3-Hazırlıklar

1643 Words
Erken kalkmaya alışmışım farkında olmadan. Bir aydır kınaydı, düğündü derken oradan oraya koşturuyorduk. Şimdi bir anda yapılacak bir şey olmayınca kendimi boşlukta hissettim. Bu listeyle ilgili konuşma fırsatımız olmadı bir türlü. Birlik kuracağız, listedekileri bulacağız dedik ama hiçbir icraatta bulunmadık. Cengiz balayından bir haftadan önce dönmeyecek. O gelene kadar hiç değilse listedekileri araştırıp, kimleri birliğe alabileceğimizi kararlaştırmalıyız. Geldiğinde de direkt icraatlarımıza geçeriz. Mine'ye mesaj atım onu almaya geleceğimi. Abim dükkanı açmak için benden bile önce kalktı. Sabahtan yetiştirmesi gereken bir sipariş vardı. annem de nasıl olsa abim var diye daha geç gidiyordu dükkana. Bense pek uğrayamamıştım. Şimdi de kahvaltımı yapmış Mine'ye doğru gidiyordum. Beni takip edecek olan bakanlık ajanları da yoktu. Bu bile tuhaf geliyordu bana. Kapının önüne gelmeden Mine karşıladı beni. Yanında laptopunu da almıştı. Bir parka geçtik, insanlardan uzakta tenha bir yere oturduk. "Evet, ne yapıyoruz?" Mine'de hazırdı, çalışmak istiyordu. "Önce birliğe kimleri nasıl alabiliriz onu kararlaştıralım." Listedekilerle ona göre ilgileniriz. "Yani bence bizimkileri birliğe alabiliriz. Onlardan başka kime güvenebiliriz ki." "Bunu bende düşündüm. Kimliğimizi açık etmeden birbirlerinden habersiz onları birliğe zaten alacağız. Ben Birol'u da düşündüm, tedarikçi olan. Önce onlardan başlayacağız. Sonrasına sonra bakarız." Bir yerden başlayalım da gerisi gelir zaten. Mine anlamayan gözlerle bana bakıyordu. " Yanlışım varsa düzelt. Oğuz'u, Gamze'yi, Gencay'yı ve Birol'u kimliğimizi açık etmeden birliğe alacağız ama onlarda birbirlerinden habersiz olacak. Nasıl olacak o iş? " "Şimdilik basit çözümler yeter. Sen bir uygulama yapabilir misin? Kendi aramızda şifreyle girebileceğimiz bir uygulama. O yolla ekibi kurup iletişime geçeriz." Mine uygulama için notlar aldı. Neler yapabileceğini düşündü. Benimde aklımda kapşonlu ile bir video çekmek ve Mine'nin yapacağı uygulama ile videoyu birliğe alacağımız insanlara göndermek geldi. Hadi bu tamam da listedekilerin hain olduklarını nasıl ispatlayacağız onu hiç bilmiyorum. Hadi diyelim kanıtlayabiliyoruz, bunu insanlara özellikle de bakanlığa nasıl ileteceğiz. Hainin ağzından yazdığımız yazıyı paylaştığımız hesaptan paylaşsak... Zafer yakalandı, hesabın ona ait olmadığı için dikkate alınmaz. Buldum! Hainlerin kendi hesaplarından paylaşabiliriz. Yoksa da açarız. Teoride her şey güze ama pratikte nasıl olacak bu iş. Cengiz tam evlenecek zamanı buldun yani. Mine uygulama için çalışacağından evine geçti. Hazır olduğunda bana haber verecek. Bende çok oyalanmadan dükkana, abime yardıma gittim. abimde uyuzun teki falandır ama tatilde bile canını dişine takıp çalışıyor. Abilerin kralı Gencay Pekmezci. Dükkandan çıkan müşteriye yol verdim geçmesi için ve içeriye girdim. Abim bir çelenk hazırlarken Gamze'de ona yardım ediyordu. Koltukta da Melih oturuyordu. Sen Adana'ya gitmedin mi hala? Dükkan sahibi olarak kibarlığımı bozmadım. "Hoş geldiniz." Deyince geldiğimi gördüler. Melih beni görünce ayağa kalktı. "Nerdesin sen Gelincik? Sabah erkeden çıkıp gitmişsin." Abim isyanlarda. "Mine'nin yanındaydım. " detay vermek zorunda değildim. "Daha dün görüştünüz ya. Bu kadar çabuk mu özledin? " Abi, abi. "Gamze'de seni rüyasında gördü galiba." En Gamze'ye bir şey demiyorsam o da benim Mine'me laf edemez. İkisi de sustu. Hiç olmazsa Gamze bana laf sokardı ama o da yok. Şimdi anladım. Buraya gelmeyi Melih istemiş olmalı. Tabi Gamze olmadan gelse abimle kavga edeceğini biliyordu. Sende işine gelince sinsi oluyormuşsun Melih Bey. Abimle Gamze tezgahın arkasına geçerken Melih yanıma geldi. "Bu organizasyonun sebebi belli oldu. Konuş bakalım konuşacak ne kaldıysa." Ne söylesen haklısın. Seni üzdüm, kırdım. Ayrılmak ikimiz içinde iyi olur diye düşündüm. Ama yanılmışım. Yokluğun canımı öyle yaktı ki yaptığım hatayı anca o zaman anlayabildim. Affet beni Gelincik." Pişman olduğu sesinden bile anlaşılabiliyordu. "Telefonda konuştuğumuzda da özür dilemiştin. Seni affetsen bile tekrar birlikte olamayız biliyorsun dimi? " her şey çok yeni. "Neden birlikte olamayalım? Birbirimizi hala seviyoruz. Gözlerinde görebiliyorum. " Adana havas ı Melih'in kafasını açmış. "Bir daha arkamdan iş çevirmeyeceğini bilemem. Bir hafta ya, bir hafta benden uza durdun sonra gideceğin gün benden ayrıldın. Ben sana güvenemem. Zaten Adana'ya gideceksin bunları konuşuyor olmamız bile çok saçma." Ben tekrar aynı şeyleri yaşamak istemiyorum. "Sana söylemem gereken bir şey var. Ben Adana'ya ... " Lafını tamamlayamadan telefonum çaldı. Arayan Kaan'dı. Melih'e ;" Bir dakika buna bakmam gerek." Deyip yanından ayrıldım. "Efendim Kaan." Diye açtım telefonu. "Merhaba Gelincik. Annemi ikna edecektin ya. Bir an önce gelebilir misin? " Bu da benim gibi tez canlı. "Sorun değil. Şuan müsaitim aslında. Sen bana konum at geliyorum. " telefonu kapattıktan sonra Kaan'dan konum gelmişti. Melih beni bekliyordu. Konuşmalarımı duymuş , gideceğim için bozulmuştu. "Konuşmamız bitmemişti." Keşke ayrılmama konusunda da bu kadar ısrarcı olsaydın. "Bizim konuşacağımız bir şey yok artık. Sana iyi yolculuklar, hayatta başarılar. Abimlere çıktığım söylersin. " Kaan'a da söz verdim bekletmek istemiyorum. Benden ayrılmasaydı. Bir şekilde bu ilişkiyi yürütürdük. Ama arkamdan iş çevirmesini, kalbimi kırmasını hazmedemiyorum. Onu ne kadar sevsem de onunla tekrar birlikte olmamakta kararlıyım. Adana'da otursun düşünsün yaptıklarını. *** *** *** Kaan'ın evinin önüne geldiğimde balkondan beni görmüştü. Kapıyı açtı. Evleri üçüncü kattaydı, asansör vardı ama yürümeyi tercih ettim. Kaan kapıyı açmış beni bekliyordu. Annesinin isminin Hanife olduğunu öğrenip içeri girdim. Hanife teyze beni gördüğüne çok sevindi. Ah bir bilsen niye geldiğimi. Beni oturtur oturtmaz izzeti ikramda bulundu. Allah herkese senin gibi kaynana nasip etsin. Kaan'a gitmesi için işaret yaptım. Kadın kadına konuşursak daha iyi olacaktı. Kahvelerimizi içerken yavaştan konuya girmeye başladım. Oğlunun bir sevgilisi olduğundan bahsedince suratı düştü. Birbirlerini sevdiklerini anlattım, altından girdim üstünden çıktım ikna eder gibi olunca da kızın Müslüman olmadığın söyledim. Kadının tansiyonları oynadı. 'Gavur gelin istemem.' Diye söyleniyordu. Bu iş sandığımdan zor olacak. Kaan mesaj atıyordu olanları merak ediyordu tabi. Annesinin bileklerini kolonyayla ovduğumu yazmazdım. En azından bir kez görüşmeleri konusunda 'tamam' dedi. O da oğlunun hatırına. Hanife teyzeyi kendine getirdikten sonra yanından ayrıldım. Kaan kapının önünde bekliyordu. "Çok uğraşacaksın ama şimdiden bil. Hanife teyze sadece bir kez görüşmeyi kabul etti. Gerisi sizde artık." En yapacağımı yaptım. Kaan sevinçle sarıldı bana. " Bu iş olsun seni nikah şahidim yapacağım. " ben bu hayırlı işlerden kesin cennete giderim. Bu işi de hallettiğime göre eve dönebilirim. Melih dükkandadır diye dükkana gitmek istemiyordum. Yarın öbür gün Adana'ya geri gidecek. Gitmeden önce benden ayrıldıysa yine aynı şekilde geri gidebilir. Ben zaten bu ayrılığı atlatmaya çalışıyorum am Melih hiç yardımcı olmuyor. *** *** *** Oğuz kirasını ödeyebilmek ve geçimini sağlayabilmek için tatillerde merkezde çalışmaya devam ediyordu. Getir götür işi de yapıyordu, evrakta hazırlıyordu. Bakanlık ajanları yine merkezdeydi. Oğuz onları sürekli etrafta görmekten sıkılmıştı. Birkaç dosyanın akademiye götürüleceğini duyunca hemen işe talip oldu. Akademide de durum farklı değildi. Bakanlık memurları akademiyi geziyordu. Oğuz nereye gitse bakanlıktan ve ajanlarından kurtulamayacağını biliyordu. Dosyaları Sevil Hanıma götürmek için odasına girdiğinde iki memurla birlikte içerideydi. Dosyaları bırakmış çıkacaktı ki Sevil onu durdurdu. "Oğuz bekle biraz." Dosyaya bir şeyler yazıyordu. Bu sırada memurlar konuşmaya devam etti. "Başbakanın emri ile tüm akademilerde yeni bir uygulamaya geçilecek. Her akademide bir asistan olacak ve bu asistanları bakanlık gönderecek. Grup başkanları da sorunlarını asistan ile paylaşacak. Böylece bakanlık akademilerdeki sorunların neler olduğunu görecek ve ona göre tedbirler alınacak. " konuşması bittiğinde Sevil 'de dosyayı Oğuz'a verdi. Aslında Oğuz'u bilerek bekletmişti memurların söylediklerini duyması için. "Not aldım ben Oğuz, ona göre işlem yaparsınız." Dosyayla odadan çıkan Oğuz içindeki notu okuduktan sonra sevinçle cebine attı. Oğuz işlerini hallettikten sonra akademiden ayrıldı. Bu sırada Sevil, bakanlık memurlarını başında savdıktan sonra Emir'i aradı. Aynı uygulama merkez için de geçerliydi. "Emir. Bakanlık memurları yeni çıktı yanımdan. Cafer asistanlar konusunda yardımcı olacağını söylemişti. Benim asistanım henüz belli değil, seninki belli mi ?" Sevil, Cafer'in Emir'e de yardım edeceğini biliyordu. "Cafer ölür de bana yardım etmez. Bakanlıktaki en kıl ajanı başıma sardı. Yardım etmeseydi daha iyi olurdu benim için. " Emir, Cafer'e sinirliydi. Sevil ise gülmemek için dudaklarını bastırıyordu telefonun ucunda. "Bu arada merkeze atanan asistan belli oldu haberin yok sanırım." "A belirlendi mi? Kim tanıdığımız biri mi bari? " Sevil de merak etmişti. " Çok yakından tanıdığımız biri. Melih Seymen." Deyiverdi Emir. "Melih bakanlık için mi çalışmaya başladı. " sevil hem şaşırmış hem de sinirlenmişti "Adana'dayken teklif almış, İstanbul'a geri dönebilmek için kabul etmiş. Bizim açımızdan bu iyi oldu. Tanımadığımız bir ajanla uğraşmayız. Ama bunun Gelincik için iyi mi kötü mü olduğunu bilemiyorum." Emir olacakları kestiremiyordu. "Gelincik'in ne yapacağı hiç belli olmaz. Bir bakmışsın tekrar birlikte olmuşlar. " Sevil Gelincik'in ne yapacağından hiçbir zaman emin olamıyordu. "Bizim gibi yani. " "Olabilir." Sevil tekrar Emir ile birlikte olmaktan memnundu. Gelincik için de en iyisini diliyordu. "Ne dersin bu akşam yemek yiyelim mi? Ama ne olursun Cafer'e haber verme, imada bile bulunma. Onsuz bir gece geçirelim. " Emir Cafer'in sürekli peşlerine takılıp tüm romantizmi bozmasında bıkmıştı. Sevil'le baş başa zaman geçirmek istiyordu. " Olur Cafer'in bizi bulamayacağı bir yer bul. " Sevil de Emir'le yalnız olmak istiyordu. **** ***** ***** Gelincik Pekmezci; Dükkanı kapatmaya yakın Oğuz koşturarak gelmişti. Koltuklardan birine oturup nefeslendi. Ona sürahiden bir bardak su doldurdum. "Ne acelen vardı acaba? " "Sana müthiş bir haberim var. Sevil Hanımdan." Dedi Oğuz bardağı sehpaya bırakırken. "Neymiş." Derken bana bir kağıt uzattı. 'Bu sene de grupların başkanı olmanı istiyorum. İtiraz hakkın yok. Akademiye geldiğinde başkanlığını ilan et. Oğuz duyduklarını Gelincik'e anlat.' Neden her şey isteğim dışında gerçekleşiyor ki. Ben bu sene başkan olmak istemiyorum. Kendimi barış turnuvasına hazırlayacaktım. "Yine mi?" Kağıdı buruşturup fırlattım. "Bakanlık akademiye bir asistan gönderecek. Sevil Hanım kontrolü elinde tutmak için senin başkan olmanı istiyor bence. Emir büyük yerden. İstesen de istemesen de başkan olacaksın. İyi bu sene seni ikna etmek için uğraşmayacağım. " Oğuz tabi ki de bu durumdan çok memnundu. "Ekmeğine yağ sürüldü dimi. Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun?" Sevil Hanım yardım istiyorsa köşeye sıkışmış demektir. "Ne anlama geliyor? " Oğuz'da anlamak istiyordu. "Bakanlık akademiye müdahale edecek demek. Gelen asistanın bilgi almasını, bakanlığa aleyhimizde bir rapor göndermesini engellemek istiyor sanırım. Başkan olursam er şey düzelecek sanki. " Oğuz sonunda sebebini anlamıştı. " Sadece akademiyle değil, merkezle de uğraşırlar. Oraya da bir asistan atarlar. Hatta..." Oğuz'un cümlesini abim içeriye girdiğinde tamamladı. "Barış turnuvasına da müdahale edeceklerdir. Gelincik kendini hazırlasan iyi edersin. " "Nedenmiş o ?" bu defa ben anlamadım. "Sevil Hanım bakanlığın müdahalesini püskürtmek için senin yine başkan olmanı istiyorsa turnuvaya katılmanı da isteyecektir. Sen şampiyonlardan birisin. " tabi ya turnuvaya da müdahale edeceklerini nasıl düşünmem. Turnuvaya zaten katılacaktım, başkan olmama ne gerek vardı ki? Daha akademi açılmadan bakanlıkla uğraşmaya başladık. Açıldıktan sonra neler olur acaba? Sevil Hanım biz yavaştan olacaklara hazırlamaya çalışıyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD