve umursamaz tavırlarla. " Niye seninle dalga geçeyim erkek Fatma!" demez mi? " Hiçte bana ihtiyacınız var gibi durmuyor!" Çoktan pilot olmuş kafa ile bana bakıp. " Doğru ihtiyacım var! Bu gece bir kadınla buluştum ama yapamadım" " Anlamadım neyi?" " Biz öpüştük, sonra sevişmeye başladık ,tam be...." " Hopppp! Hop! Ağır gel! tamam yaşım 23 ama bu muhabbetler beni aşar ,beni özel hayatınızı anlatmak için mi çağırdınız? Yalnız banane be sizin cinsel hayatınızdan! " diyerek sinirle bağırdım. " Ben yapamadım! Kadınla birlikte olamadım" deyince, daha da dellenip. " Banane be adam!  Oradan bakınca Haydar Dümen'e mi benziyorum ben, ne anlatıyorsun bunları bana?" Deyip sinirle arkamı dönüp kapıya yöneldim.   Senin yüzünden!!" diye bağırdı arkamdan. Bu sözle tekrar geriye dönüp, anlamaya çalışan bakışlarla, " Anlamadım ne benim yüzümden?" diyerek sordum. " Senin yüzünden ,kadınla beraber olamadım." diyerek beni suçlayan gözlerle bana bakmaya başladı.   " Benle ne alakası var be!"     " Cahennemdi!, Cenabetti! Müsibetti! Beynimin devrelerini yaktın."   " Tamam ben sakinim! Sakin! 1.2.3., bana bakın Çağdaş bey! Tekrar söylüyorum sizin özel hayatınız beni ilgilendirmez ve her ne oluyorsa bu benimle ilgili olduğunu zannetmiyorum. Ben sadece basit bir şoförüm ve ben şu an bu saçmalığa son verip evime basıp gidiyorum. Anlaşıldı????"    Diyerek yine kapıya yöneldim, fakat yapıştı bir kere yakama.    " Madem şoförümsün, o zaman arabayı hazırla araba ile dışarıda dolaşacağım!" Maalesef yine anlamaya çalışarak bakıp arkamı döndüm.   " Anlamadım??" kolumdaki saate bakıp" saat şu an gecenin 12si"   " Eeeee?" " E si şu ! Yani benim mesai saatim çoktan bitti size iyi geceler." deyip dişimin arasından," pis cenabete bak sen ,adamın derdi uçkuru olmuş, ben suçluymuşum öküz" diyerek söylene söylene dışarı çıktım. Tabi arkamdan " Seni yine duyuyorum erkek Fatma, evet senin suçun!!" diyerek bağırıyordu.     Eve vardığımda sessiz bir şekilde içeri girdim ve hala üzerimde olan pijamalarımla yatağa saldım kendimi, tabi, " Yemin ederim boşa üretim, cenabet öküz!!" diye söylene söylene uykuya daldım. Allah'tan bu sefer o garip rüyayı da görmedim. Çünkü o garip  rüyadan sonra uyanınca üzerimde büyük bir ağırlık hissediyordum.    Sabah olduğunda ,giyinip evden çıktım, çıkar çıkmazda kapı dibinde iki gündür göremediğim kankim Nazlı'yı gördüm.  Eller belinde bana hesap sormaya hazırlandığı belliydi. İste başlıyoruz.     " Neredesin kızım sen iki gündür? İşten kovuluyorsun ve bana söylemiyorsun. Ha tabi iki gündür gelip gidiyorum evde yoksun, anladığım kadarıyla Selma teyzeye de kovulduğunu anlatmamışsın. Geçen seni mahalleye polisler bırakmış, anlat hadi çabuk öldüm meraktan!!!" Hah! işte otomatiğe bağladı meraklı turşu.   " Tamam sakin ! Paniğe gerek yok ! Anlatacağım ama şu an değil çünkü işe geç kalıyorum, akşam gelince söz anlatacağım bacım! Okey!!" dedim.      Tabi daha fazla soru yağmuruna maruz kalmamak içinde  hızlı bir şekilde arabaya bindim, fakat   yine de "Hey !! Ne işi? Bu araba nereden çıktı? Ben kime diyorum. Alooooo!" diye bağırıp durdu arkamdan meraklı kankim.         Nazlı'nın sorularını duymazdan gelerek ,beni tutmasına izin vermeden direk arabaya bindim. Ve hızla yol almaya başlayıp olmam gereken saatte villaya varıp içeri giriş yaptım. Arabadan çıkıp tam zili çalacakken yine kapıyı evin çalışanı Zehra abla açtı. Ve arkasındaki Çağdaş efendiye yol verip çıkmasını sağladı. Bende cenabet efendiye yüzümü buruştururken ,   " Bu cenabet patronun kapı fobisi var herhalde, uyuz kendi kapısını açamıyor!!" diye söylenmeye  başladım. Evden çıkar çıkmaz direk bana bakan Çağdaş "Demek geldin!" Deyip arabaya göz gezdirdi. Hala daha arka camın kırık olduğunu görünce,   " Sen daha yaptırmadın mı o camı" diye kükredi hemen ,piçe bak  sen sanki beni  yatakta basıp silahla kovaladılar, cam o yüzden bu halde, yavuz hırsız ev sahibini bastırıyor resmen.   " Şey dün müsait bir tamirci bulamadım. Bu gün sizi bırakınca yaptıracağım!" yalandan kim ölmüş, yani ilk ben olmasam iyi olur. Amin. Çünkü tamirci filan aramamıştım.    " Ben bu haldeyken arabaya  binemem" "deyip hala kapı dibinde bekleyen Zehra ablaya dönüp," Zehra hanım garajın kapısını açar mısınız? "diye tok bir sesle emir verdi. Zehra abla içeriye girince kısa bir süre sonra evin yanındaki kocaman garaj kapısı açılırken , içerideki pahalı arabaları görünce yine bir ıslık çalmadan duramadım. Tabi cenabet patronum bana dik dik bakınca kendimi toplayıp, hemen kafamı eğiverdim.       " Gir içeri ve jeep'i çıkarıp getir" dedi emir veren ses tonuyla, tabi mecburen dediğini yapıp garaja girdim ve jeep'in yanına gittim. Fakat benim gözler diğer arabalara kayıp durdu. Çünkü 3 tane daha spor araba ve iki klasik araba daha vardı.       Fakat yine hızla kendimi toplayıp  "önüne bak kızım milletin malı ile çeneni boşa yorma" dedim ve hemen jeep'in kapısını açtım. Anahtarı  üzerinde olan jeep'e binip dışarı sürdüm. Tamda Çağdaş efendinin dibinde durdum. Fakat kapı açamama gibi huyu olan gıcık herif put gibi dikilip ,arabadan inip benim açmamı bekledi.   Mecburen devirdiğim gözlerle dışarı çıkıp kapıyı açtım. Fakat o tam binecekken, " Şey ! Forma giymemi söylediniz, acaba formayı nereden alacağım" diyerek sordum, fakat pis cenabet cevap vermek yerine beni süzüp, " Aslında gerek yok, zaten sen sürekli siyah takım elbise giyip duruyorsun" deyip pis alaylı bir gülüş attı.  " Yoksa başka elbisen yok mu? Yada sende einstein gibi aynı takımdan bir düzine mi aldın" diyerek alay edip gülmeye devam etti.  Alayı karşısında  anında ekşiyen yüzümü zorla  sırıtmaya zorlayıp, ki pekte başarılı olduğum söylenemez, çünkü her an sinirle adamın yüzüne yumruk çakmamak için kendimi zor tutuyordum. Neyse zorla sırıtıp. " Hayır tabi ki, evet siyahı seviyorum ama dün giydiğim takımın cepleri vardı , bugünkünün İse yok yani fa...." dedim fakat öküz lafımın devamını  ağzıma tıkıp. " Neyse ne ! artık kapıyı açta binelim geç kalacağız" dedi..        Arabaya binince şirkete kadar ne ondan ne benden çıt çıkmadı, sonunda yolculuk sona erip şirkete varınca hemen arabadan  inip kapısını açtım. Aşağı inince , " Şimdi eve geri dön ve arabayı yaptır." Diye emir verip içeri girdi, tabi bende yine arkasından yine metiyeler düzüp öyle jeep'e atladım ve dediğini yapıp arabayı yaptırmaya getirdim.   Tam oto sanayide işim bitmişti ki telim çaldı ,tabi arayan malum kişiydi." Buyurun Çağdaş bey!" Tabi onunla konuşurken yüzüm kendiliğinden alabilecek en gıcık şekilleri alıp durdu. Adamın sesi bile beni gıcık ediyordu çünkü.   " Arka koltukta dosya vardı onu hemen getir" deyip yüzüme kapattı. Allah'tan jeep'ten inmeden dosyayı fark etmiştim, yoksa onca yolu yine tepmek zorunda kalacaktım.     Hızla sanayiden çıkıp, arabayı şirkete sürdüm. Şirkete  varınca da içeriye girip asansörle patronun katına yani  12.kata çıktım. Kapı dibinde sekreter Nevin hanım olmayınca mecbur kapıyı çalıp dosyayı vermek zorunda kaldım.   Fakat tam oflayarak  kapıya vuracakken, içeriden  " Yavaş olun lütfen Çağdaş bey, canım yanıyor ahhh!"diye ses gelince biraz duraksadım , sessizce," Ooohaaaaa!" deyip  ,şeytan efendinin gazı ile dinlemeye devam ettim.  " Biraz sakin olun Nevin hanım, şimdi bitecek dayanın" deyince yarı sesli, "  Yuhhh!" Çıktı benden," sekreter Nevin hanım, yok artık, lan kadın 55 yaşında ,nasıl mide var bu cenabette" diyerek  söylenip bulanan midemi bastırmaya çalıştım.  " Tamam bitiyor biraz daha sıkın dişinizi!" deyince de. " Dişini mi sıksın, şimdi fırlar teyzenin takma dişleri be!" diyerek söylendim.  " Tamam Çağdaş bey sizde çabuk bitirin artık"  deyince nevin hanım, bende" yok artık, ne uçkurmuş arkadaş bu patronun uçkuru, pis sapık!" Deyip daha fazla duyduklarıma dayanamayıp ,bir an önce şu dosyayı verip bu konuşmaları duymamak için kapıyı çaldım.   Fakat saniyesinde" gir "sesi ile iyice şaşırdım.  " Nasıl bir sapıksın sen arkadaş bir toplan önce, teşhirci pislik" deyip göreceklerim karşısında göz katliamı yaşamamak için gözlerimi elimle kapatıp içeri girdim. " Buyurun dosyaları getirdim." " Dosyaları getirdin? Getirdin de  gözlerini niye kapatıyorsun peki?" deyince, " Şey siz giyinik misiniz?" diyerek sordum. " Giyinik miyim ! Evet çıplak olmam mı gerekiyor du? Sen ne saçmalıyorsun erkek Fatma aç şu gözlerini ve şu dosyayı ver hemen" diyerek kükredi cenabet.       Tabi emir karşısında elimi indirip ,hala kapalı olan gözlerimi her ihtimale karşı yavaş yavaş açtım. İkisi birden masanın önündeki sandalyede oturmuş , uzaylı görmüş masum köylü gibi bana bakıyorlardı. Sonra Nevin hanım ayağa kalkıp,  " Pansuman için teşekkür ederim , Çağdaş bey!" Deyince, benim gözler dönmeye başladı, "Pansuman mı yapıyormuş? " diyerek  söylenip utandım biraz.   Nevin hanım bana garip garip bakıp odadan çıkarken, Çağdaş efendi,  " Getir artık şu dosyayı erkek Fatma!" dedi bende kızaran yüzümle yanına gidip dosyayı verdim. Bana hesap sorar gibi bakıp, " Sen az önce gözler kapalı içeri girip ,bizim ne yaptığımızı zannettin? "diye sorunca tabi sazan ben, " Ben sizi şey yapıy.....  Yok yani ne sanacağım! Hiç ! Hiçbir şey!!"  " Yuhhh ! Erkek Fatma! Nasıl fesatsın sen öyle! " İbneye bak kendi namus timsali de benim içim fesat. " Yani sizde takdir edersiniz kibu konuda geçmişiniz pek parlak değil Çağdaş bey!" diye kısık sesle söylendim. " Efendim!!!!"  " Şey ben çıkayım mı dedim" dik dik yüzüme bakıp,  " İyi edersin!" diyerek  kısık volüm bağırdı öküz.     Kapıdan çıkınca düşündüklerimin yüzünden , Nevin hanımın yüzüne bakamadan hemen asansöre binip aşağıya indim. Çıkış saatine az kaldığı için de arabada beklemeye karar verip , radyoyu açıp müzik dinlemeye başladım.    Yaklaşık bir saat sonra da, Çağdaş efendinin cama tıklaması ile yayıldığım koltuktan doğrulup hemen dışarı çıktım ve arka kapıyı açıp binmesini bekledim.   O binince tekrar  şoför koltuğuna geçip ,hala açık olan radyoyu kapatmaya uzandım, fakat, " Açık kalsın!" diyen Çağdaş efendinin sesi ile durup , arabayı çalıştırdım. " Eve mi?" . " Evet !" diyerek kısa ve net cevap verince , arabayı sürmeye başladım.  Arabada muhabbeti sevmeyen biri olduğu belliydi yine yolculuğumuz sessiz geçmiş villaya öyle varmıştık.   Arabadan inip Çağdaş efendinin kapısını açarken, villanın dış kapısının açıldığını gördüm .İçeriye peşimizden gri renkte bir araba giriş yaptı.   Bize doğru yaklaşıp tam  yanımızda durdu. İçinden de  araba gibi gri takım elbiseli genç uzun boylu ve oldukça hoş bir adam indi.   İner inmez " Çağdaş bey!!!" diyerek gülümsedi fakat ben  elinin iç cebine gittiğini görünce.   " Yoksa !! Hayırrrr! "diye bağırıp, o gri takımlı adamın üzerine koşarak atladım. Genç adam Sırt üstü düşerken  bende onun üzerine düştüm. Şaşkın halde yüzüme bakan genç adam, gözündeki burnunu ucuna düşen gözlüklerini geriye doğru  itip, hala iç cebinde olan elini çekti.       O an cebinden çıkan şeyin kalem olduğunu gördüm. Tabi ben tam yaptığımla utanmaya başlamıştım ki, birde başımın dibinde biten karartıya bakıp, Çağdaş efendinin ,bana  yarı hayretle yarı sinirle baktığını gördüm.   " Acaba şu an sen gerçekten ne yapıyorsun, Erkek Fatma!!!!!!" diye öldürücü bakışlar fırlatıyordu.  
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD