2.BÖLÜM

3027 Words
Genç adamın dudakları memnuniyetsizce büzüldü. Allah bilir hangi sürtüğü almıştı koynuna. O Evine fahişe getirmezdi ama dün akşam bir istisna olmuştu.. Yataktan çıplak bedenine aldırmadan kalktı. Banyoya gireceği sırada , açık olan kapıyla kaşlarını çattı. O giysi odasını açık bırakmazdı .. Orada gizli bir kasası ve içinde çok önemli bir dosya vardı.  Yatağın yanındaki pantolonun giyip odaya doğru ilerledi. Acaba kız içerde miydi? Ev fazla sessiz olsa da içine bir kuşku girmişti işte. Odanın kapısında durduğunda gözlerini kapattı.  Kasa açılmış içerisindeki her şey boşaltılmıştı. Halının üzerinde  baygın bir adam vardı. Kafasından sızan kan halıya bulaşmıştı.  Gür sesi tüm rezidansta yankılanırken baygın adam bile titremişti. ... Nehir elindeki bilete sıkı sıkı sarıldı. Kurtulmuştu işte sonunda. Hem o iğrenç adamdan hem de  dün geceki pislikten. . Hayatında ondan önemli bir emanetle ayrılırken özgürlüğüne gidiyordu..  — Nehir çantasına sıkıca sarıldı. Aldığı her nefesle sırtından inen buz gibi tere aldırmadan etrafını sürekli kontrol ediyordu.  Kasayı tamamen boşaltmıştı ama içerisindekilere tamamen bakmamıştı daha . Ona lazım olan sadece paraydı. Korkusuna evine bile uğrayamamıştı.  Ya evine gelirlerse . Bir kez daha kaçamazdı ellerinden.   Nefes alışı yavaş yavaş düzene girerken kendisini özgürlüğüne götürecek arabaya bindi. Bundan sonrası zordu. Bundan sonrası sefaletti ama, vermişti bir kere kararını. Ne Süleyman denen adamın yanına dönerdi ne de tanımadığı bir adama güvenirdi bundan sonra.. Araba hareket ettiğinde üzerindeki hırkanın şapkasını çıkarttı. Saçları özgürlüğüne kavuştu.  Üzerinde ki hırka ona bir beden büyük gelse de çıkarmaya cesaret edemedi . En azından kıyafetin içine gömülmüş bir şekilde kaldıkça kimse onunla muhatap olmazdı. ... Emir tuğra tüm sesiyle evi inletirken içeriye iki adam girdi. Temkinliydiler. Patronlarının sağı solu belli olmazken önde duran adamın yanağında Emir'in yumruğu  yanağında patladı "Sizi salaklar evime hırsız giriyor, koynumdaki kız kaçıyor siz uyuyorsunuz " Adam başını aşağıya eğdi. "Alın şu herifi ayıltın depoya götürün; sonra da bana Dumanı çağırın "dedi. Adamlar kollarından tuttukları adamı sürükleyerek  dışarı çıktı. Emir yüzünü sıvazladı. Lanet olsun alt tarafı bir gece sarhoş olmuştu ama her şey birbirine karışmıştı. Bu adam kimdi? Evinde baygın halde ne halt ediyordu? Madem hırsızdı neden baygındı? Peki koynundaki o afet neredeydi? Birlikteler miydi? Aklından onlarca ihtimal geçerken Duman geldi yanına. "Efendim çok özür dilerim ben burada değildim "dedi mahcupça.  "O adam her için kim olduğunu öğreneceksin Duman ve kız "dedi sinirle. Duman kaşlarını çattı. Kız mı ? "Anlamadım Emir bey kızla ne alakası var bu durumun " Emir yatak odasına girdi. Peşinden de Duman. Adamı bayıltıp kaçmış, ortağı olabilir onun hakkında da her şeyi bilmek istiyorum " Duman başını salladı. Odadan çıktı. İşer çok karışacaktı.. Emir beyin bakmaya fırsat bulamadığı dosya eğer o kızdaysa, İstanbul kazan o kepçe çok arayacaktı.. İlk kanı akanda Süleyman denen o adam olacaktı... Emir sinirle yatağın üzerindeki tüm örtüleri yere attı.. Gecenin anıları bir bir aklına dolarken dişlerinin arasından tısladı. Yatağa oturup kafasını ellerinin arasına aldı. Hatırladıkça dişlerini sıkmaktan çenesi gerilmişti..  Kız ondan kurtulmak için söz istemişti. Emir de kabul etmişti. O an istediği tek şey bir kadın bedeniydi.. Ama o sürtük elinde onun için çok değerli bir şeyle kaçmıştı. Neden sadece parayı alıp gitmemişti ki? O zaman umurunda olmazdı. Bir kaç banknotun eksilmesiyle fakirleşmezdi sonuçta adam . Ama kadın tüm kasayı boşaltmıştı.   Giysi odasına gireceği sırada gözleri yatağa takıldı.  "Seni küçük aptal demek bir de bakireydin ha? Önce seni, sonra da o patronun olacak adamı geberteceğim. ...... Nehir Ankara ya gelmişti .Burada yurtta tanıştığı bir arkadaşı vardı en azından kendisini bir süre saklayabilirdi . Adamın kasasından aldığı parayla bir taksiye bindi. Ezbere bildiği adresi söylerken o adamın bu kadarcık para için kızmamasını diledi. Serhat çocukluk arkadaşıydı onun. Daha on yaşındayken tanışmışlardı, ona abi olup koruyup kollamıştı.. Serhat’ın evine geldiğinde derin bir nefes aldı. Ondan başka gidecek bir yeri yurdu yoktu. Kapıyı çaldı.. Açan olmadı. Bir kere daha bastı zile. Dışarıda durmak istemiyordu hem de  karnı acıkmıştı.. Uykusuzluktan gözleri kapanmak üzereydi. Son bir kez daha şansını demek için parmağı zile giderken kapı açıldı. Üzerinde Serhat’ın gömleği, saçı başı dağınık bir şekilde Leyla açtı kapıyı.. Nehir için zaman o anda durmuş gibiydi .Leyla’nın büyüyen gözlerine aldırmadı. Elleri kızın saçlarına dolanırken aklında ki tek şey yediği dayaklardı. *** Depo kısmen boştu. Emir elleri arkalarından bağlı iki adamın dışında bir de Duman vardı.. Emir Süleymana  döndü. "kız nerede? " dedi sakince. Keşke sinirli çıksaydı sesi belki o zaman korkmazdı bu iki adamda. Ama Emir bey öylesine sakindi ki kanlarını donduruyordu "Bilmiyorum! "dedi adam "Ben Duman beye teslim ettim sonrada haber almadım. Emir başını salladı. Diğer adama döndü.. "Kızla ne alakan var ? Adamın boğazından kısık bir hıçkırık çıktı. Korkuyordu. "Bilmiyorum, bir anda arkamdan yaklaşıp bayılttı yüzünü bile görmedim "dedi. Emir’in dudaklarında alaylı bir tebessüm oluştu. Tam da düşündüğü gibiydi. Kız sonradan dahil olmuştu olaya.. Muhtemel adamı hissedip uyanmıştı ve kendi silahıyla bayıltıp kaçmıştı tabi hem  parayı  hem de kasanın içinde ki her şeyi alarak. Para umurunda değildi Emir’in ..Umurunda olan o dosyanın içindekilerdi. Bir aydır kasadaydı o dosya ama bakmaya cesareti yoktu. Ailesinin katilleri vardı o dosyada.. Şimdiye kadar bakıp hepsinin canını okuması gerektiği katiller. Biriciğinin katili, aşkı kız kardeşi, annesi ve onu bu dünyaya mahkum eden lanet olası babası. ****** Nehir nefes alamıyordu. Kalbi patlayacakmış gibi atıyor hareketlerini kontrol edemiyordu. Ne yapıyordu farkında bile değildi. Tek bildiği rahatladığıydı.. Kulaklarına dolan her çığlıkla rahata eriyordu. İçinde bir yerler soğuyordu.. “Bırak beni Nehir lanet olası sürtük bırak beni “ Leyla saçlarını Nehirden kurtarmaya çalışırken bir yandan da bağırıyordu. Kız da deli gücü vardı bir türlü kaçamamıştı elinden.  Nehir kızı yere yatırdı. Saçlarından tutuğu için Leyla neredeyse kımıldayamayacak haldeydi. Üzerine çöküp tokat attı. Bir tana daha , bir tane daha. Leyla ellerini yüzüne siper ederken Nehir durmuyordu.  “Ben sürtüğüm öyle mi “ Bir tokat daha “ çünkü ben borç yapıp , adamların altına yattım , en yakın arkadaşımı onlara peşkeş çektim değil mi “ Bir yumruk daha “ Beni orada bırakıp gittin lanet olası ben senin için korkarken , sen çekip gittin . Ben beni de kurtaracağından eminken senin cezanı çektim “ Nehir ayağa kalktı. Yerde yatan bedene tiksintiyle baktı. Karnına bir tekme savururken üzülmüyordu. Acı dolu inlemeler kulağına dolarken acımıyordu.  O da korkmuştu. Pis herifler tanımadığı bir adamın yatağına gönderirken onu ölüyordu korkudan.  Adını bilmediği bir adam ona dokunurken de ölüyordu. Aldığı her soluk ciğerlerini dağlarken kimseyi düşünmeyecekti bu dakikadan sonra… Leyla’yı yerde bırakıp çıktı apartmandan.. Dairenin kapısını bile çekmemişti. Sevgili serhat bulurdu artık onu.  Yola çıktığında , bedenini bir titreme aldı. Hava hala soğuktu. Bom boş yolda öylece ilerlerken aklını toparlamaya çalışıyordu. Artık bu şehirde de kalamazdı. Gitmeliydi. ! Başka bir şehre , hatta ülkeye . Daha iki saat önce geldiği gara tekrar giderken aklında sadece hayatta kalmak vardı. O adam peşini bırakmayacaktı. Bundan adı gibi emindi.  **** Yerle gök bir olmuş adamaların üzerine cehennem gibi yağıyordu. Emir Tuğra her yerde terör estirirken , kimse yanına yaklaşmaya cesaret edemiyordu. Duman kapının önünden bir adım çekilip derin bir nefes aldı. Kendisini bildi bileli Emir Bey’in yanındaydı ama ilk defa çekiniyordu. Eskinden de öyle görmüştü onu. Ailesi katledildiğinde taş üstünde taş bırakmamıştı Emir bey. O zaman gözünü kan , intikam bürümüştü. Şimdi ise ek olarak o kızında boynunu kırmak istiyordu.  Adının Nehir olduğunu öğrendiği kız eğer o dosyayı getirmezse nefesleri sayılıydı. Kapıyı tıklatıp içeri girdi. Emir devasa camın önünde sırtı kendisine dönük bir şekilde oturuyordu. “Bir haber var mı “ dedi yüzünü dönmeden.  “Adamlarımız kızın en son Ankara da olduğunu teyit etti efendim ama oradan da ayrılmış “Emir ayağa kalkıp masasına oturdu. “Neden ayrılmış ?” diye kısa bir soru yöneltti. Kimsesiz bir kızdı nehir .. Tanıdığı güvendiği biri olamasa gitmezdi oraya . “Ankara da Serhat adında bir arkadaşı varmış sabah saatlerinde gitmiş evine ama hemen ayrılmış , komşular kavga sesleri duyduklarını söylemişler polise . Bir de evdeki bir kızı tartaklamış “  Emir soru sormadı. Devamını istediği çok acıktı.  “Tartakladığı kız onu satan arkadaşı Leyla “ dedi. Emir aynı anda sinirle yumruğunu masaya geçirdi.  “Sen benimle dalgamı geçiyorsun Duman , elimizden kıl payı kaçıyor , onu satan arkadaşını dövüyor ama bulamıyorsunuz öyle mi? Siz ne işi yararsınız o zaman. Bulun o kızı bana! . Onu da bana ait olanı da istiyorum anladın mı ? “ diye kükredi . Duman başını salladı ve odadan çıktı. ******  Nehir , rahatsız olan koltukta duruşunu düzeltti. İçi geçmiş kısa da olsa uyuyabilmişti. İki gündür yoldaydı genç kadın. Daha yeni yeni yaptıklarına ayarken , pişmanlık hissetmedi. Hak etmişti Leyla. Ama bir gerçek vardı ki bir tokat gibi çarpıyordu yüzüne. Yalnızdı Nehir !. Kimi kimsesi yoktu onun. Önün de Annesi arkasına dayanağı babası yoktu. Onu akşamları geç kaldığın da merak eden bir ailesi de yoktu. İşte bu yüzden sebepti Leyla’nın bu davranışı.. Kendisini kurtarmak için Nehir ‘in kimsesizliğine güvenmişti. Araba durduğunda vakit kaybetmeden indi aşağıya.. Gara gittiğinde bir anda vazgeçmişti otobüse binmekten. Tekrar bilet alırsa nereye gittiği belli olacaktı. O bulunmak istemiyordu. Bunun için orada bulunan küçük minibüslere bindi. Antalya’dan çıkmadan , kendisine kalacak yer ayarlayabilirdi belki de… İndiği yer yol üstüydü. Uzakta minik minik evler görünüyordu. Taşlı yolla girip yürümeye başladı. Böyle tatil cenneti bir şehir de böyle bir köy beklemese de onu burada kimse bulamazdı. Köy meydanına geldiğinde , direk kahveye yöneldi. Dışarı kurulan masalar da erkekler oyun oynuyorlardı.. Yaklaştıkça dikkatlerini çekmişti bile. Arlarından genç bir adam ayağa kalktı. “ Birine mi baktınız hanım efendi “ dedi .. “ şey ben ev arıyordum , şey için “ dedi neredeyse kekeleyerek. Kahretmesin ne diyecekti şimdi ? Yaşlılardan biri söze karıştı. “ Sen yeni öğretmen misin kızım ? “ diye sordu. Nehir’in bir an gözleri parladı. Sonra söndü .. Evet dese yalanı birkaç güne ortaya çıkacaktı .. Demese sokaklarda kalamazdı..  Yaşlı adam sözlerine devam etti. “ Hani gelmeyecedin kızım demişin ya şehre uzak orda kalamam diye “  “Ben şey , düşündüm gelmek istedim “ diye mırıldandı.. Ayakta olan adam yanına yaklaşıp elini uzattı. Genç adamın gözleri parlamıştı. Daha sokağın başında görmüştü kızı. Güneş ışınları yüzüne vurdukça büyülenmişti. Gökten inmiş bir peri kızı gibi görünmüştü gözüne.  “Hoş geldiniz öğretmen hanım , ben de köyün doktoru Serkan “ dedi hoş sesiyle. Nehir tebessüm edip elini sıktı adamın. “Memnun oldum Serkan Bey ben de Nehir “ “Neden ev arayışına girdiniz ki hemen hem okulumuzun lojmanı vardır “ dedi. Nehir bir an irkildi. Yalanları ayağına dolanacaktı yakında. “Benim lojmandan haberim yoktu. Sadece bir an önce kalacak yer ayarlamaya çalışıyordum kendime “ dedi düz tutmaya çalıştığı sesiyle. Serkan tebessüm edip onayladı genç kadını. “ Merak etmeyin sizden önce gelen öğretmen iki ay önce ayrıldı buradan i sırf şehre uzak diye hem de lojman kullanılacak durumda sadece temizlenmesi gerek. “ dedi.  “Şey ben temizlerim “ diye atıldı Nehir. Öğretmenlik yapmak zor değildi. Zor olan yalan söylemekti ve o son günlerde Pinokyo’yu geçmişti.  “Tamam o zaman ben size yeni evinizi göstereyim “ Durdu bir şey dikkatini çekmişti. “ Sizin eşyalarınız yok mu? “ “ Şey , valizlerim farklı bir arabaya konmuş muavinde indiğimde fark etti. Gardan alabilirmişim sonra “ dedi. Yalan ! İnanmasını istiyordu. Olamayan valizlerin neyini alacaktı. “Peki , şimdilik size bir şeyler ayarlaya biliriz “  Aslında burası tam bir köy değildi Nehir ilk buna dikkat çekmişti. Evlerin altında dükkanlar , modern bir sağlık ocağı vardı. Tek eksiği ki bazı kadınlara göre olmazsa olması alış veriş merkeziydi. Eh kendisi de pek alış veriş meraklısı değildi zaten. Tek duvarla ayrılmış yan yana duran iki evin karşısına geldiğinde derin bir nefes verdi. Bir süre burada kalmak istiyordu. Mümkünse yıllarca. Tabi yalanı ortaya çıkmazsa.. “Burası çok güzelmiş “ diye mırıldadı. “Evet öyledir ama şimdiye kadar gelen hiçbir öğretmen kalmadı burada. Şehre üç saatlik uzaklığı yüzünden dağ başı gibi gördüler burayı , En son gelen de izne diye çıktı gelmedi bir daha “  “Anlıyorum , şimdilerde insanlarımız teknolojinin olmadığı ortamlarda pek duramıyorlar değil mi ? “ Dedi Nehir.. “Ne yazık ki öyle , internet hayatımızın vazgeçilmezi oldu , o yoksa hiçbir şey yok gibi geliyor şimdilerde , Eğlenceleri i muhabbetleri bile sanal alem de “  Genç kadın başını salladı..  Serkan kadının sessizliğini sevmişti. Az ve öz konuşanlardandı anlaşılan. Boş konuşmuyordu. Dudakların da zapt edemediği tebessümüyle eve yönlendirdi. Kendisinde bulunan yedek anahtarla kapıyı açıp girmesi için kenara çekildi.  Nehir eve bayılmıştı. Tozlu olmasının dışında oldukça güzel görünüyordu. Ve burada uzun bir süre saklanabileceğini düşündü. ***  Aynı saatlerde Emir düşünceli bir şekilde içkisini yudumluyordu. Aklından bir sürü olasılık geçiyordu ve hepsi de o kızın boynunu kırmayla sonuçlanıyordu.  Yatağına isteğiyle gelmediğini öğrenmişti zaten. Bir de bakireydi. Arkadaş kurbanı olmuştu. Bir orospunun borçlarının kefaretini ödemişti. İstanbul gerçeğiydi bu .. Eğer birazcık savunmasızsanız , en yakınım dediği arkadaş bile senden yararlanmak istiyordu.  Leyla da öyle yapmıştı. Şimdi acısını hastanede yatmakla ödüyordu. Kızın pek bir şeyi olmasa da kendisi de ziyaretine gidecekti bir gün.  Ya Nehir o neden kaçmıştı ? Hem de içinde ne olduğunu bile bilmediği bir dosyayla .. Nereye kadar kaçacaktı ? Kendisinden saklanacağını mı sanıyordu ? O küçücük kız minicik bedenine aldırmadan kaçmıştı kendisinden. Vahşi bir ormanda savunmasız bir kuzu , aslanın pençelerine girmek üzereydi.. —Nehir kısa sürede eve yerleşip temizliğini de yapmıştı. Geldiği köy-kasaba – ondan şüphelenmemişlerdi. Bu da az olsa da içini rahatlatıyordu. Ama bambaşka bir konu daha vardı. Ne kadar kalacaktı burada ? İşte bunu hiç bilmiyordu. Korkuyordu ! Ama kaçmaktan başka çaresi de yoktu.. Çünkü yaşamak istiyordu.  Ailesini bulmak annesine sarılmak istiyordu. Babasının sıcak kollarına girmek istiyordu. Tabi bir ailesi varsa ..  Salonun da tozunu aldıktan sonra biraz dinlenmek için koltuğa oturdu. Televizyon da kısıkta olsa müzik çalıyordu. Soğumaya yüz tutmuş kahvenin son dumanları havaya süzülürken gözünden bir damla yaş aktı. Dizlerini karnına doğru çekip , başını dizlerine dayadı. Omuzları sarsılırken , sessiz hıçkırıklar karışıyordu geceye. Sonunda göz yaşları tükendiğinde ayağa kalktı. Göz yaşlarından arınmanın en iyi yolu sıcak bir duştu. Kirinden pasından , aslında bu dünyanın her şeyinden arınmak istiyordu.  Küçük ama şirin banyoya girdiğinde suyu en sıcağa getirip akmasını sağladı. Üzerindeki her kıyafet yeri bulurken küvetin içinde girdi. Çığlık atacak kadar sıcaktı su. Ama ona o kadar iyi geliyordu ki o an. Başını geri yaslayıp gözlerini kapadı. Dudakları aralanırken nefesleri sıklaşmaya başladı. Sıcak sadece onu getiriyordu aklına. O geceyi İyi mi, kötü mü emin olamadığı adamı. Tenine değen elleri sanki yine vücudunda dolaşıyordu. Parmakları dudaklarının kenarında geziyordu yine.  Çok gerçekti. Buradaydı. Nefesini tenini yalayıp geçerken dudaklarında sıcak bir şey hissetti. Dudakları ! Yine öpüyordu işte onu o geceki gibi. Alt dudağını ısırıp izni olmadığı diyarlara girmeye çalışıyordu. Teninde dolaşan ellere engel olamıyordu. Boynuna değen nefesle tüm havası tükenmiş gibi derin bir nefes aldı. Tüm hücreleri gerilmişti.  Ve zil çaldı. Nehir aynı hızla gözlerini açarken küvetin içinde kaydı. Suyun basıncıyla kulaklarına dolan suya lanet edip hızla kalkmaya çalıştı .. Ah lanet ! Rüya görmüştü. Rüyasında o adamla neredeyse yine sevişiyordu.  Tekrar çalan zille lanet edip havluyu bedenine sardı. Kim gelmişti acaba .. İçine bir korku düşerken üzerindeki havluyu atıp kapının arkasındaki bornozu giydi. Kıyafetlerini giymeye vakti bile yoktu. Üst üste yumruklanan kapının ardına geldiğinde “Kim o “ diye sorabildi.  Eğer Serkan içindeki korku titreşimlerini hissetseydi nedenini sorardı. “Benim  Serkan sana yiyecek bir şeyler getirdim “  “Şey Serkan ben müsait değilim kapının önüne koy ben alırım olur mu “ dedi derin bir nefes alırken. Oh be o adam gelmemişti. Bulamamıştı kendisini .. “Tamam ben beklerim , bir kahve içeriz demiştim ben ama “  “Bekle bir dakika lütfen “  Nehir banyoya gidip yerdeki kıyafetlerini tekrar giydi. Zaten bunlardan başka hiç bir şeyi yoktu. Islak saçlarını da havluyla toplayıp kapıyı açtı.  “Kusura bakma ben duş almıştım da, seni de beklettim “ Serkan gülümsedi .. Kızın kokusu buram buram genzine dolarken gözlerini kapatmamak için büyük bir savaş veriyordu. Ah şimdi kızı belinden çekse duçara yaslayıp dudaklarına yumulabilse ..  “Önemli değil “ Elindeki kapları gösterdi. “ Açsındır yiyecek bir şeyler getirdim sana dedi “  Nehir yemekleri alıp mutfağa geçti. Seslenmeyi de unutmadı.  “Yalnız benim kahvem de yok . Dolaptaki son kahveyi içtim “  “Merak etme onu da düşündüm. Kahve küçük kavanoz da “  Nehir tebessüm etti. Sıcak yemekler saklama kaplarına konulmuştu ve muhteşem kokuyordu. Yıkadığı tabak ve çanaklardan alıp hemen salona geçti. Televizyonun karşısında ki sehpanın üzerine koyup tekrar mutfağa geçti. En azından bu gece aç kalmayacaktı. Yarın nasıl olsa yiyecek bir şeyler alırdı evine.  ***  Nehir hızlıca önündeki yemeği yerken kendisine hayran bakışlar atan adamın farkında değildi. Şu an istediği tek şey karnını doyurabilmekti. “Beğendin mi yemekleri “ Genç kadın başını salladı. “ Ellerine sağlık bayıldım “ dedi.  “Kaç gündür böyle yemek yememiştim “ diye ekledi. “Neden “  Nehir yaptığı gafı anladığında öksürmeye başladı. “ Taşınma telaşından “ diye ekledi hemen . “ Neden olacak “  “Haa o zaman sana biraz kilo aldırmak lazım , ve bu konuda üstüme yoktur “ “Evet fark ettim muhteşem yemek yapıyorsun “  Nehir bulaşıkları musluğun içine ıslayıp kahveleri yaptı. En azından Serkan kadar yemek yapamasa da harika kahve yapardı. Elin de iki fincanla içeri girdiğinde Serkan’ı televizyon izlerken buldu. Koltuğa oturup merak ettiği soruyu sordu. “ Neden burada doktorluk yapıyorsun “  Serkan kaşlarını çattı . “ Neden yapmayayım ki “ “Şey , ya yanlış anladın özür dilerim , sonuçta sağlık ocağı yerine büyük bir hastane de çalışabilirdin “  Genç adam tebessüm edip kahvesinden bir yudum aldı. Bu kadınla sohbet etmesi bile zevkliydi.  “Ben burada doğup büyüdüm , buranın insanlarının üzerimde emekleri çoktur ben de vicdan borcumu ödüyorum “  “Anladım , ne kadar güzel böyle düşünmen “ Keşke şimdi O da İstanbul da olabilseydi. Okulunun son senesiydi. Seneye aşık olduğu işi yapacaktı. Nehir çocukları seviyordu. Onun için meslek seçerken bunu ön plan da bulundurmuştu. Ana sınıfı öğretmenliği yaparken tek düşündüğü , çocuklardı. Yüzünde özlem dolu bir ifade geçtiğinde Serkan merakla kendisine bakıyordu. “Özlediğin Ne Nehir “  “Hayatım “ dedi. Eski diye de keldi içinden. Kendisinden zorla alınan yalnız hayatı. En azından o zaman kendisine aitti. Şimdi ise bir kaçaktı.  “Hayatın mı nasıl yani ? “  “Orada daha fazla kalmamak için geldim buraya “ dedi. “ Serkan geç oldu ben de tüm gün temizlik yaptım yorgunum başka zaman devam etsek sohbetimize “ “Tabi ben kalkayım sende dinlen iyice pazartesi günü , derslere başlayacaksın. Çocuklar dört gözle yolunu bekliyorlar. “ Serkan gittiğinde Nehir kendisini hemen yatağa attı.. Şu kabus fazlasıyla enerjisini tüketmişti.  Hem onu merak ettiği falan yoktu. Altına aldığı kadınları da merak etmiyordu. Onlara dokunuşunu da ,öpüşünü de . O adamdan nefret ediyordu.  Nefret ettiği adamın tohumları için de yeşerirken tek düşündüğü bir an önce uyumaktı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD