-3-

1434 Words
Boş salona girdiğimizde herkes birbirine bakıyordu. Yüzlerindeki tedirginlik beni fazlasıyla geriyordu. Parmaklarımla oynuyordum ve etrafı seyrediyordum ki, Bruce tam tepemizdeki balkona çıktığı an herkes bir anda sustu. O heybetli duruşuyla balkonun demirine elini koyarken aşağıya doğru şöyle bir bakındı. Biz oradan nasıl görünüyorduk bir fikrim yoktu ama, o kesinlikle bir ruh emici gibi görünüyordu... " Şimdi herkes odalarına gidecek. Sizlere numaralar verildi. Odalarınıza gidip parmak izlerinizi verdikten sonra askerler eşliğinde duş kabinlerine götürüleceksiniz. Buradaki kurallara uymak zorundasınız. Yoksa sonuçlarına katlanırsınız. Zaten her odanın kapısında, uymanız gereken kurallar asılı. Bu kurallara tek tek değinmeyeceğim çünkü hata yapmanız asla umurumda değil. Ölmek isteyen, kuralları çiğnesin. Çünkü burada bileklerinizi kesecek jilet ya da ağzınızdan köpükler getirecek tonlarca ilaç bulamazsınız. Yinede üzerinde durmak isterim ki; itiraz ederseniz, ölürsünüz..." dedi kendinden emin bir şekilde. Kısık bakışları ile melezleri süzüyor, korku havası vermeye çalışıyordu fakat ben yerimde duramıyordum. Nasıl olur da herkes bu kadar sakin kalırdı aklım almıyordu! Zaten bu yüzden buradaydık, sessiz kaldığımız için! Neredeyse yüz kişiydik, hepimizin isyanı onları bastırabilirdi! Belkide öncü olmaya korkuyorlardı. Peki ya ben? Melezlerden daha mı cesurdum? " Yapabileceğin en etkili konuşma bu mu yani? Odalarınızda kurallar asılı... Nesin sen, çılgın lisenin okul müdürü mü? Tipin kurtarmıyor yanlış seçim. Bunları söyleyebilmen için, kel ve göbekli olman gerekiyor. Yani Bruce, itirazım var!  " dediğimde sesim binada yankılanmış bütün melezlerin hedef noktası olmuştum. Üstelik bunu  büyük bir ciddiyetle söylemiştim. Üzerimde bu kadar çok göze alışık değildim ve bir an duraksadım. Bedenimi soğuk bir rüzgar sarmıştı, tüylerim diken diken oldu. Kimseden çıt çıkmıyordu. Etraf şimdi sus pus olmuştu. O sırada Bruce'un işaret ettiği birisi hızla merdivenlerden indi ve etrafımdaki melezler büyük bir korku ile kenara çekildi. İri yapılı bir adam bana doğru yaklaştı ve ben şaşkındım. Aniden kolumu kavrayıp beni kendine çekti. Onun bu hareketi düşmeme sebep olurken beni sürüklemeye başladı. Bir an olsun suratıma bakmıyor, ciddi ve hızlı bir şekilde yürümeye devam ediyordu. Bunu neden yaptığını anlayamamıştım üstelik tırnaklarını koluma geçirdiğini de söyleyebilirim. Merdivenlerden çıkarken ayağımı basamakta burkmuştum ve ufak bir inlemeyle irkildim. Yaşadığım acı tüm vücuduma yayılırken o hala beni sürüklemeye devam ediyordu. Çok geçmeden merdivenleri bitirmiştik. Korku dolu gözlerle etrafa bakarken, Bruce'un yanına çıkardı ve önüne doğru attı. Kolumun üzerine düşmüştüm ve sürtünmenin etkisiyle sızlayan kolumun derisinin yüzüldüğünü hissettim. Sağ yumruğumu sıkarak çığlık attım ve yavaşça doğruldum.  " Yavaş olsana biraz! " diye bağırdım ve öfke içinde suratına bakmaya başladım. Bakışlarımın sertliğini hissedebiliyordum ve vampir duruşundan hiç ödün vermeyerek ellerini arkada birleştirdi. Daha sonra da Bruce'un emri ile balkonu terk etti. Elimi ayağıma atarak basamağa çarptığım yeri yokladım ve şiştiğini hissettim. Dişlerimi sıkıyordum. O sırada Bruce hızla bana yaklaştı. İrileşen gözlerini üzerime dikmişti. Yavaşça eğildi ve sağ eliyle saçımı kavrayıp beni ayağa kaldırdı. Adeta saçlarımı yolmuştu. Ona çok yakındım, hatta soğuk nefesini dudaklarımda hissedebilecek kadar. Yani çenesine çok güzel bir yumruk geçirebilirdim.  " Sana sadece iki kelime edebileceğini söylemiştim. Benimle dalga geçebileceğini de kim söyledi? Alt yazı mı geçtiler? Komik olduğunu mu sanıyorsun? İğrenç bir şaka gibisin evet o doğru. " deyip saçımı daha sert bir şekilde çekti. Konuşurken kelimelere baskı uyguluyordu ve yüz hatları gerilmişti. Kaşlarını çatmış, çenesini hafif yukarıya kaldırmıştı.  Tebessümü kabul etmeyen dudakları konuşurken soğuk havayı yüzüme üfledi ve üzerimde bir titreme oluştu. Aşağıdaki herkes bize bakıyordu. Ünlü mü olmuştum? " Bırak beni! Bak, iki kelime! " diye bağırdım ve elinden kurtulmaya çalıştım. Fakat soğuk elleri oldukça güçlüydü. Çırpınmam hiçbir işe yaramıyordu.  "Özür dile! Hemen benden özür dile! " diye bağırdı birden. O an, onda gördüğüm tek şey kuru bir nefret olmuştu. Oldukça gereksiz bir nefret. Belkide ego diyebilirdik buna. Rezil mi etmiştim onu herkese? Ya da canını mı yakmıştım? Neden istiyordu bunu benden? Saç diplerim ağrımaya başlamıştı ve istemsizce gözlerim doluyordu. Sanırım gerçekten çok sinirlenmiştim. Gözyaşımın akmaması ve Bruce'a yenik düşmemek için çabalıyordum.  " Bunu yapmayacağım! " diye fısıldadım ve aniden boğazıma yapıştı. Uzun parmakları ince boynumu kavrarken büyük bir hiddetle sıkıyordu, fakat bunun daha iyisini de yapabilirdi farkındaydım. Soluk teni biranda mor renginin en ince tonuna kaçmaya başladı ve bu beni korkutuyordu. Ölümle burun buruna olduğumu hissettim. Ölüme bir şekil verilseydi eğer, onu Bruce olarak hayal ederdim... " Senden korkmuyorum! " dedim. Daha doğrusu demeye çalıştım. Artık sadece iki kelime konuşuyorduk... Nefes alamıyordum ve canım çok yanıyordu. Parmaklarını soluk borumda hissediyor gibiydim ve öğürmek üzereydim. " Hadi çabuk! " diye bağırdı beni sarsarak. Gözlerimi bakışlarına sabitledim ve " Bunu yapmayacağım... " diye tekrar ettim. Fakat daha fazla dayanamadım ve acı içinde dolan gözlerimi bir hışımla kırptım. Gözyaşlarım gözlerimden kayıp gitti ve irkilen Bruce'un eline süzüldüğünü fark ettim. Şaşkınlıkla gözlerimin içine bakarken bir anda yüzünde ki o öfke yok olmuştu. Ten rengi eski haline dönmüş, kırmızı gözleri sararmaya başlamıştı. Bir yandan da elini gevşetip verdiği acıyı hafifletti. Kendimi hiç bu kadar kötü hissetmemiştim. Ona, " Ne o daha önce hiç ağlayan bir melez görmedin mi? " diye sordum. Dudaklarım titriyordu ve ben hıçkırıklarıma yer vermemek için kendimi sıkıyordum. Sararan gözlerini gözlerime kilitledi. Nefreti boğazına düğümlenmişti farkındaydım. Sonra elini çekti ve beni bıraktı. Yere düştüm. Derin derin nefes almaya çalıştım ve öksürüyordum. Elimle boğazımı kavradım, parmaklarının verdiği acıyı ovalamaya başladım. Salondakilere dönüp, " Herkes odasına geçsin " diye bağırdı. Birden salonda büyük bir ses kirliliği oluştu. Tedirgin oldukları ses tonlarından belliydi. Bende yerde öksürüyordum. Bruce bir kaç saniye öylece durup göz yaşları içinde ağlayan bana baktıktan sonra yavaşça eğildi ve boynuma baktı. Kızarmıştı sanırım. Oldukça sinirliydi hala. " Odana çık! " dedi ciddi bir şekilde. O sırada sarışın geldi. Öldürücü bir yüz ifadesiyle gözlerimin içine bakıp Bruce'u yanımdan kaldırdı. O an ki bakışı hiç bir zaman aklımın ucundan çıkmayacaktı biliyordum. Bu yaptıkları şey diğer melezlere gözdağı vermekten başka bir şey değildi. Sadece Bruce kendini göstersin, tatmin etsin diye kendimi kullandırtmıştım hepsi bu kadar. İlk salaklığımı tebrik ediyorum...  " Ölümle aranda ince bir çizginin olduğunun farkındasındır umarım..." dedi sarışın. Yanılıyordu ben her ne pahasına olursa olsun buradan kurtulacaktım ve bunun için sesimi hiç kesmeyecektim. Birlikte balkondan çıktılar. Bende uzun bir küfür edip parmaklıklardan tutunarak kalktım. Canım hala çok yanıyordu ve nefes almakta zorlanıyordum. Ayakta duracak halim kalmamıştı artık. Kapıdan çıktığımda ise Brad, beni bekliyordu. Sen ne alaka şimdi, dememek için kendimi zor tuttum.  " Kristen iyi misin? " diye sordu yanıma yaklaşarak. Çok sinirliydim. Bu sorunun hiç yeri ve zamanı değildi. " Sana ne! " diye bağırdım ve yürümeye devam ettim. Suratına bile bakmıyordum ve öfkeli mimiklerimi yüz hatlarıma yerleştirmiştim. " Boynun kızarmış. " dedi ve elini uzatarak bakmak istedi fakat geri çekildim. " Dalga geçmeye mi geldin? " diye sordum duraksayarak. Aynı zamanda da oda numaralarına bakıyordum. " Hayır. Sadece aşağıdan bakınca pekte iyi görünmüyordun. " dedi ve alnına düşen saçlarını eliyle karıştırıp yerine yerleştirdi. " Odana git! " deyip sinirli bir bakış attıktan sonra ikimizde aynı kapının önünde durduk. Neden hala peşimde olduğunu merak ediyordum doğrusu. Aynı anda kapının kolunu tuttuk ve birden duraksadım. " Anlamadım? Seninle aynı odada mı kalacağım? Hayır, hayır saçmalama... Tanrım galiba belamı veriyorsun ama bu çok ağır değil mi? " diye söylendim üzüntüyle ve Brad gülümseyerek içeri girdi. Bende hemen arkasından girdim. Odada iki tane birbirine uzak yatak ve beyaz çarşaflar vardı. Tamamıyla boştu. Sadece yatakların yanında bir çekmece vardı o kadar. Burası da soğuktu ve kan kokuyordu. Bu koku midemi bulandırıyordu ve kusmak üzereydim. Fakat üzerimde ki yorgunluk beni direkt yatağa yatırdı. " En azından o zindan gibi karanlık değil ve bir yatak var " deyip kendimi avutmaya çalıştım. Üstelik oldukça rahatlamıştım çünkü sert ve ıslak zeminde yatmaktan her tarafım ağrıyordu. Bu yatak bir nebze olsun yumuşaktı ve rahatlatıcıydı. Brad'de aç olduğunu söyledi ve iplemez bir gülüşle yatağa zıpladı. Oldukça mutlu görünüyordu. Görende kral dairesine geldi sanırdı. " Neden halinden memnunmuşsun gibi davranıyorsun söyler misin? Burası bir otel odası değil. Oda servisi ve ateşli meyve tabakları yok. Ayrıca en alt katta bir bar olduğunu da sanmıyorum. Duşta şampuan bulursam ona şükredeceğim o kadar. " dedim tek kaşımı kaldırarak. " Çünkü halimden memnunum. Bir yatak var, bize yemek verecekler, karışmıyorlar, en azından bu günlük. Her şey çok güzel, tabii birde seninle aynı odada olmak var. Tek sorun bu emin olabilirsin " deyip sırıttı. " Burası otel odası falan değil. Rahat olmanı gerektirecek hiç bir şey yok. Ayrıca bende seninle kalmaya meraklı değilim. Merak etme hem çok kalmayacağım, kurtulacağım buradan." dedim gözlerimi beyaz duvara dikerek. " Sen mi? Az önce ölüyordun farkında mısın? Kurtulacakmış birde! " deyip dalga geçti. " Ama ölmedim! " dedim ve daha fazla sinirlenmemek üzere yatağıma uzandım.  Burada ne kadar kalacağım konusunda hiç bir fikrim yoktu. Tek bildiğim tedirgindim. Babam beni böyle yetiştirmişti. Bir insanın en cesur haliydim ben. Ama korkularımı hep içime atardım. Babam güçlü görünmek için bunu yap derdi. Bu yüzden korkudan gebersem de güçlü olmaya çalışırdım ve korktuğumu belli etmezdim. En azından başıma böyle bir şey gelene dek...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD