Cherry’i yurda bıraktıktan sonra hızla tamirhaneye geçtim. Oraya ulaştığımda Charlie beni bekliyordu. Pikaptan inip içeri yürüdüm. Her zamanki iş adamı kıyafetinin içinde elleri cebinde karşımda duruyordu. Tamirhanenin yağlı tezgâhlarının arasında parlak kıyafeti fazla şıktı.
“Sana söylediği hangi kelimeyi anlamıyorsun?” diye bağırdım. Ben karşısında öfkeden köpürürken o karşımda sakince duruyordu.
“Bir kere yatağına alıp bırakacağın bir kız için neden bu kadar savaşıyorsun Tyler” dediğinde “Bu seni neden ilgilendiriyor Charlie?” diye bağırdım.
“Çünkü ondan hoşlanıyorum” dediğinde kendimi daha fazla tutamadım. Öne doğru fırlayıp yumruğumu yüzüne geçirdiğimde biri kollarımdan tutup beni hızla geri çekmişti. Arkamdakine beni bırakması için bağırdım. Kollarımı daha da sıkıp arkada tutmaya devam ederken tutuşundan Addy’in olduğunu anlamıştım. Beni nasıl saf dışı bırakacağını iyi biliyordu. Karşımda Charlie kaşından sızan kanı siliyordu. “Ondan uzak durmazsan bu sefer seni gebertirim” dediğimde Addy “Sakin ol Tyler” dedi. “Bırak beni” dediğimde “Sakinleşmezsen bırakmayacağım” dedi. Derin nefes alırken çırpınmayı kestim. Addy tutuşunu gevşetmedi. Charlie “Bir anlaşma yapmıştık. Kimi seçeceğine Lena karar verecekti. Anlaşmaya sadık kal” diyerek öfkeyle konuştuğunda “Anlaşma filan yok o benim” diye bağırdım. Bu akşamdan sonra ona bir başkasının dokunduğunu düşünmek aklımı oynatmama yetiyordu.
Addy “Charlie haklı Tyler, kiminle arkadaş olacağını Li seçmeli” dediğinde ona kafa atmak istedim. Derin derin nefes alırken düşünmeye çalıştım. Bu lanet herifi uzak tutmak için ne yapabilirdim. Yapabileceğim şey belliydi. Cherry’i biran önce elde etmeliydim. Eğer onunla birlikte olursam Charlie uzak dururdu. Bu sefer aynı şey yapmayacağına emindim. Yatağımdaki kadına ikinci defa göz dikecek kadar adi bir adam değildi.
Kollarımı silkip “Tamam bırak beni” dediğimde Addy bu sefer beni serbest bıraktı. İkisine de bakıp “Dediğiniz gibi olsun” diyerek pikaba doğru ilerledim. Cherlie arkamdan “Şimdi Lena’nın yanına gidip onu yarın akşama yemeğe davet edeceğim” dediğinde ellerimi yumruk yaptım. Hiçbir şey demeden ilerledim. Yarın akşamdan önce Cherry’i ikna etmeliydim.
Ertesi gün sabah erkenden yurdun önündeydim. Cherry’e mesaj attım ama cevap gelmedi. Resepsiyondan odasını arattığımda daha uyuduğunu öğrenince yurdun önünde beklemeye karar verdim. Yarım saat bekledikten sonra sonunda “Geliyorum” diye cevap vermişti.
Biraz sonra koşarak yurttan çıktığını görünce arabadan inerek onu karşıladım. “Konuşmamız lazım” diyerek kolundan tutup pikaba götürürken “Sana da günaydın” diye homurdansa da cevap vermedim.
Arabaya bindiğimizde “Dersin kaçta?” diye sordum. “Sınav haftasındayız Tyler” dediğinde yüzümü buruşturdum. Doğru ya sabah Addy erkenden çıkmıştı. Geçmem gereken sadece iki ders olduğu için sınav tarihlerini çok bilmiyordum. Benim sınavların son günlerdeydi. “Doğru ya, sınavın kaçta?” diyerek tekrar sorduğumda “Üç saat sonra” cevabını alınca gülümsedim. “Güzel” diyerek pikabı çalıştırıp yola çıktım. Tam da ondan beklendiği gibi hemen “Nereye gidiyoruz?” diye sordu.
“Bize gidiyoruz Addy’in sınavı var öğlene kadar evde olmayacak. Evde daha rahat konuşuruz” diye cevap versem de amacım konuşmak filan değildi. O da aynı şeyi hissetmiş gibi “Arabada da konuşabiliriz” diye fısıldadı. Ona bir bakış atıp tekrar yola dönerken sırıttım. Kızarmıştı. “Korkma Cherry, istemediğin hiçbir şey yapmayacağım” diyerek ona dönüp göz kırptığımda “Bir şeyden korktuğum filan yok” derken oturduğu yerde kıpırdandı. Onun da evde yalnız geçireceğimiz dakikalar hakkında şimdiden hayal kurduğuna emindim. “Ya demek şimdiden ıslandın” diyerek güldüğümde “Ne ne saçmalama” diye cırladı. Tepkileri beni eğlendiriyordu. Kahkaha atarak güldüm. Utanarak yüzünü diğer tarafa çevirdiğinde “Ah hadi ama bunlar doğal şeyler Cherry, seni gördüğüm her an sertleşme bir prensim var” diyerek ona dürüst oldum. Son derece dürüsttüm. Şimdiden kaya kadar serttim.
Şaşkınlıkla bana döndü ama bakışları kasıklarımı buldu. Pantolonumdan bile belli olan erkekliğimi süzmesi beni daha da heyecanlandırdı. Pantolonumun içi git gide daralırken yerimde kıpırdandım. “Bana öyle bakma” dediğimde bakışlarını üstümde hissetsem de yola bakmaya devam ettim. Ona bakarsam arabayı kenara çekmek zorunda kalacaktım.
Eve az bir yol kala telefonu çaldı. Apartmanın otoparkına arabayı park ederken bile hala babasıyla konuşuyordu. Baba kızın iletişimleri hayran kalınacak cinstendi. Bir ebeveynin sevgisine bu kadar sahip olmak nasıl bir şeydi merak ettim. Beni seven tek kişi büyük abim Troy’du.
Konuşması bittiğinde eve çıkınca “Odama geçelim” dedim. Burada konuşabiliriz” diyerek itiraz ettiğinde yanına yaklaşıp onu kendime çekerek dudaklarını öpmeye başladım. Dudaklarıma karşılık vermeye başladığında geri çekilip “Sana yapacaklarım sırasında davetsiz bir misafire denk gelmek istemiyorum. Addy’e belli olmaz. Erken gelirse eğlencemiz bozmasına izin veremem” dedim. Kalın dudakları aralanarak onu tekrar öpmek istememe sebep oldu.
“Senin konuşmak istediğin şey” dediğinde dudaklarım yine dudaklarının üstüne kapanırken belinden tutup odama doğru ilerlemesini sağladım. Bir iki adı sonra kalçalarından tutup yukarı kaldırarak kucağıma aldım. Odaya girip kapıyı arkamdan kapattıktan sonra onu yatağıma yatırdım. Dudaklarını öpmeye devam ederken bedeni gerildi. Ne zaman fazlasıyla yakınlaşsak bir şeyler düşünüp benden uzaklaşıyordu.
Geri çekilerek “Yine ne oldu?” dediğimde kafasını iki yana sallayıp “Yok bir şey” dedi. Lanet olsun bir şeyin alası vardı. Kafasının içinde dönenleri bana açıklamazsa onu nasıl elde edecektim. Beni omzumdan ittiğinde istemeden üstünden kalktım.
“Benimle konuşmak istediğin şey bu değildi herhalde” dediğinde yatağın kenarında dizlerimin üstünde oturuyordum. Kalkıp karşımda oturur pozisyona geçtiğinde “Başka ne konuşacaktım” dedim.
“Dün ile ilgili mesela. Charlie ile ne konuştunuz?” lanet olası herifin adını onun dudaklarından duymak istemiyordum. Elimi havaya kaldırıp önemsizce sallarken “Gereksiz şeyler, benim aklımda daha iyi fikirler var bebeğim. Seni bekâretinden kurtulmak konusunda ikna etmeye çalışacağım” dedim.
Gözleri kocaman olurken “Onu nasıl yapmayı planlıyorsun?” diye heyecanla tiz bir sesle sordu. Sırıtarak kolumdaki saate bakıp “İki buçuk saat boyunca seni istediğin kadar orgazm ederek” dedim.
Gözleri mümkünmüş gibi daha da büyüdü. “Ne diyorsun?” dediğimde “Benim seninle konuşmak istediğim başka bir şey var” diye hala konuşmaya devam ediyordu ki öne eğilip dudaklarını öptüm. Daha fazla konuşmaya ayıracak vaktim yoktu. Biran önce tadını tatmak istiyordum. Yatağa uzanmasını sağlayıp bacaklarının arasına yerleştim. Elimi kazağının içine sokup tenini okşadığımda vücudu titredi. Lanet olsun her dokunuşuma böyle tepki verirse ben bitmiştim. Dudaklarından bile ayrılmak istemiyordum. Tatlı ıslak ağzını durmadan öpmek istiyordum. Dudakları bile beni deliye çevirmeye yetiyordu. Kasıklarımı sertçe bacaklarının arasına sürtüyor onu elbiselerinin üstünden becermeye çalışıyordum. Bana yaşattığı bu şeye inanamıyordum. Deli gibi içine girmek istesem de bunu bugün yapamayacaktım. Parmaklarımı kotunun düğmesine atıp geri çekilirken nefes nefese “Bekâretini almayacağım Lena. Henüz değil. Ama biraz eğlenmeni istiyorum. İzin veriyor musun?” diye sordum. İzin vermesi için içimden yalvarıyordum. Kafasını onaylarcasına salladığında rahatlasam da bunu ondan duymak istiyordum.
“Seni eğlendirmemi istiyorsan isteklerini bana sesli söylemelisin tatlım anlaştık mı?”
“Evet” dediğinde gülümseyerek “Evet izin veriyorum mu? Evet anladım mı?” diye sordum. Ters bir sesle “İkisine de evet Tyler” dediğinde gülümsemeye devam ederek kotunun düğmesini açıp fermuarını indirdim. Kotunu bacaklarından sıyırıp kenara attım. Kazağına uzandığımda “Kazağımı üstümde kalsın” deyince üstelemedim. Parmaklarımı iç çamaşırının üstünde gezdirirken yine sünger bop karşıma çıkınca kıkırdadım. “Sünger Bop’u seviyorsun” diye fısıldadığımda cevap vermedi. Gözlerim iç çamaşırından belli olan ıslaklıktaydı. Parmaklarımla külotunun dikişlerinin üstünden geçtim. Parmağımı aşağı kaydırıp ıslak olan kısmın üstünde durdum. Orada olduğumu hissetmesine yetecek kadar bir baskı uyguluyordum. Onu heyecanlandırdığımın farkındaydım. İç çekerek “Çamaşırını şimdiden sırılsıklam yapmışsın Cherry” diyerek parmaklarımı biraz daha bastırdım.bacakları iki yana ayrıldığında aynı tepkiyi içine girerken de verdiğini hayal ettim. Siktir şuan ona odaklanmam gerekiyordu. “Nasıl hissettiriyor?” diye sorduğumda sesle inledi. “Cevap ver Cherry?” dediğimde “Güzel” diyen sesi bir fısıltıdan ibaretti. Parmaklarımı kadınlığına sürterken kalçalarını kaldırıp daha fazlasını istedi. Elimi geri çektiğimde itiraz edercesine çığlık atarak bedeni bana doğru yükseldi. Kollarından tutup yatağa geri bastırdım. “Sana sorduğum sorulara sesli bir şekilde cevap ver bebeğim” dediğimde “Tamam” diye soludu.
Geri çekilip yataktan indim. Bacaklarını kavrayıp onu yatağın kenarına çekerek ayaklarının aşağı sarkmasını sağladım. Bacaklarını iki yana ayırıp önünde dizlerimin üstüne çökerken “Beni izle” dedim.
Gözlerin bakarken ıslak kadınlığına doğru eğildim. Külotunu parmağımla kenara çekip vajinasını açığa çıkarttığımda bedeni ürperdi. Gözlerinin içine bakarken dudaklarımı vajinasının dudaklarına bastırdım. Dudaklarından içimdeki ateşi körükleyen bir inilti çıktığında memnundum. Bu gün onun bu yataktan memnu bir şekilde ayrılmasını sağlayacaktım. Şimdiye kadar hiç yapmadığım bir şey yaparak onu memnu etmeye çalışıyordum. Daha önce bir kızı ağzımla becermemiştim ama bakire bir kızı en iyi bu şekilde tatmin edebileceğimi biliyordum. Gözlerinin içine bakarak kadınlığındaki zevk sıvılarını emdim. Tadı düşündüğümden daha güzeldi. Kiraz bu kızın her yerine işlemişti. Vajinası küçük bir kiraz kadar ıslak ve tatlıydı. Geri çekildiğimde itiraz ederek kafamı tutup kadınlığına bastırması beni eğlendirdi. Onu zorlayarak ne yapmamı istediğini sorduğumda “Lütfen” dedi. “Hangisine bebeğim” diyerek onunla uğraşırken “Hepsine lütfen. Yala, em bir şeyler yap işte” diyerek yalvardı. Bende isteğini yerine getirdim. Dilimle onu sertçe becerirken çıkardığı sesler beni de çileden çıkartıyordu. Elimi sertleşmiş aletime atıp sertçe sıvazlamaya başladım. Cherry git gide sona yaklaşırken onunla birlikte bende yükselişe geçmiştim. Sırtı yataktan ayrılarak bedeni mükemmel bir yay çizdi. Ağzıma boşaldığında onu emmeye devam ederken hemen arkasından bende boşaldım. Bedeni yatağın üstünde hareketsizce dururken doğrularak üstüne çıktım. Sırıtarak “Felaket boşaldın kızım” derken eğilip dudaklarından öptüm. Dudaklarını üstü terlemişti. Geri çekilip yanına uzanırken “Az sonra devam edeceğiz. Biraz nefes almama izin ver” dedim.
Bir şey dememden gözlerime bakmaya devam etti. Mavi gözleri parlıyordu. O an onu göğsüme çekip sıkıca sarılmak istedim. Bakışları boşalmama rağmen sertliğini kaybetmeyen aletime kaydığında yutkundum. İçine girmeme izin vermesini arzu ettim. Eli aletimin etrafını sardığında ufaklık heyecanla kıpırdanınca korkarak elini geri çekti. Gülerek “Korkma ısırmaz” dediğimde göğsüme vurarak “Dalga geçme” dedi. Gözlerini yüzüme çevirdiğinde onu ne kadar istediğimi anlamasını istedim. Gözlerimi aramızda duran eline çevirdim. İçine girmesem de aletimi sıvazlamasını istiyordum. Böyle küçük şeylerle yetinecek biri değildim ama Cherry ile buna mecburdum. Elini tutup şimdi daha da sert olan penisimin üstünde sardım. Parmakları etrafını sardığında dudağımı ısırdım. Parmakları sıkılaşıp başparmağıyla başını okşadığında inledim. Elinin yerinde kadınlığının olması için nelerimi vermezdim. Kulağına doğru eğilip bunu ona da söyledim. “Elin gibi kadınlığının da sikimin etrafını sarmasın istiyorum. Dilimi sağdığın gibi aletimi de sağmanı istiyorum” diyerek dudaklarımı boynunda gezdirip dişlerimi ısırdığım yerin üstünde gezdirdim. Eli penisimi okşamaya başladığında nefes alışlarım sıklaştı. Kalçamı eline doğru iterken aletimi sağan eli hızlandı. Kalçasını kavrayıp sıkarken dudaklarımla boynunu emmeye devam ettim. Eli aletimi öyle bir sağıyordu ki daha fazlasını istememe sebep oluyordu. Onu kendime çektiğimde eli aramızda sıkılaştı. İçine girmesem de kadınlığına daha yakın olmalıydım. O sıcaklığı sikimin üstünde hissetmeliydim. “Elini çek” dediğimde elini aramızdan çekip belime koydu. Bacağının birini kaldırıp aletimi bacaklarının arasına yerleştirdim. Kaba etinin sıcaklığını ve çamaşırının üstünden vajinasının ıslaklığını hissedebiliyordum. Sertçe bacaklarının arasında gidip gelmeye başladım. Sırt üstü uzanmasını sağladıktan sonra üstüne çıktım. Aletimi kadınlığının üstünde sertçe kaydırırken dudaklarına yapıştım. Lanet olsun seks esnasında öpüşmekten nefret eden ben dudaklarıyla aynı anda onu becermek istiyordum. Bacaklarını etrafıma sıkıca sardı. Kendimi sertçe ona bastırırken dudaklarını da aynı sertlikte öpüyordum. Kısa süre sonra boşaldığımda üstüne yığıldım. Siktir! Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştım. Bir kızın külotunu ilk defa becermiştim.
Cherry altımda kıpırdandığında kafamı kaldırıp gözlerine bakınca arzu ettiği şeyi gördüm. Elimi aşağı indirip parmaklarımı külotunun içine sokarken inledi. Parmaklarımı içine kaydırıp onu okşamaya başladığımda kısa süre sonra orgazma ulaşmıştı. Bedenimi yanına atıp az önceki isteğime bu sefer engel olamayarak onu tutup kendime çektim. Göğsüme kafasını yaslarken “Henüz ikna edemedim değil mi?” dediğimde iç çekerek “Hayır” dedi.
“Devam edeceğim bebeğim” diyerek nefes almaya çalıştım. Gözlerimi kapatıp biraz dinlenmeye çalışırken kollarımla onu biraz daha sıkı sardım. Kahretsin yanımdan ayrılmasını istemiyordum.
Söz verdiğim gibi saatlerce onu memnun ettim. Sınav zamanı geldiğinde okula giderken yorgunlukta zor yürüyebiliyordu. Sınavı bitene kadar okulda onu bekledim. Sınavdan çıktığında yurduna bırakırken arabadan inmeden önce onu kendime çekip dudaklarını ona karşı hissettiğim tutkuyu aktararak öptüm. Aynı şekilde karşılık verdiğinde onu ikna ettiğime emindim. Charlie ile işi kesinlikle bitmişti. O artık benimdi. Bedeni bunu yeterince belli ediyordu.
Tamirhaneye giderken Cherry’in yurda gidip Charlie ile olan akşam yemeğini iptal edeceğini hayal ederek sırıtıyordum. Tamirhaneye gittiğimde Cody ile Mack yeni bir araba üzerinde çalışıyorlardı. Dün bitirdiğim Camaro’yu yerinde göremeyince “Kara şimşeğim nerede çocuklar?” diye sordum.
Mack kafasını kaldırıp bana bakarken “Char götürdü Ti. Akşama önemli bir randevusu varmış” diyerek gülümsediğinde dişlerimi sıktım. Sinirle arkamı döndüğümde alet tezgâhının üstündeki ağır demir çubuğu alıp savurdum. Yan tarafta Cherry’in pikabına gidip ön camı indirdiğinde kırılma sesi tamirhanenin içinde yankılandı. Mack ile Cody küfür ederken öfkeli adımlarla tamirhaneden çıktım. Lanet olası randevuyu neden iptal etmemişti!
Eve geldiğimde yukarı çıkınca Addy’i ders çalışırken buldum. Önündeki kitabı sertçe kapatırken “Neredeler?” diye sordum. Kafasını kaldırıp bana bakarken “Neyden bahsettiğin konusunda bir bok bilmiyorum adamım” dedi.
“Charlie ile Cherry nerede?” diye bağırdığımda bana gülerek “Ben nereden bilebilirim?” diye sordu.
“Cherry’i ara! Nerede olduklarını öğren”
“Bunu neden yapayım?” dediğinde sinirle solurken “Çünkü ben öyle olmasını istiyorum Ad” diye bağırdım.
Addy kaşımda arsızca güldüğünde yüzüne bir tane geçirmek istesem de arkamı dönüp kapıya gittim. “İyi kendim hallederim. Zaten lanet kasabada yemek yiyebilecekleri kaç yer var ki”
Ben kapıdan çıkarken “Bekle geri zekâlı bende geliyorum” diye bağırdı. Ona aldırmadan hızla merdivenleri inmeye başladım. Asansörle şansımı denememe gerek yoktu. Külüstür şey çalışırken bulmak mucizeydi.
Charlie’nin Cherry’i etkilemek için götürebileceği üç yere de bakmış ve onları bulamamıştım. Onları bulamadıkça öfkem beni ele geçiriyordu. Sabah yaşadıklarımızı Charlie ile yaşadığını düşünmek beni çıldırtıyordu. Kasabada bakmadığım tek yer kalmıştı o da öğrencilerin daimi müşterisi olduğu fastfood restoranı. Hızla oraya doğru sürerken Addy “Neden bu kadar öfkeli olduğunu açıklamak ister misin?” diye sordu. Ona hiçbir bok açıklamaya niyetim yoktu. Ne sikim olup da şimdi konuşmaya karar vermişti. En başta Cherry’i arayıp yerlerini öğrense bu kadar gecikmezdim. Belki de şimdiye kadar Charlie çoktan onu eve atmış pis ellerini üstünde gezdiriyordu. Bu düşünceler gözümü karartırken gaza daha da yüklenmeme sebep oldu.
Addy “Dostum yavaşla biraz” diye sızlanırken onu duymadan hızımı arttırmaya devam ettim. Restoranın önünde durduğumda işte karşımdaydılar. Cam kenarına oturmuş gülerek sohbet ediyorlardı. Cherry’in yüzünde eğlendiğini belli eden bir gülümseme vardı. Sanki sabah olanlar hiç yaşanmamış gibi şimdi de Charlie’nin karşısında gülümseyip ona kur yapıyordu. Ne beklemiştim ki hepsi aynıydı.
Pikaptan inip kapıyı arkamdan çarptım. Addy peşimden beni takip ederken “Tyler saçma sapan bir şey yapma” diye seslendi. Hızla içeri girdim. Önümdeki bir çocuğu iterek onlara ilerlerken çocuk başka birine çarpmış ve diğerinin elindeki yiyeceklere yere düşmüştü. Arkamdan küfür ettiklerini duydum. Sikimde değildi.
Koyu bir sohbette olan ikilinin masasına yaklaştığımda beni fark etmediler. Ellerimi sertçe masaya indirdiğimde Cherry oturduğu yerde sıçrayarak bana baktı. Gözlerim öfkeyle Charlie’yi bulduktan sonra Cherry’e odaklandı.
“Daha bu sabah altımda kıvranırken akşamsı Charlie ile buluşman ne hoş” derken sesim kısık ve öfkeliydi. Sözlerimle Charlie ayağa kalktığında Cherry’e öfkeyle bakıp doğrularak karşısına geçtim. “Konuşmalarına dikkat et Tyler” dediğinde burnumdan soluyarak “Dikkat etmezsem ne olur Char” diye karşılık verdim. Onunda karşılık vermesini istiyordum. Bana ağzını burnunu dağıtmam için iyi bir sebep vermesini istiyordum.
Göğsümde sıcak ellerini hissettim. “Tyler düşündüğün gibi bir şey yok” dediğinde ona bakıp “Ne düşünüyormuşum” diye bağırdım.
“Charlie ile aramda bir şey yok” dediğinde sinirle gülerek “Sence bu çokta sikimde mi? Ben aldığım zevke bakarım kızım. Sabah seninle yeterince eğlendik. Her şey seni yatağa atana kadardı. Ben istediğimi aldım” diye bağırdım. Yanakları utançla kızardı. Ondan intikam aldığım için kendimden memnundum.
“Aşağılık pisliğin tekisin” diye bağırdığında kahkaha atarak “Daha yeni mi öğrendin minik bakire” dedim. Charlie yakama yapışıp beni kendine çektiğinde Addy Cherry’i aramızdan çekmişti.
Charlie yüzüme doğru “Bir zamanlar arkadaşım olduğuna inanamıyorum” dedi. “Aynı şeyi senin için söyleyebilirim. Sonuçta yatağımdaki kadını alıp evlenen sendin” diye yüzüne tısladım. Addy aramıza girip ikimizi de iterek birbirimizden uzaklaştırdı.
“Kendinizi ve o kızı daha ne kadar rezil edeceksiniz” diye bağırdığında Charlie’ye bakarken “Seni son kez uyarıyorum ondan uzak dur” dedim.
Charlie alayla gülerken “Yine en başa geldik. Buna Lena karar verebilir Ti sen değil” dediğinde hırsla üstüne atılırken Addy aramıza girerek beni geri itti. Arkamdaki masaya çarptığımda üstündekiler yere saçılmıştı. Addy öfkeden kararmış gözleriyle bana bakıp boğazımdan tutarak masanın üstüne doğru eğdi. Üstüme eğilirken “Daha fazla saçmalamaya devam edersen dostum seni buna pişman ederim” dedi.
Derin bir nefes alıp onu iterek kendimden uzaklaştırdım. İkisine de öfkeyle baktıktan sonra çıkışa ilerledim. Merakla bizi izleyenler önümden çekilip bana yol açtı. Dışarı çıktığımda Cherry’i onun arabasının olduğu yerde gördüm. Önce pikabıma doğru giderken sonra hesap sorma isteğiyle arkamı dönüp ona doğru ilerledim. Addy önümü kestiğinde onu dinlemeden Cherry’e ulaşmaya çalıştım. Sonsunda Addy’in de sabrı taşmıştı.
“Tyler seni gebertene kadar dövmeden önce siktir git” diye bağırdığında durup gözlerine baktım. Yeşil gözleri öfkeyle parlıyordu. Beni öldürmek istercesine bakıyordu. Addy “Beni pikapta bekle” derken aynı derece öfkeliydi sesi. Gözlerimi kapatıp açtım. Cevap vermeden arkamı dönüp pikaba ilerledim.
Arabaya binip çalıştırırken Addy’e baktım. Cherry’e sarılmış ona teselli veriyordu. Sanki teselliye ihtiyacı vardı. Addy bana doğru gelmeye başlayınca Cherry gidip o pisliğin arabasına bindi. Siyah camlara rağmen bana baktığını hissedebiliyordum. Öfkeli gözlerimi ondan ayırmadım.
Addy arabaya bindiğinde ona dönüp “Orada beni savunman gerekirken sen o piçin tarafını tuttun” diye bağırdım.
“Çünkü piçlik yapan sendin Tyler! Herkesin içinde Li’yi rezil ettin! Lanet olsun Charlie ile olan geçmişinize kızı bulaştırma!” Addy’in sesi de oldukça yüksekti. Daha önce onunla böylesi bir kavgaya hiç tutuşmamıştık. İçeride istese ağzıma sıçabilirdi. Bu kadar öfkeli olmasına rağmen bana saldırmadığı için şanslıydım. Addy profesyonel boksördü ve bu zamana kadar hiç yenilmemişti. Dövüşmekten nefret ederdi. Babası onu daha çok erkek gibi yetiştirebilmek için küçük yaşta boksa yazdırmış ve Addy lisede bırakmak istediğinde onu öldüresiye dövmüştü. Addy sonunda babasını yenebilecek kadar iyi olmuştu. Çünkü antrenman yaptığı tek kişi babasıydı. Adam ülkenin en iyi boksörüydü. Addy onu alt edene kadar. Lise son sınıfta babasını öldüresiye dövdükten sonra ona erkeklerden hoşlandığını söylemiş ve evi terk etmişti. Aynı yıl evi terk edip üniversiteye geldiğimde tanışmıştık.
“Ben kimseyi bir şeye bulaştırmıyorum. O orospu gibi ikimizin arasında gidip gelen o!”
İşte o zaman Addy’in yumruğu suratıma indi. Arkamdaki kapıya çarparken şaşkındım. Addy yakamdan tutup beni kendine çekti. “Geçmişte Camella’nın yaptıkları iğrençti. Ama sakın bana mağduru oynama Ti. Nelere sebep olduğunu hatırla, intikam almak için neler yaptığını hatırla. Sen de Charlie de geçmişte batırdınız ama Lena Camella değil! Bunu o kalın kafana sok. Dostun olarak kalmamı istiyorsan kendine çeki düzen ver”
Addy beni bırakıp arabadan indi. Kapıyı arkasından çarparak kapattıktan sonra restoranın önünde duran taksiye doğru ilerlediğini gördüm. Gözlerim onu takip etti. Bakışlarım donuklaşmıştı. Addy hayatımda değer verdiğim ikinci kişiydi. Onun böyle bir şey demesi beni sarstı. Cherry’e söylediklerim ve davranışlarım gözümün önüne gelirken küfrettim. Oldum olası çabuk sinirlenen biriydim. Öfkelendiğimde ise gözüm hiçbir şeyi görmezdi. Dilimden çıkanlara hâkim olamazdım. Bu sefer sıçmıştım.
Saatlerce restoranın önünden ayrılmadım. Öfkem, pişmanlıklarım ve üzüntüm bana eşlik etti. Dalgın halde orada öylece otururken telefonum çaldığında yerimden sıçradım. Telefonum çok fazla çalmazdı. Bu saatte beni arayabilecek kişiyi de kızdırdığım için onun aradığını sanmıyordum. Bu yüzden telefona baktığımda Cherry’in aradığını görünce şaşırmıştım.
Telefonu açtığımda “Tyler yardımına ihtiyacım var” derken sesi korkuyla titriyordu. Hiç düşünmeden yola çıkarken “Ne oldu?” diye sordum.
“Daizy aradı. Yardım istiyordu. Ağlayarak yardım istedi. Mısır tarlalarından filan bahsediyordu. Onu bulmalıyım”
Açıklamasını dinledikten sonra “Yurtta mısın?” dediğimde “Hayır okulun önündeyim” deyince öfkeyle “Bu saatte tek başına orada ne işin var?” diye bağırdım. Sesimi yükselttiğimi fark ettiğimde daha sakin bir sesle “Seni almaya geliyorum. Daizy’i tekrar aramaya çalış” dedim. Telefonu kapatıp hızla oraya doğru sürerken her şeye rağmen beni aradığı için şanslıydım.