1.Bölüm
Hayat size ne zaman insaflı davranır o hiç belli olmaz...
kütüphaneden çıkıp arkadaşım İrem ile ilerlerken bulduğum kitaba odaklandım üç tane vardı ve buldum diyorum çünkü görevli o kitabın oraya ait olmadığını söyledi üzerinde kurtlar birde yakışıklı çocuklar vardı "kim bilir gerçekten var olurlar" onun şakasına karşılık sadece güldüm bir sokağa girdiğimiz de İrem bana veda etti
kitabı elimde inceleyerek gittiğimde ayağım taşa takılsa bile denge de durmayı başarabildim bir gölgenin geçtiğini görünce haliyle ürktüm bu saate kalmasam iyi olurdu hızlı çantamı düzeltip gidicekken benim yaşlarımda çocuk geliyordu
panik yaptığım için yanından geçip gitmek yerine ona çarptım ve kitabı alıp beni kaldıracağı sıra da gözlerinden mavi bir ışık geçer gibi oldu "sen iyi misin?" sorduğu soruya cevap vermeden kitabı da alıp uzaklaştım oradan sonunda kendi yaşadığım sokağa geldiğim de kapıya oturdum "merhaba" hiç tanımadığım kadın sesi ile gerilen kaslarım ile sinirle ona baktım
"yardıma mı ihtiyacınız var?" sorduğum soruya biraz güldü "daha çok senin ihtiyacın var gibi" o gülerken dişlerine dikkat ettiğim de sivrilikleri anladım "sana yardım edebilirim" bu dişlerden sonra vücudunu inceledim ince fiziği sıfır beden oluşu mükemmel birine benzese de içim hiç ısınmadı
"gerek yok" kalkıp gidicektim ki kolumu tuttu "üniversite hayatı istiyorsun bunu verebilirim para sağlanır aşk da, onu sen halledersin" evet şimdi daha net oldu herşey inanmadığım bir gerçekliğin içine sürükleniyordum "sadece bir ısırık ve hayatın değişir sende benim gibi özgür bir imparatorluğa sahip olabilirsin tabi bu biraz emek ister" o sinsi gülüşünü attığında onu inceleme fırsatım daha çok oluyordu boynunda bir kolye vardı ama desen yerine yüzük takmıştı
"ben bilmiyorum" istemsiz çıkan sözler hipnoz olmuşum gibi döküldü dudaklarımdan gözlerine bakmayı bırakıp kolumu çektim ondan "söz veriyorum canını yakmayacağım, hem bunu ben yapmazsam bir başkası yapıcak" kalbim hızlandığı an heyecanımı hissetti ve yavaşça yaklaştı "dediklerin yalan çıkarsa ne olur" bakışları keskinleşti gözleri parlarken konuştu "o zaman çık karşıma ben seni sadece özgür bırakıyorum"
boynumu ısırdığı an gözlerim karardı canım çok yanıyordu kanım sanki bana isyan edercesine sıcak gözlerimi yavaşça açtığımda önce vücudumu kontrol ettim kandırılmış olma ihtimalim olabilirdi böbreklerimi çalmış olabilirlerdi gecenin ortasına gelmişti vakit artık sıkıca toplanan saçıma ve pahalı görünen kıyafetlerime baktım o kadın kimdi neden bir anda ona bu kadar güvendim
dişlerimi fark eder etmez boynumu kontrol ettim ama elime gelen bir iz yoktu ışıkları yanan eve baktım küçücük kalbimin de zamanında aşık olduğu o adam Ali Erdemir zili çaldığım da vücudumun içinde gereksiz bir özgüven yükseldi aktör sporu seven yakışıklı birisi olmasına içimde bir yükseliş meydana gelirken kapıyı o açtı
beni gördüğü an şaşırdı ama biz hiç tanışmıyoruz "bu saatte yardıma mı ihtiyacınız var" ona karşı içim giderken üzerinde rast gele giyindiği bir tişört vardı "seninle konuşabilir miyim merak etme paparazzi felan yok" doğaçlama ilerlemem yüzünden ölmeden önce yapılacaklar listeme erken başlamıştım gelen gereksiz özgüvenime mı hayır diyemedi bilmem ama beni içeri davet etti
"kahve ister misin?" kısa bir dalgınlıktan kurtulup ona baktım "orta şekerli sütlü olsun" o bana hazırlarken Amerikan mutfakta oturmaya başladım en son ki kız arkadaşından ayrıldığını öğrendim tabi ne kadar gerçek bilmiyorum kahveleri yapıp yanıma geldiğinde bana merakla baktı
"bu saatte konuşulucak olan o önemli konuyu merak ettim" elimdeki bardakla ona döndüm bir yudum alarak heyecanlı şekilde ona baktım "ölmeden önce yapılacaklar listemde sen vardın seni ziyaret ettim aslında şöyle kendimi bir anda evinin kapısına gelmişken buldum ışıklarında yanıyordu aniden geldiğim için kusura bakma umarım işin felan yoktur" utanarak gerçeğin farkına vardığım için yüzümün kızardığına eminim
"aslında bende uyuyamadım bu gece gelmen sorun değil ama başına bir şey geldi sandım bu saatte sokaklarda gezmemelisin" başımı sallayıp bardakla uğraşmaya devam ettim "sakal tercihin mı yoksa sürekli tıraş olmak cildini mı bozuyor" aniden sorduğum soru ile gülmeye başladı "aslında canım istediği zaman kesiyorum ruh halime bağlı" evet bende ruh halime bağlı olarak tek gece de vampir oldum
histerik kendime kısaca güldüm "kaç yaşındasın" evet o malum soruya geldik "kadınların yaşı sorulmaz ama çok merak ediyorsan sana bela açabilicek yaşı geçeli hayli oldu senden de yaşlı değilim" cevabım ona komik gelmişti ve muhteşem gülüşünü sergiledi gamzesi vardı bunu görmek için bile gelmiş olabilirdim "soru sırası bende sevgilin var mı? birine rahatsızlık vermek istemiyorum çünkü" dedim "senin var mı?" başımı olumsuz yönde salladım "benim de iki senedir sevgilim yok" boş bardakları tezgaha götürüp alışkanlığım olduğu için yıkamaya başladım "sen misafirimsin ben yapardım" dedi. "itiraz kabul etmiyorum çat kapı geldim" iki dakikalık isti sonuçta ellerimi kuruladığım da sandalye de rahat edemediğim için masaya oturup bağdaş kurdum "aslında seni ziyaret etmek çok güzel ama geç oldu senin de işlerin vardır gitsem iyi olur" tam toparlanıp gidicekken arkamdan seslendi "bu gece gitme birlikte biraz daha vakit geçirelim" sözleri beni durdururken ona baktım ansızın geldiğim adam bana gitme diyordu
yutkundum ya bir rüyanın içinde kapana kısıldım ya da birisi büyük şaka yapıyor olmalıydı