19.Bölüm

1474 Words
Merdivenden sendeleyerek kalkan Meryem dönen başını elleriyle ovdu .Kocası olan adam yıllarca sevmekten bir dakika olsun vazgeçmediği adam koynuna o yılan kadını alacaktı.Kalbine giren sancıyla gözleri yaşla dolmaya başladı.Titreyen elleriyle odasına çıkan kadın ağzından çıkan hıçkırıkla ağlamaya başladı.Gözlerinden süzülen yaşlarla elini kalbine vuran kadın "Neden boran neden canımı bu kadar yakıyorsun?" diyerek kendini yere bıraktı.Yorgunluktan uyuyan kadının aklında ise sadece Boran vardı. Boran ağa çalmadan açılan kapının sesiyle ellerine başına koydu.Meryemi o adamla gördüğünden beri başı inanılmaz derecede ağrıyordu.İçtiği içkilerde kafasını allak bullak yapmıştı.Ellerinin üstüne konan ellerle irkildi. "Ağam izin ver seni rahatlatayım" diyen Rojinin sesiyle kafasını onun göğüslerine yasladı.Ne yaptığının farkında olmayan adam boynuna konan öpücüklerle gevşediği hissetti. Adamın üzerindeki gömleği çıkartan rojin titreyen elleriyle geceliği üstünden attı. Boranın kucağına oturdu ve adamın dudaklarına yapıştı. Sonunda istediğini alacak olmanın zaferiyle boynuna öpücükler konduran adamın kulağına fısıldadı. "Sonunda beni kadının yapacaksın ağam bu gece bizim miladımız olacak bana bir çocuk ver" Gözlerini endişeyle açan Meryem gördüklerinin bir kabus olduğunu anlamasıyla derin bir nefes aldı.Fakat kalbindeki ağrı daha da şiddetlendi.Akan gözyaşlarını elleriyle silen kadın düşünmemeye karar verdi.Dolaptan aldığı siyah saten geceliği üzerine geçirdi. Aynada kendisine bakan kadının aklı hala borandaydı. Yapmaz diyordu içinden fakat ya yaptıysa.Saate baktı. Gece 3'tü. Boranın bugün ki olan hallerini hatırladı. Ömer yüzünden delirmişti.Ama gördüğü şeyleri yanlış anlamıştı. Meryem'in bir açıklama bile yapmasına izin vermemişti ve eğer o kadını koynuna aldıysa Meryem bu Konak'ta durmazdı. Hiçbir güç onu durduramazdı. Hışımla odasından çıkan kadın Boranın odasına geldiğinde girip girmemek konusunda kararsız kaldı.Ya o Rojin yılanıyla ise diyordu içindeki ses. Sinirle odanın kapısını açan Meryem bir hışımla daldı içeriye. Fakat gördüğü görüntüyle nutku tutuldu. Üzerindeki beyaz gömleği ile pencerenin önünde oturan adam kadının içine kor bir ateş düşürmüştü.Kapının sesiyle arkasına dönen Boran Meryem'i üstündeki kısacık gecelikle görünce alt taraflarında bir hareketlenme hissetti. "M-meryem" diyen boranla kapıyı kapatan kadın adamın yatağının üstünde ki bozulmayan saten çarşaflara baktı.İçinden derin bir ohh çeken kadın sinirle adamın üstüne yürüdü. "S-sen sana diyecek söz bırakmıyorsun Boran. Hem suçlusun hem güçlü her zaman ki gibi hep sen haklısın ama bugün ki gördüklerin yanlış anladın Ömer be-" Kadınının ağzından Ömer kelimesini duymasıyla sinirlenen adam bir hışımla kadınının bedenini kendi bedenine yapıştırdı. Meryem boranın temasıyla diyeceği şeyleri çoktan unutmuştu. "BİR DAHA O ŞEREFSİZİN ADINI AĞZINA ALMAYACAKSIN!!!" Diyerek haykıran boranla Meryem sinirlerin tepesine çıktığını hissetti. "SEN BANA KARIŞAMAZSIN BEN SANA KARIŞIYOR MUYUM HE SÖYLESENE ROJİNİ ODANA ÇAĞIRMAKTA NE DEMEK BE ADAM O KADIN BANA BUNLARI NASIL SÖYLEYEBİLİR KADININ MI YAPCAKTIN ONU KONUŞSA-" Kadının sözcüklerini bölen şey ağzından çıkanları kulağının duymasıydı. Boranın vücudu aklını başından almıştı.Aynı Boran gibi.Boranın dudakları duyduklarıyla birlikte kıvrılmıştı.Meryemi onu hala çok kıskanıyordu.Elleri rahat durmayan adam kadının belini okşamaya başladı. "Şşşt sakin ol meryemim ben kimseyi odama çağırmadım, yatağımada senden başkası haramdır." diyen boranla biraz olsun sakinleşen meryem belini okşayan parmaklarla mayışmıştı. "B-beni ilgilendirmez istediğini alabilirsin koynuna" diyen Meryem'le sinirlenen boran ellerini kadının belinden çekti.Madem öyleydi küçük bir oyundan zarar gelmezdi. "O zaman çık odamdan meryem rojini çağırayım, rahatlamaya ihtiyacım var." diyerek arkasını döndü. Duyduklarıyla aklı başına gelen Meryem sinirle boranın yakalarından tuttu.Aralarındaki Tutku inanılmazdı. İkisi de yanıyordu lakin gurularından ikisininde elinden bir şey gelmiyordu.Ta ki boranın son cümlesine kadar "Senin kadının benim Boran, madem rahatlamak istiyorsun seni sadece ben rahatlatırım bunu sadece ben yaparım sana duydun be-" dudaklarına yapışan dudaklara büyük bir açlıkla karşılık veren meryem yıllardır özlediği tutku'yu yine kocasının kollarında bulmuştu. Boran yıllardır bir kadının tenine değmemiş olan elleriyle kadının göğüslerine dokundu.Meryemden gelen "Ahhh" Sesiyle kendini durduramayacağını anladı. Yıllardır özlemiyle kavrulduğu kadının üstündeki geceliği bir çırpıda çıkardı.Karısının minicik elleriyle gömleğini yırttığını hisseden adam inledi ve karısıyla birlikte yatağa uzandı. Yıllardır özlemle yandığı göğüslere kafasını gömen adam minik minik öpücükler kondurmaya başlamıştı bile. Meryemden gelen inleme sesleri onu daha da körüklüyordu. Meryemin boynuna konduran öpücüklerle daha da şevklenen adam kendini daha fazla tutamayacağının farkındaydı. İkisi de her şeyi unutmuş ihtiyaçla bedenlerindeki ateşi söndürmeye çalışıyorlardı.Meryemin içine girmeye hazırlanan adam "Sen benim kadınımsın söyle" diyerek sürtünmeye başladı.Kocasının söyledikleriyle inleyen kadın "Seninim boran hadi"dedi. Boran kaslı kollarıyla karısını sarmalayıp yıllar sonra onunla tek beden oldu.Bedeninde hüküm süren bedenle inleyen meryem sevdiği adamın kulağına sevgi sözcükleri fısıldıyordu. İki beden yarın olacaklardan habersiz birbirlerinin teninde kayboldular. Hastane Ahu imzaladığı dosyalara son kez göz baktıktan sonra oturduğu sandalyesinden kalktı.Dün gece onun için çok zorlu geçmişti.Sabaha kadar ameliyata girmiş daha şimdi boş bir an bulup kendine gelmişti.Gözlerini ovuşturan kız büyük bir esnemeyle ağzını kapattı.Çantasını alarak hastaneden çıkmakta olan kız mirza'nın annesi sultan hanımı görmesiyle durdu. Sultan hanımın yanında ondan yaşlı elinde bastonla ilerlemekte olan kadın dikkatini çekmişti. "Merhaba sultan hanım nasılsınız." diyen genç kızla sultan hanım "İyiyim kızım sen nasılsın."dedi. Ahu büyük bir sevecenlikle "İyi-" derken yanındaki yaşlı kadın "Gidelim gelin hayde!" Diyerek sultan hanımı çekti.Ahu yaşlı kadını hiç sevmememişti.Sabır çekerek arabasına yöneldi.Çalan telefonuyla irkilen kadın ekranda kadir yazısını görmesiyle aramayı cevapladı. "Söyle kadir " "Hanımım Hancıoğlu konağına gelmeniz gerek kaçanlar bulunmuş konak çok karışık karar için toplanıyor herkes" diyen Kadir'le ahu olacaklardan habersiz arabasını Hancıoğlu konağına yönlendirdi. Hancıoğlu Konağı Mirza gerilen sinirleriyle birlikte siyah gömleğinin bir kaç düğmesini çekiştirdi. O adaletiyle nam salmıştı bu topraklara ama artık o adaleti sağlamak çok zordu. Herkes can alma derdine düşmüştü. O asla böyle bir hüküm veremezdi can almak Allah'a mahsustu onların böyle bir şey yapması günahtan öte bir şey değildi. Ama bu insanlara laf anlatmak sandığından daha zordu. Sinirle geline çenesini eliyle ovuşturan adam şirvanların oğlu Ahmet'in tutulduğu odaya girdi. "Şimdi sana tek bir soru sorucam bana doğruyu söylersen infaz emri olmayacak." diyen mirza olacaklardan habersiz Ahmet'in söylediklerini dinlemeye başladı. Konağa gelen ahu arabasını park edip içeriye adımladı. Anladığı kadarıyla tüm ağalar yine ondan önce gelmişlerdi. Mirzayı görecek olmanın bir sevinci vardı içinde aynı zamanda üzüntüsü son olan olaylar onu baya üzmüştü. Mirza ona hayatında hiç tatmadığı duyguları hissettiriyordu. Kız artık bunu kabul etmişti ama bu kendini mirza'ya ezdireceği anlamına gelmiyordu. Ağaların bulunduğu odaya giren ahu bakışların ona dönemesiyle gerildi. Umursamazca yerine oturan genç kız Süleyman ağanın "Bu masaya vaktinde gelmeyi bir türlü öğrenememişsen terbiyesizliğin lüzumu yok." Demesiyle sinirlerinin gerildiğimi hissetti. "Ben bir doktorum Süleyman ağa bazıları gibi kendimi ağalık vasfına sokup boş gezenin boş kalfası değilim." Diyen ahuyla tüm masa sessizliğe büründü. Süleyman ağa tam ağzını açıp cevap verecekten içeriye giren mirzayla susmuştu. Mirza gerilen kaslarının Ahu'yu görmesiyle gevşediğini hissetti. Çapkın bir bakış atan genç adam gözlerini kızdan çekip masaya döndü. " Mirza ağa infaz ne zaman yapılacaktır." diyen Süleyman ağayla bakışlar mirzaya dönmüştü. Ahu sinirden kızardığını hissederken Mirzanın dedikleriyle daha da gerildi. "Karar infaz değildir ağalar iki aileyle konuştum Şirvanların tek kızı lerzanların küçük oğluyla evlenecek iş berdelle çözülecektir." Masada oluşan sessizlik sonucu Süleyman ağa "Helal olsun mirza ağa adaletini yine konuşturmuşsan bazıları gibi törelerimizi hiçe saymadan onları korumuşsan." Diyerek ahuya bir bakış attı. Sinirleri gerilen ahu kendini sakinleştirip mirza'ya döndü. "Mirza ağa iki hayatı kurtarıp iki hayatı nasıl ateşe atarsın bu devirde berdel mi kaldı bu nasıl karardır diğer gençlerin günahı nedir sizin ki nasıl bir zihni-" Genç kızın sözleri mirzanın elini kaldırmasıyla durdu. "Burada işler bu şekilde yürür ahu hanım ayrıca itirazı olan sadece sensin karar kabul edilmiştir ağalar" Diyen mirza ayaklanarak odadan çıktı. Ahu ağaların küçümser bakışları altında öfkeden çıldırmak üzereydi. O da odandan çıkarak mirzanın çalışma odasına adımladı. Kapıyı şiddetle açan genç kız "Sen nasıl bir insansın ya nasıl insanların hayatına bu kadar karışabilirsin. Hadi onlar cahiller anlamıyorlar ya sen mirza bu zihniyet niye?" Diyerek genç adamın masasına ilerledi. Ahunun söyledikleriyle kafasını kaldıran genç adam sevdiği kadının gözlerinin içine baktı "Burası bir masal diyarı değil ahu burada kararlar törelere göre verilir ayrıca cahil diye küçümsediğin o insanlar bu toprakların insanları onlara böyle hakaret edemezsin.Bir bildiğim var ki böyle bir karar verdim bana güven." dedi. Sinirleri gerilen genç kız hiddetle bağırmaya başladı. "SANA GÜVENMEK Mİ? SEN KİMSİN Kİ BEN SANA GÜVENİCEM MİRZA HANİ DİYORLAR YA MİRZA AĞA ADALETLİ MİRZA AĞA ŞÖYLE BÖYLE O ADALET NEDEN HEP BAŞKALARINA İŞLİYOR MİRZA. BEN O ODADA SÜLEYMAN AĞANIN TÜRLÜ HAKARETLERİNE MAĞRUZ KALIRKEN NİYE İŞLEMİYOR YA DA O GENÇ-" Ahunun bağırmasına sinirlenen mirza hiddetle sözünü kesti genç kızın " AHU SEN KİME BAĞIRDIĞININ FARKIDA MISIN KADIN HERKESİ BAŞIMIZA TOPLAYACAKSIN SAKİN OL" Sinirleri gerilen genç kız olanları vermiş olduğu üzüntüyle bağırmaya devam etti. "SAKİN OLMAK MI NEDEN SAKİN OLACAKMIŞIM HE SENİN GİBİ ADAMLAR DA ŞEREF YOK ŞEREF! BAŞKASININ HAYATINA MÜDAHALE EDECEK KADAR ŞEREFSİZ-" Mirza duyduğu şerefsiz kelimesiyle kulaklarının uğuldadığını hissetti.Mirzanın şerefi namusu her şeyin üstündeydi hem de her şeyin sevdiği kadının ağzından bunları duymak kalbinde amansız bir acıyı var etmişti. "YETER! SEN AHU ULUSOY BENİM ŞEREFİMİ SORGULAYAMAZSIN. ÇIK GİT EVİMDEN." Diyerek arkasının dönen genç adam ellerini masasına yaslayarak sankinleşmeye çalıştı. O bu lafların hiçbirini haketmemişti hem de hiçbirini bir kadın sevmişti ama o kadın anlaşılan o ki sevgi nedir bilmiyordu. Çünkü bilse mirzayı en zayıf noktalarından vurmazdı. Mirzanın git demesiyle konaktan çıkan ahu akan gözyaşlarını sinirle sildi. Ona göre o lafların hepsini mirza hakketmişti.Bu topraklarda savaşmak sandığından daha da zordu. Kendini bilmeden ettiği bu lafların ona geri dönüşü çok acı olacaktı. Fakat o bunlardan habersiz arabasını sürmeye çoktan başlamıştı. Geleceğin ne getireceğinden habersiz iki gençte kalbindeki acıyı hissediyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD