7.BÖLÜM

1551 Words
Fatma’nın sözlerinin korkunçluğu inanılmazdı, yaptıkları yetmiyormuş gibi bir de kızcağıza işkence yapmış olması affedilir gibi değildi. Öfkeyle yerimden fırladım gitmeli o puştu bulmalı hapse attırmalıydım. “İnsan değil hayvan bile bu kadar acımasız olamaz. Hapse attıracağım puştu, yaptıkları yanına kar kalmamalı” “Kadıncağızın başına ne gelmiş biliyor olmalısın komutanım” Sırf benim hatırıma olsa da evlerine aldıkları kişinin kim olduğunu bilmeye hakları vardı. “Bir kadının başına gelebilecek en kötü olay, gazetelerde, televizyonlarda yüzlercesini okuyoruz seyrediyoruz. Beş sene boyunca kendine eziyet eden adamla evli olarak yaşamış, bu bir kereyle kalmamış, dayak ve şu an öğrendiğim kadarıyla işkenceyle geçen beş yıl. Kaçmaya çalışmış, yakınlarına anlatmaya çalışmış adam çevreye karşı çok iyiymiş başkalarının yanında karısına mükemmel davranıyormuş Kimse ona inanmamış” “Yaralarını gösterseydi” “Adam dayak sonrası morlukları, kırıkları için hep bir bahane bulmuş, düşüyor, kendisi yapıyor gibi. Millet her an sinir krizleri geçiren kadına inanacağına kocasına inanmayı tercih etmiş. Kocasının işkencelerinden kaçan bir kadın bu yüzden jandarmaya haber vermenizi istemedim.” Detayını anlatmak istememiştim, Reyyan’ın özeliydi… “İyi yapmışsın komutanım biz onu saklarız, kocası olacak şerefsize vermeyiz” Aramızda oluşan derin bir sessizlik sonrası Fatma yemek hazırlamak için odadan çıktı. Bu insanları daha fazla rahatsız etmemin anlamı yoktu. “Ali yarın için bilet alsak” “Ne bileti komutanım bu gece düğünümüz olacak, biraz kalırım demiştin” “Olmaz Ali, o adamı bulmalı ceza alması için uğraşmalıyım” “Acele etme Yavuz, Fatma’nın sözlerini duydun kadıncağız kendinde değil, sen olayları kurcalarsan adam işkillenir. Bir kendine gelsin evse ev zaten burayı senin için açtım yoksa merkezde kalıyoruz çocukların okulu daha yakın. Tüm köylü eşin diye bildiğinden sorun olmaz.” ***** Hazırlanan yemeği yedikten sonra karı koca gittiler, evde tek başıma kalmıştım tabi yatak odasında hala uyuyan Reyyan kalkana kadar. Kaç saat olmuştu üç dört, kaza sonrası ve öncesinde yaşadıkları daha fazla yıpranmasına neden olmuş olmalıydı. Ali ile ilk görüştüğümüz andan beri iyi anlaşmıştık salonda duran kütüphaneyi görünce bu adamı niye sevdiğimi çok daha iyi anladım. Askerdeyken boş zamanlarımı kitap okuyarak geçirirdim. Hiç okuma alışkanlığı olmayan Ali benden görerek okumaya başlamış askerlik sonunda benden çok daha iyi okuyucu haline gelmişti. Bu alışkanlığını devam ettirdiğini görünce sevindim. Birçoğu benim okuduğum türden kitaplardı, içlerinden birini seçtim koltuğu cama doğru çevirerek oturdum, ilk birkaç sayfa sonrası günün yorgunluğu içime çöktü, başımı koltuğun arkasına yasladım. Garip bir şekilde kendimi rahat hissediyordum yeni tanısam da Reyyan’ın akıbetini merak edecektim şu an çok yakınımdaydı belki kocasının ceza alması ondan tamamen kurtulup özgür bir hayat yaşaması için yardımcı olabilirdim. Bu şekilde kaçarak, korkarak yaşayamazdı. Hava yavaştan kararırken gözlerimde kapanmaya başladı. “Niye anlattın, benim özelimi anlatmaya ne hakkın vardı.” Gözlerimi açtım üzerine en az iki beden büyük gelen beyaz bir gecelikle karşımda dikiliyordu “Jandarmaya bildirilmeni engellemiş olan ev sahibimize açıklamak zorunda kaldım, eşi sırtında ki yarayı görmüş. Çok detaya girmeden anlattım” “Olsun söylemek zorunda değildin, bilmiyorum deseydin, o insanların yüzüne nasıl bakacağım” Ellerini vücuduna dolamış sanki olduğu yerde daha da ufalmıştı, ayağa kalktım omuzlarından tutarak karşımda ki koltuğa oturttum. Dokununca tepki vermemesi iyiydi… “Neden bakmayasın mağdur olan sensin, utanması gerekenin kim olduğunu biliyorsun. Aklına yaz isteğin olmadan cinselliğe, evliliğe, tacize, tecavüze zorlanıyorsan suçlu sen değil buna sebep olandır. Bu yüzden asla utanma” Ayaklarını altına alıp geceliği bacaklarına doladı, başını yana yaslayıp yüzüme baktı “Benim gibi insanlar sana geldiler mi? Kendimi suçladığımı biliyormusun?” “Tahmin edebiliyorum genel düşüncedir, bu tür olaylara maruz kalanlar bir süre sonra kendilerini suçlamaya başlarlar. Çoğunlukla çevrenin verdiği tepkiden korkarak olayı gizlerler, ilk suçlanan kadındır ya açık giyinmiştir, ya erkeğe yüz vermiştir, geç vakit sokaktadır gibi bir sürü saçma sapan düşüncelerle kadını suçlu çıkarmaya çalışırlar.”  “Gitmeliyim Yavuz” “Bu karda nereye gideceksin, araban kullanılmaz halde, yolu açanlar nasıl izin verdiler anlamış değilim” “Arabamı düzelttiler içine girdim çalıştı gitmeyin demelerine aldırmadım hareket ettim. Polise veya jandarmaya haber vereceklerdi yakalanmayı göze alamazdım. Sonrası malum olay yerine gelen jandarma aracını görünce ilk gördüğüm yola saptım karın bu kadar çok yağacağını tahmin edemedim. ” “Birkaç gün kal burada güvendesin, sana araç gerek otobüslerle oradan oraya gitmek zor olur” “Niye bana yardım ediyorsun?” “Neden etmeyeyim” **** Birine güvenmek hemde bir erkeğe güvenmek ne kadar doğru olurdu. Annem dâhil hiç kimse bana inanmazken, yardım çığlığıma koşmazken yabancı biri beni tanımadan yardım teklif ediyordu. Çok yorulmuştum bedenimle birlikte ruhumda yıpranmıştı. Yavuz odadan dışarı çıktı, elinden bıraktığı kitabı aldım. Tek sığındığım arkadaşım, dostum kitaplardı. “Kitap okumayı sever misin?” İrkilmiştim, kitabı bırakıp hemen koltuğa oturup bacaklarımı kendime doğru çektim. “Ben sadece baktım” “Reyyan kitabı alabilirsin?” Elimde ki yemek tepsisini sehpaya bırakıp kitabı uzattım, geriye çekildi. Bir kitap yüzünden korkuyordu… “Okumanı istemiyormuydu?” “Bana kitap okumayı yasakladı” İçimden tüm küfürleri ardı ardına sıraladım “İstediğin kadar kitap okuyabilirsin ama ilk önce yemeğini ye” “Yemeğini ye bu sözden nefret ediyorum” “Neden? Çok zayıfsın yemezsen hastalanırsın” “Yemeyerek ölmek istedim, çirkinleşmek istedim, bana dokunmasın istedim” “Şimdi o yok, yeni hayatın için yiyerek güçlenmelisin” Yavuz çektiklerimi nereden bilecekti yaşamayan anlamazdı, yemeği boğazıma zorla sokardı kusardım, kustuğumu tekrar ağzıma tıkardı. “Israr etmiyorum yemek tepsisi burada, kitap da yanında. Arkadaşımın çocuklarının düğününe gitmek zorundayım. Geldiğimde burada olursan çok sevinirim, bu soğukta tek başına araçsız yürüyerek gitmen ölümün olur.” ***** Ali’ye telefon açtım gelip aldı, düğün kahvehanede olacaktı. Sabah gördüğüm yere sanki periler elini değdirmiş gibi değişmişti. Sandalyeler giydirilmiş, masalara güzel örtüler konmuş, balonlar tüllerle her yer süslenmişti. Misafirler çok şıktı, Ali’nin emanet kıyafetleri üzerimde bir âlem duruyordu. Kısa pantolon ve dar gömlek birkaç gencin birbirlerini dürterek beni işaret edip güldüklerini gördüm. Özellikle gidip yanlarına oturdum “Ne o gençler eğleniyor musunuz?” “Kusura bakma abi çok komik olmuşsun, kötü niyetimiz yok” “Bende kızmadım zaten biliyorum” Reyyan’ı bulan adamla çocukta düğündeydi beni fark edince hemen yanıma geldiler. “Yengemizi merak ettik” “Oldukça üşümüş şu an uyuyor düğüne katılamadığı için çok üzüldü, size teşekkürlerini gönderdi” Beyaz yalanlar Reyyan için söylenmeliydi… Eğlenceler, oyunlar Kara denize ait horonlarla gece tüm neşesiyle devam ediyordu. Önceden sünnet olmuş çocuklar herkesten fazla eğleniyordu. Ne kıyafeti ne de oturduğu sandalye değişmemiş tek kişi bastonuna dayanmış halde soba başında uyuklayan yaşlı adamdı. Ali yanıma geldi “Yorgun görünüyorsun komutanım, bizim eğlenceler sabaha kadar devam eder, git dinlen istersen hem misafirimiz yalnız kalmamış olur.” “İyi olur Ali, benim yüzümden bu kadar geciktirdin, başıma gelenlere bak” “Canın sağ önemli olan bu, biz merkezdeki eve döneceğiz. Kilerde dolapta dolu, birkaç gün yetecek yemek var. Sonrasında ya haber edersiniz ya da kendiniz bir şeyler yaparsınız. Kendi eviniz bilin gönlünüzce kalın” “Belki birkaç gün” “Ne kadar istersen kal komutanım” Fatma’yla vedalaştım çocukları kutladım, gençlerden biri aracıyla eve çıkardı… Ev karanlıktı, belki de yine gitmişti salona girdim bir dilim börek yemiş, yarım bardak ayran içmişti. Kitap bıraktığım yerde yoktu, zamanla korkularından kurtulacaktı. Benim için hazırladıkları odaya girdim etraf mis gibi kokuyordu. Kanaviçe işlenmiş çarşaflar kar beyazıydı, pencerelerde ki perdelerin uçları el işlemesi danteldi, rahat olsun diye evimi modern eşyalarla döşemiştim bu gördüklerimden sonra çoktan pişman olmuştum, ilk işim ruhuma hitap eden eşyalarla evimi düzenlemek olacaktı. Soyunur soyunmaz yatağa girdim dün geceki çektiklerimin üzerine, bu günkü koşturma fazla gelmişti. ***** Çığlıklar feryatlar… İçeri biri mi girmişti? Yataktan nasıl kalktığımı bilemedim, ses Reyyan’ın odasından geliyordu. “Bırak yetmedi mi… Kalk, canım acıyor… Vurma ne olur vurma” Yatağın içinde çırpınıyor kendini oradan oraya atıp duruyordu, saçlarına asılıp çekmeye başladığı anda yanına gidip sarıldım kendine zarar veriyordu. Daha çok çırpınmaya başladı “Ne olur yeter artık” “Reyyan benim Yavuz, uyan kâbus görüyorsun” “Nefes alamıyorum Allah’ım nefes alamıyorum” “Uyan artık” Omuzlarından tuttum başı bez bebek gibi geriye düştü. Başucunda duran bir bardak suyu yüzüne döktüm birden gözlerini açtı. “Benden uzak dur, kirliyim çok kirliyim” Birden yataktan fırladı nereye gideceğini bilemez gibi duraksadı, odaların kapısını açıp duruyor “Nerede bu, neden bulamıyorum” diyerek bağırıyordu. “Reyyan bir sakin ol” “Olamam bulmalıyım onun pisliğini üzerimden temizlemeliyim” Kendinde değildi keşke yanımda sakinleştirici olsaydı, ellerini hırsla vücuduna vuruyor bilmediği evde duvarlara çarpıyordu. “Buldum” Dediği yer banyoydu küvetin içine girdi suyu sonuna kadar açtı, yere uzandı bir cenin gibi kıvrıldı. Çaresiz kalmıştım, suya uzandım buz gibiydi, sıcak tarafını açarak ılıttım, donmak bile umurunda değildi. Lanet herif gencecik kadını mahvetmişti, banyodan dışarı çıktım girişte ecza dolabı görmüştüm… Mide ilaçları, ağrı kesiciler, tentürdiyot, pamuk… İşte aradığım ilacı bulmuştum, belki sakinleşip uyumasına neden olurdu. Su hala akıyordu, yatağının başucunda ki suyu doldurdum ilacı yanına bıraktım. Tek bir ilaç şimdilik yeterliydi… Banyoya geri döndüm bıraktığım şekilde yatıyordu, kapının arkasında duran bornozu aldım. Suyu kapatınca itiraz etti dinlemedim kolundan tutarak küvetten çıkardım. Sırılsıklamdı, şu an benim için kadın değil sadece yardıma muhtaç biriydi. Bir çırpıda zaten bol olan geceliği başından çıkarıp bornozu giydirdim, saçlarını diğer havluya sardım. Zor yürüyordu belinden destekledim yatağa yatırıp ilacı içirdim. “Şimdi uyu Reyyan” “Ben çok üzgünüm, ondan kaçtım niye kurtulamıyorum” “Zamanla Reyyan, zaman her şeyin ilacıdır, bir yerini kestiğini düşün hemen iyileşir mi?” Soruma cevap vermedi… Odanın ışığını kapatıp holün ışığını açtım biraz aydınlık rahat etmesini sağlardı.  “Yavuz kapını açık bırak olur mu?” Odama geçtim, istediği gibi kapıyı açık bıraktım… Ağlıyordu, kısa süre sonra hıçkırıkları kesildi, uzun süre soluklarını dinledim anca ondan sonra uykuya dalabildim. *****
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD