3.BÖLÜM

1972 Words
Emir tuğra kendisine açılan kapıdan içeri girdi. Sinirliydi ! Hoş bir haftadır sinir burun deliklerinden çıkıyordu ya . Kısa sürede her şey birbirine girmişti ve bir türü toplayamıyordu. Aslın da birbirine giren sadece düşünceleriydi. Ülkenin en zengin adamlarındandı. Sözünü geçiremediği hiç kimse yokken ufacık bir kızı bulamıyordu. Masasına geçtiğinde kapı tekrar açıldı. İçeri Duman girdiğin de kaşlarını çattı. “Emir bey size bir haber vermem lazım “ dedi bir adım gerileyerek.  Emir sandalyesine yaslanıp parmaklarını masaya vurmaya başladı. “Söyle “  “İhale rakamlar rakip firmanın eline geçmiş efendim “  Emir bunu bekliyordu. O it soyundan bundan farklı bir hamle beklemiyordu zaten ama bu sinirlenmemesine sebep değildi. “Rakamları kim verdiyse kaldırın depoya , ben de geçiyorum “ dedi yerinden kalkarken.  Ama Duman hala yerinden kımıldamıyordu. “Ne var “ diye kükredi sonunda. “Efendim , rakamları veren stajyerlerden birisi ama kızın kızını  kaçırmışlar “ dedi başını öne eğdi.  Emir kaşlarını çattı. Masasına geri otururken , bir karar vermesi gerekiyordu.  “Sen nereden biliyorsun ? “ Duman’ın omuzları düşerken koltuklardan birisine oturdu. Hala cevap vermemişti. Konuşmuyor sadece başı önce ellerini ovuşturuyordu.  “Duman ne oluyor söyle artık “  “Kaçırılan çocuk benim abi “ dedi.  “Ne? “ “Çocuk benim kızım , altı yaşında Adı Ayşe “  “Lan madem senin kızın niye benim haberim yok bundan “  “Bu güne kadar benim de yoktu abi “ Emir gerilen sinirleriyle ayağa kalktı. Dumanın tam karşısına oturdu.  “Adam gibi anlat şunu bana , adamın asabını bozma “  Duman için geçmişi hatırlamak tam bir işkenceydi. Ama karşısındaki adamın elinin ayarı yoktu bir kere. Emir beyden bir kere dayak yemişti bir daha tövbeliydi.  “Bundan yedi yıl önce anam beni memlekete çağırdı. Hastayım gel dedi ama niyetleri farklıymış. Bir gittim ki eve , oda da imam bir de gelin beni bekliyor . “  “E devam et “ “Önce hayır falan dedim , bastı peder bey tokatı evleneceksin dedi oturdum imamın önüne. Evlendik Meğer kızın babasının babama borcu varmış , babam da ver kızını bana gelin bitsin borcun demiş. “ Emir yüzünü sıvazladı.  “ Kız nasıl evet demiş peki karşı çıkmamış mı “  “Çıkmamış abi , babasının dayağından bıkmış  zaten bir kurtuluş demiş. “ Dumanın yüzünden sinirli bir gülüş geçti.. Kız daha on altı yaşındaydı be abi . On altı yaşındaki bir kızı koynuma soktu babam . Nikahtan bir gün sonra da kaçtım evden. Bir daha da görmedim onu. Şimdi burada , bu şirkette burnumun dibinde ama karımı tanımadım . Bir gün oldu daha kızımın varlığını öğreneli o da düşmanımızın elin de..  “ Kalk “ dedi emir tuğra .. Masasının önüne geçip dizinin üzerine çöktü. Kapakla saklanan kasanın şifresini girip silahını aldı. Baba yadigarıydı. Hoş öyle babadan anca böyle yadigar olurdu. “Abi nereye “  “Önce kızını o adamlardan alacağız , sonra ben o Hakan denen adamın kellesini alacağım “ dedi. “Abi o adamı bana bırak , yoksa içim deki bu volkan dinmez “ Duman dişlerinin arasından tıslıyordu. Hakan denen it çok olmuştu. Cezasını bizzat kendisi vermek istese de Emir bey izin vermedikten sonra bir şey yapamazdı.  “Tamam ulan , o Hakanı inletmezsen ben ikinizi bir den inletirim ama “  Dumanın yüzünde şeytani bir gülümseme belirirken , kafasını salladı. Hakan denen it inim inim inleyecekti.  *** Karabey holding de bambaşka bir mutluluk yaşanıyordu o anda. Hakan içkisini yudumlarken keyfi yerindeydi. Uzun zamandır peşinde olduğu ihale rakamlarına kavuşmuştu ve Emir’i alaşağı etmenin zevkini yaşıyordu. Önemli bir ihaleydi ve kaybederse sadece para değil itibarda kaybedecekti. Bunu göze alamazdı. O adamla aralarında yıllardır bir rekabet varken kaybedemezdi.  Son yudumu da içtiğinde çıktı şirketten. Arabasını metresinin evine sürüp biraz sefa sürecekti. Karısı olacak kadın yeterince tatmin edemiyordu onu. Onunla neden evlendiği hala anlamasa da , boş verdi.  Apartmanın önüne geldiğinde arabadan indi. Aynı anda etrafının sarılmasıyla silahına sarıldı.. “Ne oluyor lan “  “Bizimle geliyorsunuz Hakan bey zorluk çıkarmayın “ Silahını adamın beline dayayıp ciddi olduğunu gösterdi. Diğer adamlardan birisi silahını alırken küfretti Hakan. Bu köpekler diğer itin adamlarıydı . Bu sefer gerçekten sıçmıştı galiba.  ***** Duman deponun açılan kapısıyla ayağa kalktı. Hakan elleri arkasında başı öne zorla eğilmiş bir şekil de getiriliyordu.  “Odaya götürün “ Koruma başını sallayıp deponun içinde ki küçük odaya yöneldi. Duman yerine geçip monitörden olanları izlemeye başladı. Emir de eli alnında olacakları bekliyordu.  Hakan önce içeriye sokulup boynundan bir iğne yapıldı. İçinde yüksek derece de sakinleştirici vardı. Biraz sonra yaşayacaklarından sonra buna gerçekten ihtiyacı olacaktı. “ Sen bir şey yapmayacak mısın ?” diye sordu Emir. “Yok abi ben karşı cinslerden hoşlanıyorum bunun gibi dönmelerden değil “  Birkaç dakika sonra çığlıklar kulaklarına dolarken ikisi de memnuniyetle gülümsüyordu. Duman Emir beye verdiği sözü tutmuştu. Hakan iki adam tarafından kendisine yapılanlara dayanırken belki de bundan sonra hiçbir kadının yanına yaklaşamayacaktı. ..  Depodan çıktıklarında Emir Dumana döndü.  “Kızını ne yapacaksın “  “Annesiyle birlikte yanıma alacağım abi “ Genç adam başını salladı. O kadınla sonra ilgilenecekti. Eğer rakamları vermeden önce söyleseydi bunların hiç birisi olmazdı. Minik Ayşe de korkmuş olmayacaktı. “O kızdan haber var mı peki Nehir den “  “Yok abi hala arıyoruz . Ülkeden çıkmamış ama hiçbir yerde kaydı yok ama en kısa sürede bulacağım biraz daha süre ver bana “  “Sana en fazla bir ay müsaade Duman o kızı ve dosyayı istiyorum yoksa Senin Hakan’a yaptıklarını ben sana yaparım. Hem cinslerin tarafından düzülmek istemezsin herhalde “  Emir tuğra tüm vücudunu genleştirip yataktan kalktı. Aslında hiç gidesi yoktu ya bu gün işe. Evde kalırsa birilerinden çıkaracaktı hırsını. Kafasını işe vermezse önce en iyi adamı Dumandan sonra da tüm önüne çıkan pisliklerden kurtulacaktı. Günler olmuştu o lanet olası kız kaçalı ama hala bir iz yoktu.  Ufacık kadını bulamayan bir grup salağa boşuna para ödüyordu. Mutfağa geçip kendisine sert bir kahve hazırladı. Sütsüz ve tek şekerli. Yoksa kendine gelemeyecekti. Telefonun çaldığını duyduğunda salona geçip arayana baktı. Duman arıyordu “Söyle Duman “  “Abi bir sorun var , depolardan birisi taranmış işçiler içerideyken “  “Ne demek lan taranmış ? “  “Mesaiden başladıktan sonra olmuş abi , bir sürü yaralı var dedi ama ben oraya geçiyorum şimdi “ “Kapat geliyorum , ben gelene kadar ne olduğunu öğren ki , kimin gırtlağını sıkacağım bileyim “ dedi. Telefonu kapatıp koltuğun üzerine fırlattı. O heriflerin ecdatlarını sikecekti. Ne demekti gündüz vakti depo taramak lan. Nakliye depolarında çalışan yirmi işçi vardı . Çoğu da ekmek parası peşinde olan geç çocuklardandı.. Üzerine değiştirip silahını beline taktı. Evden çıktığında depoya varması yarım saatini almamıştı.  Etrafta ambulanslar ve polisler kol geziyordu. Arabadan indi. Duman yanına geldi. “Söyle Duman “ dedi. “Abi dört kişi ölmüş diğerleri de yaralı birisinin durumu ağır “ Duman gözlerini kaçırdı. “Durumu ağır olan kim ? “ “Ali abi , depo taranırken işçilerin yanındaymış çay dağıtıyormuş “ dedi . Emir’in gözleri hırsla Dumana döndü. Ali dediği çocuk on yedi yaşındaydı. Restorantdan çıkarken cüzdanını çalmaya çalıştığında tanımıştı. . Daha çocuk ona yaklaştığında anlamıştı niyetini ve izin vermemişti. Daha birkaç adım attığında cüzdanını geri almış çocuğa da sağlam bir tokat atmıştı. Ama o ufaklık karşısına dikilmişti. “Utanmıyor musun yaptığından ?”  “Neden utanayım ? Siz milletten çalarken utanmıyorsunuz ben karnımı doyurmak için çaldığımda da mı utanıcam ha “  Emir çocuğu arabaya tıkmış ve onu buraya göndermişti. Kalacak yer vermişti. Okula başlatmıştı. Zekiydi Ali.  Kendisine tek kelime etmese de geri dönmemiş çalışmıştı. Şimdi o çocuk ölecekti öyle mi ? Ali’nin nefesi çıkmadan yapanların çıkacaktı. Emir bunun için gerekirse İstanbul’un altını üstüne getirirdi. “ Kim yapmış lan bunu “  “Bilmiyoruz daha haber gelmedi abi . Poliste karıştı işe “ “Polise bırakmam o itleri . İki saatin var kim olduklarını bulacaksın bana “ deyip uzaklaştı oradan. Elleri sertçe direksiyonu yumruklarken karışan hayatına lanet etti. Bu işten sonra o nehir denen kadını da bulup saçlarından sürüyecekti.  **** Nehir okula geldiğinde içinde bir huzursuzluk vardı. O daha öğretmen olmamıştı ki ? Daha üçüncü sınıfa gidiyordu. İlkokul öğretmeni olmayacaktı o..  Şimdi sıralarından oturan öğrencileri gördüğünde eli ayağına dolaşmış ne yapacağını bilmeden ellerini ovuşturdu.  “Günaydın çocuklar “ dedi. Hep bir ağızdan “ günaydın öğretmenin sesi yükselirken “ sadece gülümsedi. Eğer burada kalmak istiyorsa bunu da öğrenmek zorunda kalacaktı. Öğrenebiliyorsa öğretebilirdi de değil mi ? Okulda fazla öğrenci yoktu ama tüm gün ayakta kalmak ve stres Nehir’i fazlasıyla yormuştu. Ayakta duracak hali yoktu. Bedeninde ki yorgunluk artık kendisini ele geçiyordu. Hızlı adımlarla evine doğru yürümeye başladı. Bu küçük kasabayı sevmişti. Kendisine arkadaşlık eden Serkan’ı da. Keşke ona başına gelenlerden bahsedebilseydi ? Ama onu bile yapamazdı. O adamın kendisini bulursa Serkan’a da zarar verirdi. Eve girdi. Fazla eşya yoktu ama evi ona bu haliyle bile cennet gibi geliyordu. Sıcak bir duş alıp yatağına yattı. Buraya geleli yirmi gün olmuştu. Eğer birazcık şansı varsa bir süre daha burada kalabilirdi belki ? Belki de o adam kendisini bulamazdı. Unuturdu ! İçinden bir ses sadece bunun hayal olduğunu söylese de şuan hayallerinden başka bir şey kalmamıştı ellerinde.. **** İstanbul kan gölüne dönerken Emir karşısında ki adama bir yumruk daha attı.  “Söyle lan kim verdi Emir’i ha söyle “ Ağında kan gelen adam daha fazla dayanamadı. Bedeni pelte gibi sandalyeyle birlikte yere düşerken “Cevat “dedi. Emir tuğra Gök deniz gözlerini sonuna kadar açıp adamın karnına tekme savurdu. Havaya karışan inlemeyle odadan çıktı.  Demek Cevat ha ? O piç herif karşısına geçmiş pişmiş kelle gibi sırıtmıştı daha bir gün önce. Kimden almıştı lan bu gücü ? Kim vermişti bu cesareti ona .. Bilmiyorlar mıydı canlarını alacağını ? Emir şimdiye kadar kimi cezasız bırakmıştı.. Aliden alamadığı iyi haberler , daha fazla canını sıkarken Emir de o gavat Cevat'ın boğazını sıkacaktı. Gündüz vakti depo taramak ne demek gösterecekti o ite. “Duman “ “Efendim abi “  “Şu Cevat’a bir iadeyi ziyaret yapalım bakalım ? Elinde silah yokken ne kadar erkekmiş “ dedi. Duman başını salladı. Allah Emir beyin karşısına çıkan adama acısındı . Cevat elindeki kağıtları masaya vurup pislikçe sırıttı. Kumarda bu gece oldukça iyi kazanıyordu. Hele de ek gelen işlerler fazlasıyla ihya olmuştu. Öyle bir adama bulaşmak istemese de pekte aldırmadı. O Emir olacak piç kendisinden şüphe bile etmezdi. Sallanarak kumarhanende çıkıp arabasına bindi. Kafası güzeldi. Malı biraz fazla çekse de aldırmadı. Gözlerini kapadı. Nasıl olsa birazdan evde olurdu. Şoför adamın sızıp kaldığını gördüğünde direksiyonu sola kırıp geri döndü. Araba son hız başka bir adrese giderken Cevat kendini bekleyenlerden habersizdi. Buz gibi su adamın yüzüne çarptı. Cevat çığlık attı. Hareket etmek istese de edemiyordu. Ellerini kıpırdatamıyordu. Beyni bulanıktı. Neredeydi ?  “Demek sonunda kendine geldin ha “ dedi Duman . Cevat karşısında Dumanı gördüğünde korkuyla sandalye de geri kaçmaya çalıştı. Lan bu adam Dumandı.  En baba yiğit bile bu adamın adını duyduğunda bir kez düşünür öyle adım atardı. “Duman bey” dedi neredeyse kekeleyerek.  “ben bir şey bilmiyorum ? Bir şeyden haberim yok “  “Ne bilmiyorsun ? Neyden haberin yok Cevat “  Cevat yutkundu. “H-Hiçbir şeyden haberim yok benim “  Odanın başka bir yerinden daha tok bir ses duyuldu.  “Sence doğru mu söylüyor Duman “ dedi. “Emin değilim Emir bey , ama isterseniz öğrenebiliriz “  Cevat tamamen açılmış gözlerini odada gezdirdi. Adam karanlıktaydı ama tüm bedeni görünüyordu. İştihamla bir koltuğa oturmuş ve kendisine bakıyordu. “Emir bey “ dedi. “Kapat şunun ağzını Duman “ Duman başını salladı. Cevat'a sağlam yumruk attı.  “Ne diyeceğiyle ilgilenmiyorum . Sabaha kadar sesi kesilmeyecek bu adamın “ dedi.  Dumandan manidar bir gülüş belirdi. Emir giderken duyduğu çığlıkla doğru bir karar verdiğini anlamıştı. O adamı dövmek onu tatmin etmezdi.  O işçileri ailelerin tek bir damla göz yaşı bile etmezdi dayakla duyduğu çığlık. Çok daha fazlasını istiyordu o aynı şuan duyduğu ses gibi. Duman adamı masaya sırt üstü yatırttı. Elleri bağlıydı. “ Fareleri bilir misin Cevat . Kapalı kaldıklarında çıkmak için olduğu yerleri kazmaya başlarla dişleriyle .. Şimdi sana birkaç misafir fare getirdim. Eminim onlarla çok iyi anlaşacaksın “  Üç fare adamın karnına konup üstüne teneke konuldu. Teneke adamın karnına sabitlenirken tek ses Cevat'ın çığlıkları ve kemirme sesleriydi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD